Kelimeler Dünyası !

Ahmet Ötüken

Onursal Üye
Katılım
17 Nis 2012
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KELİMELER DÜNYASI !

İnsan kelimelerle düşünür, duyar, kelimelerle ifade eder. İnsanoğlu, içine doğduğu, içinde yaşadığı kelime dünyasının imkanları ne ise, o ölçüde tefekkür eder, davranış gösterir.

Eleştiri, dinleyenleri zevk ve düşünce bakımından eğiten, yücelten, birleştiren, eleştirenle, eleştirilen arasındaki köprüleri sağlamlaştıran bir yapı taşımalıdır.

Eleştiri, bir kıymetlendirme, bir açıklama, bir yorumlama ve ulaşılan hükümleri başkaları adına da oluşturup alenileştirme faaliyetidir. Tenkit veya eleştiri, bir kusur arama veya övgü sıralama değil, varlığı iddia edilen sorunları gündeme getirmeyi gerektirir.

Bu kısa değerlendirmeyi neden yaptığımı hemen tahmin ettiğinizi biliyorum.

Bilindiği gibi kamuoyunda her gün siyasetçilere duyulan güvenin erozyona uğradığına dair, görüşler ortaya konur.

Çeşitli zamanlarda yapılan kamuoyu yoklamalarında da bu güven erozyonu doğrulayacak sonuçlar çıkmaktadır.

Siyasilere duyulan güvendeki erimenin elbette birçok nedenleri vardır.

Bunların çoğu bilinen ve dillendirilen şeyler!

Halk adına halkı temsilen Mecliste görev yapan milletvekillerinin birbirine karşı olan davranış ve tutumları ile meramlarını anlatırken kullandıkları ifadeler de halkın siyasilere bakış açısını etkilediği kuşkusuzdur.

Milletvekili sokaktaki adam değildir.

Milletvekili sıradan bir insan da değildir.

Adı üstünde milletin vekili.

O zaman; milletvekilleri davranışları ile kullandıkları sözcüklerle ve daha da önemlisi yönetme biçimleri ile halka iyi örnekler oluşturma sorumluluğunu da taşırlar.

Milletvekili; doğru sözlü olmalı, söylediğinin arkasında durmalı, ancak bir şeyi söylerken de birkaç kez düşünmelidir.

Hele de Meclis kürsüsünden yapılan konuşmalar, sokak konuşması şekline dönüştürülmemelidir.

Doğrusu ne Sn. Kalyoncunun ve nede başka her hangi bir milletvekilinin; “hade be, sen nasıl bakansın be” şeklinde bir üslupla bir Bakana hitapta bulunmasını doğru bulmuyorum.

Doğru bulmadığım gibi kınıyorum da!

Oturumu yöneten Meclis Başkan yardımcısı Sn. Mustafa Yektaoğlu’nun ise; Sn. Kalyoncuya destek çıkarak, “be” ifadesinin hakaret içermediğini ve Kalyoncu’nun konuşmasında hakaret sözcüğü kullanmadığını söylemesi ise hem şaşırtıcı hem de düşündürücüdür.

Demek ki Meclis zabıtlarına da geçen bu talihsiz ifadeyi; bundan böyle, başka bir milletvekili de, Mecliste görev yapan farklı partiden bir mesai arkadaşına veya bir bakana bu şekilde hitap edebilecek!

Ve gelin siz; halkın Meclisinden seviye bekleyin!

Beyler, Meclis kürsüsünden Başbakanı veya bir bakanı eleştirebilirisiniz.

İktidar milletvekilleri veya bakanlar da muhalefeti bir şekilde eleştirebilirler.

Zaten eleştiri olmayan bir Meclisi düşünmek bile mümkün değildir.

Eleştiri; bir tür denetim işlevi de görür.

Ancak nedense son zamanlarda, ülkemizde dayanağı yani verisi, belgesi olmayan şeyler varmış ve olmuş gibi gösterilerek yapılan ithamlar artık siyasetin ve günlük yaşamın adeta odağına yerleşmiş bulunmaktadır.

Yolsuzluk, hırsızlık, yetki aşımı gibi ithamlar her gün basınımızın manşetlerini doldurmaktadır.

Neredeyse bu ülkede; yolsuz, hırsız olmayan veya yetkisini kötüye kullanmayan siyasi neredeyse kalmamış gibi!

Eğer bu ülkede tüm siyasiler, yolsuz, hırsız ve eline geçen yetkileri kötüye kullanıyorlarsa, bu halk kime güvensiz ve hangi siyasiye o versin ki?

Benim sonuç olarak söylemek istediğim şudur!

Bir milletvekili; bir bakan veya başbakan ya da Cumhurbaşkanı hakkında yolsuzluk iddiasında bulunuyorsa; iddiasını kanıtlayacak belge ya da belgeleri de çıkarıp masaya koymalı ve polise teslim etmelidir.

İşte o zaman yapanın yanına kar kalmayacağı bir sisteminde yolunu açmış oluruz.

Bizim de istediğimiz bu değil mi zaten!

Ancak; elimizde kanıt olmadan ithama yönelirsek; milletin vekilinin de siyasetin de yivleri bozulmuş olur.

Bence Sn. Kalyoncu; en kısa zamanda sarf ettiği aşağılayıcı sözlerden dolayı özür dilemeli ve sözü edilen kelimeler meclis zabıtlarından silinmelidir.
 
Üst