Kin Kapısı ve Bizimkiler

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Kin Kapısı ve Bizimkiler





PKK'ya af planlarının yapıldığı, Ulu Önder Atatürk'ün 'Fesad ve hıyanet ocağı' diye tarif etttiği Patrikhane'nin açılması için her türlü tavizin verildiği günümüzde belki birilerine ''akıl-izan verir'' diye bugün tarihin tozlu raflarında gezinmek istedim...
Patrikhane ile başındaki patriğin statüsü Lozan'da ve laik cumhuriyetin anayasası başta olmak üzere ilgili yasalarıyla belirlenmişti. Genç cumhuriyetin Patrikhane ile ilgili en önemli düzenlemesi, Osmanlı dönemindeki başına buyruk özerkliğine ve evrensel bir dini merkez olma durumuna son vermek olmuştu. Hatta Mustafa Kemal Atatürk, Patrikhane'nin Vatikanlaşması nı engellemek için 1936'da bir beyanname yayınlayarak; Patrikhane başta olmak üzere azınlık cemaat vakıflarının ellerinde bulunan bütün malları tespit edip, kamulaştırmayı amaçlamıştı. Cemaat vakıflarının beyannamelerinde yer alan mallar dışında başka mal sahibi olmalarını da yasaklamıştı. Daha da önemlisi Osmanlı döneminde görevde bulunan 40 metropolit vardı. Atatürk, bu kadar metropolitin gereksiz olduğunu söyleyerek bu sayıyı 7'ye indirmişti. Ne yazık ki Atatürk, Patrikhane ile ilgili olan projelerini tam olarak uygulayamadan; özellikle de cemaat vakıflarının ellerindeki mal varlıklarını kamulaştırmadan hayata veda etti. Ondan sonra gelen yöneticiler ise bu duruma duyarsız kaldılar. Atatürk'ün yapmaya çalıştığı bu düzenleme kuşkusuz laikliğin bir gereği olduğu kadar, Osmanlı döneminde yaşanan acı deneylerin de bir sonucuydu.
ATHENAGORAS'LA BAŞLAYAN SÜREÇ


88001.jpg


ANCAK,
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayata veda etmesinden sonra onun planları rafa kaldırıldı. Atatürk'ün bir ''Fesad ve hıyanet ocağıdır" dediği yere imtiyazlar sağlandı, sağlanıyor. Özellikle 1948 yılında Amerika'nın ünlü Marshall Yardımı'yla birlikte göndermiş olduğu Patrik Athenagoras'ı Patrikhane'nin başına oturtmak hem laik devlet teorisine hem de ruhani liderlerin Lozan'da sınırlanan görev yetkilerine aykırıydı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan biri asla dini bir lider olarak Patrik seçilemezdi. Athenagoras'la birlikte Lozan ilk defa delindi. Yani Patrikhane, megalo ideacıların hainlik yuvası halena geldi.
Heybeliada Papaz Okulu, 1971'de özel yüksek okulların kapatılması yönündeki bir kararla, başka birçok yüksek okul ile birlikte kapatılmıştı. Şimdi ısrarla açılması isteniyor ve AKP'nin ilk gündem maddeleri arasında.
HAİNLİĞE DEVAM...
PATRİKHANE
'nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni tanımadığı Bartholomeos'un şu sözlerinden anlaşılıyor: "Ekümeniklik bize ait tarihi bir sıfattır ve bundan vazgeçmeyiz. Onlar bize kim olduğumuzu söyleyecek değiller."
''Onlar'
' diye tarif ettiği ise Türkiye'nin yöneticileri.
Fener Rum Patrikhanesi'nin bugünkü konumu da, mütareke ve işgal dönemindeki etkinliğinden farklı değil. Türkiye'nin Avrupa Birliği macerasına dayalı olarak peş peşe çıkarılan uyum yasaları ve azınlık hakları tartışmaları ekseninde, Patrikhane'nin sık sık gündemde olması, mütareke dönemindeki yapıyla birebir örtüşüyor. Açıkça söyleyelim; Patrikhane, o dönemki işlevi ve etkinliği ve de hainliğini bugün de aynısıyla sürdürüyor.
Gelin şimdi Patrikhane'nin içine tarihi bir yolculuk yapalım ve ''Kin Kapısı''nı inceleyelim. ''Nedir bu Kin Kapısı'' diye sorarsanız ben de ''Buyurun okuyun'' diyorum:
Rumlar, 1814'te ''Etniki Eterya'' adıyla gizli bir cemiyet kurdular. Bu cemiyetin gayesi, İstanbul'da bir yangın çıkarıp arkasından katliâm başlatarak, halkı dehşete düşürmek, sonra donanmayı yok etmek ve padişah 2. Mahmut'u saf dışı bırakıp, Osmanlı Devleti'ni yıkıp yerine Bizans Devleti kurmaktı.
O zamanki İstanbul Rum Patriği Gregorios da bu gizli cemiyetin içindeydi.
Ancak, Sultan Mahmut, bu fesat cemiyetinden haberdardı. İsyanı tam zamanında bastırdı. Hıyaneti kesinleşen Patrik Gregorios, Patrikhane'nin orta kapısında asıldı.
Onun asıldığı kapıya "Kin Kapısı" denildi ve "Burada bir Türk büyüğü asılmadan bu kapı açılmayacak" diye de yemin edildi.
O kin, bugün de artarak sürüyor. Türk'e asırlardır kin kusanlara ise yöneticilerimiz el uzatıyor.


İlgili izlek...

 
Üst