Kolay Yol Yok Artık!

Miktat ALGÜL

Onursal Üye
Katılım
28 Eyl 2008
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kolay yol yok artık!


Polonya kökenli büyük İngiliz yazarı Joseph Conrad'ın, 'Secret Agent' (Gizli Ajan) adlı bir romanını vardı. 1880'li yıllarda Londra'da peşpeşe bombalar patlar, bir Scotland Yard komiseri bu işin peşine düşer. Bombaları patlatanlar, o dönemin en popüler yükselen hareketi anarşistlerdir. Ama olayın ardında, o dönemde Marx'a değin bir sürü sosyalist siyasi mülteciye kapılarını açan İngiliz hükümetinin geleneksel liberal siyasetinden hoşnut olmayan 71 Paris Komünü kıyımlarını yeni bırakmış olan Fransız yönetimi vardır. Londra'yı paniğe sokarak, artık bir siyasi sığınma merkezi olmaktan çıkarmak vardır hesapta.

Conrad, İngiliz kökenli olmamakla birlikte, İngiliz edebiyatına en büyük katkıyı yapmış artık İngiliz klasiklerinin en vazgeçilmez yazarlarından biri. Eğer, sömürüyü anlamak istiyorsanız, onun kitapları edebiyat alanında en başta okumanız gereken kitaplar arasındadır. Bir 'Lord Jim', bir 'Nostromo' ya da bir 'The Heart of Darkness' (Karanlığın Yüreğinde) okumadan, sömürgeciliğin Hindistan'dan Afrika'ya, Güney Amerika'dan Hindi Çini'ne uzanan maceracı dürtüsünü, bunun insan psikolojisi içindeki boyutlarını kavrayamazsınız...

Londra'ya yönelik son bomba tehdidi, IRA'nın bombalı eylemleri olmuştu. Ama şiddet eyleminin de demek daha şövalyece olanı varmış! IRA defalarca Londra'da hayatı felce uğratmayı başardı. Ancak, bombadan kısa zaman önce haber verildiği için, can kaybı olmazdı.

Kitle kıyımına yönelik hiçbir eylemin, hiçbir siyasi tavrı olamaz.

Bu tür eylemler, sadece tükenişi, bir siyasi gelecekten umut kesmeyi yansıtır, aynı Narodniklerdeki gibi, bir çeşit nihilizm vardır, hayatı değiştirme konusunda umutsuzluk...

Kitle kıyımı aynı zamanda insanları kayıtsız şartsız teslim almaya yöneliktir.

Haçlı Seferlerinin kıyımları buna bir örnektir.

Ve modern dünyada Küresel kapitalizmin fetihleri...

Küresel kapitalist sistemin sömürü tarihi aynı zamanda bir emeğin ve mazlum milletlerin tarihidir. Mesela günümüz Irak işgali.
Amerika'nın son 500 yıllık tarihi, kuzeyden güneye, Yerli Halkların kıyımının tarihi değil midir?

Fransızların Cezayir, Madagaskar kıyımları, Belçikalıların Kongo'da yaptıkları, gecikmiş Almanlar kısa sürede Batı ve Doğu Afrika'da korkunç kitle kıyımlarına imza atmadı mı?

Geçenlerde Alman Dışişleri Bakanı, Batı Afrika'yı ziyaretinde, 20. yy. Başındaki bu ilk kıyımdan dolayı Namibya'dan özür diledi. Ama 'tazminattan falan söz etmeyin' dedi.

Muhalif hareketlerin, kitle kıyımına yönelik eylemleri ise, sadece sömürgeci, baskıcı, işgalci güçlerin kıyımlarına meşruluk kazandırma işlevi görür.

Kitlelerin gönlü, isyancıların şövalyece, eylemlilikleri ile kazanılır.

Bence en güçlü isyancılık ise, Gandhi tavrıdır.

Sömürgecinin, işgalcinin şiddetine karşı yığınsal vatanseverlik. İngilizleri Hindistan'dan kovan Gandhi'nin bu barışta inatçı eylemliliği olmadı mı?

Ve sömürgecilik Gandhi'den intikamını, din ayrımını, çelişkilerini öne çıkararak almadı mı?

Hindistan'ın 'Hayali Pakistan' ile parçalanmasını sağlamadı mı?

Ve Pakistan'ı, yeni sömürgeciliğin en büyük üslerinden biri yapmadı mı?

Ve Gandhi'yi, Yeni Delhi'nin katliam tehditi altındaki Müslüman mahallelerinde açlık grevi yaparken, fanatik bir Hindu militan vurmadı mı?

Barış eylemcisini,vatanseveri vuranın Hindu olmasının ne önemi var?

O kurşunla Hindistan'ın parçalanmasını sağladı.

İngiliz sömürgeciliği ilginçtir.

Doğrudan kıyım yapmadı, Fransızlar, Almanlar, İspanyollar ya da Amerikalılar gibi.

Halk içine yapay çelişkiler yayarak birbirine kırdırarak, aradan bir sözde istikrar gücü olarak yükseldi. Ve çekilmek zorunda kaldığı Filistin, Hindistan ve Kıbrıs'ta olduğu üzere, bitmek bilmeyen kin tortuları bıraktı.

Bugün Irak bile onların mirası değil mi?

Blair Hükümeti, Bush'un aptalca imparatorluk hayalleri peşine takılırken, geçmişte kalan sömürge yenilgilerinin bilinçaltı intikamını alıyordu sanki.

Oysa Blair'in başkenti, eski sömürge imparatorluğunun mirası olan bir Babil Kulesi bugün...
Bu bombanın ardında hangi servisin olduğunu yazacak bir Conrad yok ki bugün.

Ama milyonlarca farklı kökenden insanı ile 'Irak Savaşına Hayır' diyen Londra kentine yönelik bu eylemin hiçbir gerekçesi olamaz.

Türkiye Irak'taki savaşa katılmayı reddettikten sonra, İstanbul'da patlayan bombalar gibi...
Adına globalizm denen yeni sömürgeciliğin dünyada yarattığı bu nihilizm ise, işgallerin tepkisinin bumerang gibi gelmesi sanki...

Ve tencerede pişirilen 'uygarlıklar savaşı aşına' yeni bir sos sadece...

O da başka bir bumerang olarak dünyaya dönecek!
Bu çılgınlık sarmalına dur diyecek ise, sadece Gandhi yolu olabilir.

En zoru bu elbette.

Ama önemli olan zoru başarmak.

Kolay yol yok artık!

Miktat Algül

Gazete-Yazar
 
Üst