İRADEMİZE İPOTEK KABUL ETMEYİZ !!!
Evet değerli okurlarım. Kıbrıs Türk halkı; ABD’nin Dolarları, AB’nin Avroları, AKEL’in KL’leri; veya diğer malumların yardımlarına, baskılarına, şantajlarına; aba altından sopa göstermelerine, hatta tehditlerine, ve insanlık dışı, amansız ambargolara rağmen; seçim sandıklarından çıkardığı neticelerle gerçek iradesini cesurca belgelemiştir! Kıbrıs Türk halkı; 19 Nisan seçim neticeleriyle gerçek iradesinin KKTC’ni yaşatmak olduğunu açıkça ve cesurzca ortaya koymuş; ve ille de bir anlaşmaya gidilecekse; iki tamamen ayrı bağımsız devleti; Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini, Mehmetçiğin sonsuza dek adada kalmasını; ve TC’den ‘hoş gelmiş’ kardeşlerinin pazarlık konusu olMAmasını savunduğunu belirlemiştir!
Kıbrıs Türkü’nü tuzağa düşürmek için tezgahlanmış ve 24 Nisan 2004’te, KKTC’nde Kıbrıs Türklerinin ve GKRY’nde Rumların referandumuna EŞ ZAMANDA sunulmuş, Annan Planı denen bu ucube planda bize, KKTC’nin de olduğu; ve kabul edildiği taktirde AB’ne gireceği; ambargoların, izolasyonların kalkacağı.. Efendim limanlarımıza gemilerin dolacağı; Ercan’a direkt uçuşların başlayacağı... Serbestçe AB ülkelerinde dolaşacağımız – dolaşıp ta ne halt yiyecekseydik.. Ve üstelik Avrupa ülkelerinde yaşayan soydaşlarımızın ne zorluklar ve ırkçılıkla karşı kasrşıya bırakılarak yaşam savaşı vermekte olduğunu, horlandıklarını; evlerinde diri diri yakıldıklarını göz ardı edenler ve çifte standartlı bu soysuz toplumu medeni; ve kalleş Avrupa’yı da bize cennet olarak takdim edenler utansın; ne ise – sonunumuzu getirecek Annan Planı’na “Evet” denildiği taktirde Türkiye’nin AB yolu açılacak yalanları ve daha bir sürü ve hala tutulmamış sözler, hala yerine getirilmemiş vaatlerle elde ettikleri %65 iradesinin; Kıbrıs Türkü’nün gerçek iradesi değil; yalan dolanla; baskı ve şantajla elde edilmiş olduğunu ve artık geçersizliğini kanıtlamıştır!
Şimdi; bu şantajlarla ve yalan dolanla elde edilmiş ve yıllardır, hafta sekiz gün dokuz başımıza cehennem topuzu misali indirilmiş sözde %65 irade “irade” idi; geçerliydi de; 19 Nisan iradesi neden geçerli irade olmasın? Kıbrıs Türk Halkı’nın İKİ AYRI BAĞIMSIZ DEVLET istemine karşı; Birleşik Kıbrıs’ı savunmakta ve AKEL ile yapmış oldukları anlaşmaya yönelik icraatlarına devam etmekte ısrarlı olan Talat kimin emrinde ve kimi temsil ediyor? Kıbrıs Türk Halkı’nı temsil etmediği kesin. O halde o makamda hala ne işi var? KKTC’nin Kurucu CB Sn. R.R. Dektaş’ın etkisizleştirildiği, susturulduğu gibi; neden Talat da susturulmasın o halde? Ve, illaki neden hala halkın isradesine aykırı tezleri savunmasına izin verilsin? Ne demek şimdi “Talat’ın arkasındayız”? Neden Kıbrıs Türk Halkı’nın dediği, istediği değil de; Talat’ın, AKEL’in, dış mihrakların ve AKP ve ümmetin istedikleri doğrultuda kararlarla Kıbrıs Türk Halkı’nın iradesi ipotek altına alınmalı? Bu nasıl demokrasi; bu nasıl adalet ve bu, halk iradesine ne tür bir saygı? Bu resmen diktatörlük, usulsüzlük, yağmacılık, halka ve halk iradesine saygısızlık; düşmanla işbirlikçiliktir... Çiftlik ağalığı, aşiret reisliği, bir usta bir memleket’lik... Halkı ve iradesini hiçe saymak, halkı kendi ve emperyallerin; AKEL ve Rum-Yunan’ın ve ümmetin istedikleri doğrultuda kullanmak, harcamaktır! Halka diktatörce, ‘Senin istediğin değil; benim istediğim olacaktır’; ENOSİS’i kabul et demektir! O zaman neden seçim? Yoksa emperyallerin oluk gibi yağdırdıkları Dolarlara, Avrolara; BAĞIŞ’ların; Rhen’lerin, Hilari’lerin ve daha kimler kimlerin ikazlarının, sünnetçi korkutmalarının, şantajlarının ve Kıbrıs Türk halkının iradesini satın alma yöntemlerinin işe yarayacağından ve bize kendi ipimizi çektireceklerinden o kadar mı emindiler? Bu soysuzlara o kadar mı güveniyorlardı, ha? Yanılmışlar!!!
Kimlerin ne yapmağa çalıştığının artık farkına varmış – beş on beş mesokerto hariç – Kıbrıs Türkü’nün iradesini satın almak o kadar mı kolay zannetmişler? Hani karışmayacaklardı? Ne oldu şimdi? Umdukları dağlara karlar, dolular yağmış diye; şimdi mafiş kurban mı? Pişman mı olmuşlar seçime gittiklerinden, ne? Dağ başı mı burası? KKTC; Talat, AKP, ABD, AB, Rum-Yunan ve AKEL’in oyun sahası mı? Kıbrıs Türk halkını diledikleri zaman kullanacakları; diledikleri zaman bir köşeye atacakları; veya diledikleri zaman yaşatıp; diledikleri zaman öldürecekleri anasız babasız; dilsiz, sağır yetimler mi zannetmişler? Kıbrıs Türk halkı kilise avlusuna bırakılacak istenmeyen kedi yavruları mı yoksa, ne???
Herkes aklını başına toplasın. Burası ne dağ başıdır; ne de Talat ve yoldaşlarının ve efendilerinin vb oyun sahasıdır.. Kıbrıs Türkü kararını vermiş ve demokratikçe iradesini ortaya koymuştur. Ve irade: Ya KKTC, yahut da İKİ AYRI EGEMEN DEVLET, TÜRKİYE’NİN ETKİN VE FİİLİ GARANTİSİ, MEHMETÇİĞİN EBEDİYEN ADADA KALMASI; TC’den GELMİŞ KARDEŞLERİNİN PAZARLIK KONUSU OLMAMASI ve SULANDIRILMAMIŞ İKİ KESİMLİLİKTİR! KIBRIS TÜRKÜ, İRADESİNE “İPOTEK” KABUL ETMİYOR, ETMEYECEKTİR VE, HER NE PAHASINA VE HER KİM OLURSA OLSUN, İRADESİNE AYKIRI OLANLARA KARŞI DİRENMEYE DE DEVAM EDECEKTİR!
Tarih bunu böyle kaydetsin!!!!!