KKTC'siz Gelecek Düşleyenlere Hadleri Bildirilir !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
KKTC'SİZ GELECEK DÜŞLEYENLERE HADLERİ BİLDİRİLİR !

Bu başlığı atarken, büyük büyük laflar yazıp, ucuz kahramanlık yapmak değil niyetim. KKTC’yi gözden çıkarmamızın imkansız olduğunu bunu isteyenlerin niyetlerinin ne olduğunu ve vatandaşı nasıl bir aldatmacayla oyaladıklarını anlatmaktı maksadım.

“BM Özel Danışmanı Alexander Downer, Alithia’ya verdiği mülakatta, Kıbrıs konusunun özüne ilişkin BM’nin ne düşündüğünü açık etmiştir Downer; “.istenilenin; Kıbrıs’ın iki bölgeli iki toplumlu, siyasi eşitliği, tek egemenliği, tek uluslararası temsiliyeti ve tek vatandaşlığı olan bir federasyon olarak yeniden birleşmesi olduğunu” söylemiş.

Çok güzel! Rum tarafının da istediği zaten bu değil mi? Peki yanlış bunun neresinde? Türk tarafı da bunu istiyorsa neden anlaşma sağlanamıyor?

Downer bunun da cevabını veriyor: “ Zorluğun iki bölgelilik ve iki toplumluluk olarak adlandırılan noktada olduğuna işaret ediyor. “Kıbrıs’ta bir Kıbrıs Türk bölgesi olacak olması toprağın ve mülkiyetin kalbine götürüyor. Çok hassas meseleler ve birleştiklerini kimse reddetmiyor” diyor!

İşte bu nokta da Downer haklı gerçekten de bu çok hassa bir konu ve Türk tarafı bu görüşmelerde, devletinden ve sınırlarından vazgeçmeyeceğini her fırsatta belirtmiştir. Sayın Talat bile Downer’in ve Rumların tezlerini savunsa da sözlü anlaşmaların dışında daha ileri bir adım atamamıştır bu konuda. bu gün gelinen son nokta da ise bu sözlü anlaşmaların hiç bir ehemmiyeti olmadığını da Downer’in endişelerinden anlıyoruz…

Federasyon sınır olmadan iki ya da daha fazla devletlerin birleşmesinden meydana geldiğine göre, demek ki, Downer endişesinde haklıdır. Şöyle ki; Downer; Hem iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliği olan bir birleşmeyi savunuyor, hem de ardından da zorluğun yine bu iki bölgelilikten kaynaklandığı itiraf ediyor! Daha da ileri giderek, Kıbrıs’ta bir “Kıbrıs Türk Bölgesi” olmasını toprak ve mülkiyet sorununun kalbi olarak gösteriyor!

Peki bu ne demek? Bunu nasıl anlamalıyız? Bunu şöyle mi anlamalıyız? Kıbrıs’ta sınırlar kalkacak, tüm göçmenlerin hepsi yerlerine dönecek, fakat Türkler Rumların yaşamalarına izin verdikleri bölgelerin dışına çıkmayacaklar. Federasyon kabul edildiğinde Türklerin içinde ki yabancı olarak görülen Türkiye kökenli tüm vatandaşlar geri gidecek. Yani 1974 öncesine dönülecek, 1963’te, Türklerin silah zoruyla siyasi iradelerinin gasp edildiği, 1960’ta kurulan sözde Kıbrıs Cumhuriyetine geri dönmek olarak mı anlamalıyız.

Downerin sözleri ancak bu şekilde okunur ve anlaşılır. İşte o zaman da Kıbrıs meselesinin kalbi bu nokta olur ve BM’de bu nokta da, Kıbrıs’ın kalp yetmezliğine uğramasına sebep olur.

Rumların, Hristofyas’ın dönüşümlü başkanlık, ağırlıklı oy ve TC kökenlilerle ilgili önerilerini Kıbrıslı Türklere hediye olarak gördüğüne işaret eden gazete, Downer’ın bu konudaki yorumunu sorduğunda aldığı cevap ta yine Rumları haklı, Türkleri haksız gösteren bir cevap olmuştur.

“İdealizme ve idealistlere hayranım ama başarılamayan ideolojilerin hiçbir değeri yoktur. Diğer bir deyişle, hiç uygulanamayacak bir politika, kötü politikadır” diyen downer; Hristofyas’ın da, Kıbrıs’ta işleyebilecek tek çözümün iki bölgeli iki toplumlu federasyon olduğuna inandığını söyleyerek onu bu konuda haklı görmektedir. Türk tarafının ise 1960’taki gibi üniter bir devlete geri dönüşü kabul etmelerinin asla söz konusu olmadığını belirtiklerinin de altını çizmektedir. Bu fikrini beyan ederken de en garibi de Bunu anladıklarını, Kıbrıs yeniden birleştirilmek istenirse bunun başarılmasının tek bir yolu olduğunu, tarafların her istediğinizi alamayacağını, öteki tarafın isteğini de dikkate alınması gerektiğini, Hristofyas’ın da bunu yaptığına inandığını söylemesidir.”

Madem ki Hristofyas bunu yapıyor, Türklerle iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliği olan bir birleşme istiyorsa, Türkler de bunu istiyorsa tüm Rum göçmenlerin yerlerine dönmesini, Türkiye kökenlilerin de Ada’yı terk etmelerini istiyor. İki bölge olacaksa arada bir de sınır olacaktır. Eğer bu bölgelerin birinde özellikle Türk bölgesinde isteniyor bu Rumlar ve Türkler karışık oturacaksa siyasi eşitlik nasıl sağlanacak. Nüfus nasıl korunacak. Downer’in, Hristofyasın yaptığına inandığını söylediği bu mudur? Bu doğrudan Türk nüfusuna, sözde bırakılan bölgede müdahaledir. Sınırlar da sözde vardır ama özde Rum hakimiyeti hüküm sürecektir her iki bölgede de!

Acaba bu ikili kendilerini çok akıllı Türkleri de aptal mı görüyor? Eğer gerçekten akıllıysalar şöyle dönüp Türk’ün tarihine bir bakarlar. Türkler tarihleri boyunca haksızlıklar karşısında hiç boyun eğmemişlerdir. Bu günde bu yapılanlara Kıbrıs Türkleri olarak ve Türkiye’nin de gücüyle bu haksızlıklara, hilelere ve tahakküme boyun eğmeyeceklerdir… KKTC’siz bir gelecek düşleyenler eninde sonunda yenilgiyi tadacaklardır. Bunlar ister içimizden olsun, isterse de dıştan olsun! Hadleri bildirilecektir.


Ayla Berkin
28.06.2011

 
Üst