İnsanı Yaşat Ki Devlet Yaşasın !!!

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN"!!!

Bir yerde bir yazı okumuştum: “maharet çok konuşmak değil, çok bilip az konuşmak ve dinlemesini de bilmektir” ibaresi güzel bir çerçeve içine alınmıştı. Doğrusu; insan düşününce anonim olduğunu sandığım bu yaklaşıma katılmamak mümkün değildir.

Zaten gereksiz yere ve de çok konuşana “atma recep” diye takılmanın da her halde nedeni bu olsa gerek!

Bu sadece biz de mi, yoksa insan olan her yerde aynı mıdır, bilmiyorum ama, biz oldum olası veryansın etmeyi severiz. Baş olmanın, yöneticiliğin, hükümet etmenin dezavantajlarından biri de bu galiba!

İnsanın ağzına geleni ardına koymamasını sadece bir boşalma mekanizması olmaktan öte demokratik kültürün bir yansıması olarak kabul etmek mümkün.

O nedenledir ki; yönetme erkini elinde bulunduranların “tolerans torbası”nın alabildiğine büyük olması gerekir. Aksi halde; bıkkınlık ölçüsüne varan “veryansın”lar insanı “yetti be gayrı deyip” yılgınlığa, kızgınlığa hatta küskünlüğe sevk edebilir.

Ne var ki; “her söylenene kulak asmamak lazım” derken yöneticilerin vatandaş tepkilerini de fazla kulak ardı etmemelerinde fayda vardır. Zaten vatandaşın tepkilerine kulak tıkayan, vatandaş tepkilerini kale almayan, bu tepkileri akıl süzgecinden geçirip, yerinde olanlarla ilgili gerekeni yapmayan yöneticileri de, halk sadece gönlünden silmez, ilk seçimde evine postalar.

İşini iyi bilen siyasetçilerin, halkın nabzını iyi tutan, halktan kopmayan, sorun ve şikayetleri sinirlenmeden dinlemesini bilen ve neyin niçin yapıldığını açıkça halkla paylaşan siyasetçiler olduğuna da hiç şüphe yoktur.

Cumhurbaşkanımız Sn. Eroğlu da her vesileyle şunu söyler “ben halktan hiç kopmadım, başbakanken de, muhalefetteyken de hep halkın arasında oldum. Kahvehanelerde, kulüplerde, futbol maçlarında insanımızla birlikte olmayı bir yaşam tarzı haline getirdim.”

Bu işler böyledir işte! ‘hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlarsa konuşa konuşa anlaşırlar!’

Bu ifadenin günümüz dünyasındaki karşılığı ‘diyalog kültürü’ dür.

Ülkemizde de başka ülkelerde olduğu gibi; siyasetin çözüm üretmesi gereken bir çok sosyal, ekonomik, politik veya bireysel, zümresel sorunlar vardır. Gerçi; ‘benim, benim’ diyen devasa büyüklükte ekonomileri olan anlı şanlı çoğu ülkede bu sıralar yaşanan sorunlara baktığımızda, bizdekiler o çapta sorunlar değil ama, olsun. Sorun sorundur. Ve Siyasetçilerin görevi de mazaret üretmek değil, projeler üretip, kaynak yaratarak mevcut sorunları çözmektir.

Yani iktidar koltukları, ağlayıp sızlanma ve mazaret beyan makamları değil, sorunlara üreteceği çözümlerle vatandaşın kendi ülkesine ve devletine sevgi ve sadakat bilincini geliştirecek vasıtalardır.

İşin özü; siyaset bir meslek değil, bir hizmet aşkıdır. Vatandaşın, hizmetkarı olmaktır. Vatandaşla ve örgütleriyle, sıkıntıları açıkça paylaşma ve gerekmesi halinde alınacak acıtıcı önlemlerin gerekçesini anlaşılır bir lisanla insanımıza izah edebilme erdemini sergilemektir.

Çağdaş siyaset de sanırım bu anlayışı gerektirir. Halkla beraber sevinmek, halkla beraber üzülmek, halkla beraber varlığı ve yokluğu adalet terazisinden asla sapmadan paylaşmak siyasetin de ötesinde bir insanlık erdemidir.

Osmanlı Devleti’nin kurucusu; kayı boyu’nun beyi; Osman Bey’in hocası Şeyh Edebali boşuna dememiş “insanı yaşat ki devlet yaşasın!”

Türkçülük ideolojisinin mimarlarından büyük düşünür Ziya Gökalp da yazılarında hep “halka yükselmekten” söz eder.

Zaten Çağdaş Türk Ulus Devleti’nin kurucusu büyük deha Mustafa Kemal Atatürk de; “milliyetçilik ve halkçılığı” asla birbirinden ayırmamaya hep özen göstermiştir.

Demek ki milliyetçilik; yani millet sevgisi ve halk sevgisini birbirinden ayrı düşünmek olası değildir.

“Her şey halkla beraber, halk için” düşüncesi kanımca, hep siyasetin ve yönetmenin odağında olmalıdır. Zaten halktan kopuk, halkın refah, huzur ve mutluluğunu öngörmeyen bir siyasi anlayışın fazla ileri gitmesi de olası değildir.

Ancak; hakla beraber olmak, halk dalkavukluğu da olmamalıdır. Sorunlara köklü ve kaynağı belirlenmiş çözüm projeleri üretmek yerine, halkın sorunlarını oturduğunuz köşeden dillendirmek ve gündelik sorunlar üzerinden vaatler yapıp oy devşirmeğe çalışmanın da artık siyasi yaşamda geçerliliğini yitirdiğini muhalefet adına siyaset yürütenlerin de bilmesi gerek !

Yoksa; basma kalıp, bayatlamış sloganlarla siyasi iktidar olmak iddiasıyla yola çıkanların, sorunlardan bunalan vatandaşın önüne gelene veryansın etmesinden bir farkı kalmaz!!!!
 
Üst