Kıbrıs'ta Yunan Darbesi

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Kıbrıs'ta Yunan Darbesi


1967 tarihinde Türkiye'nin baskısı sonunda Kıbrıs'tan ayrılmak zorunda kalan Grivas 1971 Ekimi'nde tekrar Ada'ya döndü. Grivas'ın hedefi, kendisine göre ENOSİS önündeki en büyük engel olan Makarios'tu.
Gerçekten de politikasında çok büyük değişiklikler yapan Makarios, ENOSİS'in tek başına Rumlar veya Yunanlılar tarafından gerçekleştirilemeyeceğini, Türkiye'nin bu konuda en büyük engeli oluşturduğunu görmüştü. O'na göre konu uluslar arası platformda destek sağlamakla halledilebilirdi. Diğer yandan Kıbrıs Rumları'nın seçimle işbaşına getirdikleri bir Cumhurbaşkanı idi. ENOSİS'le Yunanistan'ın Kıbrıs'ta bir valisi durumuna düşmek istemiyordu(1).

Adaya dönen Grivas, EOKA terör örgütünü yeni baştan organize etmeye başladı. Böylece yeni teşkilat EOKA-B adıyla sahneye çıktı(2). O zamanlara kadar Makarios yanlısı bir tutum izleyen Nikos Sampson da, Grivas'ın örgütünü desteklemeye başladı(3).
Diğer yandan Kilise içindeki Grivas yanlısı Sinod üyelerinin çalışmaları da, Makarios yanlısı Fileleftheros gazetesinin 17 Mart 1973'te yaptığı açıklama ile kamu oyuna duyurulmuştu. Bunun üzerine New York Times'e bir demeç veren Kitum Piskoposu Anthimos, Makarios'u "dini yetkileri gasp etmiş bir kişi" olarak suçladı (17 Nisan 1973). Bunun üzerine, Grivas'la işbirliği yapan Sinad üyesi üç piskopos Kilise'den ihraç edildiler(4).
1972'de Makarios'la Grivas arasında mektuplaşma olmuş, daha sonra iki lider arasında bir görüşme sağlanmış, ancak görüşmede bir anlaşmaya varılamamıştı.
Makarios ile Grivas arasındaki görüşmelerin olumlu sonuç vermemesi üzerine EOKA-B terör eylemlerine başladı. Grivas, Kıbrıs Sinod'undan ihraç edilen üç piskoposun EOKA-B militanlarının himayesinde görevlerine devam edeceklerini ilan etti.
26 Temmuz 1973 gecesi harekete geçen Grivas'a bağlı EOKA-B militanları, Limasol polis merkezini yakıp, Makarios yanlısı polisleri de kaçırdılar(5). 27 Temmuz gecesi de Rum Ticaret Bakanı Kolokasidis'in evi ile Lefkoşe'de bir fabrika bombalandı. Bununla da yetinmeyen EOKA-B militanları, Rum Adalet Bakanı Vakis'i de kaçırdılar.
Bunun üzerine harekete geçen Makarios taraftarları, EOKA'cı olarak bilinen kişileri evlerinden toplanmaya, sorgusuz sualsiz hapse atmaya başladılar. Mücadelenin iyice kızıştığı bir sırada Grivas öldü. 27 Ocak 1974 günü Limasol'da saklı bulunduğu kuyumcu Makarios Hristodulis'in evinde ölen(6) Grivas'ın cenazesi 28 Ocak'ta aynı evin bahçesine gömüldü. 1 Şubat 1974'te Grivas'ın ölümü açıklandı.
Grivas'ın ölümünden sonra, EOKA-B'nin liderliğini, yardımcısı Georgios Karusos üstlendi. Erenköy çarpışmalarına katılan Karusos, 1971 yılında Grivas'la birlikte gizlice Ada'ya çıkmıştı. Terör hareketleriyle ENOSİS mücadelesinin başarıya ulaşamayacağını ve "mücadelenin siyasi alana kaydırılmasını" savunan Karusos'a büyük bir tepki gösteren bir grup EOKA'cı karşı harekete geçtiler. Bunun üzerine Karusos, 16 Şubat 1974'te Yunanistan'a kaçmak zorunda kaldı(7).
EOKA-B içindeki iç mücadele Makarios'a istediği fırsatı vermişti. Makarios 25 Nisan 1974'te yayınladığı bir bildiri ile EOKA-B'yi kanun dışı bir örgüt olarak ilan etti.
26 Haziran 1974'te yapılan bir açıklamada EOKA-B'nin Yunanistan'dan verilen emirlerle yönetildiği ve Yunan Milli İstihbaratı ile ilişkisinin bulunduğu, bundan böyle Rum Milli Muhafız Ordusu'nun Kıbrıs Rum Yönetimi'ne bağlanacağı açıklandı.
Makarios, 2 Temmuz 1974'te Yunan Cumhurbaşkanı General Gizikis'e bir mektup gönderdi. Yunan cuntasının çalışmalarını teşhir etmek isteyen Makarios, mektubu basına da vermişti.
Makarios, mektubunda şöyle diyordu:
"Sayın Cumhurbaşkanı, en kesin şekilde belirtmeliyim ki, EOKA-B tedhiş örgütünün faaliyetlerini Yunanistan'daki askeri rejimin ileri gelenleri desteklemekte ve yönetmektedirler.
Sayın Başkan, bir çok defalar maddi varlığımı ortadan kaldırmak için görünmeyen bir elin Atina'dan buraya uzandığını, hatta bazen bana değmek üzere olduğunu hissetmişimdir. Böyle olmakla beraber bu konuda hiçbir şey söylemedim. Ancak bütün Kıbrıs Rum halkı ıstırap çekerken, Milli Muhafız Ordusu'nda görevli Yunanlı subaylar, Atina'nın teşviki ile, devletin yıkılmasını amaçlayan ve cürüm teşkil eden faaliyetleri desteklerken susmak ve bunları gizlemek mümkün değildir.
Yunan Hükümeti, Milli Muhafız Ordusu konusundaki bütün tutumu ile, Kıbrıs Devleti'ni yıkmayı amaçlayan bir politika takip etmişlerdir. Milli Muhafız Ordusu'nda görev yapan Yunanlı subayların geri çekilmesini istiyorum(8)."
Makarios, mektubu basına vermekle de yetinmemiş, Çekoslavak televizyonu muhabiri Ondorouch'a verdiği demeçte; Kıbrıs'ın bağımsızlığını tehdit eden Yunanistan'ın bu tavrını sürdürmesi durumunda, Ada'nın taksim edileceğini açıklamıştı.
Ertesi gün toplanan Rum Bakanlar Kurulu, askerlik süresini 14 aya düşürdü, 10 bin kişilik ordu 5 bine indirildi ve polis teşkilatının güçlendirilmesi kararını aldı(9).
Makarios'un bu kararı, Yunanlı subayların tahrik ettiği Rum askerlerin olaylar çıkarmasına neden oldu. 3 Temmuz 1974 akşamı Metaksas Meydanı'nda toplana Rum askerlerin taşkınlıkları üzerine olay yerine gelen polislerle askerler arasında çatışma çıktı. Çatışmada yaralananlar oldu. 4 Temmuz 1974 tarihli TA NEA gazetesi, "Akşamki olaylar isyanın ilk belirtileridir" ifadesini kullandı. Aynı gün toplanan Rum Temsilciler Meclisi'nde konuşan Nikos Sampson, Rum Milli Muhafız Ordusu'ndan 5 bin askerin terhis edilmesi kararını şiddetle protesto etti(10).
Bunun üzerine 5 Temmuz günü bir basın toplantısı düzenleyen ve Yunanistan'ı "Kıbrıs Devleti'ni yıkmaya çalışmak"la suçlayan(11) Makarios, İngiliz televizyonuna da şu açıklamayı yaptı:
"Yunan hükümetinin reaksiyonuna bakılmaksızın Rum Milli Ordusu'nun mevcudu 20 Temmuz'da azaltılacaktır. EOKA-B, Kıbrıs Rumlarını bir iç savaşın eşiğine sürüklemiştir. Bu teşkilat, Yunan askeri rejimi tarafından desteklenmekte ve yönetilmektedir. Elimizde bulunan belgeler, Atina'nın, EOKA-B'nin tedhiş faaliyetlerindeki suçunu şüphe bırakmayacak bir şekilde ispatlamaktadır(12)."
Başpiskopos Makarios'un bu açık suçlamalarından sonra Atina için yapacak tek bir şey kalmıştı: Darbe... Kıbrıs'taki Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı Yarbay Konstantinos Kobokis Atina'ya çağrıldı. Daha sonra Yunanistan'a çağrılan Rum Milli Muhafız Ordusu Komutanı General Georgios Denissis ile Rum Milli Muhafız Ordusu Genelkurmay'ında görevli Mihalis Georgitsis'e, "Makarios'un öldürülmesi bahasına mutlaka darbe yapılması" emri verildi.
Darbenin 15 Temmuz sabahı yapılması planlanmıştı. Bu sırada Makarios, Trodos dağındaki yazlık evinde hafta tatilini geçiriyordu. Maglis adlı bir Rum iş adamının darbeyi haber vermesine rağmen Makarios hiçbir tedbire gerek görmedi.
Rum Milli Muhafız Ordusu'na ait üç tank, planlandığı üzere 15 Temmuz sabahı Başkanlık Sarayı'na saldırdı. Makarios, saraydan gizlice çıkarak Baf'a kaçtı. Strovolo'daki Cikko Manastırı'na bağlı Medohiyon ile Makarios'un Girne'deki yazlık sarayı Bella Pais'e baskın düzenleyen Rum Milli Muhafız Ordusu'na bağlı birlikler Makarios bulamadılar.
Saat 09:00'da, Rum Radyosu, Lefkoşa Havaalanı ve Telekomünikasyon Merkezi'nin işgali tamamlanmıştı. Rum radyosundan Yunan Milli Marşı çalınmasına başlanmış ve saat 09:10'dan itibaren darbecilerin açıklamaları okunmaya başlanmıştı. Makarios yanlısı polislerin karşı koymaya başlaması üzerine darbeciler, saat 10:00'da radyodan "Makarios'un öldüğünü ve karşı koyanların derhal öldürüleceğini" ilan ettiler.
Darbenin yapılması ve arkasından Rumlar arasında çatışmanın başlaması Kıbrıs Türk kesiminde büyük telaşa neden olmuştu. Bayrak Radyosu'ndan bir mesaj yayınlayarak "darbenin Rumlar arasında bir iç mesele olduğunu ve Türkleri ilgilendirmediğini" vurgulayan Türk lideri Rauf Denktaş, Türkiye'nin müdahalesini istedi.
KAYNAK:
Çay, Abdulhaluk Mehmet-; Kıbrıs'ta Kanlı Noel-1963, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1989.

DİPNOTLAR:
1) Süleyman Oğuz, Kıbrıs-Ekonomik ve Sosyal Yönleriyle-, İstanbul 1975, s. 45-47.
2) Pierre Oberling, s. 120.
3) Nikos Sampson'un taraf değiştirmesinin en önemli sebebi Makarios tarafından 1972 yılında ithal edilen Çek silahlarıyla ilgili ihtilaftır.
Çekoslavakya'dan ithal edilen ve gizlice Kıbrıs'a sokulan bu silahlar Başpiskoposluk binasına getirilerek bodrum katına depolanmıştı. Olayın ortaya çıkması üzerine Türkiye, Kıbrıs Rum yönetimini bu silahların "Kıbrıs Türklerine karşı kullanılacağı" endişesiyle protesto etti. Diğer yandan Yunanistan Hükümeti haber verilmeden yapılan bu silah ithaline kızmış ve bu silahların derhal Rum Milli Muhafız Ordusu'na teslim edilmesini istemiştir. Yunanistan'ın Lefkoşa Büyükelçisi Konstantin Panayiotakos'un ilettiği Yunan isteği Makarios tarafından kesin olarak reddedildi. Yunanistan'ın daha sonra teklif edeceği alternatifler de gene Makarios tarafından reddedilecektir. Mesele, Kıbrıs Rum Hükümeti ile Yunanistan arasında açık bir mücadelenin başlamasına sebep oldu. Bu olay, Nikos Sampson'un da Makarios'tan kopmasına, hatta onu "hain"likle suçlamasına sebep olacaktır.
4) Pierre Oberling, s. 120.
5) F. Kürşad-M. H. Altan-S. Egeli, s. 246.
6) F. Kürşad-M. H. Altan-S. Egeli, S. 270; Pierre Oberling, s. 125.
7) Rumlar arasındaki iç mücadele hakkında Nikos Sampson enteresan bilgiler vermektedir: "Devlet, muhalefetten ve EOKA-B'den gelen şiddete karşı şiddetle cevap veriyordu... Baf'da Enosis yanlısı 25 kişinin dükkana havaya uçurulmuştu. Her iki taraftan da cinayetler işlendiğini de unutmamalıyız." (Bk. TAK, Özel Sayı: 1/89).
8) T. C. Lefkoşa Büyükelçiliği, Rum Basın Özetleri, 2 Temmuz 1974; Ayrıca bkz. Necati Münir Ertekün, s. 243 vd; R. R. Denktash, The Cyprus Triangle, Lefkoşa 1982, s. 122-127; Pierre Oberling, s. 126.
9) T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği, Rum Basın Özetleri, 3 Temmuz 1974.
10) T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği, Rum Basın Özetleri, 5 Temmuz 1974.
11) T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği, Rum Basın Özetleri, 6 Temmuz 1974.








 
Üst