Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

GökTürk

Kurucu
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
2
Puanları
38
Yaş
59
Konum
C¤ KIBRIS
Web sitesi
www.kibris1974.com
kutlubayragim9dl5cqqm4.gif


DÜNYA KAMUOYUNA SESLENİYORUM!..

‘’ 1955 – 1974 yılları arasında Kıbrıs’ta iç, içe yaşarken kendilerine ‘’komşularımız’’ dediğimiz ‘’ RUM’ların ‘’, adada ki Türk varlığını ortadan kaldırmak maksadıyla hiçbir suçu olmayan ama sadece Türk oldukları için hunharca katlettikleri; ‘’ analarımızın, babalarımızın, kardeşlerimizin, eş ve çocuklarımızın ‘’ kan ve can bedeli ‘’ hakkı için.. Yapmış oldukları bu ‘’ SOYKIRIM ‘’ nedeniyle Kıbrıs Türk Halkından,
‘’ ÖZÜR DİLEMELERİNİ ‘’ istiyorum..’’



 
Son düzenleme:

BİLGE KAĞAN

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
3,774
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Kırmızı Benizli,Alın Teri ile Islanmış Vatanımın K
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Harika bir proje sayın adminim. Elinize sağlık.Tarihin tanık olduğu ender katliamlardan biri olan kıbrıs adası Türk mezarlarıyla dolup taşmakta buna hala rum yönetimi bir şey dememektedir.Kuzeyin gelişmemesi içinde ellerinden gelen nazizm i arkalarına koymamaktadırlar.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Sevgili kardeşim Naci Bey (Göktürk Kardeşim),
Açmış bulunduğunuz kampanyayı yürekten ve tüm imkanlarımla destekliyorum.
Tanrı sizden razı olsun. Giden değerleri, canları özür dilemeleri geri getirmez,
yüzsüz haçlı hiçbir zaman Türk'ten özür dilemez, bunları adım gibi bilmeme rağmen
yine de bu kampanya ve önceki "ermeniden özür dilemiyorum" kampanyası onlara
Türk'ün Ulusçu kesiminin uyumadığını ve her zaman Ulusal konularda ne kadar duyarlı
ve tepkili olduğunu göstermesi bakımından çok önem taşıyor.
Tekrar Kıbrıs1974 platformuna ve size minnetlerimi iletiyorum.
TANRI TÜRK ULUS'UNU KORUSUN VE YÜCELTSİN.
Türk Ulusu için kalbiyle, beyniyle, emeğiyle, teriyle, gücü, kuvvetiyle ve hatta
gerektiğinde canını feda etmeye hazır şekilde çalışanlara EL METİN kuvveti versin. AMİN....
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Kıbrıs Türklerine yapılan katliamlarını hatırlatarak, asıl kimlerden özür dilenilmesi gerektiğini, ortaya koyan bu kampanya için seni kutluyorum GÖKTÜRK kardeşim...Oyumu kullandım ve üye olduğum sitelere taşıdım...Tanıtmaya ve duyurmaya devam edeceğim.
 

DELİKURT

Dost Üyeler
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Turan
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Kıbrıs Türk'ünün ve Türklüğün kurt sesi ve yüreğini Türklüğe adamış can kardeşim GÖKTÜRK,
Kıbrıs Türk'üne yapılan bu hunharca katliamları unutturmak isteyenlere inat,başlatmış olduğun kampanya takdire şayandır.Bu kampanyadan dolayı seni candan kutlarım.
Bütün dünya ya bir kere daha hatırlatıyoruz ki
Türk'e yapılan katliam ve zulümleri

UNUTMAYACAĞIZ,UNUTTURMAYACAĞIZ VE AFFETMEYECEĞİZ.
Saygı ile...
 

konsolosxx

New member
Katılım
3 Kas 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Sayin admin,başlatmiş olduğunuz kampanya ya yürektek destek veriyorum.
Rumların,yapmiş olduklari soy kirimlari sona erdirmek için, canini feda etmek pahasina adaya ayak basmiş kibris gazisi olarak bende, rumlarin türk halkindan özür dilemesini istiyorum.
Bu kampanyaya katilan tüm kibris sevdalilarina en içten dileklerimle gazi selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Yavru vatana ve oradaki türk halkina canim feda olsun.
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Kampanya Hakkında;


Arkadaşlar gördüğümüz kadarıyla, kampanyaya katılan üyelerimiz "forum" içerisinde kullandıkları "kullanıcı isimleri" ile kampanyaya imza atıp destek olmaktadırlar...

Burada belirtmek isterim ki;Kıbrıs şehitleri için, bir ad bir de soyad yazmak çok mu zor geliyor? Yönetici arkadaşımız sabahtan beri bunları temizlemekle meşgul.Sizlerden ricam destek olmak için sizden istenilen bilgileri www.ozurdilesinler.org sitesinde "başvuru" kısmında düzgün bir şekilde istenildiği gibi girilmesidir...

 

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

abi linki elimden geldigince yayarım TTK TMT
 

Depresif Hayalet

New member
Katılım
20 Tem 2008
Mesajlar
232
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ankara
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Kampanya linkini birkaç adrese taşıdım fakat sonradan dikkatimi çeken bir ayrıntı var.Madem ki bu sesleniş dünya kamu oyuna,baştaki duyuruyu yabancı dillerde de eklesek daha geniş bir kesime ulaşmış ve anlaşılmış olmaz mıyız?Maalesef yabancı dil bilmediğim için elimden birşey gelmiyor.Kampanya için yürekten teşekkür ederim,tırnaklarımızı çıkartmanın zamanı gelmişti...
 

kuper_izmir

New member
Katılım
10 Eki 2008
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Çok güzel düşünülmüş bir kampanya.Tebrikler...
Bu arada bu kampanya bir gönül işi,bir sevda,bir umut her şeyden öteye bir vefa.Bu güzel ülkem ve ulusum için...
 

orcunerkek54

New member
Katılım
29 Eki 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

bu kampanyayı destekliyorum. dünya bunları bilmeli bizler saf gibi duruyoruz onlar suçlu oldukları halde bas bas bağırıyorlar ve bizi suçlu durumuna düşürüyorlar. bu iletinizi diğer dillerdede yazarak googlede yayınlanma şansı varsa güzel olur. bazı salak aydınlarımızda bunu okurlarda bizi çok güzel katlettikleri için katillerimizde özür dilemekten vazgeçerler. saygilar.
KATLEDİLEN ŞEHİTLERİMİZİ SAYGIYLA ANIYORUM ALLAH RAHMET EYLESİN. ALLAH O GÜNLERİ TEKRAR YAŞATMASIN.
 

ahmetkendigel

New member
Katılım
20 Ara 2008
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Çokgüzel düşünülmüş bir kampanya. Tebrik ederim...
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Bazı arkadaşlarımızın yabancı dili var. Eğer mümkünse yazıyı çevirip buraya ekleyebilirmi? Bizde toplu olarak dış gruplara mail yoluyla iletiriz. Ben rusça ve fransızca dillerinde çeviri yapacağım. Başka dillerde yardımcı olacak arkadaşlar varsa buraya çeviriyi yazmaları yeterlidir. Şimdiden teşekkürler.

DEVRE
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

Özür dileme kampanyasına katılan aydınlarımızın(!) tavrına Genelkurmay Başkanlığı’nın gösterdiği sert tepkiyi anlamlı buluyorum. Ayaküstü açıklamalar yapmayacağı bildirilen bir kurum yetkilisinin, (Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak) “Ermenilerden özür dileme kampanyası” hakkında bir soruyu cevaplandırırken, “Bizim burada görüşümüz, yapılanları kesinlikle doğru bulmuyoruz. Özür dileme yanlış olduğu kadar zarar verici sonuçlar da doğurabilecek bir davranıştır” vurgusu önemlidir.
Özrün siyasi ve tarihi yönleri çok tartışıldı. Ben bu konudaki Genelkurmay’ın tavrına dikkat çekmek istiyorum. 1915 yılında yaşanmış ve bitmiş bir tehcir hadisesi için Cumhuriyet dönemi redd-i mirasta bulunmuyor, aksine sahipleniyor. Buradan alınması gereken dersler var.
“Yaptıysa Osmanlı devleti yaptı, suçlu varsa Enver Paşa’dır” şeklinde ucuz tezler ileri sürerek güya ’Cumhuriyet Türkiyesi’ni aklamaya çalışan kimi aydınların, Genelkurmay’ın bu tavrına şaşırdıkları görülüyor. Türkiye’yi Ermeni sorunuyla sıkıştırmak isteyenlerin kullandığı silah da budur. Amerika ve Fransa’da sözde soykırımı kabul eden kararların altında da aynı ifade var: “Soykırımı Osmanlı yaptı.”
Genelkurmay Başkanlığı tarihi ve gelenekleriyle gurur duyan köklü bir kurum. Engin bir tarih aynı zamanda üzerinde yükselecek güçlü bir zemindir. Temeli derin olmayan yahut çürük tabanlı kurumlar haliyle güçlü kalamaz. Üzerindeki binayı ne kadar güçlendirseniz ve gösterişli hale getirseniz de faydasızdır.
Örnek vereyim. Genelkurmay Başkanlığı tarihini anlatırken şu ifadeyi kullanır: “Tarih sürecinde Siyasi düzeni, Askeri düzenle birlikte doğup, gelişen Türklerin tarihi dörtbin yıl öncesine dayanır. Orta Asya’da başlayan uzun öykü, büyük göçlerin neden olduğu hareketlilikle tüm ana karalara yayılmıştı. Doğuda, Hun, Göktürk ve Uygur ulusları, Batıda ise 1040 yılında Oğuz kökenli Türklerin kurduğu ilk Türk devleti Selçuklu İmparatorluğu, Türkleri dünyaya tanıtmış oldu.”
Kara Kuvvetleri’nin tarihe yaklaşımı da aynıdır: “Kara Kuvvetleri temeli; Hun İmparatorluğu döneminde Mete Han tarafından M.Ö.209 yılında atılmıştır. 1040 yılında Dandanakan Meydan Muharebesinde Gaznelileri yenerek istiklaline kavuşan, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinde Bizanslıları yenerek, Anadolu’yu yeni bir Türk yurdu yapan Büyük Selçuklu Devletinde, Kara Kuvvetlerinin Teşkilat ve Eğitimi sağlam esaslara bağlanmıştır.”
Deniz Kuvvetleri de kendini, “Türk denizciliği, Barbaros Hayreddin Paşa, Kılıç Ali Paşa gibi Büyük Amiralleri, Piri Reis, Ali Macar Reis gibi evrensel deniz haritacılığının öncüleri ile Dünya Denizcilik Tarihi’ne damgasını vurmuştur” ifadeleriyle tanıtıyor.
Jandarma Genel Komutanlığı Jandarma teşkilatının kuruluş günü için “Asakir-i Zaptiye Nizamnamesi” nin kabul tarihi olan 14 Haziran 1869’i esas alır. Yine Harp Akademileri’nin kuruluş tarihi 1848 ve Kara Harp Okulu’nun kuruluş tarihi 1834 Harbiye brövesinin üzerinde yazılıdır.
Tarihe sahip çıkma geleneği sadece kuruluş tarihleriyle sınırlı değil. Anıtkabir Şeref Defteri de Misak-ı Milli Kulesi’ndedir. Misak-ı Milli ise son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ının aldığı bir karardır. Lozan antlaşmasının da temel ilkelerini oluşturur.
Bir kere tarihinizden vazgeçip, atalarınızın suçlanmasına sessiz kalırsanız, bütün onurunuzu kaybedersiniz. Çünkü siz soyunuzdan taviz verirseniz, çocuklarınız da sizi tanımaz. Günü kurtarmak için geçmişinizi satarsanız, bir bakarsınız geride savunacak bir şey kalmamış...
Tarihi ile barışık yaşamayan, tarih bilincinden yoksun, kendini köksüz zannedenlerin kulakları çınlasın. Peki aynı hassasiyet sivil kurumlarda niçin yok? Düşünülmesi gereken en önemli konulardan birisi de budur.


Ahmet ÜNAL
yeniçağ
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

SİZ ASIL TÜRK'LERDEN ÖZÜR DİLEYİN​


Abdullah Karahisarlı
26-12-2008


Kendilerini aydın diye tanıtan ama aslında aydınlıkla, bilimsellikle hiçbir alâkası olamayan bir grup liberal demokrat eğilimli kişilerin başlattığı “Ermeniler’den özür diliyoruz” adlı kampanyanın üzerinde durulup, düşünülmesi gerekmektedir.


Güya, salt hümanist duygularla edilen bir özür olarak algılatılmaya çalışılan bu kampanyanın aslında Türkiye’nin “sözde soykırım” yalanına olan karşı savını zayıflatmak için yapıldığı aşikârdır.


Uzmanlık alanı Tarih Bilimi olmayan birkaç kişinin başlattığı bu kampanyanın, üzerinde değişik spekülâsyonlar yapılan, tarihi açıdan kanıtlanmamış ve bir neticeye bağlanmamış ve Ermeniler ve Diaspora tarafından devamlı su-i istimal edilen bir konuda yapılması çok manidardır. Ayrıca Türkiye’nin savına aykırı ve millî çıkarlarımızı zedeleyecek olduğu da açıktır.


Osmanlı İmparatorluğu ve toplumunun “Millet-i Sadıka” diye adlandırıp, ticari hayatı eline vererek ferah içinde yaşattıkları bir tebaası tarafından savaş halinde bulunduğu bir sırada fahiş bir tedhiş ile ihanete uğraması zorunlu olarak tehciri ortaya çıkarmıştır. İmparatorluk sınırları içinde yaşayan 1.250.000 civarındaki Ermeni’nin sevke tâbi tutulan kişi sayısı 438.758’dir. Dünyada şu ana kadar yapılan en iyi tehcir olan bu yer değiştirmenin Ermeniler’i imha etmek gayesi ile yapılmadığı hatta savaş alanı içinde bulunan yerlerden alınan Ermeniler’in bu yolla hayatlarının kurtarıldığı, Ruslarla birlikte Osmanlı’ya karşı savaşanların ölüp, tehcir edilenlerin yaşaması sonucundan anlaşılmaktadır. Ayrıca sevk, korunma, yerleştirme ve maişet için 230 milyon kuruş gibi bir meblâğın harcanması ve tehcir için görevliler tayin edilmesi bir imha veya soykırım yapma düşüncesinin olmadığının da kanıtıdır.

Yukarıda verdiğim bilgiler, belgelerle ve canlı tanıklarla sabit ve ispatlanırken Ermenistan ve Diaspora’nın bütün dünyaya “Ermeniler’e soykırım yapılmıştır” yalanını yaymaya çalışması ve Türkiye’den bir grup aydın müsveddesinin de “özür diliyoruz” diyerek kampanya düzenlemesi hiçbir suçu olmayan koca bir milleti töhmet altında bırakmaktan başka bir yola çıkmamaktadır.


Ermenistan Cumhuriyeti’nin “Bağımsızlık Kararı”, “Bağımsızlık Bildirgesi” ve “Ermeni Anayasası”na koyup bir devlet politikası ve millî ülkü haline getirerek Diaspora aracılığıyla dünyaya yaymaya çalıştığı “sözde soykırım” yalanını destekleyen bir kampanyanın bir grup Türk (!) aydını (!) tarafından başlatılması Türkiye’nin uluslararası alandaki savlarını ve çıkarlarını zedelemektedir. Ve “sözde soykırım”ın çığırtkanlığını yapanlar tarafından kullanılmaya uygun bir malzemedir.


Bireysel bir girişim ve vicdani bir sorumluluk gibi safsatalarla millete yutturulmaya çalışılan bu kampanyanın “sözde soykırım”ın çığırtkanlığını yapanlar tarafından Türkiye’ye karşı kullanılabilecek bir koz olacağının farkında olamayan ya da bunu umursamayan sözde aydınlar yaptıkları bu kampanya ile geçmişte İsviçre ve Fransa Parlâmentolarında tarih yazıcılığına soyunan parlâmenterler gibi abes bir duruma düşmüşlerdir.


Bireysel girişim diye adlandırdıkları bu kampanyanın Ermeniler tarafından kullanılacağının açık olduğunun kanıtı, daha kampanya başlar başlamaz 300 kadar Ermeni aydının Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yazdıkları “soykırımı kabul edin” içerikli mektubu göndermesinden anlaşılmıştır.


Bireysel olarak özür dilemenin bu konuda bir çözüm yolunu açamayacağı da aşikârdır. Zira “sözde soykırım”ı dillendiren güruhlar bu “sözde suçu” bireylere değil bütün Türk milletine yüklemektedirler. Bu özür dileme mevzuu Türkiye’de senelerce yaşanan ve yaşanmakta olan Türk milleti ile aydınının arasındaki uçurumun daha da açılmasından başka bir işe yaramayacaktır. Çünkü bu konuda, şimdi bir halk oylamasına gidilse ezici bir çoğunluğun “yapılmamıştır” diyeceği, sadece Türkiye’de yaşayan Ermeni asıllılar ile gayr-ı millî düşünceye sahip kişilerin “yapılmıştır” diyeceği görülecektir.

Bu şahıslar özür dilerken acaba Ermeniler’in; Hocalı’da gerçekleştirdikleri katliamları, kurdukları ASALA, TİKKO gibi terör örgütleri aracılığıyla Avrupa’da şehit ettikleri Dışişleri mensuplarımızı ve ülkemizin başına musallat olan eli kanlı terör örgütü PKK’ya yardım ve yatakçılığını hiç akıllarına getirdiler mi? Madem vicdani sorumluluk gereği bunu yapıyorlar, madem hümanist bir düşünceye sahipler, niçin bizim çektiğimiz acılar onlar için önemli değil? Hocalı’da yaşlı, kadın, çocuk demeden vahşice katledilen, Avrupa’da sırf Türk olduğu için şehit edilen insanlarımızın bir Ermeni kadar değeri yok mu? Yoksa bu şahısların hümanist duyguları ve vicdanları sadece gayr-ı Türkler için mi var? Yoksa yemeğini yediği, suyunu içtiği, toprağına bastığı, havasını soluduğu bu vatana ve vergileriyle okudukları bu millete şükran borçlarını onlara ihanet ederek mi ödemek istiyorlar? Anlaşılır şey değil doğrusu…


Bu girişim sakat bir düşüncenin ürünüdür. Olmamış/yaşanmamış bir “soykırım” için özür dilemek mantıksızdır, abesle iştigaldir. Tarihi vesikalar bu hadise hakkında Türk tarafının savlarını haklı çıkarmaktadır. Hatta Fransa’da “sözde soykırım” kabul edilirken ünlü Fransız tarihçi Jean Michel Thibaux, hakkaniyetli düşünceye sahip olduğu için buna şiddetli bir şekilde karşı çıkmış ve malûm netice karşısında Türk vatandaşı olmaya karar vererek Atakan Türk adını almıştır. İşte vicdan budur, hümanistlik budur. Haklı olanın, hakkı yenenin yanında olmaktır.


Bu şahıslar eğer özür dilemek istiyorlarsa, tarihinde hiçbir leke olmayan ve tarih boyunca adaleti, hoşgörüyü, insaniyeti temsil edip yayan ve tüm bu meziyetleri karşısında hep ihanete uğrayan, hakkı yenen asil Türk milletinden özür dilemelidirler.


Ayrıca bu özrü Ermenistan Devleti ve Diaspora da dilemelidir. Yıllarca, katlettikleri Türkler’in cesetlerinin fotoğrafları ile yalan-yanlış belgeseller yapan, müzik grupları ile şarkılar yaparak hakaret eden, düşmanımın düşmanı dostumdur misali PKK’ya yardım eden, diplomatlarımızı şehit eden, Hocalı’da Azeri Türkler’ini vahşice katleden, kardeş Azerbaycan’ın özbeöz yurdu olan Karabağ’ı işgal eden Ermeniler, yüzde yüz haklı olan Türkler’den özür dilemelidir.
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

KIBRIS’TA EOKA CANLI TUTULUYOR / Gözde KILIÇ YAŞIN - BALKAN ARAŞTIRMALARI MASASI
Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, silahlı mücadelenin 50’inci yılı nedeniyle 20 binin üzerinde EOKA’cıya Rum lideri Tasos Papadopulos’un imzasını taşıyan onur madalyası veriyor. Rum Ortodoks Kilisesi’nin, ‘EOKA’cı Birlikleri”n, “Kurtuluş Mücadelesi Vakfı”nın ve Rum Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın 2005 yılını “EOKA Kurtuluş Mücadelesi Anı ve Onur Yılı” ilan ettiği Rum basınında yer aldı. “EOKA Anısını Yaşatma Konseyi” Başkanı Andreas Angelopulos da, 2005 yılının “EOKA Kurtuluş Mücadelesi Anı ve Onur Yılı” ilan edilmesi nedeniyle yıl içinde çeşitli etkinlikler yapacaklarını açıklayarak Rum halkına etkinliklere katılma çağrısında bulundu. Atina'daki "Kıbrıs Evi"nde düzenlenen basın toplantısında Rum Eğitim ve Kültür Bakanı Pefkios Georgiadis de "EOKA Anısını Yaşatma Konseyi'nin, Kurtuluş Mücadelesi'nin kayıt altına alınması ve tanıtımı için çok değerli hizmetlerde bulunduğunu" ifade eden açıklaması okundu. Rum yönetimi liderinin imzasını taşıyan madalyaların, EOKA mücadelesinin başlamasının 50'nci yılı münasebetiyle, 2 nisan 2005'te verilmeye başlanacağı bildirildi. EOKA döneminde ölen veya İngilizler tarafından asılarak idam edilen EOKA’cıların madalyalarının ise ailelerine verileceği belirtildi. Adayı Yunanistan'a bağlamayı öngören EOKA mücadelesinde aktif rol alan o dönemde 'DEFKALİON’ kod adını kullanan ve PEKA’nın (Kıbrıs Mücadelesi Siyasi Komitesi) ve ANE’nin (EOKA Cesur Gençliği) sorumlusu olan Papadopulos da şüphesiz ki onurlandırılacaklar arasında bulunuyor.

Kısaca ''EOKA'' olarak bilinen “Ethniki Organososis Kyprion Aganositon” (Kıbrıs Ulusal Mücadele Örgütü) adlı örgüt 1955-59 yılları arasında Yunan Albay George Grivas’ın komutasında faaliyet göstermiştir. George Grivas’ın, 1 Nisan 1955'te başlattığı saldırılar, 1959'a kadar sürdü. İlk 1 yıl içinde 144 ölü ve 413 yaralı sayısına ulaşılmıştı. 2005’in kahramanı ilan edilen EOKA’nın savunulan amacı Ada’nın İngilizlerden kurtarılması olsa da eylemlerin ilk yılında hayatını kaybedenlerin sadece 52’sinin İngiliz olması ve 68’inin sivil olmak üzere 77’sinin Rum olması ilginçtir. Gerçekten de Rum ırkçılığına dayanan EOKA, yıllar boyu Kıbrıs'ta çok kan döktü. İngilizlere karşı başlatıldığı ifade edilen eylemler yüzlerce Türk’ün hayatına mal oldu.

Ada’da bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti kuran ve Türklerle Rumlardan oluşacak bağımsız devlete Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantör olacağını düzenleyen. Zürih ve Londra Anlaşması’nın 1959’da imzalanmasıyla kanlı olaylar bir süreliğine dindi. Makarios, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni ''ENOSİS için sıçrama basamağı'' gördüğünü açıkça itiraf ederken Türklere kendilerini garanti altına alan anayasa değişikliğini önerildi. Taleplerinin reddedilmesi üzerine 21 Aralık 1963'te kanlı saldırılar tekrar başladı. Toplumlararası görüşmeler sürerken, Kıbrıs Rum Toplumu içinde iki esas görüş belirginleşmişti. Bunlardan birincisi, ani bir askeri harekatla Kıbrıs Türk direnişinin kısa yoldan kırılarak ENOSİS'in ilan edilmesini; diğeri de, uzun vadeli bir program çerçevesinde ekonomik ve siyasi baskılarla Türk direnişinin kırılarak, ENOSİS'e ulaşılmasını öngörüyordu. ENOSİS konusunda askeri kısa yolu tercih edenler, EOKA'yı canlandırarak "EOKA-B" adlı Cunta destekli ve Rum Milli Muhafız Ordusu'nu (RMMO) yöneten Yunanlı subayların yönetiminde olan gizli örgütü kurdular. 1974 yılında Yunanistan’daki ABD destekli Albaylar cuntasının açık desteğiyle silahlı gücünü yükselten EOKA’cılar askeri darbeyle yönetimi ele geçirerek toplu kıyımlara başladılar. İç temizlikle işe başlayan EOKA’cılar, Türklere yöneldiklerinde karşılarında 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalarından doğan haklarını kullanarak Türkleri korumak üzere adaya çıkan Türkiye Cumhuriyeti askerlerini buldular.

Kıbrıs Rum toplumu işte hep bundan sonraki tarihli olayları konuştular. Zaten önceki döneme ait olayları basın önünde konuşmak sansür sebebi oluyordu. Son dönemde Rum Yönetimi’nin AB üyesi olması sonucunda baskıların azalması ile 1963-1974 dönemine yönelik itiraflar da basın önünde dillerden dökülmeye başladı. Eski EOKA B mensubu Andreas Dimitriu(67), Alithia gazetesinde 22 Kasım 2004’te yayımlanan açıklamasında Kıbrıs Türkleri'ne 30 yıl önce uygulanan Taşkent (Dohni) katliamıyla ilgili itiraflarda bulunmuştu. Taşkent katliamını Hirokitia köyünden giden Rum askerlerin yaptığını, bazı kadınlara da tecavüz ettiklerini anlatmıştı. Taşkent'teki Türklerin toplanmasına gönüllü olarak katıldığını, toplanan Türklerin Limasol’a götürülmek üzere otobüslere bindirildiğini ancak katliamın askerler tarafından yapıldığını söyleyen Dimitriu, "Biz ne yaptıysak, devletin yasal güçleriyle birlikte yaptık" ifadesini de kullanmıştı. Taşkent’te evlerinden 14 Ağustos 1974'te zorla alınan ve topluca öldürülen 89 Kıbrıslı Türk dozerlerle açılan çukurlara gömülmüştü. 1974’de Rumların 3 Türk köyünde (Muratağa, Sandallar, Atlılar) yaptığı katliamı “Kıbrıslı Türklere Barbarlıklar ve Madalyonun Öteki Yüzü” adlı bir belgeselde anlatan Kıbrıslı Rum yazar Antonis Angastiniyotis ise kendi ülkesinde dışlandı. Kadın-çocuk ayrımı yapılmaksızın 126 Türkün kurşuna dizilerek toplu mezara gömüldüğünün anlatıldığı belgesel Rum tarafında yayınlanamamıştı.

Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Papadopulos, “1963-1974 arasında tek bir Türk bile öldürülmüş değildir” dese de bu yıllar arasında 600 Türk öldürülmüş, 600-1000 kişi de gazi ve malul olmuştu. Kayıpların sayısı ise 203. Öte yandan 103 köy yok edilmiş, 107 cami yerle bir edilmişti. Dünyaya sürekli olarak 1974’de hakları gasp edilmiş, toprakları işgal edilmiş masumları oynayan Kıbrıs Rumları’nın bir çoğunun özellikle de gençlerin aslında 1963-1974 arasında yaşananlardan haberleri yok. Ancak Papadopulos ya da Rum hükümeti veya 2005’i EOKA yılı ilan eden EOKA gönüllüleri 1963-1974 arası dönemi ve bu dönemde devlet eliyle yapılan terörü bilmeyenler arasında değiller. Üstelik Papadopulos, Küçük Kaymaklı Katliamı’nın(1964) faillerinden birisi. Oynadıkları oyun, tepki almadıkça da sürecek gibi görünüyor. Halbuki, bir arada yaşamaktan söz edildiği bir dönemde güven ve barış ortamının yaratılabilmesi için gerçeklerin hükümet eliyle itiraf edilmesi, Türk halkından da özür dilenmesi gerekiyor. Mülkiyet, yerleşikler gibi konuların arasına yapılan katliamlar nedeniyle ödenmesi gereken tazminatların da eklenmesi gerekiyor. Kıbrıs’la ilgili her konuda olduğu gibi, hukuki gerçeklikler, adalet ve “olması gereken”ler ile sonuçta “olan” burada da tamamen birbirine zıt seyrediyor. Annan Planı çerçevesinde -ama kimi değişikliklerle- federatif bir devlet yapılanmasında Kıbrıslı Türklerle bir arada yaşamak istediklerini ifade eden Rum Yönetimi, 11 yıl terör estirmiş bir örgütü –faillerinden olmaları gerekçesi ile olsa gerek- 2005 yılının kahramanı ilan edebiliyorlar. Avrupa Konseyi ise Ada’da sadece kayıp Rumları aramakta ısrar ediyor.

 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

1974'TE RUMLARIN YAPTIĞI TOPLU KATLİAMLAR
S_26_1.jpg

Türk Barış Harekatı yapılmasaydı, Kıbrıs Türk halkının başına gelecek olanlar, savunmasız köylerde yapılan toplu katliamlarla kendini belli eder.
Türk askerinin ulaşamadığı yerleşim yerlerinden bazıları Atlılar - Muratağa Sandallar, Aleminyo, Terazi ve Taşkent köyleri idi.


S_26_2.jpg
S_26_3.jpg












Atlılar köyünde 57 masum Türk, Muratağa ve Sandallar köyünde de 89 masum insan, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden Rum-Yunan askerleri tarafından topluca kurşuna dizilmiş ve buldozerlerle kazılmış olan iki toplu mezara gömülmüşlerdir.
Mezarların açılışında bulunan Montreal Gazetesi muhabiri, 4 Eylül 1974 tarihli gazetesinde olayı şöyle anlatıyordu:
"Mağusa'nın 12 mil kuzey batısında bulunan Muratağa köyünde toplu mezarlardan çıkarılan cesetler, o kadar çürümüştü ki, BM gücünden İsveçli Başmüfettiş Lars Harkansan olayı şöyle anlatıyordu: "Mezardan çıkan kafaları sayıyorum. Şu ana kadar 72 tane saydım, fakat hala toprağın içerisinde cesetler var. Bu çıkan kafaların 7 tanesinin çocuk kafası olduğu kesindir."
Bu köylerde meydana gelen toplu katliamın bir başka benzeri de Taşkent köyü erkeklerine yapılmıştır.
14 Ağustos günü, daha önce BM'nin telkini ile silahlarını teslim eden Taşkent köyüne gelen Rumlar, BM askerlerinin hiçbir müdahalesi olmadan köyün tüm erkeklerini, bu arada Terazi ve Mari köylerinin erkeklerini de alarak, kamyonlarla Limasol yakınlarına götürmüşler, orada topluca kurşuna dizerek, dozerlerle açtıkları bir toplu mezara gömmüşlerdir.
S_26_4.jpg
S_26_5.jpg
Bu katliamdan sadece Suat Hüseyin adlı bir Türk ağır yaralı olarak kurtulmuş ve 90 Türk erkeğinin katledildiği soykırım olayını tüm dünyaya canlı bir tanık olarak anlatmıştır.
Terazili Naciye Turgut köylerindeki olayı şöyle anlatmıştı:
“Dohnili Andriko Melani ile Stasis Aradipyotis, Maronili Akis ile bazı Rum Milli Muhafız gücü askerleri 14 Ağustos günü evimize gelip kocamla görüşmek istediler. Kocamı sorguya çekmek istediklerini söyleyerek kocamla beraber 24 yaşındaki ikiz kardeşim Arif Hüseyin Ahmet'i ve diğer 13 erkeği daha alıp götürdüler. Onları bir daha görmedik...”
Bu katliamlar yanında Rum ve Yunan birlikleri girdikleri her Türk köyünde çeşitli sayılarda Türk köylüsünü katletmiş, köyleri yağmalamış, kadınların ırzına geçmiş ve binlerce sivil insanı 'Savaş Esiri' diye tutuklamıştır."


KATLİAMLAR DÜNYA BASININA NASIL YANSIMIŞTIR?


Almanya'nın Sesi Radyosu: (30.7.1974)
"İnsanlık aklı, Yunanlıların Kıbrıs'ta yaptığı bu cellatlığı asla kabul edemez. Türk evlerine giren Yunan-Rum Milli Muhafızları, kadın ve çocuklar üzerine mermi yağdırıyor, büyükleri boğazlıyor ve yakaladıkları Türk kadınlarının hepsinin ırzına geçiyorlardı..."
ABD, UPİ Ajansı Kıbrıs Muhabiri, Görgü Tanığı: (24.7.1974)
"Yunanlılar, Limasol'da bir çok kadın ve çocuğu öldürdü. Yol üstünde 20 çocuk cesedi gördüm. Yunanlı askerler evlerine girip kadın öldürmek için akbabalar gibi beklemektedirler."
France Soir Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (24.7.1974)
"Son derece utandırıcı olayları kendi gözlerimle gördüm. Rumlar Türk camilerini yaktılar ve Mağusa civarındaki köylerde bulunan Türk evlerini ateşe verdiler. Silahı ve savunması olmayan Türk köyleri Rum çapulcular tarafından yaratılmış vahşet havası içinde yaşamaktadırlar... Ellerinde bazukaları olan Rumlar, Türk köylerinde büyük kargaşalıklara sebep olmaktadırlar. Rumlar'ın bu hareketleri insanlık namına utanç vericidir."
Washington Post Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (30.7.1974)
"Larnaka yakınındaki Alaminos Köyü'nde 25 ile 55 yaşları arasında 14 Türk öldürülmüş ve cesetleri buldozerlerle bir çukura doldurulmuştur. Limasol yakınında küçük bir Türk köyüne Rumlar'ın yaptığı bir baskın sonucu 200 kişiden 36'sı öldürülmüştür. Rumlar, Türk Kuvvetleri gelinceye kadar tüm Türklerin öldürülmesi için emir aldıklarını söylemektedirler."
Almanya'nın Sesi: (30.7. 1974)
"İnsan aklı Rum katliamını anlayamaz. Mağusa Bölgesinin etrafındaki köylerde Rum Milli Muhafız askerleri akıl almaz şekilde vahşilik örnekleri gösterisi yaptılar. Türk köylerine girerek, merhametsizce kadın ve çocukları kurşun yağmuruna tuttular. Bir Türk'ün boğazını kestiler."
London Times: (22.7.l974)
"Binlerce Türk rehine olarak tutulmaktadır. Türk kadınlarının ırzına geçildi ve Türk çocukları yollarda öldürüldü. Limasol'da Türk tarafı yakıldı. Olaylar Kıbrıs Rumları tarafından teyit edildi."
John Akass, The Sun Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (30.9.1974)
"Muratağa Köyü'nün Türk sakinleri 16 Ağustos'ta katledilmişlerdir.
Ekserisi ihtiyar, kadın ve çocuklardan oluşmuştur. Bunlar Türk taarruzunun ikinci gününde komşu köylerdeki üniformasız Rumlar tarafından öldürülmüşlerdir.Cesetlerin sadece 1 metre gibi az bir derinlikte kalabildiği bu ölüm çukurları kendilerine kazdırılırken öldürülmüşlerdir. Bu asla bir harp olamaz. Bu olsa olsa bir alçaklık olabilir."
Hans Janitscher, Sosyalist Enternasyonal Örgütü Genel Sekreteri, Görgü Tanığı: (25.7.1974)
"Yunan taraftarı Nikos Sampson'un emrindeki Muhafız gücü son hafta içinde iki bini aşkın Makarios taraftarı Kıbrıslı Rum'u darbe sırasındaki çarpışmalarda ve darbeden sonra idam ederek öldürdü."
Lars Harkanson, BM Barış Gücü Kıbrıs Temsilcisi: (Ekim 1974)
"Ömrüm boyunca böyle bir facia, böyle bir barbarlıkla karşılaşmadım. Hayatımda böyle şey görmedim. Çok memnunum ki, olayın soruşturması görevi bize verildi. Zira, bütün dünya bu vahşeti Barış Gücü'nün ağzından öğrenmiş olacaktır."
ABD,UPI Ajansı muhabiri, Görgü Tanığı: (23.7.1974)
"Rum askerleri etrafa ateş saçıyordu. Bir eve girdim Rumlar bir Türk kadınına tecavüz ediyorlardı. Gözlerimi kapadım, kaçtım."
Varşova Radyosu: (23.7. 1974)
"Yunan subayları yönetimindeki Lefke ve Baf’ta Türk halkına yapılan kanlı saldırı ve vahşeti bütün dünya lanetlemektedir."
The Newyork Times muhabiri, Görgü Tanığı: (1.8.1974)
"Serdarlı ve Gönendere köyündeki Türk evleri yakılıp, yıkıldı, yağma edildi, hayvanlar Rumlar tarafından çalındı."
David Lancashinge, AP Ajansı Muhabiri, Görgü Tanığı: (1.8.1974)
"Muratağa köyü dışında 20'den fazla Kıbrıslı Türk erkek, kadın ve çocuğun bulunduğu toplu bir mezar açılmıştır. Bu, Kıbrıs'taki harbin bitiminden bu yana tespit edilen sivillere karşı yapılmış en büyük mezalimlerden biridir."
ABD,CBS Televizyonu Muhabiri, Görgü Tanığı: (29. 1.1974)
"Lefkoşa'da bir çöplükte 88 Kıbrıslı Türk'ün cesedi bulundu. Bu Türklerin tümü Rum ve Yunanlılarca kurşunla delik deşik edilerek öldürülmüş ve öldürülmeden önce tellere bağlanmış. Cesetlerden kiminin başı gövdeden koparılmış."
Bugh Dixion, Kıbrıs'taki Birleşik Krallık Vatandaşları Derneği Başkanı, Görgü Tanığı: (1.8.1974)
"Kıbrıs savaşında Türk'e bir bardak su veren seksen yaşındaki bir İngiliz kadını Garturede Loigh, Rum Ulusal muhafızları tarafından kasıtlı olarak hunharca öldürüldü."
İngiliz Sun Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (3.9.1974)
"Muratağa faciasını gördüm. Bu çeşit vahşi hareketlerin yorumlaması çok değişik oluyor. Ancak, Muratağa'da vahşice bir cinayetin işlendiğinden başka ne söylenebilir? Rumlar ile Yunanlıların yaptıkları bir alçaklıktır."
Die Welth Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (26.7.1974)
"Limasol'da Rum Muhafız Gücü askerleri bir köpek sürüsü gibi Türk köylerine baskınlar düzenleyerek, katliam yapmışlardır. Bu olaylar insanlık dışıdır."
Bild Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (26.7. 1974)
"Rumlar Türk köylerine kana susamış caniler gibi baskınlar yaparak sivil halkı feci şekilde öldürdüler."
Die Zelt Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (19.8.1974)
"Rum ve Yunanlılar Baf ve Mağusa'da darbe aleyhtarı Rumlara ve Türklere karşı katliama girişmişlerdir."
Bernard Nicolas, AFP Ajansı Muhabiri, Görgü Tanığı: (11.2.1974)
"Atlılar köyünde bir çukura doldurulmuş, Rumlarca katledilen Türklere ait cesetler çıkarılmıştır."
Cunnar Hilson Expressen Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (11.2.1974)
"Muratağa, Yunan askerleri ile Kıbrıslı Rumların geçen Ağustos'ta 83 Türk erkek, kadın ve çocuğu öldürdükleri katliam köyünde bugün sadece 15 kişi yaşıyor. Muratağa'da kalan 15 kişi için artık hayat yok. Onların yaraları öyle kolay kapanacak gibi değil."
Aligis (Rum), Almanya'nın Sesi Radyosu, Görgü Tanığı: (24.7. 1974)
"Limasol'dayım bir okula sığınmış 14 Türk vardı. Rum Ulusal Muhafızları okulu kuşattılar ve Türkler teslim olunca hepsini teker teker kurşunlayıp öldürdüler."
Kurt Lariken, Die Welt Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (24.7. 1974)
"Rum ulusal birlikleri Türk köy ve kasabalarda kadın, çoluk, çocuk bütün sivil halkı gaddarca öldürüyorlardı."
The Washington Post: (13.7.l974)
"Limasol'a yakın bir köye Rumlar tarafından yapılan bir saldırı neticesinde 200 kişilik nüfusun 36'sı öldürüldü. Rumlar Türk ordusu vasıl olmadan önce Türk köylerinin sakinlerini öldürmek emri aldıklarını söylediler."
 
Son düzenleme:

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Kıbrıs 1974 Dünya Kamuoyuna Sesleniyor!.

yaşasın Türk ulusu....
yaşasin Kıbrıs davası için emek sarfedenler....
yaşasin TMT....
şehitlere rahmet, gazilere hizmete devam için ömür....
Dr.Fazil Küçük'e rahmet....
Muhterem Rauf Denktaş'a uzun ve güzel ömür....
Türk'lük ve Kıbrıs davası için emeği geçmiş, adını anamadığım, tanımak şerefine erişemediğim, hatırlayamadığım Türk'lere minnet, selam, sevgi ve saygı....
Türk Ulusu'nun Ulu Önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve Türk'lük dünyasinin başbuğu Büyüğümüz Alparslan Türkeş'e gani rahmet....
Kıbrıs 1974 platformuna ve emeği geçenlere teşekkür ve minnet....
Tanrı, Türk Ulus'unu korusun ve yüceltsin. Amin...
 

Ekli dosyalar

  • 2.jpg
    2.jpg
    5.8 KB · Görüntüleme: 19
Son düzenleme:
Üst