Kalıcı Olmak İçin. . .

Ahmet Gülay

Onursal Üye
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
67
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KALICI OLMAK İÇİN. . .

Kıbrıs, yüzölçümü bakımından Türk Ulusu’nun en çok şehit verdiği bir vatan parçasıdır. Ülkemizin her karış toprağı, 1570 yılından başlanarak bugüne kadar yüz binlerce şehit kanıyla sulanmıştır. Büyük anlamı olan bu gerçeğin daha somut, daha fazla dikkati çekecek ve kalıcı bir şekilde ortaya konulması gerekir ki bu toprakların bize ait olduğunu kolayca herkese ispat edebilelim ve adanın gerçek sahibi olduğumuzu dosta, düşmana anlatabilelim. Eğer Şairin dediği gibi “Toprak, uğrunda ölen varsa vatandır” deyişi esas ölçü olarak alınırsa verdiğimiz binlerce şehit ile bunu çoktan hak ettiğimiz şüphe götürmez bir gerçektir ama kalıcı eserlerle bu savımızı ispat edemezsek kimseyi inandıramayız.

Bunun için de daha somut delillerle ve daha dikkati çekebilecek eserlerle çeşitli yollar denenmelidir. Örneğin, başka ülkelerde de olduğu gibi vatan ve ulus için yaşamını yitirenlerin anısına, heykeller, anıtlar dikilebileceği gibi, adlarını sembolleştirecek ürün veya ulusal kullanımı olan yerler onlarla anılmalıdır. Sokak, meydan, okul, köy, sosyal eğlence yerleri v.s. yer ve mekânlara onların adları verilmelidir. Hatta künye ağaçları, kitabeler veya külliye oluşturarak da onların hatırlanmaları sağlanmalıdır. Bir Roma şehri bir İstanbul gibi metropol şehirlerde uygulanan yöntemler de esasen böyledir. Barışın, yaşamın, bereketin, zaferin ve ölümsüzlüğün simgesi olan her şey bu amaç için kullanılmalı, yapılanlara sahip çıkılarak da üzerinde yaşanılan topraklar vatan yapılmalıdır. Çünkü kalıcı eserler ancak, bir milletin o toprakların gerçek sahibi olduğunun inkâr edilmesini, önleyebilir.

Hâlbuki son zamanlarda içimizde haddini aşan bazı malum kişilerin yalan yanlış ifade ve olayları çarpıtan beyanları ile sanki bu toprakları terk etmeyi ve terk edilmesini sağlamayı amaç edinmiş oldukları gözlemlenmektedir. Türk Mukavemet Teşkilatı’nı, emperyalist iş birlikçilerin kurduğu bir tedhiş örgütü gibi göstererek, Rum’un yaptıklarını bizzat kendi itiraflarına bakmaksızın Türk insanına mal etmeye çalışmaları ancak Türk düşmanlığı ve soysuzlukla açıklanabilir. Yalan, yanlış beyanları ile gerçekleri saptırma gayretleri, uydurdukları masalları, ancak gazete sütunlarını kirletmekte ve kötü emellerini teşhir etmektedir. Şehitlerimizi inkâr ve ölümlerini T.M.T’nin başarısızlığı veya teşkilat mensupları tarafından infaz edildikleri şeklindeki senaryoları, gerçekleri ters yüz etme girişimleridir ki halkımız tarafından infial ile karşılanmakta ve şiddetle kınanmaktadır.

Şurası bir gerçektir ki Kıbrıs bir huduttan diğer hududa kadar bir şehitler adasıdır ve burada saygı duyulması gereken muharip gaziler yaşamaktadır. Şehitlerimiz üzerinden siyaset yapmak ve gazilerimizi küçümsemek hiç kimsenin haddi değildir. T.M.T. ile uzaktan yakından hiçbir ilişkisi olmayan çarpık insanların “T.M.T’nin içyüzünü anlatabilecek ne kabiliyeti ne de deneyimi vardır. Hele teşkilat sözcüğünün anlamını bilmeyen, halkımızın tamamına mal olmuş şanlı bir direnişin simgesi olan efsanevi T.M.T. mukavemetini anlayamayan, kuruluş amacını bilmeyen zavallıların, olanları idrak edecek akıl ve mantıktan yoksun olduğu da aşikârdır. Hele direniş yıllarında daha anasının karnında bile olmayan üç beş sübyancığın TMT ye dil uzatarak ahkâm kesmesi, onların sol görüşü korumaya yönelik çırpınışlarından başka bir şey değildir.

Kasım 1957 de kurulan T.M.T. nin Türk soluna karşı kurulmuş bir çete olduğu ve kuruluş tarihinin bu tarihten 1 Ağustos,1958 tarihine çekilmesi ile aradaki süre içinde öldürülen solcu Türkleri gizlemek amacı taşıdığını iddia etmek, aymazlığın, adiliğin, hainliğin dik alasıdır ki, bunu yazmak cüretini gösterenler bu milletin yüz karası hainlerdir ki bu halk ile bir arada yaşamamalı ve yaşatılmamalıdırlar. Cüretine bakın ki “Ama nafile bu adi cinayetlerden kurtulamayacaklardır” papaz korkutması ile TMT mensuplarına gözdağı vermeye çalışan bu zavallılar, tarih sayfalarının suçlular bölümünde yer aldıklarının farkında değillerdir herhalde? Ama unutmasınlar ki bir gün mutlaka bu yalanlarının hesabını vereceklerdir.

Biz bu memleketin dört yüz yıllık misafiri değil gerçek sahipleriyiz. Hepimizin yüreği bu vatan için, şehitlerimiz için çarpıyor. Şehitlerimiz her zaman layık oldukları şekilde hatırlanacak, bu topraklarda her gün onların anısına kalıcı bir eser daha yükselecektir. Şht. Ahmet Sadık kitabesi, Ecevit Heykeli ve 27 Ocak “Sömürge İdaresine karşı Direniş gününde” bugün açtığımız “İLKADIM ANITI” Sönmezliler Ocağı’nın kararlı çalışmalarının sonucudur.. Gün gele bu adanın dört bir köşesinden şehitlerimizin heykelleri, anıtları, anı sembolleri artan bir coşku ile yükseltilecektir. Çünkü Kıbrıs adası bizimdir ve her karış toprağında bir şehidimiz yatmaktadır. Güneyde kalan şehitlerimizi de unutmuş değiliz. Baf’tan, Dipkarpaz’a; Girne’den, Limassol’a kadar Türk kanı ile yoğrulmuş bu toprakların tümü ata malıdır. Bugün kuzeyde oluşumuza bakmayınız, yarın Kıbrıs’ın her yanına, ata malı topraklara yeniden döneceğiz. Kıbrıs Türk vatanıdır. Öyle de kalacaktır. Çünkü bu destanın ilk adımı Kenan Çoygun Paşamız’la ve onun dediği gibi:

Hem görürüm hem görmem, uykudaki göz gibi.

Hem dururum, hem yürürüm, üzengideki ayak gibi

Hem varım, hem yokum, gülsuyundaki koku gibi

Hem susarım, hem konuşurum, kitaptaki yazı gibi

Diye başlamış ve yazılmıştır. Kimsenin kuşkusu olmasın ki bir gün bu ideal tüm Kıbrıs’ı saracaktır.

Tüm şehitlerimizi minnet ve şükranla anar kabirlerinin cennet mekânı olmasını dilerim.



Saygılarımla
Ahmet Gülay

 
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: Kalıcı Olmak İçin. . .

Değerli Dava Arkadaşım,
Kahraman Mücahit Kardeşim
Ahmet Gülay Hocam;

Her yazdığınız ve içeriği tarihi gerçeklerle dolu yazılarınıza, bir yenisini daha eklediniz...Bu mükemmel yazınız nedeniyle yüreğinize ve kaleminize sağlık...
Kahraman Kıbrıs Türk'ünü, Kıbrıs Türk Mücahitini ve O topraklarda varlığı asla silinemeyecek olan ve yanlızca,''Türk Olmanın Gururunu Taşıyan'' ''T.M.T'cilik Ruhunu'' tanıdığımda, genç bir üsteğmendim...
Vatan ve vazife uğruna, koşa, koşa geldiğimiz Kıbrıs'ta sizlerle omuz, omuza çarpıştık; Şehitler verdik, Gazilik ünvanı ile onurlandık, vatan bellenen topraklara sadakatle hizmet ettik...
Kan ve Can bedeli ödeyerek kurulan K.K.T.C'de; günümüzde yaşanan türlü aymazlıkları, vatanın ne demek olduğunu bilmeyen Rum işbirlikçilerinin kabul edilemez teslimiyetlerini ve söylemlerini gördükçe, duydukça, inanınız en az sizler kadar üzülüyor ama bir o kadar da bileniyoruz...
1.Ağustos.1958 tarihinde kurulan T.M.T' nin ilk Bayraktarı, Rıza Vuruşkan'ın ve ondan sonra ki Bayraktarı, Kenan Coygun paşamızın, O Gazi topraklarda yakmış olduğu, Türk'lük ve Özgürlük meşalesi vatan toprağımız Kıbrıs'ta sonsuza dek yanmaya devam edecektir...
Bu gerçekleri görmezden gelerek, gaflet ve delalet içerisinde bulunanlar bu gerçeği asla değiştiremeyecekler ve göndere çekilen Ay Yıldızlı Bayraklarımızı, oradan indiremeyeceklerdir...
Vatan topraklarımıza, İLK ADIM ANITINI açan Sönmezliler Ocağının vatanperver yönetimine ve üyelerine en içten şükran duygularımı iletiyorum...
Şehitlerimizin ruhlarını şad eden bu vatanperver duruşu sahiplenen tüm cesur yürekli Kıbrıs Türk'ü kardeşlerime teşekkür ediyorum ve bu mesajımın o dernekte görevli kardeşlerime sizin vasıtanızla iletilmesini rica ediyorum. Sağolunuz...

Sevgi ve Saygı ile Selamlıyorum.
Atilla ÇİLİNGİR
 
Son düzenleme:

Nejdet Halil

Dost Üyeler
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kalıcı Olmak İçin. . .

Ilk ve tek hedefimiz taksimdi. Bunu gerceklestirmeliyiz. Her careye bas vurduk, sonuc yine - ilk ve son hedef taksime dayandi; cunku baska cikar, acilacak kapi yoktur. Rahmetlik sehitlermiz, gazilermiz, halkimiz ve gelecegimiz sukunet ve varligimiz icin milli davamizi temize cikaracak son adim taksimdir. Kktc egemenligini, uluslararasi bagimsizligini kazanmaladir. Tanrimdan ricam milletime hep birlikte taksimi savunma gucunu insallah verir ve milletim basarir. Bu tobraklarda taksim dogum hakkimizdir! Yazdiginiz gibi "yuzbinlerce sehitlerimizin" savundugu kutsal bir olaydir.

Ne pahasina olursa olsun taksimi kazanmaliyiz. Artik ubp turkiyemizden izin alip dunya alemine kktc'ni tanimalari icin cagrida bulunmalidir. Rum'un oyununu yine gorduk, anlasmaya niyetleri yoktur. Bu defalarca ifade edilmis bir gercekteir. Artik kendilerine bizimle oyun oynamalarina izin vermiyelim. Bizlere olan haksizlik cok nadirdir.

Daha fazla beklememeliyiz. Taksimi yorurluge getirmenin zamani gelmistir bu avantaji kacirmiyalim...
 

Ahmet Gülay

Onursal Üye
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
67
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kalıcı Olmak İçin. . .

Değerli arkadaşlarım, sayın komutanım; Kıbrıs'ta Mehmetcik ve Mücahit'in birlikte yazdığı destanı inkar etmeye kalkan bedhahlar bilmelidir ki, canlı tanıkları olarak bizler varoldukça hadlerini bildirmek için her zaman karşılarında olacağız. Onların kafasına balyoz gibi inip beyinlerini dağıtmaktan çekinmeyeceğiz. Bunu kuşkusuz bu destanın yaşayan tanıkları olarak yazdığımız eserler ve makalelerle herkese anlatacağız. Bir gün vatanımızı yeniden savunmak gerekirse de seve seve mücadeleye atılmaktan geri kalmayacağız. Dün vardık, bugün de varız yarın da var olmaya devam edeceğiz. Değerli Atilla komutanım, sizin Kıbrıs Türk halkına gerek milli mücadelede bir mehmetçik , gerekse sonraları milli davanın yılmaz bir savunucusu olarak verdiğiniz hizmetler takdirin fevkindedir. Ne mutlu size ki, biz gibi biz, davamızı bizden çok savunan bir rehberimiz oldunuz. Sana gönülden sevadalıyız ve şükran borçluyuz dersem abartmış olmam. Çünkü siz verdiğiniz eserler ve de Kıbrıs davasını anlatan yüzlerce makaleniz ile gerçekleri yansıtarak tarihe ışık tutmaktasınız. Şunu samimi olarak itiraf etmek isterim ki bizi bizden daha iyi tanıyan, davamızı bizden daha fazla kavrayan ve savunan sizin gibi değerli bir komutanın dava arkadaşı, dostu olmak bana büyük bir gurur vermektedir. Size teşekkür eder, en içten gelen duygularımla yanaklarınızdan öperim. Allah yüreğinize, kaleminize kuvvet versin. Sevgi ile kucaklarım. AHMET GÜLAY
Not: Mesajınız Sönmezliler Ocağına ulaştırılmıştır.
 
Son düzenleme:
Üst