Köyde Aşevi

AŞİNA

Dost Üyeler
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
2,406
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KÖYDE AŞEVİ

Aşevi, besinlerin yenecek duruma getirildiği yani pişirildiği, terbiye edildiği yerdir. Aş hazırlanan ev anlamında Türkçe bir sözcüktür.
Aşevi eve bitişik ama evle dam allından bağlantısı olmayan bir odadır. Eve dışardan dar bir yolla bağlıdır. Çamur olmasın diye beton seki veya taş döşeme şeklinde yapılır. Evden ayrı yapılmasının birinci sebebi yemek kokularının eve dağılmasını önlemektir. İkinci sebebi ise ateş ve dumandır. 1960’lı yıllara kadar Kıbrıs köylerinde ise ateş odundan temin edilmiştir. 1950'lerde kullanılmaya başlayan islim yavaş yavaş yaygınlaşmış, yirmi yılını doldurmadan da yerini sıvı gazla çalışan gaz ocağına devretmiştir.

Ocak - Ocaklık Nedir?

Aşevinin güney köşesinde üç ayak -altı ayak ebadında yerden de dört ayak yükseklikte bir yapı-teras yapılır. Bu terasın duvarla birleştiği yerde üç değişik boyda ocak vardır. En dar ocak tavada kavruntu yapmak içindir. Ortadaki ocak yemek tenceresine uygun ocaktır. En sağdaki ve en geniş ocak kazan ve büyük tencereler içindir. Tabii ocaklarda yakılan da odundur. Yani duman çıkaran bir maddedir. İşte bunu önlemek için ocaklık yapılır. Ocaklık normal insan boyu yüksekliğinden başlamak üzere tavana kadar uzanır. Tavandaki bir delik (baca) vasıtası ile dumanı atar. Aksi esen rüzgardan etkilenmemesi için baca dışarı dört köşeye konan yassı bir mermerle inşa edilir. Nereden eserse essin dumanı çeker. Ocaklık alttan yukarıya doğru dar olacak şekilde inşa edilir ve beyaz alcı ile sıvanır. Bugün, toplumumuzda şömine olarak bilinir.

Ocaklığın hemen yanındaki duvar da "tabaklık" asılıdır. Tabaklık, tahtadan yapılmıştır. Başlığı yuvarlak oymalı, raf şeklindedir. Her rafın hizasında bir çıkıntı ve iki simetrik çıkıntıyı bir birine bağlayan oklava kalınlığında yuvarlak bir tahta vardır. Tabaklar rafa konur ve yarıdan yukarı kısımları da bu tahtaya dayanır. Bir koy tabaklığında ev nüfûsunun yaklaşık üç misli sayıda tabak, bir iki sahan, büyücek bir tepsi ile, misafirlere kullanılmak üzere porselen tabaklar bulunur. Bu tabakların yanında yerli yapımı ve günlük kullanılan sırlı çanaklar da vardır.

Tabaklığın hemen yanında "kaşıklık" yer alır. kaşıklık, yaklaşık bir ayak uzunluğunda altı inç eninde ve üç bölmeli tahtadan yapılmış bir araçtır. Üzeri boyalı ve çiçek resimleri ile süslenir. Arka yüzeyinde duvara aşılabilecek bir yeri vardır. Üç gözü olur. Orta göze bıçaklar, diğer gözlerden birine çatallar, birine de kaşıklar konur. ÜÇ ayrı araç konduğu halde neden kaşıklık adı verildiğini izah eden birisi bulunamamıştır.

Ocaklığın sol tarafındaki duvarda. boydan boya raflar vardır. Raflar duvar sıvanmadan yerleştirilmiştir. Çünkü sıvanın içine gömülüdür. Üstelik belli aralıklarda demir kazıklarla desteklenmiş olur. Rafın kenarları yaprak kenarları gibi tırtıllı ve süslüdür. Rafın üzerinde siniler, seyrek kullanılan bakır kaplar, ve süslü porselen tabaklar bulunur. Ocaklığın üstündeki rafta ise, yağ, sirke, pekmez şişeleri ve tuz kaplan sıralanır.

Giriş kapısının sağında yaklaşık elli litre hacme sahip küpler sıralanır Bunlar iki, üç. bazan da dört tane olabilir. Bunlardan birinde yağ, birinde zeytin, birinde de üzümden yapılıp kış için hazırlanmış kuru üzüm, sucuk, küfler, kuru incir ve badem bulunur. Bağ olan köylerde dördüncü küp şarap küpüdür. Şarap içkiden çok ilaç gibidir. Köy yerinde bütün gün tarlada çalışan köylünün dinlenme aracıdır şarap. Çünkü habire içilmez. Ölçüsü gecede bir maşrapadır. Aşevinin ortasında kare masa vardır. Ayakları biçimlendirilmiştir. Boyutu da dön uyağa dört ayaktır. Yemek bu masada yenir Evin hanımı hamur işlerini bunun üstünde yapar.

Giriş kapısının solundaki duvar boyunda un küpü bulunur. Onun yanında yaklaşık allı ayak uzunluğunda bir tabla bulunur Kalın ve dayanıklı tahtadan yapılmıştır. Fasulye, nohut, bulgur çitlemit torbalan onun üstünde sıralıdır. Köşeye yakın yerde açkı ve hamur teknesi ters çevrili durur. Onun kapağı durumundaki tahta, teknenin üstüne yatırılmıştır. Oklava ve kazacak da teknenin üst başında duvara çakılmış çivilerde asılı durur. Yoğrulan ekmeklerin konduğu penevetler de tam köşede oyuktan görünmeyecek şekilde duvara dayalıdır. Ocaklığın simetriğindeki duvarda, yerde sandık vardır. Sandıklar zenginliğe göre farklı boylarda ve farklı süslemelerde olurdu. Ama konmuş oldukları yerde, üstleri el dokuması kilimle örtülü olurdu. Bu sandıklarda mevsimlik elbiseler, yabanlıklar veya hatıra olarak saklanan eşyalar olurdu. Tavan da boş değildi köylerde. Tavanın da görevi vardı. Tavanın tam ortasında ya kamışların yan yana ve sıkça bağlanmasıyla oluşan hasır veya bazı köylerde ısıtılıp çember haline getirilmiş uzun ağaç dalları ve sazdan örülmüş iplerle bağlı tabaca bulunurdu. Hasır veya tabacaya ev hanımının yoğurduğu ekmekler konurdu. Ekmekler çektikten sonra buraya konur, bir daha örtülmezdi. Örtülen ekmeğin küflenip ekşiyeceği kabul edilirdi. Havalandırılmış ekmeğin kendi kendine bayatladığı kıvama erdiği ve bu sebeple bozulmadığı düşünülürdü.. Böyle olunca da lezzetli ve besin değerinin yüksek olduğu kabul edilirdi. Ev mayası ile ve yeterli zamanda yapıldığı için ev ekmeği onbeş gün süre ile rahatlıkla yenebilirdi.

Oğuz M. Yorgancıoğlu "Kıbrıs Türk Folkloru" (2000) Kitabı
 
Üst