Her kadın kalbinde bir masal taşır

Firuze

Dost Üyeler
Katılım
18 Tem 2011
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Maviliklerde
Her kadın kalbinde bir masal taşır

“böyle şeyler oluyor işte böyle rüzgârlar
bu güz balkonu beni çağırıyor”

(Gonca Özmen)

Uzun ve virajlı yollardan geçerek uzanmıştı hayatın üzerine.
Yorgunluğunu saklayabilecek ne bir sandık ne de bir toprak parçası bulabildi.
Ağırdı.
Ağırdı sırtında ve kalbinde taşıdıkları.
Çok sevdiği bir öykünün içinde uyuyabilir ya da içini ısıtan bir şiirin finalinde gülümseyebilirdi.
İtiraflarını cebine yerleştirdi ve devam etti yoluna.
İhtiyacı olan sadece dinlenmekti.


“ kocaman bir aşk istiyorum anne. Kocaman sevsin, kocaman sarılsın, kocaman korusun beni”

Arkadaşları doktor, mühendis, öğretmen olmak isterken, o çocukluğunda sadece kocaman bir aşk istiyordu.
Kocaman bir aşk olmak istiyordu hatta.
Ne olduğunu, neler yaşayabileceğini bilemeden, kendince, çocuk kalbiyle işte, aşk olmak istiyordu.
Aşk karın doyurur mu?
O zamanlar bunu bilmiyordu.


Gülümsedi düşüncelerinden geçen çocukluk konuşmalarına.
Aşk olmak isteyen bir çocuk, içinde ne kadar kötülük taşıyabilirse,
o kadar kötüydü belki de.
Bir kez daha hatırladı yorgunluğunu.
Yürüdüğü yollar sanki uzuyor,
geçtiği virajlar sanki daha da geçilmez oluyordu.
Çok sevdiği bir şarkının içinde uyuyabilir ya da gönlünü verdiği şehrin denizinde yüzebilirdi.
İtiraflarını avucunda sıktı ve devam etti yoluna.
İhtiyacı olan sadece dinginlikti.


“ bu vedanın sebebi ne? Sadece sevdim. Sevdim ve saydım kalbini?”

Boşuna sorulmuş bir soru.
Cevapsız kalacak ilk soru hatta.
O zamanlar bilmiyordu anlamını.
Gerisi gelecekti.
Bu sorular çoğalacak ve çoğaldıkça can yakacaktı.
Fırtına öncesi bir esintiydi sadece.
Ve yaklaşan her rüzgar o fırtınayı biraz daha büyütecekti.
Ta ki içine alana kadar…


Şaşırdı gençliğinin bu saf umutlarına.
Vedaları sadece ölümle bağdaştıran bir yürekti o zamanlar.
Sevginin içindeki hoşça kal sözcükleriyle yeni tanışıyor ve belki de hayatında ilk kez sevdiği için ağlıyordu.
İster istemez göğsüne oturdu yorgunluğu.
Adımlarını taşımakta güçlük çekiyor, geride bıraktıklarına sırtını dönerek yürümeye çalışıyordu.
Çok sevdiği bir içkinin kadehinde sızabilir ya da delirdiği bir kitabın kahramanına koşabilirdi.
İtiraflarını göğsünde ısıttı ve devam etti yoluna.
İhtiyacı olan sadece huzurdu.


“yeter artık! Bir insan nasıl bu kadar duyarsız, nasıl bu kadar acımasız olabilir sevdiğini söylediği insana?”

Bütün bunların nasıl olunabileceğini aslında öğrenmiş ama yine de inkar ederek içindeki ateşi söndürmeye çalışıyordu.
Herkesi kendi gibi, kendi kalbi gibi görerek hata etmişti.
Hatasını kabullenmekte güçlük çeken bir çocuk gibi savunmasız ama inatçıydı.
Acı çekiyordu ve bu acılar farkında olmadan onu daha güçlü ama daha yâlnız yapıyordu.


Sustu içinden taşan geçmişin sesine.
O zamanların gül yüzlü, nergis kokulu günlerine gitti.
Tırnaklarıyla kazıyarak yol aldığı hayatın içinden,
inadına sevgiyi çıkarmaya çalışıyor ve akıttığı her göz yaşından kendince galip geliyordu.
Umudunu kaybeden birinin yaşaması mümkün değildi ona göre.
Umudunu kaybetmemeye çalışıyordu.
Bir kez daha hissetti yorgunluğunu.
Çok sevdiği bir şiiri haykırabilir ya da mutlu olduğu bir filmin içine dahil olabilirdi.
İtiraflarını göz önüne aldı ve devam etti yoluna.
İhtiyacı olan sadece yaşamaktı.


“ anladım. Güvenin ve saygının olmadığı yerde, aşk da yok. Gidiyorum. Aşkı bulmadan dönmeyeceğim”

En değerli sözler, insanın kendine verdiği sözlerdir.
Tutmazsan kendini aldatırsın.
Kendini aldatabiliyorsan eğer, herkesi aldatabilirsin demektir.
Bütün bunları bilerek çıktı yola.
Ağırlığı geçmiş, mutluluğu yaşam, başı dik, adımları tozluydu.
Hiç bu kadar korkusuz olmamıştı. Hiç bu kadar deli…


Gözlerini açtı aynadaki yüzüne.
Keçi inadıyla keçi patikalarından geçerek el salladı yeni doğan güne.
Güneş alabildiğine parlak, bulutlar alabildiğine beyaz, deniz alabildiğine maviydi.
Canını acıtmayacak kelimeler duyabilmek için çıkmıştı yola.
Nefes için, aşk için.
Yorgunluğunu bastırmaya çalıştı.
Çok sevdiği bir rengin içinde uçabilir ya da aklını başından alan dalgaların beyazına kapılabilirdi.
İtiraflarını gökyüzüne fırlattı ve devam etti yoluna.
İhtiyacı olan sadece güzel bir masaldı.
Her şeyiyle güzel olan bir masal sadece…


Çünkü her kadın, kalbinde bir masal taşır.
Çünkü her kadın, kalbinde taşıdığı masalla yaşar.
 
Üst