Hayırlı Pazarlar

Kamil Özkaloğlu

Onursal Üye
Katılım
6 Ara 2008
Mesajlar
359
Tepkime puanı
0
Puanları
0
HAYIRLI PAZARLAR

Bir Pazar Sabahında daha çok eskilerde, Taaa 1968’de Milliyet Gazetesinde yayınlanmış ULUNAY imzalı bir makaleyi sizlerle paylaşıyorum…
Hayırlı Pazarlar efendim…

KIBRIS'TA SON DURUM
ULUNAY- MİLLİYET, 1968


Ben bu Kıbrıs davasından bir şey anlamaz oldum. Geçen gün gazetelerde Kıbrıs'ta bulunacak Türk askerlerinin miktarının 1 tümene iblâğ edilmesi ve Türklere gayet geniş üsler verilmesi şartıyla, Türk Devletinin Kıbrıs işlerine müdahale etmeyeceği söyleniyordu.

Anlayamadım... Kıbrıs işlerine müdahale edemeyeceksek, orada bu bir tümen askere ne lüzum var? Bu müdahale etmemeyi kime karşı taahhüt ediyoruz? Eğer Makarios'a karşı ise, biz Adada papazı fuzûlî bir işgali temsil ediyor diye tanıyoruz. Böyle değil de, Makarios haklı bir iddia ile Adada bulunuyorsa o halde Kıbrıs'tan elimizi yıkayıp çe¬kildik demektir.


Biz ne bahasına olursa olsun Kıbrıs'ı kurtarmağa mecburuz. Han¬gi hükümet, hangi kuvvet, hangi parti Kıbrıs'ı terk etmek yoluna gide¬cek olursa, onun iktidara gelmesine ve iktidarda kalmasına imkân yok¬tur. Zira Kıbrıs «millî bir dava» dır.


Bizimle Kıbrıs meselesini müzakere edecek bir devlet tanımıyo¬rum. Amma bizim şimdiye kadar Kıbrıs'taki hükümranlığımızda bir takım ihmaller olmuş, bu ihmaller Adadaki mülkiyetimize tesir edemez ve buna hiçbir devlet rıza gösteremez. Evvelâ Kıbrıs'ın Türk olduğunu ve Türk'ün malı olduğunu kabul edelim, ondan sonra karşı tarafın id¬dialarına kulak misafiri olalım.


Soruyorum? Ege Denizindeki adaları biz kan dökerek aldık, asır¬larca
«Cezâyir-i-bahr-i-sefid = Akdeniz Adaları vilâyeti» olarak öz malımızdı. Bu adalardan, bugün Yunan mülkiyetine geçen en ufak bir ada hakkında hak iddiasında bulunalım, Yunanistan bizimle harp eder.

Bizi NATO teşekkülü Paris'e davet ettiği zaman Brozio ile görü¬şürken Kıbrıs hakkında mütalâa serderek Yunanistan'a hediye edilen 12 Ada'dan bahisle Ege Denizini vapurla geçtiğimiz sırada Midilli'nin olduğu tarafa bakamadığımı söyleyince, arkadaşlarımdan biri, belki de birincisi, toplantıdan sonra:


- Bu sözünüze itiraz edecektim.


Demişti, çünkü sözümün ucu onun temessül ettiği bir politikaya dokunuyordu.


Efendiler! Hangi müdahale? Hangi üs?


Ben artık bu millîleşen davalarda ne politika, ne diplomasi, ne mü¬zakere, ne uyuşma tanıyorum. Kıbrıs en muhkem bir «millî dava» dır, ona hak iddia etmeğe kimsenin hakkı yoktur. Şimdiye kadar elimizden gelen her türlü hüsnüniyeti gösterdik. Bütün müzakerelerde yumuşak¬lığın en bariz şeklinde hareket ettik. Bu kadar tahammülün neticesi bu: mu olacaktı?


Çakı gibi ordum bekliyor!


Dumanlar saçan gemilerim hazır!


Gökyüzünü kucaklayacak uçaklarımın motorları homurdanıyor!


Büyük «Mehmetçik» Cemal Tural emri almış, patasını çakmış!... "Ve biz, müdahaleden bahsediyoruz.


Acaba, yüzümüze gülen düşmanlar, Türk'ün nasıl döğüştüğünü bilmeseler bize lâf mı ettirirlerdi?


Kıbrıs meselesi bizim için artık bir mesele değildir ve malımızın bize kayıtsız iadesi çoktan gelmiştir. Eğer Kıbrıs meselesini bıçak gibi kesip atmazsak, bundan sonra 12 Adamızı nasıl kurtarırız?


Müdahale bize değil, onlara düşer.



Kamil Özkaloğlu
25 Ağustos 2012
 
Üst