Kıbrıslı Âşık Kenzi

DELİKURT

Dost Üyeler
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Turan
Kıbrıslı Âşık Kenzi
(Lefkoşa, 1796 - Edirne, 1839)


Kıbrıs'ta doğan Âşık Kenzi, henüz on oniki yaşlarında iken Anadolu'ya göçederek Bektaşi tekkelerinde yetişmiştir. Hayatını saz şairliği ile kazanmaya başlayan Kenzi Anadolu'nun güney ve batısındaki kentlerin çoğunu dolaştıktan sonra Edirne'ye geçmiş, orada evlenip kalmıştır.Gençlik yıllarında Mağrip'te asker iken bir yolunu bularak 1817'de doğduğu yere gelmiş, burada gördüklerini ve geri dönerken gemide uğradığı fırtınayı Macera-yı Sergüzeşt destanında anlatmıştır.Destanın son dörtlüklerinde Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'ya övgüler yağdırır. Yine 1825/26 yıllarında Türk-Yunan savaşlarına katılmış ve iz lenimlerini, ikisi Atina, biri Mesolong olmak üzere üç destanda dile getirmiştir. Kıbns'a ikinci kez gelişi ise Ada'da Gâvur İmam isyanının çıktığı günlere rastlar (1833) Dâsitân-ı Kıbrıs bu olaydan doğmuştur.Gerek katıldığı savaşlar, gerekse bir süre Kalkandelen yöneticisi Abdurrahman Rasim Paşa'nın himayesine girmiş olması yüzünden şairimiz Rumeli'nin çoğu yerlerini gezip görmüş, bunları şiirlerine yansıtmıştır.Şiirlerine bakarak asıl adının İbrahim Kasım olduğunu sanıyoruz. Destanları ve az sayıdaki bazı koşma ve sarkılan dışında şiirlerinin çoğu aruz ölçüsü iledir. Yaşadığı dönemin en ünlü meydan şairleri arasında anılmaktadır. Geride bir divan dolduracak kadar şiir bırakmış olup bunlar üç kitap halinde yayımlanmıştır. Şiirlerinin bir bölümü, bir tarikat mensubunun dünyaya bakış açısını yansıtır.1839'da öldüğü zaman Musalla Bakkalı önündeki mezarlığa gömülmüştü. Mezar taşına yazılan şu beyit, ölümüne tarih'tir:
Azm-i ukba eylediğin gûş edenler fevtine
Dediler târih: Kenzî çekti dünyâdan ayağ. -1255


ŞİİRLER

(Harid Fedaî, Kıbrıslı Âşık Kenzi Divanı - c.II,
İstanbul, 1993, s. İ05)

"Gazel Biçiminde Divan"
"Berây-ı Kaygusuz Abdal."

Dâd erer senden dile ben dâde geldim Kaygısız
Hâlimi birbir sana ifâde geldim Kaygısız.
Bâb-ı lutfundan senin mümkin midir kat'-ı umud
Mücrimem, hicran ile ber-bâde geldim Kaygısız.
Her ne denlü var ise ger bende benlikden eser
Fariğ oldum cümleden üftâde geldim Kaygısız.
Sen ki Mısrm şâhısın(l) hem 'âlemin sultânısın
Bendeyim fermanına irşâde geldim Kaygısız.
Zahir ü bâtında hakkaa erlerin ser-tâcısın
Cümle eşya kânısın imdâde geldim Kaygısız.
Keşkülün dünyâyı tutdû Nîl ü deryalar gibi
Bunca miskinler doyurdun âhe geldim Kaygısız.
Heb hebâye gitdi 'ömrüm çerh-i keç-rev içre âh
Dil harâb oldum meded bünyâde geldim Kaygısız.
Post-nişînindir senin Selim Dede mürşîd-i pîr Reh-
nümâ olsun bana dil-şâde geldim Kaygısız.
Kenziyem her subh u şam isminle gönlüm eylerim
Gülşeninde bülbülem, feryâde geldim Kaygısız.

n
'*' (a.g.e.,s.277)
"Gazel Biçiminde Semai"
"Na't-ı Şerîf"

Hudânın şûh u mahbûb-ı piri dünyaya bir geldi
Nübüvvet hâtemi hem rehberi dünyâya bir geldi
Cihandan nice bin yıllar mukaddem oldu ervahı
Kamu rûh-ı beşer perver der-i dünyâya bir geldi
Anın'çün kıldı peyda on sekiz bin 'âlemi Mevlâ
Nebîler evliyalar serveri dünyâya bir geldi
Yer ü gök 'arş ü kurs şems ü kamer nurundan
olmuşdur
Cihanın âb-ı rûy-i enveri dünyâya bir geldi
Anun hakkında buyurdu rumûz-i âyet-i levlâk
Ser-â-pâ ins ü cinnin dilberi dünyâya bir geldi *
Nümâyân oldu mi'râcı zemîn ü âsümân içre
Bu dînin sâhib ü peygamberi dünyâya bir geldi

m
(a.g.e., s. 200)

Ben bugün seyreyledim bir âyine sîmâ güzel
Bir perî şeklinde 'aklım eyledi yağma güzel
Dem çeker ejder gibi mâr-ı siyeh giysûları
Âdemi yutmak diler âfet-nigeh şehlâ güzel
Ben pesend etdim beğendim sâde sanma o şehi
Heb görenler dediler mânendi yok Hakkaa güzel.
Bana ancak ol kamer tal'at melek haslet gerek
Çeşmime girmez olursa büsbütün dünyâ güzel
Her ne denlü vasf edersen Kenziyâ şâyestedir
Pes sesi kesdim dedim amma güzel amma güzel.

IV
(a.g.e., s. 260)

Sâkıyâ sun camı kim rindâneler derler bize
Zevk u şevk ü gerdiş-i peymâneler derler bize.
Badesin câm-i elestin nûş idüb geldik beri Bâ'is
ol kim mest ü ser-mestâneler derler bize
Bize âhen zenciri dîv ü perî kâr eylemez Kayd-ı
zülfî 'âşık-ı dîvâneler derler bize O
Ger sorarsan, sûfî-i sâlûs, asl-ı neslimiz
Kerbelâyîlerdenüz 'atşâneler derler bize
On iki imâm-ı sudun çâr-deh-i ma'sumlarız
Biz gürûh-ı nâciyüz âyâ neler derler bize?
Bir nazarda cân ü başa eyledik teslîm-i Hakk
Ol sebebden zümre-i merdâneler derler bize
Goncenin esrarını fâş etmeyüz bülbül gibi
Şem'-i Hakka sûziş-i pervaneler derler bize
Biz muhbib-i âl ü evlâdın gulâm-ı hâkiyüz
Kenz-i mahfî hâne-i vîrâneler derler bize.
Sene bin iki yüz kırk tokuz içre
Nakl edem dinleyin bir hoş hikâyet
Kıbrıs bir meşhur yer Ak Deniz içre
Söylenür dillerde bulmuşdur şöhret.
Bunlar dört adadır âlemde nâm-dâr
Mora, Girid, Kırım, Kıbrıs aşikâr
İkisin zabt etdi hile-kâr küffâr
İkisi Islâmda bu dem bu sa'at.
Girid de uğradı bu temaşaya
Bahş oldu Mehemmed Ali Paşaya
Medine vakfıdır Kıbrıs yasaya
Kudüsle Kıbrısı verir mi Devlet.
Fitneden kimsenin yokdur haban
Hiledir daima Frengin kârı Fransız
Balyozı işbu diyarı Zabt etmeye fitne
düşürdi semt semt.


DÂSİTÂN-I KIBRIS
(a.g.e.,c.III,s.63-68)
5. -
Evvel İskeleyi bir bulandırdı
İnleyince halkı yakdı yandırdı
Vaktin valisini, Kelb, inandırdı
Bir pekset yedi kim manend-i âfet
Sonra Kırk Sofu'ya gönderdi nâme
îğva verdi şeytan gibi îmâme
Neşber* ayaklanub kalkdı tamâme
Baf Kasabasına girdi nihayet
Tahir Ağa vaktin mir-i alayı
Anide cem itdi bay u gedayı
Hüseyin Ağayle Hasan ağayı İki
karınmanı gönderdi fikret.
Askere çıkub Baf üstüne süzüldi
İmamın duyunca ömri üzüldi
Kas'badan Lefke üstüne çözüldi
Ol yerde kendine verdi metanet
* Neşber: Rençber
Duydu Mîr-i Alay bu hâl-i düşvâr
O semte de asker çıkardı tekrar
Arbede olmadı bilmem ne esrar
imam yüreklenüb buldı takviyyet
10.
Topcılar duyunca taban sıkdılar
Düşüb arkasına basub yıkdüar
Hasılı bir manastıra dıkdılar
Aman derken erdi Validen himmet.
Buyrultı gönderüb askeri çekdi
Gayrı sanat kurub yemleme dökdi
Kendisini ol semte tahsildar dikti
Cürmin avf eyleyüb giyürdi hıl'at.
Geldi giden dilaverler yerine
Hü'atlar giyürdi serverlerine
Okutdı fermanın geçdi sadrına
Başladı kılmağa adlî adalet.
Baf Ağası mülazimi ashabı
Kapatdı kal'aya çevirdi babı
Kal'ayı vermeyüb kesdi cevabı
Gösterdiler, imdad gelince dehşet.
Heman on gün geçer geçmez arası
Beriden kükredi Karpas râyâsı**
Baş etmişler bir kelb papas vesvası
Şeh'ri basmasına etmişler niyyet.
15.
Duydı Seyyid Ağa bu kem haberi
Tekrar dere eyledi dilâverleri
Baş edüb Hüseyin Ağa ejderi
Su gibi sim zarı akıtdı kat kat.
Anlar gitdi Deli Hacı namıdâr
Tiz yetişüb sancak açdı aşikâr
Bir topla gönülli aldı bir mikdâr
Anide geriye eyledi avdet
Tob sesini gûş eyleyen bulandı
İslâm olan imdâd gelür canlandı
Asker varub Karpas üzre dayandı
Yeniden eyledi merd olan gayret.
Merdler kurd manendi bir yol dağıldı
Her birisi bir ormane yayıldı
Kelle kesüb dil getüren sayıldı
Bahşişler virildi ganî ganîmet.
Avcılar bildiler avun tacını
Hatmetdiler dağda hınzir avını
Şeherlidir asıların taunı Şimdi
değil bu iş eskiden âdet.
* Râyâ: Re'âyâ
** Metinde: istediğin

NEFES

(Eski Belediye Kütüphanesi, istanbul,
Türkçe Cönk No. K. 402, s. 129/3)

Sensin bizim zahir bâtın ulumuz
Aman meded mür'vet pîr Hacı Bektaş
Her tarafdan sana çıkar yolumuz
Alisin, bir adm Şîr Hacı Bektaş.
Horasandan hurûc etdin şânile
Şahlan mat etdin heb bürhânile
Şahlar kulun oldu nice cânile
Her biri kol salmış, der Hacı Bektaş.
Seni sevdik senden yana yıkıldık
Yezidlerin kesretinden sıkıldık
Her birimiz künc-i gamda tıkıldık
Yetiş bu imdâde er Hacı Bektaş.
Keramet kânısın yok senin teki
Mü'minin canısın münkirin seki
Zahirde bâtında dinlesin iki
Yetmiş üç millet der bir Hacı Bektaş
Pirlerin pirisin zât-ı 'âlîsin
Her 'ilmin kânısın şâh ü velîsin.
'Abdal Mûsâ kendi Kızıl Delisin
Sende hatm oldu her sır Hacı Bektaş.
Biz muhibbiz sana candan mâ'ilüz
Eşiğin yaslanur kemter sâ'iliz
Her ne kadar cevreylersen kâ'iliz
Fedadır yolunda ser Hacı Bektaş.
Kul kemter Kenziyem sana dayandım
Himmetinle uyur idim uyandım
Çokların isteğin** verdin inandım
Benim de muradım ver Hacı Bektaş.

"NAME"

(Eski Belediye Kütüphanesi, istanbul,
Türkçe Cönk No. K. 402, s. 141/4 -142/1)

Ey benim vâlide-i sultânım Ve'y
benim cism-i hayât u canım
Özledim cân ile reftârını ben
Ölmeden görmeye dîdârını ben
Yedine değdiği dem bu mektub
Beri 'azmetmiyesin bilâ-matlûb
Matlâbım bir dahi senden bu gerek:
Bana bir duhter-i dilber-rû gerek


Page 4
Arayub bulmalı bir taze bana
Fakîr olsun velî mümtâze bafta
Bilece elde getür var olsun
Bana yâr safta vefâ-dâr olsun
Gece gündüz olayım bir yerde
Dem-be-dem zevk edelim bî-perde
Cün biz ol tarafa varamayuz Terk-i
hizmet edüb arayamayuz
Oğlun İbrahimi gel şâd eyle
Muntazırdır sana imdâd eyle
Yalınız gelmeye korkarsan eğer
Kenzinin ehli safta gayret eder.
Kenzi Baba da bu yanda mevcûd
Ehline var bu dürür bari okud.

KOŞMA

(Eski Belediye Kütüphanesi, istanbul,
Türkçe CönkNo. K. 402, s. 177/2)

Dinle hasb-ı hâlim derûn-ı dilden
Şerh edeyim binbir safta sevdiğim
Cüda düşdim bülbül gibi sen gülden
îşim leyi ü nehâr nida sevdiğim
Hâtırm hoş olsun ey nesli melek
Çekeyim derdini ben şimdiye dek -
Diyâr-ı gurbete düşirdi felek Hayf
oldı gençlikde bafta sevdiğim.
Hasret-i 'aşkıftla ağlar gezerim
Eğnime kareler bağlar gezerim
Cismimi odlarle dağlar gezerim
Gözim yaşı oldı derya sevdiğim.
Sanma senden gayrisini bilirim
Hayâliftle garib göftlüm eylerim
Bafta sen gereksin gayrı ne'ylerim
Güzel olmuş bütün dünyâ sevdiğim
Yakma bu bedeni 'aşkın köziyle
Kenzi kuluft atma halkın söziyle
Tekrar görişmemiz dünyâ goziyle
Müyesser eyleye Mevlâ sevdiğim. •

DÂSİTÂN-ISÜL

(Eski Belediye Kütüphanesi, istanbul,
Türkçe Cönk No. K. 402, s. 32/2 - 33/2)

Kalkandelen içre bir yiğit gördüm
Amma yiğitlerin pehlivanı Sül
Nevbet odasından silâhdar oldı
Merdlik ile aldı bu meydânı Sül.
'Abdu'r-rahmân Paa sever merdleri
Merdliğini gördi çekdi ileri Pizern
gavgâsında var çok hüneri Ol
zaman bildiler kahnmânı Sül.
Ol fütuhat oldı anın yüzinden
Dönmez 'adûlann toksan, yüzinden
Yaralandı kanlar dökdi dizinden
Efendi yolında dökdi kanı Sül.
Yaralandı gine geri dönmedi
Düşmanı bozmadan nârı sönmedi
Ol zaman erliğin kim beğenmedi
Parmak ısırdı heb pîr, civanı Sül.
'Abdu'r-rahmân Pâşâ bendesi ol cân
Kefelik içinde yok ona akran
Gerçi anın Türkçe adı Süleyman
Lakin Arnabudca nâm ü sânı Sül.
Gerçi Amabuddan meşhur er çıkar
Nefsine bahâdır dilâver çıkar
Amma bunın gibi binde bir çıkar
Taş diker merdlikde her zamanı Sül.
Hem sâdıkdır, kande çekersen gelür
Doğrudur, sen sanma fitnelik bilür
Efendi uğruna cân feda kılur Böyle
bir silâhdar sâd kanı Sül. '
Bir ocakdır eksik değil er müdâm
Gâzî Receb Paşa vaktinde İslâm
İslâm Ağa gibi er gelmez temam
Şimdi yerin turub geçdi anı Sül.
Efendi hakkında 'aksi düş görmez
Fıkarâ 'isyanın üç dört beş görmez
Bir kimseden rişvet alub iş görmez
Hezâr defa oldı imtihanı Sül.
Efendim emr etdi gitdi sefere
Bir kahrımân görsün Mosko kefere
Başbuğ oldı ol merd bunca nefere
Ağa-yı zi-şândır bi-gümânı Sül.


Huda ol şeh-bâze vermüye keder
Sağ esen gelmesi olsun müyesser
Zîrâ dâi'rede gerekdir ol er
Hakk erenler olsun hıfza canı Sül.
Merdliğine söz yok kim aşikârdır
Arnabûdca dahi türkisi vardır
Kenziden muhtasar bir yadigârdır
Söylensün dillerde dasitanı Sül.


DASİTAN

"METH-ÎASÂKİR-Î MANSÛRE"
(Eski Belediye Kütüphanesi, istanbul,
Türkçe CönkNo. K. 402, s. 56-57)

Gâzî Sultân Mahmûd sirâc-ı İslâm
Dâ'im Hazret-i Hakk ola yaveri
Hızmet-i din içün etdi ihtimam
Tevfik-i subhânî olsun rehberi.
Leyi ü nehâr sa'y eyledi bu dine
Nizâm virmek içün rûy-i zemine
İntikam kasdı edüb hâyin-i dine
Buldı belâların anlar her biri.
İndi tâli'ine burc-ı hidâyet
Erişdi şübhesiz 'avn u 'inayet
Küffârın başına kopdu kıyamet
Dilerim cehennem olsun yerleri.
Hakk Te'âlâ 'ömrin eyleye müzdâd
Sayesinde olsun dostları dil-şâd
'Asker-i Mansûre eyledi îcâd Koydı
din yolına cân ile seri.
Sadr-ı a'zâm Selîm Mehemmed
Paşa Gelmemiş nazîrî cihâne hâşâ
Bi'1-ittifâk etdi tertib ü inşâ Oldı
cümle vüzerânın serveri.
Ser-'asker Paşadır cümleye serdâr
İdare etmeğe 'askeri her bâr
Oldı her beldede 'askeri izhâr
Piyade süvari tutdı her yeri
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Gerçekten son derece kaliteli bir paylaşım..
Duygulara hitap eden, yüreklere seslenen bir şair...
Paylaşım için teşekkürler...
 

T-Decky

New member
Katılım
16 May 2011
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kıbrıslı Âşık Kenzi

:) çok güzel
 
Üst