İSTİKLAL MARŞI ve ANLAMI ( Kabulünün 87. Yılı Anısına)

Gökçen

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,079
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.kibris1974.com
İstiklal Marşı


Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.


Mehmet Akif Türk milletine cesaret,ve tahammül aşılamak için ve onda bulunan duyguları harekete geçirmek için şiirine korkma sözüyle başlıyor. Bayrak bir milletin bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolüdür. Bayrağın sönmesi türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor. O halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zira bayrağımız milletimizin yıldızıdır. Bayrağın kaderi ile milletimizin kaderi birbirine bağlıdır. Bayrak bizimdir, biz yaşadıkça onu elimizden kimse alamaz. Türk milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe bağımsızlığını kimse yok edemez.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal!


Şair ikinci kıtada bayrağımızın o zaman ki kırgın, küskün, öfkeli halini dile getiriyor. Türk vatanının bazı parçaları, işgal edilmiştir. Bu yüzden bazı bölgelerde bayraklarımız indirilmiş yerine düşman bayrakları asılmıştır. Kaş çatmak öfke halini ifade eder. Kaş ayrıca edebiyatımızda hilale benzetilir. Sevgilinin kaşları daima hilal şeklinde gösterilmiştir. Bayraktaki hilal de tıpkı nazlı bir sevgilinin kaşı gibi çatılmıştır. Kahraman türk milletini üzmektedir. Türkün beklediği, özlediği gülen bir bayraktır. Türk bayrağının gülmesi göklerde dalgalanmasıdır. Bir aşığın sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi bağımsızlığa aşık Türk milletide özgürlüğün sembolü olan bayraktan gülmesini beklemektedir. Bu milletimizin en doğal hakkıdır. Çünkü türkler bağımsızlıkları ve bayrakları uğruna pek çok kan dökmüşlerdir. Bu kanları bayrağa helal etmeleri için onun da nazlanmayı bırakıp göklerde dalgalanması gerekir. Türk milleti daima Allah'a inandığı ve taptığı için özgürlük onun hakkıdır.


Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.


Şair "ben" diyor.(Ancak kast ettiği mana aslında bizdir türk milleti adına konuşmaktadır) Türk milleti ezelden beri hür yaşamıştır,hür yaşayacaktır. Onun özgürlüğünü elinden almak isteyen ancak çıldırmış olmalı,zira böyle bir harekete kalkışanlar ağır bir şekilde cezalandırılır. Türk milleti bağımsızlığı uğrunda önüne çıkacak her engeli aşacak güçtedir. O; böylesine yüce bir amaç için dağları delecek, enginlere sığmayıp,denizleri taşıracaktır güçtedir.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?


Bu kıtada şair vatanımızı istilaya kalkışan avrupalılara meydan okuyor. 20. asrın başında avrupa medeniyeti 19.yy. deki görkeminden oldukça uzaktır. O sebeple şair bayıyı tek dişi kalmış canavara benzetiyor. Ancak avrupa mevcut teknik imkanlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bizi yok etmeye çalışmaktadır. Mehmetçik ise bu güce topla, tüfekle, mızrakla, kılıçla cevap vermeye çalışmaktadır. Avrupalı kendini çelik zırhla korurken mehmetçik ona iman dolu altın göğsüyle karşılık vermektedir.

Arkadaş! Yurdumu alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.


Şair kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurdunu alçakları uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini öneriyor. Şehit gövdelerinin meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Mehmet Akif düşmanın çok kısa bir süre içinde bu hayasızca akına son vereceği Allah'ın Türk milletine Kuran-Kerimde vaad ettiği zafer gününün yarından bile daha yakın bir zamanda doğacağına inanmaktadır.

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.


Şair Türk ordusuna vatanın kutsallığını hatırlatıyor. Toprak ile vatan arasında büyük bir fark vardır. Toprağı vatan haline getiren onu elde etmek ve korumak için savaşan fertlerin varlığıdır. Kısacası sıradan bir toprak büyük bir değer taşımaz; ama vatan toprağı uğrunda şehit olan atalarımızın o topraktaki mezarlarıdır. Bu kutsal vatanı dünyalara değişmeyiz. Toprak dünyanın dünyanın her yerinde bulunur. Ancak atalarımızın kanlarıyla sulanan topraklar vatanımız üzerindedir.

Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsında Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.



Bu vatan cennet kadar kıymetlidir. Şehit olanların ruhu dini inanışımıza göre doğrudan doğruya cennete gider. Şehitlerimiz bu vatan toprağında yattığı için cennetten farksızdır. Bir avuç toprağı sıksak şehitler fışkıracak sanırız. Canımızdan çok sevdiğimiz insanları varımızı yoğumuzu Allah alsında yalnız yaşadığımız sürece bizi vatanımızdan ayrı düşürmesin.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.


Şair Allah'a hitap ediyor. Mehmet Akif'in Allah'tan tek dileği ibadet yerlerinin göğsüne düşman elinin değmemesidir. Camilerimizden okunan ezanlar sonsuza kadar türk yurdunun üstünde inlemelidir. Çünkü bu ezanlar dinimizin temelidir.

O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.


Ezan sesleri yurdumuzun üstünde inledikçe şehitlerimizinde ruhları şaad olacaktır. Ezan sesi sadece yaşayanlara değil, ölülere hatta onların mezar taşlarına bile tesir eden yüce bir anlam taşır. Şehit atalarımızın her şeyden arınmış ruhları yerden fışkıracak, ezan sesiyle ayağa kalkacak ve dışa yükselecektir.

Dalgalan sen de şafakalar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Âkif ERSOY



Allah Bu Millete Bir Daha İSTİKLAL MARŞI Yazmayı Nasip Eylemesin !..


 

GökTürk

Kurucu
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
2
Puanları
38
Yaş
59
Konum
C¤ KIBRIS
Web sitesi
www.kibris1974.com
kutlubayragim9dl5cqqm4.gif


Allah Bu Millete Bir Daha İSTİKLAL MARŞI Yazmayı Nasip Eylemesin !..
 

20Temmuz

Alpagut Han
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
838
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Beşparmaklar
Kan ve Yağmur

* Milli Mücadele kahramanlarına, İstiklal Marşımızın kabulü ve Milli Şairimiz Mehmet Akif’e ithafen,

Sihirli bir el, tozlu tarih kitabımın sararmış sayfalarından birini açıyor. Yanlış mı görüyorum diye gözlerimi ovuşturuyorum ama hayır, doğru. Harfler yavaş yavaş eridi ve o siyah-beyaz görüntüler yerleşti yazıların yerine. Askerler görüyorum; yığın yığın askerler; uykusuz, susuz, aç ve yorgun, ama güçlü askerler. Toplar, tüfekler, cesetler, kanlar....

İnsanlar karınca gibi, bir o yana bir bu yana koşuyorlar. Çocuklar ağlıyor, yaşlılar yorgun gözlerle olup biteni izlemek yerine, tutmayan bacaklarına rağmen bir şeyler yapabilmek için yırtınıyorlar. O da ne? Kadınlar da var. Hem de öyle yürekli, öyle azimliler ki... Tozdan dumandan göz gözü görmüyor. Komutanlar bağırıyor, hem emrediyor hem de kendi buyruklarını ilk önce kendileri uyguluyorlar.

Karşı tarafa bakıyorum: tek tip lejyonerler. Ruh yok, istek yok; ama güçlüler. Paraları, silahları, makineleri var. Bu insanlar delirmiş mi diyorum kendi kendime. Nereye kadar tutunabilirler bu teknoloji karşısında? Ne garip insanlar bunlar diyorum.

Bir dakika bir dakika! Savaş kızıştı. Helal olsun be ihtiyar delikanlı, nasıl vurdun o burnu büyük albayı. Dur küçük çocuk dur! O sopayla başaramazsın o koca tüfekle baş etmeyi. Koşun kurtarın, göz göre göre gidiyor çocuk! Of yapmayııınnn! Ne gerek vardı o günahsızın tazecik kanının da diğerleri gibi toprağı sulamasına. Doymadın mı zalim toprak? Daha ne kadar kurban istiyorsun? Teyzeme bakın, nasıl koşuyor cephane yetiştireyim yavrularıma diye. Ama o da ne? O da yiyor adres bilmez kurşunu sırtına.

Aman Allah’ım, yeter bu zulüm artık! Kapamak istiyorum, kapanmıyor şu lanet olası kitap. Ecdadımın katlini izlemek için açmadım ki ben bunu.

Ama durun durun! Bütün bu vahşet kalktı ortadan, bak güneş nasıl da gülümsüyor dağların ardından."Nereye kadar tutunabilirler?"demiştim ya, cevabımı aldım ben. Sadece ben mi? Tüm dünya aldı bu cevabı yüzlerine inen ağır bir tokat gibi.

Bu yağmur aydınlık geleceğin habercisi. Yavaş yavaş, ama sertçe dökülüyor. Her damlası bir hançer gibi saplanıyor o zalimin göğsüne, bu insanlara yaşattıklarının öcünü almak istercesine. Her damla koca bir insanın bütün kanını temizliyor ve yepyeni umutlar ekmemiz için hazırlıyor toprağı.

İnsanlar buruk, ama nasıl da mutlu ve gururlular. Alınları açık, başları dik, bir daha bu günleri yaşamamaya ve yaşatmamaya yeminli, emin adımlarla ilerliyorlar. Dünya yeniden yaratılıyor sanki. Ağaçlar, dağlar, denizler, kuşlar ölmüşlerdi ya, diriliyorlar artık. Esaret zincirleri kırıldı, dev uyanık bundan sonra. Heeyy! Size söylüyorum satılık ruhlar! Dinleyin beni.

Ve bir bayrak oluşuyor nur ile. Gurur bekçilerinin kanlarıyla hayat bulmuş coşkun ırmaklar gibi akan; ölümümüzü de dirilişimizi de yukarıdan izlemiş, insanlarımızın yüreklerindeki inanç ateşi kadar parlak olan "ay ve yıldız"a da hükmeden bir bayrak. Ve o marş... Sonbahar rüzgârlarıyla beraber kulağıma cesaret ve umut ninnileri fısıldayan o marş...

Aaa! Kitap kapanmış. Ama dur! Marş devam ediyor ve sonsuza kadar da devam edecekmiş gibi görünüyor. Ne diyordun güzel sesli bülbül:

"Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!"

___________________________________
13.03.2008 / Ece BAĞCIBAŞI​
 

20Temmuz

Alpagut Han
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
838
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Beşparmaklar
Cenab-ı Allah Bir Daha Yazdırmasın! (Âmin)

“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son OCAK.”

Yeni ve farklı bir bağımsızlık mücadelesinin içinde bulunduğumuz şu günlerde İstiklal Marşının önemini bir kez daha zihnimizde yüreğimizde hissediyoruz. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un kaleme aldığı İstiklal Marşımız, Maarif vekili Hamdullah Suphi Bey’in meclisteki yüksek hitabı sonrasında, Meclis üyelerinin ayakta alkışlarıyla kabul edilmiştir. İstiklal Marşımız Türk kahramanlığının mısralara işlenmiş bir diriliş abidesi ve muhteşem bir mücadelenin edebi bir vesikasıdır. Bu manzum bildiri Türk’ün Dünya’ya bir meydan okuyuşudur, bağımsızlığının göstergesidir. Dünya tarihi Türk’ün nefes aldığı kadardır işte bu sebeptendir ki bu eser de Türk varlığı yaşadıkça var olacaktır, ilelebet, sonsuza kadar…

Türk Milletini özüne döndüren, okunduğunda işte ben buyum diyebildiğimiz, bizi kendimize getiren, ruhunu, heyecanını, inancını, kararlılığını ve vatan sevgisini en anlamlı ve vurgulu ifadelerle dile getiren İstiklal Marşımız, tıpkı istiklal günlerinde olduğu gibi bu günde Türkiye’nin yükselme ruhunu temsil etmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’NİN de dediği gibi;
İçine düşülen çaresizliğe karşı direnişin de, çözümü ve tavsiyesi de, şehit kanları ile yazılmış bu ihtişamlı manzumenin, “İstiklal Marşımızın” ilk sözcüğünde yüksek sesle yerini almıştır. “Korkma”

Korkmayacağız nasıl ki bizden öncekiler başı dik, asaletinden taviz vermeden, ülkemizi korkusuzca savundularsa bizde savunacağız, başaracağız, yeniden dünyaya “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.” ı hatırlatacağız.
Şunu çok iyi bilsinler ki;

Türk milleti ebedi vatanında kardeşliğini sonsuza kadar koruyarak yaşayacak, İstiklal Marşını her daim seslendirecek ve Şerefli Türk bayrağı hain ellerin uzanamayacağı zirvelerde ebediyen dalgalandıracaktır.

Tüm küresel güçlere ve içerdeki hainlere karşı nasıl ki atalarımız göğüslerini siper ettilerse, Ülkücü Türk Gençliği olarak bizlerde son nefes, son nefer kalana kadar mücadele edeceğiz. Bu coğrafyanın kanla, Türk Kanı'yla çizildiğini unutanlara, her karışında binlerce şehidin yattığını unutanlara, on binlercesinin de yatmaya hazır beklediğini unutanlara, Türkiye sınırları içerisinde hayâsızca Türkiye'ye düşmanlıklarını, kin ve nefretlerini kusmaya, Türkiye'ye meydan okumaya kalkanlara, bir nifak uğruna vatanı satan hainlere Akif’in dizeleriyle haykırmak istiyorum ki;

“Asımın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek,
İşte çiğnetmedi ruhunu çiğnetmeyecek…”

İstiklal Marşı, büyük Türk milletinin milli mücadele döneminde tüm dünya devletlerine karşı ortak bir ses ve bir haykırışıdır. İstiklal Marşımız, Tek Yürek olma yolunda atılmış bir adım olma özelliği taşıyan milli bir değerimizdir. İstiklal marşı milli değerlerimiz arasında önemli bir yere sahiptir. Türk milleti olarak bu değere saygı duymak ve sahip çıkmak milli bir görevidir. Bu konuda Türk gençliğine büyük bir görev düşmektedir. Maalesef bir kısım Türk Gençliği durumun ciddiyetini kavrayamamışken, elbette durumun ciddiyetini kavrayan, her şeye ve herkese rağmen, Milli ve Manevi değerlerine sahip çıkan Yiğitler de yok değildir.

Unutmasınlar ki, Türk Gençliği; İlkokul'da her sabah ettiği yemini; Andımızı, unutmamıştır. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Gençliğe Hitabesi'ni de unutmamıştır. Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nı da unutmamıştır. Unutmadığı gibi de Unutan Kardeşlerine hatırlatarak her daim Türkiye için tek yürek, tek bilek ve tek vücut olmaya hazırdır.

İşte tüm bu hislerle İstiklal Marşımızın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabulünün 87. yıldönümünü tıpkı o günkü, gurur ve mutlulukla kutluyoruz. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif ERSOY’U, Necip Milletimizin İstiklali için Mücadele verip Hakk'a yürüyen herkesi ve de ülke sınırları içinde ve Irak’ın kuzeyinde hainlerle çarpışarak şehit olan Mehmetçiklerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz…

Rahmetli Mehmet Akif Ersoy'un da dediği gibi Allah bu Millet'e bir daha İstiklal Marşı yazdırmayı nasip etmesin (âmin) …

Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin!
___________________________________
Burhan ALTINBİLEK​
 
Üst