Karacaoğlan (Yozgatlı)

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
Her sabah her sabah çıkar bakarsın
Bilemiyorum ne derdin var yar senin
Dertli sinem aşk oduna yakarsın
Bilemiyorum ne derdin var yar senin

Karac’oğlan der ki olduğu yerde
Ciğer biryan olur gördüğü yerde
Sabah güneşinin doğduğu yerde
Bilemiyorum ne derdin var yar senin


Araştırıcılar tarafından varlığı kabul edilen ancak yaşadığı yüzyıl hakkında anlaşmazlıklar bulunan Yozgatlı Karacaoğlan XVI. yüzyılda yaşamış bir Bektaşi Şairi olarak gösterildiği gibi
105 XIX. Yüzyılında yaşamış ümmi bir aşık106 ve medrese tahsilli görmüş bir şair 107
olarak da gösterilmektedir.

Yozgatlı Karacaoğlan’ın yaşadığı yüzyıl ve sosyal statüsü hakkındaki rivayetlerin bu derece çeşitlenmesi öncelikle Yozgatlı Karacaoğlan’ın varlığının araştırılmaya muhtaç olduğunu göstermektedir. Hangi yüzyılda olursa olsun Yozgat’ta Karacaoğlan adında bir aşık/şair gerçekten yaşamış mıdır? Yaşamışsa yaşadığı yüzyıl mensubu olduğu sosyal çevre ve köyü/ kasabası neresidir?

Sırasıyla bu iki soruya Karacaoğlan hakkında yapılan araştırmaları ve şiirleri göz önüne alarak cevap arayalım: Cumhuriyet döneminde Karacaoğlan hakkında yapılan araştırmaların çoğunda XVII. Yüzyılda Çukurova’da yaşayan Karacaoğlan’dan başka Karacaoğlanların da var olduğu dile getirilmiş. Bu çevrede “Nizipli Karacaoğlan”
108 “Rumelili Karacaoğlan”109 “Yozgatlı Karacaoğlan”110… gibi şairlerin varlığı üzerinde fikirler ortaya konmuş. Belgeler gösterilmiştir.

İşte bu çerçevede Yozgatlı Karacaoğlan’ın hakkında ileri sürülen görüşler şu noktalarda toplanmaktadır.

Yukarıda adı geçen makalesinde en az dört Karacaoğlan’ın yaşamış olduğu görüşünü dile getiren Prof. Dr. İlhan Başgöz “Karaca’oğlan
111 adlı eserinde “bir Karac’oğlan dan ziyade Karac’oğlan geleneğinden Karac’oğlan şiir okulundan bahsetmenin daha doğru olduğu” kanaatini taşıdığı belirtmektir. 112 Yayınlandığı bu eserinden sonra Karacaoğlan üzerine yaptığı araştırmaları sürdüren Başgöz yapılan araştırmalarla XVI. yüzyılda yaşadığı bildirilen Bektaşi tarikatına mensup Karacaoğlan’ın113 Yozgatlı olduğu hükmüne varmaktadır.
114 Bu Karacaoğlan Rumeli’deki savaşlara katılan bir yeniçeri şairidir. Yılmaz Göksoy’un tespit ettiği rivayetlerden115 yola çıkan Başgöz’e göre Karacaoğlan, Yozgat’ın Mamure (Aydıncık) köyünden olup, pazarlarda pekmez satarak geçimini temin etmektedir. Pazarlarda pekmez satarak geçimini temine çalışan bu köyü daha sonra Zileli Salih Hoca medresesinden tahsili görmekte, bulunan ardından saz şairleri geleneğine uygun bir şekilde rüya görüp bade içmekte çalıp türkü söylemektir. Ardından Yavuz Sultan Selim’in ordusunda İran seferine katılmakta, 1514 yılındaki bu seferde gösterdiği yararlılıklardan dolayı terfi etmekte, bunun ardından ordudan ayrılarak Yozgat’a dönmektedir. Yozgat’ta sevdiği kız alamayınca yeniden orduya katılarak Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan Avrupa seferlerinde bulunmaktadır.116

Yozgatlı Karacaoğlan’a yakıştırılan bu uzun maceralı ve destani hayatın izaha muhtaç bir çok yeri bulunmaktadır. Pazarda pekmez satan bir köylünün daha sonra Zile’de medrese tahsili görmesi, medrese tahsilinden sonra bede içip, aşık olması, Yavuz’un ordusuyla İran’a Kanuni’nin ordusuyla Avrupa içlerine gitmesi, devşirme çocuklarından kurulan Yeniçeri ordusundan Kolağası Yardımcılığı rütbesine kadar yükselmesi, gerçek bir hayatın izlerini taşımaktan çok, musannifi bilinmeyen bir halk hikayesinin konusuna daha uygun düşmektedir.
117

Yozgatlı Karacaoğlan’ın XIX. yüzyılda yaşadığını dile getiren ilk yazılar M. Şakir Ülkütaşır tarafından kaleme alınmıştır. Ahali Gazetesi
118 ve Yeni Türk Mecmuası’nda 119 yayınlanan yazılarında Ülkütaşır, “Yozgatlı Karacaoğlan, Yozgat’ın Zeyneddin (Doğanlı) köyünde doğmuş ve o havalide tanınmış bir halk şairidir. 1260 h. tarihlerinde yani Osmanoğullarından Abdülmecid zamanında yaşamıştır. Ümmi olup deyişleri de fıtri istidadının mahsulüdür.” görüşlerine herhangi bir kaynak göstermeden yer vermekte ve Yozgatlı Karacaoğlan’a ait olarak gösterdiği beş koşmayı yayınlamaktadır.

Yozgatlı Karacaoğlan’ın XIX. yüzyılda yaşadığını savunan bir diğer araştırıcı ise tesbit ettiği rivayetlerde Prof. Dr. İlhan Başgöz’ün şairimizin XVI. yüzyılda yaşadığı görüşünü savunmasına kaynaklık eden Yılmaz Göksoy’dur. Erciyes dergisinden yayınlanan üç makalesinde
120 başta M. Şakir Ülkütaşır’ın yazıları olmak üzere, Yozgat civarında dolaşan rivayetleri değerlendirerek ve Yozgatlı Karacaoğlan’ın olduğu kabul edilen şiirleri inceleyerek sonuca ulaşmaktadır:
Yılmaz Göksoy, A. Gani Telli Hoca adlı kaynak kişinin Karacaoğlan’ın mezarının Gevrek ile Doğanlı köyleri arasındaki yığılı taşların arasında olduğunu söylediğini bildirmektedir
121 ki bu rivayet Ülkütaşır’ın Yozgatlı Karacaoğlan’ın Zeyneddin (doğanlı) köyünden olduğuna dair verdiği bilgiye de uymaktadır. 122
Yılmaz Göksoy’un tesbit edilen bir başka rivayet ise, Yozgatlı Karacaoğlan’ın Gevrek köyüne uğradığı, bir kıza aşık olduğu, kızı alamayınca da üzüntüsünden öldüğü şeklindedir.
123
Yine Göksoy tarafından tesbit edilen bir başka rivayetin Yozgatlı Karacaoğlan’ın Mamureli (Aydıncık) olduğuna işaret ettiğini ve bu rivayetin Prof. Dr. İlhan Başgöz tarafından onun XVI. Yüzyılda yaşadığının delili olarak gösterildiğini daha önce ifade etmiştik.
124
Bu rivayetlere ilaveten Göksoy, Karacaoğlan’ın şiirlerinde geçen yer isimleri ile Yozgat’taki yer isimleri arasında bağlantı kurmakta ve meşhur, Karacaoğlan ile Karacakız
125 hikayesinin de Yozgatlı Karacaoğlan’a ait olduğunu ileri sürmektedir. Göksoy’un bu konudaki görüşleri şu noktalarda toplanmaktadır:
Karacaoğlan’ın
“Mamalı’dan ben bir Rıdvan oğluyum”
mısraı bazı araştırıcılarca
126 XVII. Yüzyılda yaşayan Karacaoğlan’ın Mamalı aşiretinden olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Halbuki Dulkadirlilerin bir kolu olan Mamalı aşiretinin Bozok civarında yerleşmiş Türkmen oymaklarından olduğu açıktır. 127 Ayrıca;
“Uğran Pazarcık’a Salmanbaba’ya”

mısranın da Yozgatlı Karacaoğlan'a ait olmasının muhtemel olduğunu belirten Göksoy mamalı aşiretinin yerleştiği çorum un sungurlu ilçesine bağlı salman köyünün varlığına dikkat çekmektedir.Karacaoğlan ın;
“Tonuz ovasına her gelen çöker”
mısraını değerlendiren Göksoy Yozgat yaylalarının eski adı Tonuz olan Şarkışla ya kadar uzandığını belirterek yine Şarkışla nın Topaç köyü yakınlarındaki Kızılırmak’ın geçitlerinden birisinin Karacaoğlan adını taşımasına dikkat çekerek Yozgatlı Karacaoğlan’ın bu çevrede çalıp-söylediği kanaatine varmaktadır. Yine Karacaoğlan’ın;
Bozok kazasında Üsyünova da
128
Yavrunun menendi güzel var m’ola”

mısralarının Yozgatlı Karacaoğlan’ın varlığının delillerinde biri olduğunu bildirmektedir. Göksoy, Karacaoğlan ile Karakız’ın mezarının olduğu bu köye Karakız adını bu sebeple vermiş olduğu görüşlerini ortaya koymaktadır.
129 Makalelerinde daha sonra Karacaoğlan’ın şiirlerinde geçen mahalli kelimeler ve yer isimleri sadece Yozgat’ta kullanılan mahalli kelimeler olduğunu belirterek şiirlerde geçen Emir, Eymirli, Sincan gibi yer isimlerinin de Yozgat’ta bulunduğuna dikkat çekmektedir.130

Birbirinden farklı ve dağınık bu rivayetleri değerlendiren Göksoy biri XVI. yüzyılda diğeri XIX. yüzyılda yaşamış iki Yozgatlı Karacaoğlan’ın bulunabileceği ihtimali üzerinde duruyor.
131 Görüldüğü üzere bu rivayet şu veya yüzyılda bir Yozgatlı Karacaoğlan’ın yaşadığına hükmetmemize yetecek bilgi ve belgeleri beraberinde getirmemektedir. XVI.yüzyılda bir Yozgatlı Karacaoğlan’ın yaşamış olacağı ise büsbütün imkansız gibi görünmektedir. XVI. büyük ölçüde göçebe hayatı yaşanan, mamur bir beldeden yoksun olan132 Bozok'ta XVI.yüzyılında yaşamış hiçbir şair günümüze gelmezken hakkında anlatılanlarda gerçekten çok hikaye unsurları bulunan Yozgatlı Karacaoğlan’ın günümüze gelmesi oldukça zordu. Kaldı ki Yılmaz Göksoy’un derlediği hikayeden 133 başka elimiz de bilgi bulunmadığı halde XVI. yüzyılda yaşamış Yozgatlı Karacaoğlan dan bahsetmek mümkün değildir.

Bununla birlikte eğer Yozgat’ta Karacaoğlan’ın adına bir şair yaşamışsa bunun XIX. yüzyılında yaşamış olması kuvvetle muhtemeldir. Yozgat XIX. yüzyılda Çapanoğulları’nın imar hareketleriyle Orta Anadolu’nun gelişmiş bayındır şehirlerinden biri haline gelirken açılan onlarca medresede tahsil görenlerin bir çoğü güçlü birer şair olacak bu yüzyılında tertip edilen cönk ve mecmualarda yerlerini almışlardır. Nitekim yaklaşık yüz yıl önce tertip edildiği anlaşılan Yozgat’ın Fakıbeyli köyünden İbrahim tarafından Yozgat İl Müzesi’ne bağışlanan bir cönkte XIX. yüz yılında yaşayan Yozgatlı şairlerle birlikte Karacaoğlan’ın da beş şiiri bulunmaktadır
134 yine bu dönemde yetişen Hüzni ve Zari’nin cönklerinde Karacaoğlan şiirleri bulunmaktadır. 135 Şiileri sözlü gelenekte yaşayan hayatı hakkındaki rivayetler halk arasında dolaşan Karacaoğlan’ın günümüze yakın bir tarihte yaşamış olmasını daha çok ihtimal için buluyoruz.

Bütün bu rivayetler ve şiirlerden hareketle meşhur Karacaoğlan’dan faklı olarak Yozgat’ta bir Karacaoğlan dan faklı olarak Yozgat’ta bir Karacaoğlan’ın yaşadığını kabul edersek, bu şairin meşhur Karacaoğlan’ın etkisi altında bu mahlası aldığını veya halkın Karacaoğlan’ı taklit etmesinden dolayı kendisine karaca oğlan adını yakıştırdığını ve zamanla bu mahlasla çerçevesinde tanındığını düşünebiliriz. Yozgatlı Karacaoğlan’a mal edilen şiirlerin çoğunda meşhur Karacaoğlan’ın tavrını, edasını görmekteyiz. Bu şiirler gerçekten Çukurovalı Karacaoğlan’a aittir yada Yozgatlı karaca oğlan, Karacaoğlan etki sinede şiir söyleyen bir şairimizdir. Karacaoğlan’ın Anadolu’da yüzyıllardır eksilmeyen şöhreti ve şiirlerinin bir çok şair tarafından taklit edildiği göz önüne alınırsa her iki ihtimalin de tabii olduğu anlaşılır.

Yozgatlı Karacaoğlan’a mal edilen şiirlerle, Yozgatlı diğer şairlerin şiirleri arasında bir takım konu, söyleyiş ve en önemlisi “ayak” benzerlikleri bulunmaktadır. Bu noktalardan hareketle Yozgatlı Karacaoğlan hakkında bir sonuca varılamaz ise de Karacaoğlan’ın ve şiirlerinin yukarıda değerlendirilen belgelerin ışığında Yozgat’a ve Yozgatlı şairlere uzak olmadığı rahatlıkla dile getirilebilir.

Sonuç olarak biz, buraya kadar değerlendirdiğimiz bilgi ve belgelerin ışığında Çukurovalı Karacaoğlan’ın etkisi altında şiir yazan XIX. Yüzyılda yaşamış bir Yozgatlı Karacaoğlan’ın varlığını aksi ispat olunana kadar kabul ediyor ve Yozgatlı Karacaoğlan’a mal edilen şiirleri de bu çerçevede değerlendiriyoruz.

1
Her Sabah Her Sabah Çıkar Bakarsın
Bilemiyorum Ne Derdin Var Yar Senin
Dertli Sinem Aşk Oduna Yakarsın
Bilemiyorum Ne Derdin Var Yar Senin

Bahar Gelmeyince Güller Açılmaz
136
Yarsız Yaylalara
137 Konup Göçülmez
Uykudan Mı Kalktın Gözün Açılmaz
Bilemiyorum Ne Dersin Var Yar Senin

Yaz Gelince Kuru Otlar Sulanır
Cahil Olanların Gönlü Bulanır
Yıl Başında İki Bayram Dolanır
138
Bilemiyorum Ne Derdin Var Yar Senin

Bahar Gelmeyince Güllerin Bitmez
Şakıyıp Dalında Bülbüller Ötmez
Her Sabah Ellerin Koynundan Gitmez
Bilemiyorum Ne Derdin Var Yar Senin

Karac’oğlan Der Ki Olduğu Yerde
Ciğer Biryan Olur Gördüğü
140 Yerde
Sabah Güneşinin Doğduğu Yerde
Bilemiyorum Ne Derdin Var Yar Senin
141

2
Kömür Gözlüm Ben Bu Yerden Gidersem
Gülen Oynan Yaran İle Eş İle
Aralıktan Kem Haberin Duyarsam
Delem Bu Sineme Kara Taş İle

Hey Ağalar Ben Bir Hata İşledim
Gamı Koydum Kasavete Başladım
Elma Deyi Al Yanağı Dişledim
İncitmişim Dökülesi Diş İle

Ememedim Leblerinden Barımı
143
Deremedim Has Hasbahçemden Narımı
144
Kim Ağlatmışım Benim Nazlı Yarim
Kan Doldurmuş Gözlerine Yaş İle

Karac’oğlan Ben Sevdadan Doyamam
145
Ak Gerdanda Çifte Benler Sayamam
Can Tatlıdır Cana Kıyamam
Meğer Ağu Yediler Aş İle
146

3
Ateşim Yanmadan Tütünüm Tüter
Havaya Bulutun Ağdığını Gibi
Yarin Bahçesinde Gülleri Biter
Ayın On Dördünde Doğduğu Gibi

O Yar Yine Bize Name Yollanmış
Arif Olan Sözlerinden Anlamış
Al Yanaklar Domur Domur Terlemiş
Rahmetin Güllere Yağdayı Gibi

Karaca Oğlan Aydur Başların Tacı
Ayrılık Şerbeti Zehirden Acı
Kıvrım Kıvrım Olmuş Zülfünün Ucu
Mor Menevşe Boynun Eğdiği Gibi
147
 
Üst