Konfederasyon

Kamil Özkaloğlu

Onursal Üye
Katılım
6 Ara 2008
Mesajlar
359
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KONFEDERASYON

Dünya konjonktüründe ‘Konfederasyon’ tanımı ve özellikleri özet olarak şöyle tanımlanır:
“Konfederasyon, bağımsız kuruluşlar ve kurumlar tarafından, egemenliklerini muhafaza etmek şartıyla, ortak ve sınırlı menfaatlerini sağlamak maksadıyla, bir antlaşma ile kurulan topluluklardır.

Üye kurum ve kuruluş devlet ise; diğer devletlerle her türlü diplomatik münasebetlerde bulunabilirler. Konfedere devletler, konfederasyona dâhil devletleri hiçbir taahhüt altına sokmaksızın başka devletlerle savaşa giriştikleri gibi, aynı konfederasyonda üye olan bir devlet ile savaş yaptığı zaman, bu milletlerarası hukuk bakımından bir iç savaş sayılmaz; iki devletin harbi sayılır.

Konfederasyonda üye devletlerin temsilcilerinden meydana gelen bir meclisi vardır. Bu meclis tarafından alınan kararları üye devletlerin de tatbik edebilmesi için her devletin ayrı ayrı bizzat yetkili organınca benimsenerek tasdik edilmesi gerekmektedir.

Konfederasyon devlet topluluğu bir antlaşma ile meydana geldiği için, üye devletler istedikleri zaman konfederal devletten ayrılabilirler.”
Bu tanımdan da açıkça anlaşılacağı gibi Konfederasyona katılan ülkeler her türlü haklarını korumaktadır.

Bu Haklara Egemenlik, ayrılma hakkı, kendi kaderini tayin hakkı, vatandaşlarının kendi topraklarında kendi yönetiminde hür ve bağımsız olarak yaşama hakkı da dâhildir.

Kısacası, devletin tüm kurumlarıyla yaşaması ve yaşatılması da Konfederasyon’un vazgeçilemez gereklerindendir.

Dolayısıyla “Biz ‘Konfederasyon’ istemiyoruz, hedefimiz ‘Federasyon’dur” diye bir politika üretmek ve bu politika’yı savunmak;
Açıkça Kıbrıs Türklerine bir devlete sahip olmayı layık görmemektir,
Uzun ve zorlu bir mücadeleden sonra bir devlet kurma noktasına gelmiş Kıbrıs Türk Halkını, tüm mücadelesini yok sayarak devletsiz bırakıp yeniden toplum ve veya kabile durumuna düşürmektir,
Kıbrıs Türk Halkının varlığına, geleceğine ve bugüne kadar sürdürmüş olduğu mücadeleye karşı saygısızlıktır,
Sıradan vatandaşların “Biz ‘Konfederasyon’ istemiyoruz, hedefimiz ‘Federasyon’dur” politikalarını savunması bir dereceye kadar hoşgörü ile karşılanabilir. Bu da, Kıbrıs Türklerinin varlık ve geleceğine, devletin(KKTC’nin) saygın kişiliğine karşı örgütlü ve dış güçlerle işbirliği halinde düşmanca bir saldırı sürdürmemeleri koşulu ile mümkündür.

Ama;
"Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı kalacağıma; halkımın refah ve mutluluğu için çalışacağıma; her yurttaşın insan haklarından ve temel hak ve özgürlüklerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya bağlılıktan ayrılmayacağıma; namusum ve şerefim üzerine and içerim."

Diye namus ve şerefi üzerine ant içmiş,
Anayasanın ve yasaların her maddesine sadık kalmakla yükümlü,
bir millet vekilinin, özellikle de bir Dışişleri bakanı;
“Biz ‘Konfederasyon’ istemiyoruz, hedefimiz ‘Federasyon’dur” deme hak, yetki ve cüretine sahip olamaz...

Bir yandan KKTC’nin makamlarına talip olup koltuklarına kurularak her türlü imkânından nemalanacaksınız; bir yandan da, Anayasa ve mevcut yasaları da ayaklar altına alarak, size bahşedilen bu imkânları kullanıp devletin varlığını ortadan kaldırmak için çaba harcayacaksınız. Üstelik dış güçlerle, içeriği bilinmez gizli toplantılar gerçekleştireceksiniz.

Tarihin hiçbir döneminde bir devlete sahip olmuş bir halkın kendi isteği ile özellikle de kendi seçtiği temsilcileri eliyle devletini pazarlık konusu yaptığı görülmemiştir.

Böyle bir hareketin izahı olamaz, gerekçesi hiç olamaz. Ve böyle bir hareket hoşgörü ile karşılanamaz.

Varlığını, canını, kanını ortaya koyarak bugünlere gelmiş Kıbrıs Türk Halkı tüm bunları hak etmiyor, sizi hak etmiyor.

Artık hiç kimse, Kıbrıs Türk Halkını, Kıbrıs Türklerini yok etmeyi hedefleyen propagandanın sloganları olan içi boş, “BARIŞ, ÇÖZÜM, AB” yalanlarıyla aldatamayacaktır.

Sizin sözünü ettiğiniz BARIŞ, sizin de itiraf ettiğiniz gibi SAVAŞI getirecek,
Sizin sözünü ettiğiniz ÇÖZÜM, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi Kıbrıs Türklerinin TESLİMİYETİ’ni getirecek,
Sizin sözünü ettiğiniz AB, Kıbrıs Türklerinin YOK OLUŞUNU getirecek.
Bilmelisiniz ki ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ne de Kıbrıs Türk Halkı sahipsiz değildir.

Devletini ve halkının geleceğini en önemli değeri olarak kabul etmiş ve bu değerleri uğrunu her türlü mücadeleyi, her türlü koşulda sürdürmeyi görev bilmiş binlerce Kıbrıs Türk’ü uyanık ve ayaktadır...


Kamil Özkaloğlu
29 Ekim 2013
 
Üst