İstanbul'un Fethi'nin 555.Yıl Dönümü

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun


"O'nu
fetheden kumandan ne güzel kumandan, O'nu fetheden asker ne güzel askerdir"



otar1_37.jpg




Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.
Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih
Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa...
Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!

Nihal ATSIZ


TARİH; 29 MAYIS 1453

TÜRK MİLLETİ, BİR ÇAĞA DAHA İMZASINI ATTI.


Tarih 29 Mayıs 1453’ü gösterdiğinde Sultan Mehmet Han: “Ya ben İstanbul’u alırım ya da İstanbul beni!” diyordu.

Ölümü göze alacak kadar kararlı olan bir insanın elinden hiçbir şey kurtulamazdı. Öyle de oldu.Yelkenler biçildi, kanyonlar çekildi; hem de dağlardan…



Akşemsettin’in izni ve duası alınarak kuşatma başlatıldığında; şairin dediği gibi işaret alınmıştı atadan. Bu işaretle kılıcını çekerek en öne atıldı Sultan Mehmet…

Ardından Ulubatlı Hasan’ın da içinde bulunduğu İstanbul sevdasıyla yanıp tutuşan, Anadolu'nun bağrından kopmuş binlerce Türk yiğidi ileri atıldı.

Her biri bugünün genç neslinin örnek alması gereken yiğitlerdi. Hele bir Ulubatlı Hasan vardı ki bir elinde kılıcı, bir elinde sancağı şahlanmış bir küheylanı andırıyordu ve adeta surları günler öncesinden aşmıştı da öylece İstanbul’un içlerinde ilerliyordu. Sancağı burca dikmeyi başardığı an artık İstanbul fethedilmişti.

Sultan Mehmet Han artık bir Fatihti.


Fatih Han, hocası Akşemsettin ile birlikte çoşkulu bir törenle İstanbul'a giriyordu.İstanbul'a girerken, genç bir Türk’ün neleri başarabileceğini kestirememiş olacaklardı ki İstanbullular, "Akşemsettin"i padişah zannediyor, Akşemsettin hükümdarı Fatih Han’ı işaret edince, Fatih Sultan aldığı terbiye ve inceliği ile bakın ki, tevazusu gereği iltifatlara nasıl karşılık veriyordu:

"- Evet, hükümdar benim, lakin o da benim Hocam'dır!"

Millet olarak, genç nesle zaferlerimizin ardındaki incelikleri yeteri kadar anlatabildiğimiz söylenemez. Aslında bunları anlatmaktan ziyade yaşamak ve yaşatmaya ahdetmektir bizim sevdamız.

Bize düşen "Fatih” ruhunu genç nesle nakşetmek ve her gencin bir Fatih olabileceği şuurunu işlemektir.

Zaferlerimizi analım ve tüm incelikleriyle tanıtalım ki, gençlerimiz inançları uğruna fedakarlık yapabilme zevkini tatsınlar.

Kahramanlarımızı tanıtalım ki, her gencimiz "Yeri gediğinde Fatih, yeri geldiğinde Yunus, Yeri geldiğinde bir Yavuz , bir Ulubatlı, bir Seyyid Çavuş, bir Kür-Şad" olabileceğini unutmasın.

Fetih bereketiyle, bütün insanlığın yüzü gülsün. Şanlı Fetih Kutlu Olsun!


TARİHİ TÜRKÇE OKU, TÜRKÇE OKUT!
 

20Temmuz

Alpagut Han
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
838
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Beşparmaklar
istanbulgtght8.jpg



Hakk’ın Batılı Yendiği Fetih
Zaferler, fetihler ve kahramanlıklar silsilesi olan Türk Tarihi’nde gelişimi ve sonuçları itibariyle büyük önem taşıyan ve dünya çapında etki bırakan olaylardan biri de İstanbul’un Fethi’dir. Dönemin en sağlam surlarıyla korunan ve asırlar boyu çeşitli milletler tarafından defalarca kuşatılmasına rağmen fethedilememiş olan İstanbul, 1453 yılının 29 Mayısı’nda Fatih Sultan Mehmet Han’ın dehası, kararlılığı ve sistemli gayretleri ile Osmanlı Ordusu’nun güç ve yiğitliği neticesinde Türk’ün kaçınılmaz hâkimiyetine altına girmiştir.

Bu şanlı fetih öncelikle, Anadolu ve Rumeli topraklarını birleştirip Anadolu Türk Birliği’nin tesis edilmesini sağlamış; İstanbul’u başkenti yapan muzaffer Osmanlı’nın devletten imparatorluğa geçişini gerçekleştirip Yükselme Devri’ni başlatmıştır. İslam Dünyası’nda elde ettiği daha büyük bir saygınlık ve ele geçirdiği ticaret yolları ile iyice güçlenen devletimiz, üç kıtaya yayılacak bir cihan hâkimiyeti kurmaya muktedir olmuştur.

Hakkın batılı, ilmin cehaleti, imanın küfrü, adaletin zulmü yendiği bu tarih, dünya medeniyet tarihinin seyrine bir Türk biçimi vermiş; hem tarih araştırmalarında hem de “Hıristiyan şuurunda” çağ kapatıp çağ açmıştır. Adeta Ortaçağ karanlıklarını yırtan bu kutlu şafak, İstanbul’dan Avrupa’ya göçen âlimler, bilim adamları ve sanatkârlar yoluyla Batı’da Rönesans ve Reform Hareketlerinin başlamasına vesile olmuştur.

Büyük Türk Kağanı Attila’nın kılıç darbesiyle oluşan Kavimler Göçü’nün Batı hudutlarını çizdiği gibi, İpek Yolu ve deniz ticareti rotalarını hükmü altına alan Türk Cihan İmparatorluğu da Avrupalıları yeni ticaret yolları aramaya mecbur bırakarak Coğrafi Keşif hareketlerini hızlandırmıştır. İstanbul’un fethinde kullanılan asrın teknolojisinin çok ilerisindeki yöntemler, savaş usullerinde köklü değişikliklere yol açarak Batı’ya örnek olmuş ve böylece derebeyliklerin yıkılarak merkezi krallıkların kurulma sürecini açmıştır.

Fethin gelişimi ve izlenen akıl dolu yollar, başta Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere Türk devlet kadrolarının dirayetli, azimli ve zeki şahsiyetlerini yansıtması açısından oldukça manidardır. Anadolu Hisarı karşısına inşa ettirilen Rumeli Hisarı, o güne dek görülmemiş büyüklükte döktürülen toplar, İstanbul surlarına çıkmak için yaptırılan tekerlekli kuleler ve Bizans’ın kapattığı Haliç’e donanma gemileri indirmek için kurulan ve uzun bir güzergâh boyunca döşenen yağlı kazıklar; Türk’ün cengâverliğini, bilme atfettiği büyük değeri ve parlak zihnini tüm dünyaya gösteren birer kanıt niteliğindedir.

Fatih’in önderliğinde yapılan İstanbul’un fethi bir askeri zafer olarak kalmamış; Türk’ün teşkilatçılığı ve medeniyet tasavvuru sayesinde acuna nizam veren bir düzenin ilk büyük adımını atmıştır. İstanbul; Ulubatlı Hasan gibi yürekli ve imanlı erlerin ellerinde burçlara dikilen sancağın, mehter sesleri, ürkütücü top gürültüleri ve tekbir nidalarının arasında dalgalanması kadar dini ve Türk’e has bir biçimde fethedilmiştir. Ancak İslamiyet’in ve Türk uygarlığının, başka din ve milletlere mensup şehir sakinlerine cenkten sonra serbestçe yaşama hakkı tanıyacak kadar hoşgörü ve sevgi sahibi olduğu da bir kez daha görülmüştür.

Ayrıca İstanbul’un fethini böylesi bir övünç kaynağı haline getiren, hadisenin dini boyutudur. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in, "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir." hadis-i şerifi ile muştuladığı bu husus, İslam Âlemi içinde bir ülkü haline gelmiştir. Buna layık olabilme düşüncesiyle “Ya Bizans beni alır, ya da ben Bizans’ı!” iradesini şiar edinen Fatih, nihayetinde bu şerefe nail olmuştur. Bu hayırlı fethin gurur ve sevincine ortak olmak da tüm Türk Milleti’ne nasip edilmiştir.

Küçük yaşlardan itibaren, kendine ve milletine “Kızılelma” olarak belirlediği İstanbul’u fethetme yolunda kendini yetiştiren ve 21 gibi genç bir yaşta bu hedefine ulaşan Fatih Sultan Mehmet’in başarısı ve liderliği her Türk gencine eşsiz bir örnek teşkil etmektedir. Türk gençliği, vatanına sahip çıkmak ve atalarına layık olabilmek için milli bilinçle hareket edip ilkeleri doğrultusunda ülküler edinmeli, etkili bir eğitimle kendini donatmalı ve Atatürk’ün ortaya koyduğu çağdaş uygarlığa yolbaşçılık etme ufkuna yakışır bir bilgi hazinesine sahip olmalıdır.

Ülkemiz, kültürümüz ve özellikle gençliğimiz üzerine yazılan hain emelli senaryoların ayyuka çıktığı günümüzde İstanbul’un fethini yâd etmek, Türk gençliği ve milletin tüm katmanları için mühim bir hatırlatma görevindedir ve özümüze duyduğumuz güveni bir kez daha haykırıp milli idealleri gerçeğe dönüştürme idrakiyle eşdeğerdir.

Şairin “Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın; Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın!” dediği Türk Gençliği ise, yeni bir fetih hazırlığı başlatıp 2023’te “Lider Ülke Türkiye” vizyonunu gerçekleştirme ve 2053’te “Türk Çağı’nı” açabilme güç, cesaret, inanç, akıl, azim ve ferasetine muktedirdir. Sinesinden Fatih gibi asil hakanlar çıkarmış olan Türk Milleti de nice Fatihleri yetiştirme derinlik ve zenginliğine sahiptir.

İstanbul’un fethinin 555. yıldönümü kutlu olsun ve dileriz ki bu fevkalade zafer atimizdeki nice fetihlere kutup yıldızlığı yapsın. Neslimize ve çağlar ötesine bu onur ve kıvanç dolu kahramanlık destanını armağan eden Ulu Hakan Fatih Sultan Mehmet Han’ın ve bozkurt ruhlu askerlerinin ruhları şad, mekânları cennet olsun!

Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin!

Ece BAĞCIBAŞI​
 
Üst