Hristofyas Sıfırı Tüketti !

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
HRİSTOFYAS SIFIRI TÜKETTİ !

Çok iyi hatırlıyorum!

Güneyde Hristofyas başkanlık ipini göğüslediğinde en az partilileri kadar içimizdeki “yoldaş”ları da bayram ilan etmişlerdi!

Merak edenler dilerlerse o günlerde kimi gazetelerin manşetlerini ve bilhassa da köşe yazarlarının yazılarına göz atabilirler.

Bu bildik köşe yazarlarına göre “artık Kıbrıs’ta güneş farklı doğacaktı. Birleşmenin önünde engel kalmamıştı. İki yoldaş Talat ve Hristofyas kısa sürede çözüme ulaşacaklardı vs. vs.”

Ancak zaman ilerledikçe; “umutlar” sönmeye birleşme rüyalarının üzerinde kara bulutlar dolaşmağa başlamıştı.

Sn. Talat’ın bütün tavizkar yaklaşımlarına ve “tek egemenliği ilk kez kabul eden Kıbrıs Türk siyasi lideri olması”na karşın; Hiristofyas bir türlü istemeye doymuyordu.

Taviz verildikçe şımarıyor, küstahlaşıyor müzakere masası ve çeşitli ortamlada “yoldaşı” Talat’ı da bu küstahlık ve şımarıklığın verdiği kendini beğenmişlikle adeta aşağılıyordu!

Hristofyas’ın gözünde Sn. Talat; önceleri Kıbrıslı idi; sonra Kıbrıslı Türk en sonunda da Ankara’nın kucağına oturunca Türk olmuştu.

Hristofyas, Sn. Talat’ın her kararlı tavrında kendisine Akel ile CTP arasındaki deklerasyonları hatırlatıyor ve Talat’ı ‘verdiği sözlerden ve altına imza attığı belgelerden caymakla’ suçluyordu.

Hristofyas’a göre Sn. Talat “Ankara’ya karşı küçük ihtilalini yapmadıkça ve sütten kesilmedikçe ilerleme mümkün değildi.”

Hristofyas açık ve net konuşuyordu: “Makarios’un kabul ettiği iki bölgeli ve iki toplumlu çözüm acılı bir çözümdü. O nedenle verilecek başka bir şeyi olmadığını ve Sn. Talat için de olsa ilkelerden kesinti yapmayacağını” sık sık dillendiriyordu.
Bunları şunun için yazma gereği duyuyorum:

CTP şimdilerde; Sn. Eroğlu’nu “müzakerelerin temeline dinamit koymak ve çözümün önünü engellemekle” suçluyor.

İki “yoldaş” hangi başlığı kapatabilmiş ve uzlaşılmış konularla ilgili her hangi bir ortak açıklama dahi yapma başarısını gösterebilmişler miydi?

Sn. Talat; izlediği tavizci politikalarla halkın güvenini yitirdi ve seçimleri kaybedip kendi köşesine çekildi.

Sn. Talat şimdilerde şunu söylüyor “çözümsüzlüğün sorumlusu Hristofyas’tır. Sn. Eroğlu’nu suçlamak haksızlıktır. Çünkü (Sn. Eroğlu)hangi politikaları izleyeceğini halka söyleyerek seçilmiştir.”

Demek ki Sn. Eroğlu müzakere masasında; kendini Cumhurbaşkanlığı makamına taşıyan halkın iradesine uygun önerilerde bulunuyor.

Tek cümleyle “Kıbrıs Türk Halkına geçmişi yaşatmayacak güvenlikli bir çözüm için uğraşıyorum. Ancak Hristofyas’ın yapmağa çalıştığı kendi tekellerine geçirdikleri Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Kıbrıs Türklerini entegre edecek bir çözümdür. Yeni bir ortaklık değildir.” Diyor Sn. Eroğlu.

Dönelim tekrar Hristofyas’a!

Sn. Hristofyas’ın da Sn. Talat gibi kendi köşesine çekilmesinin zamanı gelmiş hatta sıfırı tüketti de.

Hatta Sn. Talat’tan çok daha zor durumda olmalı ki; halkının karşısına yeniden aday olarak çıkma cesaretini gösteremiyor.

Bunun elbette; müzekereler ile ilgisi olduğu kadar başka önemli nedenleri de vardır.

Şöyle ki: Komünist lider Hristofyas; izlediği politikalarla Rum ekonomisini de dibe çökertmiştir. Nitekim, ekonomiyle birebir ilgili Rum Merkez Bankası eski başkanı Athanasios Orfanidis, Hristofyas Hükümetini ‘Bariz tehlikelere karşın’ bütçenin düzeltilmesi için gerekli önlemleri almamak, ekonomik sorunların artmasına neden olmakla suçluyor. Orfanidis ‘ kamu borcunun 2008’den 2011’e kadar4.3 milyar Euro’ya yükseldiğini, Hristofyas ve hükümetinin Rum Merkez Bankası’nın bankacılık sisteminde ki denetleme rolünü desteklemediği gibi bunun altını oyduğunu ifade ederek “Ekonomi kritik zamanlar geçiriyor…Sadece Kıbrıs’ın ekonomisi değil milli varlığımız da tehlike altındadır ”diyor.

Hristofyas, Rusya-Suriye- Güney Kıbrıs üçgenindeki ittifak kapsamında halkına “Vasiliko Patlaması” trajedisini yaşatmış; halkını KKTC’den elektrik alma noktasına taşımıştır.

Güney Kıbrıs’ı küçük bir Rusya haline getirmiş; bir yandan AB üyesi olurken, diğer yandan da Rusya ve Çin’le yakın ilişkiler kurmuştur.

Bunlar batının gözünde Hristofyas’ı “istenmeyen adam” konumuna düşürmüştür.

Sn. Hristofyas sadece Rum siyasi partilerinin gözünde değil; Ortodoks Rum Kilisesi’nin gözünde de istenmeyen bir kişiliktir.

Güneyde manzara böyleyken, CTP, TDP ve küsuratı; pili bitmiş Hristofyas’ile Sn. cumhurbaşkanı Eroğlu’nun müzakerelere devamını istiyorlar.

Güldürmeyin Allah aşkına!..

Tükenmiş, sonu gelmiş, Rum halkının ve siyasilerinin güven duymadığı ; pörsümüş lider yaşlısı Hristofyas ile Sn. Eroğlu neyin müzakeresini yapacak söyler misiniz?
 
Üst