K.K.T.C'de Ki Mitingler!

Halkın demokratik özgürlüklerinin tercihlerini sorgulamak, hiç kimsenin hakkı olamaz. Ancak demokratik özgürlükler kılıfına sarılmış kabul edilemez bir takım icraatlar sokaklara taşmış; bir devletin kuruluşunu, var oluşunu ve o devlette yaşayan milleti oluşturan tüm değerleri sorgulayacak bir biçimde sergilenmeye çalışılıyor ise ve bunu sergileyen küçücük bir azınlık, tüm bu aymazlıklarını halkın tamamına mal etmeye kalkışıyorsa! Bu asla kabul edilemez. O devletin yasaları, sokaklarda yaratılan bu kabul edilemez görüntüleri planlayanlara, icra edenlere karşı mutlaka uygulanmalıdır. O devletin yasa uygulayıcıları böylesine gaflet ve delalet içerisinde olanlara karşı kayıtsız kalmamalıdır…

Devletinin varlığına, millet olma değerlerine karşı bu kabul edilemez davranışlar içerisinde olanlara karşı, herhangi bir yasa bulunmuyor ise o zaman halkın içerisine nifak sokarak, halkı mevcut devlete ve yönetimine karşı yönlendirenlere, gereken hukuki düzenlemeleri yapmak, o devleti idare eden hükümetin ilgili yöneticilerin öncelikli ve vazgeçemeyecekleri görevleridir…

Yukarıdaki iki paragraf genel olarak devlet ve millet sıfatına sahip olarak, dünya coğrafyasının herhangi bir bölgesinde yaşayan, her ülkenin ve o ülkede yaşayan halkın; en temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen en önemli yasal düzenlemesini vurgu yapmaktadır. Bu düzenleme, demokrasiye inanan herkesin vazgeçemeyeceği en temel hukuk tercihidir ve öyle olmalıdır…

Son iki aydan beri K.K.T.C’de, artık herkesin neredeyse ismen bildiği kimi sendika ağalarının, kimi parti yöneticilerinin, kimi dernek ve sivil toplum inisiyatifi temsilcilerinin ortaya koyduğu mitingler düzenlenmektedir…

Önce mevcut hükümetin almış olduğu ekonomik tedbirlere karşı düzenlendiği duyurusu ile Kıbrıs Türk Halkını 28 Ocak 2011 tarihinde meydanlara çağıran miting düzenleyicileri; daha sonra gerçek niyetlerinin bu olmadığını o tarihte miting meydanında açmış oldukları, Türkiye’ye yönelik o ayıplı pankartlar ile ortaya koymuşlardır…

2 Mart ve 7 Nisanda düzenlenen mitinglerin amacının ekonomik tedbirleri protesto etmek değil, tamamen siyasi olduğunu ortaya çıkmıştır. Bu mitingleri düzenleyenlerin, kendilerini destekleyen Rum yöneticileri ile işbirliği içerisinde oldukları tespit edilmiş ve amaçlarının Rum işbirlikçileri ile birlikte K.K.T.C devletini yoksayarak, ‘’Birleşik Kıbrıs’’ devletinin kurulmasına, adada sözde Kıbrıslı bir halkın varlığının ve en önemlisi Anavatan Türkiye’nin, güya adanın kuzeyini işgal ettiğini dünya kamuoyuna duyurulmasına yönelik olduğu iyice netleşmiştir!

İşte son dönemde Kıbrıs Türk Halkının sanki tamamının bu mitingleri desteklediği görüntüsü ve duyurusu içerisine girerek, AB temsilcilerinin önünde bu utanç tablosunun gösterisini yapan, Anavatan Türkiye’yi işgalci ve toplumu asimile etmekle suçlayan bu bilinen isimlere karşı, K.K.T.C Devletinin yasaları vakit geçmeden uygulanmalıdır… Bu tür aymazlıkları önleyecek, ya da benzer uygulamalara karşı herhangi bir yasa yok ise devletin ilgili kurumları tarafından süratle hazırlanmalıdır… Yoksa bu ihanet dalgalarının önüne set çekmek ve gerekli müeyyideleri uygulamak mümkün olmayacaktır!

K.K.T.C’den gelen yeni bir miting haberi de ilgi çekicidir!

CTP-BG ile TDP 24 Nisan 2011 tarihinde ‘’Annan Planında Evet Diyenleri’’ meydanlara davet ederek bir miting düzenleyeceklermiş!

Vay, vay, vay…Annanistler, Karen Fog çocukları yeniden sahne alıyorlar!!!

Pekiyi o günlerde halkımıza türlü pembe hayallerle ‘’Annan Planına’’ ‘’Evet’’ demeleri yönünde vaatte bulunanlar, baskı yapanlar; daha sonra verilen sözlerin hiçbir tanesinin tutulmadığını, Rumların bu plana ‘’Hayır’’ demelerine rağmen AB’ye tek taraflı olarak, haksız ve hukuksuz bir şekilde nasıl üye yapıldıklarını da düzenleyecekleri miting de açıklayacaklar mı acaba?

Bu nasıl bir politikadır? Kıbrıs Türk Halkının kandırıldığı, aldatıldığı 24 Nisan 2004 tarihindeki bu referandum döneminde; oynadıkları rolü unutarak, Şehitlerimizin isimlerini taşıyan cadde ve sokaklarda,‘’Yes Be Annem’’ çığlıklarını attıran, AB bayraklarını ve ne idüğü belirsiz paçavraları sallandıran bu politikacılar, 24 Nisan 2011 tarihinde böylesine bir miting düzenleyerek, ‘’Evet’’ diyenleri hangi yüzle tekrar o sokaklara davet edecekler?

O dönemin AB’nin genişlemeden sorumlu temsilcisi Alman Gunter Verheugen’in bile oylamadan sonra, ‘’Rum’lar beni bu oylamada kandırdılar!’’ dediği bir referandumda, 19.000 sayfalık o planın içerisinde ne olduğunu dahi bilmeyen halkımıza,’’Evet’’ dedirttirenlerin, tekrar aynı referanduma ‘’Evet’’ diyenleri sokağa çağırmaktaki amaçları nedir? Neden tekrar halkımızı o tuzak referandumun yıldönümünde miting alanına davet etmektedirler? Bu mitingi düzenleyenler, neyin yıl dönümünü kutlayacaklardır?

7 yıl önce, ‘Annan Planı’ Rumlar tarafından da kabul edilseydi:

Bugün K.K.T.C devletinin olmadığı, Rum anayasasının uygulandığı, Türkiye’nin garantörlüğünün çoktan tarih olduğu, ilk beş yılda, 80 bin Rum’un kuzeye döndüğü ve Türk Askerinin büyük bir bölümünün adayı terk ettiği, sadece 650 kişilik bir birliğin kaldığı, o birliğinde BM Barış Gücünün izni olmadan hareket dahi edemeyeceği bir statüye sokulduğu,’’ Birleşik Kıbrıs’ta’’ yaşıyor olacaktık!

Ya Şehitlerimizin kan ve can bedeli ödeyerek, gönderlere çekmiş oldukları Ay Yıldızlı Bayraklarımız?

Ya minarelerimizden duyulan ezan seslerimiz?

Allah Aşkına 24 Nisan 2011 tarihinde miting düzenleme kararında olanlar siz ne yaptığınızın farkında mısınız?

Farkındasınız! Farkındasınız!

Ama şunu da asla unutmayınız ki, Kıbrıs Türk Halkı da sizin ne yapmaya çalıştığınızın farkında… ‘’Annan Planı’’ döneminde onlara neler yaşattığınızı ve yerine getirmediğiniz ne tür vaatlerde bulunduğunuzu unutmadı!

İşte Kıbrıs Türk Halkı bu bilinçle ve bir daha aldatılamayacaklarının kararlılığındadır…

O Gazi Topraklarda, Kahraman Mücahitlerim ve Mehmetçiklerimle birlikte savaşan, gönderlere Ay Yıldızlı Bayraklarımızı çeken Şehitlerimizin kan ve can bedellerini savunmaya yeminli bir Kıbrıs Gazisi olarak soruyorum sizlere?

K.K.T.C Devletinin varlığını yaşatmak bu amaçla çok çalışmak, ekonomik güçlükleri aşmak için çabalamak gerekirken, her ay birkaç miting düzenleyerek, halkımızın tüm enerjisini ve dikkatini; amacı siyasallaşmış bu tür aymazlıklara yoğunlaştırmak neden?

Rum tarafına bir bakın özellikle bu müzakereler döneminde, yaşadıkları onca politik ve ekonomik olumsuzluklara rağmen, hiç kendi devletleri ve yönetimi aleyhine bir tek sokak gösterisi var mıdır? Siyasilerin içinden çatlak sesler çıkmakta mıdır?

Devletimiz, millet kavramımız, milli ve ulvi değerlerimiz, adadaki var oluş savaşımız ve özgürce yaşamımız; bunlar bizim Kıbrıs adasında ki yaşam geleceğimizdir…

Demokratik haklarımızı kullanırken, bu saydığım değerleri sakın göz ardı etmeyiniz…

Sizi, siz yapan; kimliğinizdeki ay yıldızdır unutmayınız…


Atilla ÇİLİNGİR
9 Nisan 2011

Cevap: K.K.T.C'de Ki Mitingler!

Değerli Gazi Komutanım,

Bu reddedişliğin bir anda ortaya çıkmadığı bir gerçek. Demek Kıbrıs'la ilgili politika üreten ilgili bakanlıklar ya uyumuşlar ya da sürecin bu noktaya gelebilmesi için oldukça çaba göstermişler ve başarılı olmuşlardır.

Öyle ya Kıbrıs'ı satmanın en kolay yolu KKTC vatandaşlarını kullanabilmektir. Böyle bir durumda kim diyebilir ki "Kıbrıs'ı sattılar" diye. "Bakın onlar istedi biz de halkın isteğine razı olduk" diyeceklerdir.

Umarım KKTC vatandaşları tehikenin farkına varacaklardır.

Saygılarımla

Cevap: K.K.T.C'de Ki Mitingler!

Çok değerli, segili Gazi Komutanım,
Malum nedenlerden dolayı iki yıl oluyor görüşemedik de...
Geçenlerde rahatsız olduğunuzu duydum ve çok üzüldüm.
Size acil şifalar diler, çok yakında görüşebilmek ümidiyle, o pak alnınızdan öperim ablacım...
Selamlar, sevgiler.
çılgın seyyan

Cevap: K.K.T.C'de Ki Mitingler!

Seyyan Ablacığım,

Uzun bir süreden beri yaşamış olduğum sağlık sorunlarım nedeniyle, iletmiş olduğunuz geçmiş olsun dileğiniz için çok teşekkürler...
O tertemiz güzel yüreğinizi ve sizi sevgiyle selamlıyorum...

Sağolunuz
Atilla ÇİLİNGİR