Kıbrısın Üçe Bölündüğü Gün

Özcan Özcanhan

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2009
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KIBRISIN ÜÇE BÖLÜNDÜĞÜ GÜN

Ağustos 1974 de, Kıbrıs adası ikiye bölünmüş durumdayken üçe bölünmeyi de yaşadı.

Birinci bölünme, 1959-60 Zürih ve Londra müzakerelerinde kararlaştırıldı ve 16 Ağustos 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin ilanı ile hayata geçirildi.

Kıbrıs Türkleri ile Rumlarına, ortaklaşa kalacak coğrafya parçası saptandı ve İngilize de “egemen üs olarak” verilecek yerler belirlendi. Güya, İngilizler Kıbrısa bağımsızlığını verirken, Ağrotur ve Dikelya askeri üslerinden daha fazla toprak istiyordu da, Dr. Fazıl Küçük , “geliniz bu işi 99 mil kareye bağlayalım” diyerek kabul ettirdi. Sanki de onu dinleyen vardı da oldu o iş.

Ve.....
Bu anlaşmayı,- birinci paylaşmayı İngiliz ile Kıbrıslılar kabul etti. Ve Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk temsilcileri imzalarını bastılar. Bir de, Garanti ve İttifak (Treaty of Guarantee and Establishment) anlaşması ile İngiltere, Yunanistan ve Türkiye , “Bağımsız, Egemen, Toprağı bütün- ama esasında İngilizlerle pay edilmiş- Kıbrıs Cumhuriyetini, orda yaşayanların insan hakları ile diğer haklarını” garanti altına aldılar. Kıbrısta Anayasal düzen, adanın bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü, şu veya bu şekilde tehlikeye maruz kalırsa, ada başka bir ülke ve birlik, ittifakla, (Doğu Bloku ve Sovyetlerle) ayni blokta buluşmaya, Yunanistanla ENOSİSe kalkışırsa, ÜÇ GARANTÖR BİRLİKTE (BU MÜMKÜN OLMADIĞINDA) TEK BAŞINA MÜDAHALE EDEREK Kıbrısın ilhakını önleyecekti. Anayasal düzen bozulduğunda da onu yeniden ihdas edip koruyacaktı.

Bu anlaşmaların kâğıt üzerinde mürekkebi daha kurumadan Makarios önderliğinde Rum halkı, Yunanistanın da desteği ile harekete geçti. 1963 kanlı Yunan-Rum ortak saldırıları ile adayı Yunanistana bağlayamadılar. Çünkü karşılarına Türk Kıbrıslıların direnişi çıktı. 21-26 Aralık 1963 ve 1964, 1967 çarpışmalarından sonra Kıbrısın yönetimini tamamıyle ele geçirdiler ve ada Türklerini 7-8 kanton-anklav içine sıkıştırdılar. Kıbrıslı Türkler de ellerinde ve kontrollerinde kalan bölgelerde kendileri hükümran oldular.

Yıllarca, bu de fakto durum sürüp gitti (ve halen sürüyor).

Arada Yunanistan adaya asker, araç gereç, tank top yığdı. Makarios ve Rum siyasi liderleri ile Rum basını, bırakınız itiraz etmeyi bu işgali alkışladı ve ENOSİSİN resmileşeceği günü beklemeye koyuldu. Fakat Amerikanın dürtüsü ile ve de Yunanistanda askeri juntanın iktidarı ele geçirmesi ile Atina ile Lefkoşanın arasına buzlar girdi. Makarios Sovyetler ve Bağlantısızlar bloku ile flörte girdi, bazı anlaşmalar da imzaladı. İşte bundan dolayıdır ki Amerika, Makariosu terbiye ettirmek için kendisine üç kez suikast düzenletti.

Bunları atlatan Makarios iyice öfkelendi ve Atina ile ipleri kopardı. Askeri Yunan juntası da 15 Temmuz 1974 kanlı bir darbe ile Makariosu al aşağı etti, “Elen Kıbrıs Cumhuriyetini” ilan etti, başına da EOKA tetikcisi Nikos Samsunu Cumhurbaşkanı!! olarak oturttu. Kıbrıs Ortaklık Cumhuiyeti ikinci kez kökden bu defa gasbedildi, anayasal düzen tam bozuldu...

Nerede o garantör ülkeler diye bekledik. Makarios da BM de yaptığı konuşmasında bunu vurguladı.

İngiliz seyretti, Yunanistan bizzat kendisi adayı istila ve işgal etti. Üçüncü garantör ülke ne yapmalıydı? ABD nin de desteği ile zamanın Ankara hükümeti cesur bir kararla 20 Temmuz 1974 de Kıbrısa askeri müdahalede bulundu. Rum-Yunan güçleri 3-4 gün dayanabildi. Girneden Lefkoşa yol bağlandı, Türk askeri kuvvetleri bu bölgede konuşlandı, müzakere yolu ile Yunanistanı doğru yola getirmeye çalıştı.

Cenevrede İngiltere, Yunanistan ve Türkiye temsilcileri toplantı üzerine toplantılar yaptı. Yunanistan zamana oynadı. İngiliz kaypaklığını sürdürdü. Sıkışık durumda kalan Türk kuvvetleri her an büyük bir saldırıya uğrayabilirdi. Türkiye Koridorun 10 kilometre genişletilmesini, Yunan ve Rum ordularının geri çekilmelerini talep etti. Sonuç alınamadı. Bu arada, Yunan-Rum askeri güçleri Türk köylerini, kasabalarını abluka altına alarak, kan dökmeye başladı...

Türkiye hareketsiz kalamazdı. Ve, Cenevre müzakerelerindeki TC Dışişleri Bakanı rahmetli Turan Güneşin, tarihi, şifreli mesajı (Ayşe tatile çıksın) ile 14 Ağustos sabahı Mehmetcikler harekete geçti. Mağusaya- Omorfoya-Lefkeye doğru. Şiddetli çarpışmalar oldu. Düşman bozguna uğratıldı. Ama, birçok masum Türkü köylerinden evlerinden toplayıp öldürdü, toplu mezarlara gömdü, yaktı yıktı... Bu haberler yayıldıkça, karşı misilleme de yaşandı.

Veee, 16 Ağustos 1974 gün batımından önce Türk askerleri Gazi Mağusaya, Lefkeye ulaştı. Birleşmiş Milletler ATEŞ KES çağrısı yaptı ve çarpışmalar durdu. Ertesi gün Maraş ve Yeşilırmakta Türk silahlı kuvvetlerinin kontrolüne geçti.

Rumların ATTİLA hattı dediği çizgi toprak üzerine çizildi. Ve Ada üçe taksim edilmiş oldu. 1975 deki nüfus mübadelesi ile de fiziki, siyasi, coğrafi TAKSİM gerçekleşti. Kısacası Amerikanın ve İngilizlerin istedikleri oldu.

Yıllardan beri BM gözetiminde devam eden müzakereler yolu ile de, söz konusu TAKSİM e yasal bir şekil verdirilmeye uğraşılıyor. İnşallah Kasım zirvesine planlanan görüşmelerden somut bir uzlaşı çıkar da adamız yeniden kana bulanmaz.

16 Ağustos 1974 de yürürlüğe giren ATEŞ KES in yerini resmi, de jure, kabul edilir bir uluslararası anlaşma ve çözüm alır. Bunca yıldan sonra taraflar İnşallah barışın, çözümün, kalıcı bir anlaşmanın zaruriyetine ve önemine göre davranırlar. Kıbrıs adsının bir kere daha birleştirilemeyeceğini kabullenirler ve ona göre formül üretirler. Kıbrıs adası Kuzey(Türk idaresi), Güney (Rum idaresi) altında ve Dikelya ile Ağrotur da Egemen İngiliz kontrolü ve yönetiminde kalır.

Ama, nereye kadar, kaç yıl daha, yeni hangi Amerikan yapılandırmalarına kadar!!!.
 
Üst