Iman nedir

Katılım
26 Kas 2008
Mesajlar
83
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İman Nedir?

Sözlükte iman, inanmak ve tasdik etmek demektir ki, bu imanın genel manasıdır. İmanın bu genel anlamında kullanıldığı âyetler vardır.

İman; sözlükte: Dinin ortaya koyduğu kurallara inanma, inanç, kutsal inanç, din inancı ve itikat anlamlarını ifade etmektedir. Diğer bir ifade ile: İman, kalp ile tasdik etmektir. (Seyyit Şerif-Tarifat s.27)
Dini bir terim olarak iman, Peygamberin Allah katından getirdiği ve halka tebliği ettiği gerçekleri kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmek ve gereğini beden ile yerine getirmektir. (Nesefi-Akait s.5; İmam-ı Azam-Fıkhı Ekber s.16; Seyit Aarifat s.27; Ragıp Müfredat s.26)
Mümin: Allah’ı, Allah’ın Resulünü ve O’nun Allah’tan getirdiği gerçekleri tasdik ve kabul eden kişi demektir. (Seyit Şerif-Tarifat s.131)
Dinde iman, Peygamberimizin Allah tarafından getirdiği kesin olarak bilinen her şeyde onu tasdik etmek ve doğruluğuna inanmaktır. Bu imanın özel manasıdır. İman deyince de bu anlaşılır. Nitekim Kur'a-ı Kerim'de:
"Peygamber ve mü'minler ona Rabbinden indirilene inandı…" (Bakara/285) buyurulmuştur.
Bir hadisi şeriflerinde Sevgili peygamberimiz şöyle buyurur: Size şu beş şeyi emrediyorum. Birincisi Allah’a imandır. Allah’a iman nedir biliyor musunuz? Allah’tan başka mabud olmadığına ve benim son Peygamber olduğuma şahadet etmektir.” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai, Ebu Davud, İbni Hibban, Taberani)
Özetle iman, tevhid tertibiyle bütün inanılacak şeylere bölünmez bir bağlılıkla uymak; küfür de onlardan birinin bile olsun, bulunmamasıdır. Yani küfür için iman edilecek şeylerin hiç birine inanmamak şart değildir. Birine veya bir kısmına inanmamak da küfürdür. İman, bir bütünlüğü gerektirir. Küfür ise onun tersi olduğundan, bir kısmı inkâr ile vâki olur. Tamamının inkârına bağlı olmaz. İman ile küfür sade zıt değil, birbirinin tersidirler. Ne toplanırlar, ne yükselirler; arada vasıta, iki menzil arasın d a bir menzil (menzile beyne'l-menzileteyn) yoktur. Bir insan ya kâfirdir, ya mümin. Fâsık (günahkâr) da işlediği suça göre bunlardan biridir. İman ile küfür iki görüş açısından düşünülür. Birisi insanın yalnız Allah Teâlâ'ya karşı vaziyeti. Diğeri de mümi n lere karşı vaziyetidir. Birincisinde mümin, yalnız Allah Teâlâ'nın ilmini düşünerek imanını ve kendini ona göre kontrol ve teftiş eder. Bu noktada hem içinden ve hem dışından sorumludur. İkincisinde insanların ilmi ve onlara kendini ve ne şekilde tanıttığını ve ne gibi muamele yaptığını ve onların ilmine karşı kendisinin ne gibi bir muameleye tabi tutulması gerektiğini düşünerek, imanını ve kendini ona göre kontrol ve teftiş eder. Çünkü İslâm imanının, bir Allah'ın hakları, bir de kulların hakları yönü; bi r ferdî, bir de sosyal durumu vardır. "Allah'a, Peygamber'e kalbimde imanım var." deyip de insanlara karşı hep küfür muamelesi yapmak İslâm imanının şiarı değildir. Din ve imana muhtaç olan Allah değil, insanlardır. Küfretmek, dilimizde kaba bir şekilde sö v mek mânâsında da âdet olmuştur ki, bu Arapça'da yoktur. Fakat daha çok İstanbul dilinde, halk arasında yaygın olan bu mânâ, esasında dinî mânâdan alınmıştır. Önceleri dine sövmek, imana sövmek, ağıza bilmem ne yapmak gibi küfrü gerektiren söğmelere kullanılırken, biraz genişletilmiştir. Bunun için "küfretmek" tabiriyle, "kâfir olmak" tabiri arasında bir fark sezilir.
 
Üst