Herkes Otursun Oturtulduğu Yerde!

Değerli okurlarım. Hristofyas bugün hala “Kıbrıs yeniden birleşmeli” diye feryat etmekte. Ve inanınız ki O, Kıbrıs yeniden birleşmeli derken, bazılarını inandırdıkları gibi; dostluk, kardeşlik veya paylaşım gibi bir oluşum veya çözüm yoktur akıllarında. Onların ‘birleşmekle’ tek anladıkları ve tek emelleri, Kıbrıs Adası’nın topraklarının birleşmesidir. Kıbrıs Adası’na BÜTÜNÜYLE egemen olabilmektir. Kıbrıs Adası’na, kardeşlik, dostluk ve (kendilerinin asla kabul etmedikleri ve etmeyecekleri) bizim bazı barış meleklerine kakaladıkları ‘Kıbrıslılık’la işi götüreceklerine inançlarıdır. İşte bu ‘Kıbrıslılıkla’ aldattıkları güruh ve tabii para vb karşılığında kadrolarına aldıkları ve döndüre döndüre kullandıkları Şener, İzzet vb uşaklar, ispiyoncular, simsarlar ve işbirlikçilerin de yardım ve yataklıklarıyla, bugün değilse yarın veya eninde sonunda ENOSİS emellerine kansız belasız ulaşabilmektir tek dertleri! Çünkü nasıl olsa, Kıbrıs Cumhuriyeti Federasyonu düzmecesiyle azınlık yapacakları Kıbrıs Türklerini, OSMOSİS yoluyla eritip tüketeceklerini de inkâr etmiyorlar üstelik...

Masada müzakereymiş, bir anlaşmaya varmakmış; efendim barışmakmış, kalıcı ve yaşayabilir bir çözüme ulaşmakmış… Bunlar hep palavra! Çünkü kim ne derse desin, o sözde müzakere masası, özde bizi bir punduna getirene kadar çakılı tutacakları tuzaktır! Adamların istekleri açıkça ortada. Bir gün Maraş yaygarası yapmakta iken, ertesi gün Girne’yi istemekte. Girne Kalesi’ne Yunan bayrağı dikilmeden olmaz demekte. Eeh, nerede burada Kıbrıslılık? Ne olmuş Kıbrıs Cumhuriyeti Federasyonu bayrağına? Neden Yunan bayrağı? Bundan da mı bir anlam çıkaramıyor bu barış meleği beş on ‘Kıbrıslı’? Yoksa sınırlarımızı ikide bir, taşlar, sopalar ve kırık şişelerle döven faşist çetelerin ve (Elen) halkın taşıdıkları Yunan bayraklarının anlamını okumaktan da mı aciz bunlar? - Ben söyleyeyim o zaman. Bunlar daha şimdiden Kıbrıs Adası’nı kendi akıllarınca Yunanistan’a bağlamışlardır da ondan barış meleciklerim. Yok, öyle zannettiğiniz gibi dostça, kardeşçe birleşmek, paylaşmak. Ya aklınızı başınıza alınız yahut da SİZ gidin, birleşin birleşebildiğiniz kadar be kardeşim. Sizi durduran yok! - Evet, dünkü cellatlarınız, ama ne hikmetse bugün dost dedikleriniz; daha başka bir gün Güzelyurt bizimdir bize verilmelidir derken; devri gün Karpaz’ı istemekte. Haliyle gerek isteklerinin bitmek bilmemesinden; gerekse, zaten ‘şimdilik’ alacaklarını almış, korsan da olsa cumhuriyetlerini adanın tek ve meşru idaresi olarak kabul da ettirmiş, artı ilk sözün de son sözün de kendilerinin olması gerektiğine inanmış/inandırmış… AB’ye Üyeliktir, Hıristiyanlıktır, Haçlılıktır derken Batı dünyasını da arkalarına almış bu sahtekârlar; anlaşmaları sabote ederek dilediklerine ulaşabilene kadar uzatmaktır. Hristofyas’ın da, bir yandan Türkleri OSMOSİS yoluyla tüketeceğini açıkça söylemesi; diğer yandan Türkiye’nin garantisinden kurtulmanın ve Türk Askerini adadan çıkarmanın, ENOSİS’e açılacak tek yol olarak görüp kabul ettiğini de ifşa etmesiyle; o masada hala ne işimiz var diye düşünmemek elde değil... Ne ise...

Evet. Yukarıda saydığım bütün bu domuzluklar ve daha sayamadıklarımla cebelleşmekte iken; bir de iktidara ve makamlarına ne sözler vererek getirildiklerini unutup, yüzüne darılıp burnunu kesmek gibi eylemlere girenlerle uğraşmak istemiyor bu halk artık haberiniz olsun. Oralarda oluşunuzun asli nedenlerini unutarak, mızmızlık yapmaya… Makam, koltuk vb sevdalarla bizi tedirgin etmeye hiç, ama HİÇ KİMSENİN hakkı yoktur! Herkes haddini de görevini de bilsin ve OTURSUN OTURTULDUĞU YERDE!

Cevap: Herkes Otursun Oturtulduğu Yerde!

Sag ol Seyyan hanim;

O yazdiginiz bazi isimler kayitsiz ki baris "Seytanlaridirlar" ve tabii ki Cehenneme kadar da yollari olsun. Boyle bu kadar gavura tapan insanlar aramizda nasil olur diye dusundugumde kafama bir turlu yatmiyor. Hic de dusunmuyorlar mi ki bu gavurlar bizleri 1963'ten te 1974'te kadar 3 kilometre karade senelerce esir tuttular; nerdeydi gavurun Kibrisi birlestirme fikri? 1974'den bu yana bize kalles batililarla yine hep kostekligi yapan yine onlarin saygi dugdugu insafsiz gavurlar degilmi?

Bu sendikacilar kafayi tamamiyle usutmus.
Her ne kimse olursa olsun, rumla baris icinde ortaklasa gecinebiliriz derse, ya tam ahmaktir veyahut da vatana birinci sinif ihanet edenlerdir!

Cevap: Herkes Otursun Oturtulduğu Yerde!


Ben bu birleşme yanlısı olanlara sesleniyorum;K.K.T.C.'de ancak % 1'i oluşturan bu azınlık topluluk madem bu kadar birlik istiyor o zaman.Hiç oratlığa dökülüp kendilerini yormasınlar, onların rum pasaportu da vardır oraya yerleşmek için. Yani bir problemleri yok ,hatta gitmişken taşınmazlarını da alırlar ki asıl derteleri bu,ee bu topluluğun maaşları da rumlar tarafından da ödeniyordur gitsinler kardeş kardeş geçinsinler kebap yapsınlar istine barış güvercini uçursunlar son söz olarak da ne mutlu rumum diyene derler !!!

Cevap: Herkes Otursun Oturtulduğu Yerde!

Halen Rumla birleşirsek geçiniriz diyenler,geçmişten gelen asimilasyondan kurtulamamış insanlardır.Bu insanlar türk olduklarını kabülde hep zorlanmışlardır, rum gibi görünmek,davranmak onlara hep cazip gelmiştir.Tamamı kişilik bozukluğu sergilemekte.

Birkaç yıl önce göçmenköyde iş yaparken yandaki eve rum misafirler geldi.Ev sahibi yaşlı bayan öyle bir karşıladı ki onları kendi kendime "insan olmak işte bu"dedim.
Bir saat kadar sonra misafirler gitti.Arabamın önü 1 metre kadar yaşlı bayanın evinin hızasını geçmişti.Yoldaydım.Önünüde kapatmadım.Ben içerde iş yaparken kadın bir bağırdı çağırdı,noldu teyze derken konuyu ancak anladık.Arabayı bir metre geri çektik.
Kadın"Ben ingiliz kültürüyle yetiştim"dedi,sanki soran varmış gibi.Yüzlerce İngilizle karşılaştım bu kadar itini görmedim.Bir saat önce rumla yağ bal olan kadından eser yoktu.Türkiyeli olarak bu tip insanlarla birçok defa karşılaştım.Ortak özellikleri içine kapanık,çabuk parlayan Ancak rumun karşısında eli ayağı tutmayan korkak olmaları.Adete eriyorlar.