Kazak Abdal

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
Eşeği saldım çayıra,
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra.
Yoranın da ...


Kazak Abdal nutkeyledi,
Cümle halkı ta'neyledi
Sorarlarsa kim söyledi,
Soranın da
...
Romanya Türklerindendir. Onyedinci yüzyılda yaşadığı sanılan bir ozandır. Şiirlerinin bir kısmı hiciv örnekleriyle doludur. Dili yalın ve sadedir. Rahat okunur. Şiirleri güncelliğini halen korumaktadır.

Kazak Abdal'ın, Bektaşi gelenekleri içinde, yaşam öyküsü ilgi çekicidir. Bu öykü Turgut Koca'nın Bektaşi Şairleri ve Nefesleri kitabında şöyle anlatılmaktadır:
''Rus Çarı'nın kızı bir çocuk doğurur. Fakat bu çocuk, annesinden süt emmez. Bu duruma ne hekimler, ne de papazlar çare bulamazlar. Sonunda Deliorman dergahından, Rusya'dan Tuz parası almak üzere gelen Demir Baba'ya: ''Sen keramet ehli bir azizsin. Bu çocuğu tutulduğu hastalıktan kurtar.'' diye yalvarırlar. Demir Baba da: ''Bu çocuğun süt emmesini sağlar isem, tekkeme nezreder misiniz?'' der. Kabul ederler. Demir Baba çocuğa: ''Em!'' der. Çocuk, anasının memesini emer. Delikanlılık çağına erince, Demir Baba dergahına gönderirler. Böylece Demir Baba, çocuğu evlat edinir. Adını Ahmed kor. Bu çocuk daha sonraları Balım Sultan'a giderek, el alır ve adı da ''Kazak Abdal'' olur''. söylence böyle bitiyor.

Kazak Abdal'ın ucu tenteneli ve taşlanmış bir mendilinin, Demir Baba dergahında bulunduğunu, Deliorman'dan gelen göçmenler söylemektedirler. Kazak Abdal, Denizli'deki dergahında yatmaktadır.

Elimizde bir kaç şiiri olan Kazak Abdal'ın, kim olduğu, ne zaman yaşadığı kesin olarak bilinmiyor. Sadettin Nüzhet, XVII. yüzyıl yaşamış Bektaşi şairlerinden olduğunu, şiirlerine rastlanan yazma dergilerin bu yüzyıl sonlarında yazılmış olmasına bağlıyor. Balım Sultan'a (ölm. 1516) övgü olan şiir onunsa daha önce yaşadığı da ileri sürülebilir. Gerçi Bektaşiliğin ikinci piri sayılan Balım Sultan'ın aynı tarikatın dervişlerinden birince övülmesi doğaldır. Ama bütün özellikleriyle canlı bir biçimde anlatılışı, hele yürüyüşünü yansıtan şu dörtlük,

"Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün hak sırrına bürüyen
Kepeneğin yanı sıra yürüyen
Mürsel baba oğlu Sultan Balım'dır."

bir gözlem sonucu olsa gerektir. Yine de, ünlü pirin söylencelerde ayrıntılarıyla anlatılan kişiliğinin şairin hayaline yön verdiği düşünülebilir. Kazak Abdal'ın Romanya Türklerin-den olduğu söylenmektedir. Hayali bir resmi de yapılmıştır. Bir şiirinden ise asıl adının Ahmet olduğu anlaşılıyor. Kendine özgü ve gerçekçi bir bakışı vardır. Ali sevgisi Ali'de Tanrı'nın dile geldiği, görünüş alanına çıktığı, onun insan biçiminde tanrı olduğu inançla anılır, anlatılır.

Kazak Abdal'ın toplumsal kurumları, yerleşik inançları, gelenekleri yeren iki şiiri gü-nümüzde de değerini korumaktadır. Belli bir toplumsal düzenin oluşturduğu insanın alabildiğine yerildiği bu şiirler, yerginin ötesinde mizahi öğeler de taşır. Azmi'yi ve Kaygusuz Abdal'ı anımsatır. Ali de Tanrı'nın dile geldiğini görünüş alanına çıktığını söyler. Tanrı'yı insanlaştırır.

Yerici -alaycı tutumu, güldürücü diliyle yobazlara, sofulara kulaktan dolma tutarsız bilgilerle bilgin görünmeye çalışan cahillere ses kalabalığı ile başkalarını susturmaya çalışanlara şiirlerinde sataşır, onların olumsuz yanlarını sergiler. Aslında şiirleri açıktır, yoruma gerek duymaz. Yerginin içinde gerçeği sunar. Kimlere çattığını açıkça söyler.

Kazak Abdal, kendine özgü söyleyişi, buluşu olan, olaylara çok alaycı yerici gözle bakmasını bilen, yazınımıza değişik bir ses getirmiş ozanımızdır. Alaycılığı ve yericiliğiyle 16. yüzyılda yaşamış Azmi'yi anımsatıyor. Kırsal kesimin ozanlarınca da çalınmış söylenmiştir. Bu şiir türünde onun gibi başarılısı görülmemiştir. Hacı Bektaş Veli'ye yürekten bağılıdır. çağını aşan tutumu ile köklü bir direniş içindedir, gerçekçidir.



Eserlerinden bazıları:


1
Benim pirim Hacı Bektaş Veli'dir
Pirim piri Şahımerdan Ali'dir
Seyyit Ali Sultanın kendisidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Erenlerin lokmasından yer isen
Gerçek imamların aslı der isen
Dinle pendi sana derim er isen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün Hak sırrına bürüyen
Kepenegin yanı sıra yürüyen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Mümin olan lokmasını yedirir
Her sözleri rumuz ile bildirir
Gümansız bil anı gerçek Velidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Kızıl Deli ocağında uyanan
Baştan başa yeşillere boyanan
Varıp pirin eşiğine dayanan
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Mekan tutmuş Hanbağında bucağın
Bulutlara ağıp tutan sancağın
Uyandırdı pirimizin ocağın
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

Kazak Abdal der rivayet eyledim
Üç yüz altmış er ziyaret eyledim
Bu da söz başı bir hikayet eyledim
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır

2
Eşeği saldım çayıra,
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra.
Yoranın da anasını

Münkir münafıkın huyu,
Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu,
Dökenin de anasını

Dağdan tahta indirenin,
Iskatına oturanın
Mezarına götürenin,
İmamın da anasını

Derince kazın kuyusun,
İnim inim inlesin
Kefenin diken iğnesin,
Dikenin de anasını

Müfsidin bir de gammazın,
Malı vardır da yemezin
İkisin meyit namazın,
Kılanın da anasını

Kazak Abdal nutkeyledi,
Cümle halkı ta'neyledi
Sorarlarsa kim söyledi,
Soranın da anasını
3
Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermeğe dervişan beğenmez

Alemi taneder yanına varsan
Seni yanıltır mes'ele sorsan
Bir cim çıkmaz eğer kamını yarsan
Camiye gelir de erkan beğenmez

Elin kapusunda kul kardaş olan
Burnu sümüklü hem gözü yaş olan
Bayramdan bayrama bir traş olan
Berber dükkanında oğlan beğenmez

Dağlarda bayırda gezen bir yörük
Kimi timarlı sipahi kimi serbölük
Bir elife dili dönmiyen hödük
Şehristana gelir ezan beğenmez

Bir çubuğu vardır gayet küçücek
Zu'mu fasidince keyif sürecek
Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahveye gelir de fincan beğenmez

Yaz olunca yayla yayla göçenler
Topuz korkusundan şardan kaçanlar
Meşe yaprağını kıyıp içenler
Rumeli Yenicesi duhan beğenmez

Aslında, neslinde giymemiş hare
İş gelmez elinden gitmez bir kare
Sandığı gömleksiz duran mekkare
Bedestana gelir kaftan beğenmez

Kazak Abdal söyler bu türlü sözü
Yoğurt ayran ile hallolmuş özü
Köyden şehre gelse bir Türkün kızı
İnci yakut ister mercan beğenmez






 
Üst