İşte Rum'un Değişmeyen Hedefi Ve Gerçek Yüzü!

Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
İŞTE RUM'UN DEĞİŞMEYEN HEDEFİ
VE GERÇEK YÜZÜ!

‘’ Federasyon gerçekleşmezse günün sonunda taksim kazanacak, vatanımızın yarısını kaybedeceğiz. İki toplumlu, iki kesimli federasyon; bazı şartlar ve koşullar altında vatanımızı ve halkımızı yeniden birleştirmemiz ve yabancılara bağımlılıktan kurtulmamız için tek yol, tek çözümdür. Hedefimiz Türk askerini göndermektir…’’

(Güney Rum kesimi ve Rum toplumu lideri Hristofyas.)


Güney Rum kesiminin toplum lideri Bay Hristofyas, iki gün önce ‘Rum Üniversite Öğrencileri Birliğinin’ ( POFEN ) 27’nci kurultayında yaptığı konuşmada; yazımın girişinde tırnak içerisine almış olduğum söylemleri ile Rumların değişmeyen hedefini ve yüzlerini bir kez daha ortaya koymuştur!

Rum toplumu lideri, Rum üniversite öğrencilerine yapmış olduğu konuşmada, devamla şunları söylemiştir: ‘’ İki bölgeli, iki toplumlu federasyon; Başpiskopos Makarios’ta dâhil benden önceki Rum liderleri tarafından da kabul edilen bir tezdi…’’

2008 Yılının Mayıs ayından bu yana yürütülen müzakerelerden bu güne kadar geçen süreçte ve öncesi görüşmeler döneminde de hep aynı şeyleri söylediler! Kıbrıs Türk Halkını, önce bir topluma, bir azınlığa indirgemek, sonra ada da birleşmeye temel oluşturacak iki bölge yaratmak ve sonunda Rumların nüfus çokluğunu öne sürerek, yapılacak bir plebisit sonucunda, adaya el koymak!

Tıpkı yıllar önce yapmak istedikleri gibi! Hedef hep aynı! Önünde sonunda Kıbrıs adasını Yunanistan’a ilhak etmek! 1960 yılında kurulan Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’ne de Başpapaz bu amaca ulaşmak için evet dememiş miydi? 1963 Yılında bu amacına ulaşmak için Kıbrıs Türk’ünü anayasal ortağı olduğu bu cumhuriyetten atmamış mıydı? Sırf bu emeline ulaşmak için Kıbrıs Türk Halkının bir gecede yok edilmesini hedefleyen ‘’Acritas’’isimli soykırım planını uygulamaya koymamışlar mıydı? 21.Aralık.1963 Kanlı Noel olaylarında, çoluk, çocuk, genç, ihtiyar demeden katledilen kardeşlerimizin çığlıkları; hala bu adanın her yerinden duyulmuyor mu?

Geçtiğimiz hafta içerisinde, Apoel-Pınar Karşıyaka basketbol maçında yaşananları ve sadece spor amacı ile orada olan gençlerimize ve yöneticilerine yapılan o çirkin ve alçakça saldırıları tüm kamuoyu izledi… Geçtiğimiz ay içerisinde, Larnaka’da ki Rainbow (Gökkuşağı) festivalinde Türk müzisyen Serdar Akdoğu’yu bıçaklıyanlar da Güney Rum kesiminde ki zihniyetin temsilcileri idi!

Dün saat 19.30 da ve yine Larnaka’da Avrupa meydanında başlayan ve binlerce Rum gencinin katıldığı bir yürüyüş yapıldı! Bu yürüyüşe katılan Rum geçlerinin dar siyah pantolon ve siyah deri ceket giydikleri ve askeri bir disiplin sergiledikleri tespit edildi!

Bu yürüyüşün amacı Kıbrıs’ın Yunan olduğunu vurgulamaktı! Zaten mitinge katılanlar, hem dev bir Yunan bayrağını taşıdılar, hem de 15. Temmuz. 1974 Tarihinde, Makarios’a karşı gerçekleştirilen darbe ve yaşanan iç savaşta; ‘Yunanistan’da ki Cuntanın’ ve adada görevli ‘Yunan Alayının’ rol aldığı ‘E.O.K.A – B’ Terör örgütünün, şapka ve armalarını taşıdıkları görüldü!

Yürüyüş sırasında ‘’ Tüm yabancılar Kıbrıs’tan defolsun’’, ‘’ Kıbrıs Yunandır ‘’, ‘’Her kaçak işçi, bir Helen işsiz’’ sloganları atıldı!

Bu gösteri yürüyüşünü düzenleyenler, bir ay kadar önce Türk müzisyeni Sertunç Akdoğu’yu da bıçaklayanlardır… 21.Aralık.2010 tarihinde bizlere 1963 yılında yaşattıkları o acılı yılların 47’nci yıl dönümünde, hunharca katlettikleri Şehitlerimizi anarken, aynı gün Apoel Basketbol maçında, basketbol takımımıza sadece Türk oldukları için taşlarla, sopalarla ve sis bombaları ile sporcu evlatlarımıza hunharca saldıranlar da onlardır… ‘’ İşte Rum’un Değişmeyen Hedefi ve Gerçek Yüzü’’ budur ve bu gerçeği sergilemekten asla vazgeçmeyen Rumlar, gençlerini de bu amaçlarına uygun olarak yetiştirmektedirler!

Özellikle son dönemde, bu faşist ve ırkçı saldırıları yapanları adı ‘’ Elam’’ olan bir örgütün mensupları olarak görerek, bu terör eylemlerini küçük bir zümreye mal etmek isteyenlere şunu hatırlatmak isterim! Artık herkes şu gerçeği kabul etmek zorundadır! Hatta siz bile ‘’ Birleşik Kıbrıs Hayalperestleri ve Rum İşbirlikçileri! ‘’

Çünkü bu yürüyüşün yapıldığı gün; bu örgüte en büyük destek, Rum Ortodoks Kilisesinin Başpapazı Hrisostomos efendiden geldi! Ve bu din adamı basına yapmış olduğu açıklamada: ‘’ Elam örgütünün görüşlerini destekliyorum! ‘’ Dedi!Bu kışkırtıcı açıklamayı yapan zihniyetin, 1.Nisan.1955 Tarihinde kurulan ve amacı Kıbrıs Türk Halkını topyekûn öldürmek olan, E.O.K.A Terör Örgütünün kuruluş emrini veren Makarios zihniyetinden ne farkı var?

Aynı zamanda, Rum Ulusal Konseyinin ve Kilisenin ortaya koymuş olduğu kırmızıçizgilerin asla dışına çıkmayan/çıkamayan Rum liderlerinin bu günkü temsilcisi, Bay Hristofyas’ta bu söylem ve eylemlere daha politik bir açıdan yaklaşım şeklini tercih etti ama genel anlamda, hiçbir zaman hedefin ve eylemin dışına çıkmadan bugüne kadar geçen süreci yönetti! Ve aynı çizgide kalarak yönetmeye devam edecektir!

Şimdi buradan bir kez daha soruyorum?

Gerek Rum kesiminin toplum lideri Bay Hristofyas ve gerekse Rum Ortodoks Kilisesinin Baş Papazı Hrisostomos efendinin, söylemlerinin biri birinden ne farkı var? Her ikisi de aynı hedefi seçmemişler mi? Her ikisinin hedefinde, Türk Askerinin adayı terk etmesi yok mu? Türkiye’nin garantörlüğünü ortadan kaldırılmasını istemiyorlar mı? Yabancılar Kıbrıs’tan defolsunlar diye bağırırlarken, hedefleri Türkiye’den adaya gelip yerleşen kardeşlerimiz değil mi? Yıllardan beri Rum, bu isteklerinden bir adım dahi geri çekildi mi?

Girit için tam 90 yıl sabrettiler! Gerekirse Kıbrıs adası için de bir o kadar yıl sabredecekleri unutulmasın! Hedef değişmemiştir! Hedefleri Enosistir! Adayı Yunanistan’a bağlamaktır! Hala devam eden müzakere sürecinde, Rum liderinin en başından beri söylediği yegâne şey; Tek devlet, tek egemenlik ve tek kimliktir! Türk Askeri Adayı terk etsin ve Türkiye’nin garantörlüğünün kabul edilmeyeceğidir!

Rum’un yarım asırdan beri vermiş olduğu mücadelenin hedefi budur! Bu hedefin arkasında ki en büyük güç Yunanistan olup; bu ikiliyi destekleyerek bu coğrafyada bizim olmamızı istemeyen, içlerine sindiremeyen emperyalizmin bilinen temsilcileridir!

Kıbrıs’ta sınır kapıları açıldıktan sonra güneye geçen Kıbrıs Türk’ünün orada yaşadıkları olaylar ve Rum’lar tarafından fiziki olarak nasıl taciz edildikleri ve Rum polisinin bu duruma seyirci kaldığı artık herkes tarafından bilinmektedir! Son dönemde adada yaşanan bu olaylar gittikçe tırmanmakta ve Rum yönetimince bu faşist ve ırkçı saldırıları önlemek adına değil tedbir almak şöyle dursun! Bu olaylar nedeniyle bugüne kadar çıkıp da, hiçbir Rum yöneticisi özür dahi dilememiştir!

Şimdi Rum’un değişmeyen bu hedefi ve gerçek yüzü ortadayken!

K.K.T.C’de Birleşik Kıbrıs’ı hedefleyen; bilinen siyasi partilerin yöneticilerine, kimi sendika ağaları ile Rum işbirlikçilerine sormak gerek:

Sizlerin; özellikle son dönemde, varlığınızın tek nedeni olan ve 27 yıldır dimdik ayakta duran K.K.T.C’de gerçekleştirdiğiniz kimi teslimiyetçi ve iş birlikçi faaliyetlerinizle, özellikle son dönemde iç barışa ve ekonomiye verdiğiniz zararlarla; Güney Rum kesiminin Rum toplumu lideri Hristofyas’tan, Başpapazı Hrisostomos’tan ne farkınız var?

O gazi topraklarda, Türkiye’nin garantörlüğü ve 36 Yıldan beri adada ki barışın sembolü olan Türk Askerinin varlığı olmasa başınıza gelebileceklerin farkında değil misiniz hala?

Siz nesiniz? Ne biçim şeysiniz? Ya ekmeğini yediğiniz o toprakların nimetlerine sahip çıkın, ya da ayrık otu gibi davranıp Rum’un ekmeğine yağ süreceğinize, geçin Rum kesiminde oturun!

Ama yağma yok beyler!

Kıbrıs Milli Davamıza millilik vasfını; Yüce Türk Milleti ve onun ayrılmaz bir parçası olan, Kıbrıs Türk Halkı vermiş ve bu uğurda seve, seve evlatlarını feda etmekten de çekinmemiştir.

Kıbrıs Türk Halkının bu uğurda vermiş olduğu mücadele yılları şanlı tarih sayfalarımızda bir güneş gibi parıldamaktadır. Bu şanlı mücadelenin en önemli eseri de K.K.T.C Devletidir…

Bu parıldayan güneşi ve eserini ne Rum’un bilinen yüzü ve hedefi; ne de sizlerin işbirlikçi faaliyetleriniz, karartamayacak ve göndere çekilen Ay Yıldızlı Bayraklarımız sonsuza kadar ‘Vatanımız Kıbrıs’ semalarında dalgalanmaya devam edecektir...

( Bu vesile ile ‘Yeni Yılın’ öncelikle, Yüce Türk Ulusuna ve onun ayrılmaz bir parçası olan; Kıbrıs Türk Halkına barış, refah ve mutluluk getirmesini temenni ediyor, tüm okurlarımı aynı duygularla ve sevgiyle selamlıyorum…)


Atilla ÇİLİNGİR
30.Aralık.2010
 
Son düzenleme:

Nejdet Halil

Dost Üyeler
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: İşte Rum'un Değişmeyen Hedefi Ve Gerçek Yüzü!

Atilla bey,

Goruslerine katilirim.
Rumla ortak bir federe devlet kurmak en kotu adim olur.
KKTC mutlaka uluslararasi egemenligini, bagimsiz bir Cumhuriyet olarak kazanmalidir; yoksa butun gayretlerimiz bosuna gider; ki bu da kabul edilmez.

Rumlarla ortak gecimin gercek olmadigini biliyoruz ve batinin baskisiyla bunu kabullenmemeliyiz. Bugun bizim KKTC miz vardir ve adanin 38.6%'ne sahipiz; hakcasina. Bunu elimizden hic bir zaman kacirmamaliyiz. KKTC'nin egemenligini kazanmamiz son ve tek hedefimizdir. Kuvvetliyiz ve direnmeliyiz.

Rumun/Yunanlinin Turklere olan kini hic bir zaman sonmez ve bu asiri kin onlari adete "delirmistir". Bunlarin gozleri artik o kadar karardi ki KATILDEN geri kalan karakterleri kalmadi. Bunlardaki Turk dusmanligi bunlari toplum olarak manic socio path yapti ve deprasyona bogulup "hasta" bir toplum oldular. Rum toplumunun pisikolojic tedaviye cok buyuk muhtaci vardir; cunku artik adeta saptirdilar - bu bir gercektir.

Biz Turkler sabirla ve saglam plan ve dusuncelerimzle egemenlik stratejimizi, hakkimizi en yakinda gerceklestirmeliyiz. Belki Rumlar da gercegi gorunce ya rahatlarlar ya da tam fittirirlar - onlarin bilecegi....
 

Türkiye Sevdalısı

Dost Üyeler
Katılım
26 Eki 2010
Mesajlar
190
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrının emanet verdiği bedende
Cevap: İşte Rum'un Değişmeyen Hedefi Ve Gerçek Yüzü!

Değerli Gazi Komutanım,

Rum gençlerinin Larnaka meydanlarında yaptıkları yürüyüşte attıkları sloganlar henüz bir Türkle karşı karşıya gelmemiş olmalarındandır. Bu gençlerin Kıbrıs Türküne düşmanca emeller besleyen, çocukları bile kurşunlamaktan çekinmeyen insanlıktan çıkmış babaları, dedeleri eğer sizlerin onlara bu davranışlarının karşılığı olarak yaşattıklarınızı anlatmış olsalardı sanıyorum o meydanlarda yürüyüş yapmayı akıllarından bile geçirmezlerdi.

2011 Yılının Türk Ülküsüne gönül vermiş herkese mutluluk, sağlık, huzur getirmesini, Rum gençlerinin ise boş hayaller peşinde koşmamalarını, akıllarını başlarına almalarını diliyorum.

Herkese en içten sevgi ve saygılarımla
 
Üst