Kazıkcı Dimitri’ye Güvenilir mi?

GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy

Bu gün ikili görüşmelerin devam ettiği günleri yaşıyoruz. Ancak kaderimizi belirleyecek anlaşmanın ne menem bir anlaşma olduğunu bilmediğimiz için, elbette ki endişe izhar etmekte haklıyız.
Yapılan görüşmeler iki halk adına yapıldığına göre, bu güne kadar varılan veya varılmayan anlaşmaların neler olduğunu halkımızın bilmesinden daha doğal ne olabilir ki?
Lütfen kimse kendini KKTC’nin mutlak hakimi gözüyle görmeye çalışmasın. Bu nedenle, bu ülkenin anayasası, meclisi ve yargı organlarıyla donatılmış egemen bir devlet oluşunu kimse göz ardı etmeye kalkışmasın.
Makamı ve ünvanı ne olursa olsun, halk adına imza atacak kişi veya kişiler, imza atacakları metinleri halkımızla paylaşmak zorundadırlar. Aksi takdirde, sözde varılacak bir anlaşma sonucunda doğacak anlaşmazlıklar ve hatta iki halk arasında meydana gelecek çatışmaların baş müsebbibinin de kendileri olacağını bilmek zorundadırlar. Halkımızı oldu bittiyle Referanduma götürmeye kimsenin hakkı değildir.
Hayret ediyoruz. Çünkü bazılarına göreYoldaş diye tanımlanan Dimitri’den bu güne kadar başta Cumhurbaşkanı Sn. M.A. Talat’a ve onun şahsında Kıbrıs Türk halkına atılan kazıklardan ne utandığını ve ne de pişmanlık duyduğunu ifade eden tek bir söz işitmedik
Atılan kazıkları gündeme getirmek ve bazılarına göre yoldaş diye tanımlanan Dimitri’den yediğimiz kazıkları şöyle sıralayabiliriz.

1. Karpaz’da Rum İlkokulu arkasından Ortaokul açıldı, Limasol’da açılmasına karar verilen Türk İlkokulunun açılmasına bu güne kadar izin verilmedi. İşte yediğimiz birinci kazık.

2. Yoldaş diye tanımladığı Sn. M.A. Talat’a, hakarete varan bir üslupla Dimitri’nin saldırması ve “Sütten kesilmesi” talimatını vermesi, bu da yediğimiz ikinci kazık.

3. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 1963 yılından günümüze kadar işgal altında tuttukları halde, utanmadan Garantör ülke Türkiye’ye işgalci damgasını vurarak politika yapmaya çalışması, ve bunu Ehlisalip ordularının yoğunlaştığı ülkelere kabul ettirmesi, bu da Dimitri’den yediğimiz üçüncü kazık.

4. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki ortağından biri olan Türk halkını gözden çıkararak ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gerçek sahibiymiş gibi AB’ye katılması, Bu da bize atılan dördüncü kazık.

5. Güney Kıbrıs’tan Kuzey’e geçen vatandaşlarımızın Güney’de kalan mallarına sahip çıkma talebine, “Anlaşmalardan sonra bu konuyu görüşürüz” diyerek işleri yokuşa sürmeleri, ancak kendi vatandaşlarının Kuzey’de kalan malları için anlaşmaları beklemeden AB İnsan Hakları Mahkemesinde dava açmaları için teşvik edilmeleri, bu da yediğimiz beşinci Rum kazığı.

6. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. M.A. Talat ile anlaşma yapmak için masa başına oturan Dimitri, bu hususu göz ardı ederek sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Türk halkına dayatmak için önce İngiltere ve sonra da Rusya ile ikili anlaşmalar yaparak yoldaşlık ve dostluğa sığmayan sahtekarlıklara devam etmesi, bu da bize atılan altıncı kazık.

Şimdi soruyorum. Bu kadar sahtekarlığın sergilendiği bir ortamda, 5 Ocak 2009 tarihinde Talat- Dimitri görüşmesinin arkasından iki lider tarafından yapılan açıklamaya baktığımız zaman kuşku duymamamız mümkün mü? Ve eğer görüşülen konularda bir anlaşmaya varılmışsa, o zaman varılan anlaşmaların neler olduğunu iki halktan gizlemenin bir anlamı var mı?
Yoksa yoldaş Dimitri’nin Yoldaşı Talat ve Ferdi’ye bir seçim armağanı mı?
Hani CTP halkımıza şeffaflıktan ve dürüstlükten bahseder dururdu? Hani demokratik hakların tümü, halkımızdan esirgenmiyecekti?
24 Nisan 2004 Referandumunda olduğu gibi halkımıza yalan söylemeyi bir marifet sayanlar, sonucuna da katlanmak zorundadırlar.
Kıbrıs Türk halkı adına çağrımız şudur. Lütfen şeffaf olunuz ve Dimitri ile neler konuştuğunuzu halkımızın bilgisine sununuz.
Akis takdirde, varılacak dandik bir anlaşma ile Rumların içimize girmelerine, egemenliğimizi ve devletimizi göz ardı ederek bir anlaşmaya varırsanız, ne ben, ne ailem, ne şehit çocukları ve ne de anavatan Türkiye’ye et ve tırnak misali bağlı olan halkımızın sizi affetmesi mümkün olmayacaktır.
Ya, Dimitri’nin “politik mücadele ile ENOSİS’İ elde etme hevesini kursağına tıkayacak bir anlaşma, ya da onlar yoluna biz yolumuza.
Bilmem anlatabildim mi?

Cevap: Kazıkcı Dimitri’ye Güvenilir mi?

1 . Yol arkadaşı. 2 . Arkadaş, dost
3 . Marxist-sosyalist ideolojiyi benimseyenlerin birbirlerini tanımlama ve birbirlerine hitap biçimi…


Kelimenin anlamını paylaşmak, sanırım yorum yapmaktan daha etkili olmuştur.

Hangi yolu paylaşıyorsunuz bizler de bilelim ?

Cevap: Kazıkcı Dimitri’ye Güvenilir mi?

Kazıkçı Dimitri, tarihte Kazıklı Voyvodanın kafasını parçalayan Türk Gürzünü unutmasın. Biz çok kazıklı ve kazıkçı gördük ve hepsinin bedelini ödettirdik. Unutulmasın Tanrı Türk Ulusunun her zaman yanındadır.

Cevap: Kazıkcı Dimitri’ye Güvenilir mi?

Acaba biz hep ilk adımı atmak mecburiyetindemiyiz? Adada barış çok mu lazım? Herkes biliyorki 1 gecede taş üstünde taş kalmayacaını. Biz rumlara muhtaç değilizki ilk adımı biz atalım,ilk kapıyı biz açalım,ilk okulu biz açalım... Sonuçta karşımızda sözünün eri hiç kimseyi bulamıyoruz. Biz bu halde davranmaya devam edersek maddeler sonsuza kadar uzayıp gider...

Cevap: Kazıkcı Dimitri’ye Güvenilir mi?

Tabii ki zerrece güvenilmez..
Hatta hangi ruma güvenilir ki?
Güvenmemiz için 1 sebep söyleseniz, güvenmememiz geçmişten gelen 1000 sebep var...
Ayrıca bu yoldaşların geçmişten gelen sabıkaları da üstüne cabası..
Elle tutulur hiçbir yanları yok...
Bu güzel konu için sayın Salih Mehmet Ersoy'a şahsen teşekkürü bir borç bilirim...


TTK ve Y

Cevap: Kazıkcı Dimitri’ye Güvenilir mi?

Hep söyledim yine söyliycem ''türküm türkten başka dostu yok''fazla uzakta aramayaniz dostlarinizi