İngiliz döneminde Enosis faaliyetleri

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
İngiliz döneminde
Enosis faaliyetleri


s_25_1.jpg


Sabahattin İsmail


İki ulusal toplum arasında güvensizliğin baş kaynağı olan Enosis ülküsü, İngilizlerin hoşgörüsü sonucu Kilise ve Yunanlı provakatörler tarafından halk arasında yoğun bir şekilde yayılmaya devam etmiştir. Enosis fikrinin resmen ilk kez ne zaman ortaya atıldığına bakarsak, 1828 yılına kadar geri gitmek gerekmektedir. 18 Ekim 1828 günü İngiltere, Rusya ve Fransa'ya bir nota veren Yunanistan, ilk kez Enosis fikrini resmen ortaya atmış ve adanın kendisine bağlanmasını istemişti.
İngilizler adaya geldiklerinde Rum nüfus olayı büyük bir sevinçle karşılamış ve İngiltere'nin adayı Yunanistan'a vereceğine inanmıştı. Örneğin Başpiskopos Sopharinos Sophoronios, İngiliz Yüksek Komiseri Sir Garnet Wolsey'e “Yönetimin değişmesine sevindik. İnanıyoruz ki Büyük Britanya Kıbrıs'ın Anavatanı Yunanistan ile birleşmesine yardım edecektir" diyordu.
Bu arada İngiltere'nin de ilk kez 1915'de, ''Yunanistan'ın kendi safında savaşa girmesi koşulu ile'' Kıbrıs'ı Yunanistan'a hediye edeceğine dair söz verdiği bilinmektedir. Enosis fikrinin daha 1918'lerde Rum çocuklarına nasıl aşılandığı bir başka kaynakta da şöyle anlatılmaktadır: "Rum okulları Hellen düşüncesini yaymak amacı ile kullanılıyordu. Rum öğretmenler çiçeklerle çevrelenmiş, Yunanistan'la birleşmelerini temsil eden armağanları, valinin kasabalarını ziyareti sırasında verirlerken, mızraklı bir alay gibi sıraya sokulan öğrenciler de, önceden öğretilmiş olan Yaşasın Enosis çığlıkları atıyorlardı. Eldeki kaynaklar, Churchil'den de enosis konusunda istemde bulunulduğunu belgelemektedir. Örneğin 1907 yılında adayı ziyaret eden Churchil'e "Kıbrıs'ın Yunanistan'la birleşmek istediği" belirtilmiş ve bu konuda yardımcı olması istenmiştir.
1929 yılında da İngiliz Başbakanı Mae Donald Ramsay'dan Enosis'in gerçekleştirilmesi için talepte bulunulduğu bilinmektedir. Enosis lehindeki yoğun hazırlıklar ve propagandalar sonucu, Enosis'in ilk kez resmen istenmesinin (18 Ekim 1828) 103. yıldönümünde, 18 Ekim 1931'de İngiliz yönetimine karşı enosis amaçlı ilk silahlı isyan başlatılmıştır. Bu isyanda 7 kişi ölmüş, 67 kişi yaralanmış, 400 kişi tutuklanmış, Vali Konağı yakılmış ve sonuçta ise isyancıların elebaşıları adadan sürülmüştür.
s_25_2.jpg


1931 isyanında elebaşılığı rolünü oynayan Papaz Nikodimos, sözde vergilerin artırılmasını protesto etmek için yola çıkmıştır. Ne ki Rum Halkını kışkırtmak ve isyana katılmalarını teşvik amacı ile yaptığı konuşmada, amaçlarının Enosis olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Nikodimos şöyle diyordu: Yürüyeceğimiz bir tek yol vardır. Enosis bayrağını gün ışığında çekerek, milli kurtuluşumuzu Anavatan Yunanistanla birleştirerek elde etmiş olacağız. Tanrı ve asırlık vatanımız Yunanistan, Megali-İdea adına halkın sesi hakkın sesidir... Bizim her hususta tek kurtuluşumuz milli hürriyetimizdir. Bu da Yunanistanla birleşmekle mümkün olacaktır.
Enosis için ilk silâhlı eylem olması yanında, 1931 isyanında diğer önemli bir nokta da, yine ilk kez Yunanistan'ın Kıbrıs Konsolosu Kyrou'nun bu isyandaki rolünün tesbitidir. Bunu saptayan
s_25_3.jpg


İngiliz yönetimi, Kyrou'nun adayı terk etmesini istemiş ve bunu başarmıştır. Böylece Yunanistan'ın Kıbrıs'taki kışkırtma eylemleri içindeki rolü de fiilen ortaya çıkarak kanıtlanmıştır. İsyandan on gün kadar sonra ise 29 Ekim 1931'de, Yunan Başbakanı Venizelos'un Türkiye'nin Atina Büyükelçisi'ne söylediği sözler ilginçtir. "... İngiltere'nin er geç Kıbrıs'ı Yunanistan'a terk edeceğine kaniim. İşçi Partisi Avam Kamarası'nda mutlak bir çoğunluğa sahip olsa idi, işçi hükümeti zamanında Kıbrıs'ın Yunanistan'a terki bir emrivaki olacaktı. Esasen muhafazakârlar da adanın Yunanistan'a ilhakı taraftarıdırlar.
Kıbrıs'ta bulunduğu yıllarda işi gücü Enosis propagandasını yönetmek olan, azılı Enosisçilerden Yunanlı provakatör G.S. Frangoudis ise, 1933 yılında Atina'da yayınladığı "İngiliz Yönetimi altında Kıbrıs'a muhtariyet" başlığı altındaki anayasa taslağında, bir özeleştiri yaparak "Enosis tahriklerinin Kıbrıs'ın gerçek çıkarlarına zarar verdiğini" belirtmekte ve şöyle demekteydi: "Kıbrıslılar adanın Yunanistan'a ilhakı yönünde sürdürdükleri sürekli tahrikleri durdurmalıdır. Bunu zamana ve Yunanistan'la İngiltere arasındaki müstakbel anlayışa bırakmalıyız...”
1931 isyanının ardından İngiliz Sömürge Yönetimi, Enosis lehindeki çalışmaları kısıtlayacak bir dizi baskı önlemleri alır. Ne ki bu önlemleri, isyana katılmamış Enosis'e karşı çıkan ve varlığı Enosis için bir güvence teşkil eden Kıbrıs Türk Halkına karşı da uygular. Bu durum ise doğaldır ki Kıbrıs Türkleri arasında derin hoşnutsuzluğa neden olur.
s_25_4.jpg


İngiliz yönetiminin aldığı tedbirler arasında; okullarda Türk ve Yunan tarihlerinin okutulmaması, iki anavatanın bayraklarının çekilmemesi, partilerin yasaklanması, Enosis lehindeki propaganda çalışmalarına sansür uygulanması, isyan konusunda öncülük yapan kişilerin adadan sürülmesi vb. önlemler vardı. Bu önlemlerin kısa bir süre etkili olmadığı söylenemez. Ama çok geçmeden 2.Dünya Savaşı'nın patlaması, dolayısı ile İngiltere'nin Kıbrıs'tan da asker alma ihitiyacını duyması, sonra Yunanistan'ın kendi saflarında savaşa girmesi gibi nedenlerle, getirilen kısıtlamalar yumuşatılmış, zaman içinde ise kaldırılmıştır. Böylece 1931 isyanından sonra çok gizli bir sekilde sürdürülen Enosis propagandası yeniden alevlenmiş, İngiltere'nin savaş nedeni ile dikkatsizliğinden ve hoşgörüsünden de yararlanılarak alevlenmiş ve doruğa ulaşmıştır.
Bu dönemde Yunan ve Rum liderlerinin Enosis lehinde söyledikleri kitaplara sığmaz. Örneğin 15 Kasım 1941'de Yunanistan Başbakanı Emmanuel Tsouderos, Londra'da yaşayan Rumlara yaptığı bir konuşmada, ''Kıbrıs'ı, Yunanistan'dan, anavatandan ayrılmış kızlarından biri olarak niteliyor ve zaferden sonra bu kızların Büyük Yunanistan'a birleşeceklerini söylüyordu. 19. Yunan Kıralı II. Georges ile Yunan Başbakanı'nın da, 12 Haziran 1942 yılında ABD Başkam Roosvelt'den, Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını istedikleri bilinmektedir. Bundan iki yıl sonra 21 Ağustos 1944'de ise Yunan Başbakanı G. Papandreou, İngiliz Başbakanı Churchill ile Roma'da yaptığı görüşmede, yine Kıbrıs'ın Yunanistan'a verilmesini istiyordu. Rum sağının yanısıra Rum solunun da aynı yaklaşım içinde bulunduğu ve sağ ile solun Enosis konusunda birleştiği bilinen bir gerçektir. Nitekim İngiltere'nin savaşın sona ermesi ile birlikte kaldırdığı kısıtlamaların ardından yeniden örgütlenen Rum Komünistlerin AKEL Partisi 27 - 28 Ağustos 1949'da yapılan 6. Kongresinde "Enosis ve yalnız Enosis" sloganını savunan Papandreou'yu sekreterliğe seçmiştir.
s_25_5.jpg


Yunanistan Komünist Partisi'nin 1 Haziran 1948'de Kıbrıs'ın bir Yunan adası olduğunu ilan etmesi gibi, Akel'in bu Enosis politikası sürüp gitmiştir. Biraz daha gerilere gidersek, Akel'in 30 - 31 Ocak 1943'de Mağusa'da yapılan 2.Kongresinde "Yunanistan'la Birleşme için mücadele et "sloganının en popüler slogan olduğu görülebilir.
Savaşın bitiminden sonra ise, 1949 yılında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne bir memorandum gönderen Akel'in, "Rumların ortak isteğinin Enosis olduğunu" belirttiği ve BM gözetiminde bir plebisit yapılmasını istediği bilinmektedir.
Papayuannu'nu 1951 yılı baharında kendisi ile görüşen Yeşilada Dergisi yöneticisi Nevzat Karagil'e de "Otonomiyi savunmakla hata ettiklerini ve hedeflerinin Enosis olduğunu" söyler. (Enosis konusunda Rum sağ ve sol liderlerinin söyledikleri de kitaplara sığmaz.) Rum liderlerinin 1950 yılına kadar sürdürdüğü yoğun propaganda 1950'de yapılan referandum ile doruğa çıkarılır.
15 Ocak 1950'de kiliselere konan defterlere imza atarak yapılan plebisit 22 Ocak 1950 tarihine kadar sürmüştür. "Enosis istiyorum" başlıklı defterlere imza atılarak gerçekleştirilen sözde referandumda "Evet" oylarının artması için her türlü baskı ve eylemin Kilise ve Rum örgütleri tarafından yapıldığı bilinmektedir. Böylece % 96 oranında "Evet" oyu sağlanabilmiştir.
s_25_6.jpg


Bunun ardından Yunanistan Başbakanı Venizelos, 15 Ekim 1951 günü Yunan parlamentosunda yaptığı konuşmada "Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanma isteğini ilân etmekten mutluluk duyduğunu" belirtiyordu.
20 Ekim 1950 günü Başpiskopos seçilen Makarios ise yaptığı yeminde şöyle diyordu: "Ulusal özgürlüğümüzün gerçekleşmesi ve Kıbrıs'ın anavatan Yunanistan ile birleşmesi siyasetimizden asla vazgeçmeyeceğime and içerim." Plebisitle birlikte ellerine % 96 Enosis oyunu da alan Rumlar, enosisin gerçekleşmesi için çabalarını daha da yoğunlaştırırlar. Tüm dünyaya heyetler göndererek Enosis'in gerçekleşmesi için yardım isterler.
Plebisitten sonra hızlanan Enosis çalışmaları, içte EOKA'nın örgütlenme çalışmaları; dışta ise dünya kamuoyunu etkilemek için yoğun bir propaganda sürdürülmesi şeklinde geliştirildi. Bu arada İngiliz yönetimi de Enosis çabalarını yumuşatmak için bir dizi muhtariyet plam sunmaya başladı.
Plebisitten önce 1947 yılında sunulan muhtariyet planını, 1948 yılında Jakson planı izledi. Ardından 1955 yılında 1. Mac Millan planı ve 1 ve 2. Harding planları, 1956'da Rad Cliffe planı, 1958'de 2. Mac Millan plani önerildi. Fakat bu planların hiçbiri Enosis'te ısrar eden Rumlar tarafından kabul edilmedi.
Sonuçta ise İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın uzlaşması ile Zurich ve Londra anlaşmaları doğdu. Böylece "Rumların Enosis mücadelesinde ilk hedef, Enosis'e bir sıçrama tahtası" olarak gördükleri Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960 yılında doğmuş oldu.
 
Üst