Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
SEYYİT ONBAŞININ YÜREĞİ...
215 Okkalık top mermisinde.
Seyyit onbaşının yüreği.
Allahım vatanımızı koru.
Kıyamete kadar baki eyle
Şanı yüce Türk''ü Türklüğü...
Dayan Seyyit onbaşım dayan.
Hörelen düşmanın üstüne.
Bu üçüncü mermi.
Savaşın seyrini.
Nasılda değiştirdi.
Patlayacak yanacak şimdi.
O kalın zırhlı OCEAN.
Alevler sardı denizi.
Batıyor işte zırhlı.
Batıyor koca OCEAN.
Yüzbaşı koştu geldi.
Sarıldı Seyyit onbaşıya.
Onlarca öptü kutladı.
Seviçten ağlıyordu.
Seyyit onbaşı.
Gözlerinden akan yaşlar.
Toprağı ıslatıyordu.
Yüceltik bu güzel vatanı.
Yüceltik bu şanlı bayrağı.
215 Okkalık top mermisinde.
Seyyit onbaşının yüreği.
Ey! büyük ALLAHIM!
Koru kıyamete kadar.
Baki eyle Türk''ü Türklüğü...
OCAKBEY
Arif ocakçı ocakbey
Cevap: Koca Onbaşı Seyyit'in Yüreği...
SEYYİT ONBAŞININ YÜREĞİ...
Şimdi olayı nakledelim:
Büyük patlama…
18 Mart günü saat 17.00 olmuştur. Deniz savaşı bütün hızı ve şiddeti ile devam etmektedir. O ana kadar Türk topçusunun maharetli atışları ve Nusret’in gizlice döktüğü mayınlarının yardımı ile düşmanın Bouvet zırhlısı batırılmış Inflexible ve Irresistible ise ağır yaralanarak yan yatmış
düşmanda bir panik havası görülmeye başlanmıştı. Yan yatmış olan Irresistible’in hemen yanından Ocean isimli zırhlı bağından boşanmış azgın bir at gibi tekme savururcasına
sağa sola ateş kusarak pervasız bir şekilde ileri gitmeye başlamıştı. Bilhassa Rumeli Hamidiye ve Rumeli Mecidiye tabyaları bu zırhlının açtığı ateşlerle toz duman içinde kalmıştı.
Tam o sırada Rumeli Mecidiye tabyasının ağır toplarının bulunduğu kısma Ocean’ın fırlattığı büyük bir düşman mermisi düşmüş
tabyanın cephaneliği isabet aldığından büyük bir infilak meydana gelmişti. Taş toprak ve insan parçaları havaya savrulmuş
tabya toz bulutları içinde kalmıştı.
Tabyada topçu yardımcılığı yapan
Balıkesir’in Havran-Çamlık (bügünkü ismiyle Kocaseyit) Köyü’nden Mehmet oğlu Seyit Onbaşı
patlamanın tesiriyle üzerine örtülmüş olan taş toprak parçalarını silkeleyip
başını kaldırdı
sağa sola bakındı. Hâlâ yaşıyordu. Şükür yaralanmamıştı da. Yanıbaşında takım arkadaşı Ali’yi gördü:
-Arkadaşlar nerdeler?
-Arkadaşlar mertebelerini buldular. Hepsi şehit oldular. Sadece sen ve ben kaldık.
Seyit doğrulup boğaz sularına bir göz attığında çok heyacanlandı. Düşman zırhlılarından bir tanesi (Ocean) sağa sola alev kusarak hızla ilerliyordu. Hemen istihkamdaki toplara bir göz attı. Bir tanesi dışında hepsi kullanılamaz derecede hasara uğramıştı. Çalışır vaziyette olan topa ait mermileri kaldırıp namluya sürülmesine yardımcı olan vinç tertibatının parçalanmış olduğunu fark etti. Ama birşeyler yapmalıydı.
İşte o an
Yerde
çalışabilir vaziyetteki topa ait dört adet mermi vardı. Sağına soluna bakındı başka mermi de kalmamıştı. Topun atış yapabilmesi için yerde duran mermilerin
birkaç basamaktan oluşan topun merdiveninden yukarı çıkarılıp namlu haznesine sürülmesi gerekiyordu. Ani bir kararla mermilerin yanına gitti. Arkadaşına:
-Gel Ali! Yardım et de şu mermiyi sırtıma alayım. Dedi. Arkadaşı şaşkın şaşkın bakarak:
-Bu mermilerin her biri 215 okka(275 Kg.) çeker. Kaldıramazsın Seyit! dedi.
-Bir deneyelim! diye cevap verdi.
Ellerini toprağa bulayıp tuttukları mermiyi Seyit’in sırtına koymaya muvaffak oldular. Seyit kemiklerinin çatırdadığını duyar gibi oldu. Gözlerinin önünden şimşekler geçtiğini zannetti. Boyun damarları parmak gibi dışarı çıkmıştı. Hafif sendeledikten sonra topun merdivenlerini teker teker
yavaş yavaş çıktı. Arkadaşının yardımiyle mermiyi topa sürmeye muvaffak oldu. Nişan tertibatını yeniden ayarla¤¤¤¤¤ besmeleyle ateşledi. Bu üçüncü mermi
gemiye kıç tarafından su hizasından isabet edip patladı. Geminin dümen tertibatı parçalandı. Dümensiz kalan gemi geniş yaylar çizerek başıboş sürüklenmeye başladı.
Koşar adım yanlarına gelen batarya komutanı Hilmi Bey
yanlarında iki Alman subayı olduğu halde takdir dolu gözlerle bakarak:
-Sen miydin Seyit? Vurdun gemiyi
dedi.
Ocean sulara gömülüyor
Az sonra kulakları sağır eden bir patlama oldu. Denize baktıklarında az önce Seyit’in dümenini tahrip ettiği
başı boş dolaşmaya başlayan geminin
siyah dumanların içinde kaldığını
dumanlar biraz dağıldığında da yan tarafa doğru yatmakta olduğunu gördüler.
Evet Ocean başıboş ve dümensiz kaldığı için Nusret’in mayınlarından birine çarpmış ve hızla batıyordu. Siperlerin arkasından ve gözetleme yerlerinden tekbir sesleri yükseliyor
alkışlarla ortalık çınlıyor
birbirlerine sarılan komutan ve askerler sevinç gözyaşlarına boğuluyordu… Seyit Onbaşı’nın attığı mermi
bir tek mermi
çılgın Ocean’ı durdurmakla kalmamış savaşın kaderini de değiştirmiştir.
Ertesi günü istihkamları tek tek dolaşmaya başlayan Müstahkem Mevki Komutanı Cevad Bey
Seyit’in kahramanlığını öğrenir:
-Evladım bu mermileri nasıl kaldırıp
topun namlusuna sürdüğünü bize gösterebilir misin?
Seyit biraz mahcup bir eda ile
aynı türden bir merminin yanına gider
ellerini toprağa sürer
besmele çekerek mermiye sarılır
fakat mermiyi yerinden bile kımıldatamaz. Bu tarihi olayın belgelenmesi için
merminin ağaçtan bir modelini yaparlar
Seyit Onbaşı’ya bunu kaldırtarak fotoğrafını çekerler. Gerçekten de bu fotoğraf dünya basınında yer almış ve bugün de arşivlerde mevcuttur.
alıntı