KTFD Meclisi'nin Self-Determinasyon Kararı

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
KTFD Meclisi'nin Self-Determinasyon Kararı


1981'deki Yunanistan seçimlerinde, bütün politikasını ve seçim propagandasını "Türk düşmanlığı" üzerine kuran PASOK lideri Andrea Papandreau'nun iktidara gelmesinden sonra Kıbrıs görüşmeleri sıkıntılı bir sürece girdi. Papandreau, tam bir ENOSİS tutkunuydu. Bu bakımdan taraflar arasındaki görüşmeler tamamen askıya alındı.
Rum-Yunan tarafı, geleneksel politikasını bir kez daha uygulamaya koyarak, konuyu BM gündemine taşıdı ve amacına da 13 Mayıs 1983'te ulaştı. Bu tarihte toplanan BM Genel Kurulu, aldığı kararlarla, 1960'dan sonra adada terör estiren Rum yönetimini ödüllendiriyordu(1). Kararda şöyle deniyordu:

"Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs halkının tamamı ve toprağının bütünü ile tabii kaynakları üzerinde tam ve etkili egemenlik hakkına sahiptir. Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti'nin bu hakkının kullanılmasını sağlamak için, bütün hükümetleri destek sağlamaya ve yardım etmeye çağırır."
Rumların BM Genel Kurulu'nda tek yanlı bir karar çıkarması üzerine durumu görüşen KTFD Meclisi; 17 Haziran 1983'te, Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon hakkını vurgulayan şu tarihi kararı aldı(2):
1) Kıbrıs Türk halkı, l960'da kurulmuş olan iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurucu ortaklarından biridir. Kıbrıs'ta sömürge yönetimi sona ererken, egemenlik Adadaki iki toplumdan birine değil, ortaklaşa her ikisine devredilmiştir. Bağımsızlıkla ilgili bütün belgelerde imzası bulunan Kıbrıs Türk halkı, bağımsızlıkta ve egemenlikte eşit hak sahibidir.
2) Bağımsızlık ve egemenlikteki haklarını korumaya kararlı olan Kıbrıs Türk halkı, bir sömürge yönetiminden kurtulup bir başka sömürge yönetimine girmeyi asla kabul etmemiş, bağımsızlığını yok etmek isteyen ENOSİS'çilere ve EOKA terörüne karşı sayısız şehitler vererek, bağımsız yaşama hakkını ve özgürlüğünü kahramanca savunmuştur.
3) Bütün dünya bilmelidir ki, Türk halkı Yunanistan'ın veya Kıbrıs Rumlarının Yönetimine girmeyi hiçbir zaman kabul etmeyecektir. Kıbrıs hiçbir zaman Yunanistan'ın olmamıştır.
Kıbrıs Türk'ü hiçbir zaman Rum tahakkümüne boyun eğmemiştir ve eğmeyecektir. Kıbrıs Rum yönetimi, hiçbir zaman Kıbrıs Türk halkı adına konuşmak hakkına sahip olmamıştır ve olmayacaktır.

4) Kıbrıs sorunu, Türk Toplumunun temel haklarının ve güvencelerinin Kıbrıs Rum Yöneticileri tarafından yok edilmeye kalkışılması, imha planları hazırlanması, silahlı saldırılara girişilmesi, gizlice ve meşru olmayan yollardan adaya 20 bin Yunan askeri getirilerek zorla ve silahla ENOSİS'in gerçekleştirilmeye çalışılması, nihayet Yunanistan'daki yönetimle Kıbrıs'taki cinayet örgütlerinin el ele vermeleri suretiyle bizzat Makarios tarafından "Yunan İstilası" diye adlandırılan bir darbe yapılması ile ortaya çıktığı halde, Kıbrıs Rum yöneticileri bu sorunun Barış Harekatından doğduğunu ileri sürerek gerçekleri çarpıtmaya devam etmektedirler.
5) Kıbrıs Türk Halkının, Kıbrıs'ta iki toplumlu, iki kesimli, bağımsız bağlantısız ve federal bir devlet kurulması yolunda yapıcı içten çabalar gösterdiği bir sırada, Yunan ve Kıbrıs Rum Yöneticilerinin:
- Eşit şartlarla sürdürülmekte olan toplumlararası görüşmeleri baltalayıcı ve karşılıklı güveni yok edici tutum ve davranışlara girdikleri ve bunlardan bazılarının ENOSİS hayalini diriltmeye kalkıştıkları,
- Rum yöneticilerinin görüşme masasını terk edip, konuyu Kıbrıs Türk Toplumunun söz hakkını gasp ettikleri forumlara götürdükleri,
-İki kesimli, iki toplumlu federasyon fikrini daha önce resmen kabul ettikleri halde bununla asla bağdaşmayan görüşler ileri sürdükleri,
- Eşit haklara sahip olan Kıbrıs Türk halkının görüşmelere eşit şartlarla katıldığını görmezlikten gelerek, Kıbrıs sorununu, federasyon fikrine temelden ters düşecek şekilde, bir "çoğunluk-azınlık" sorunu gibi göstermeye kalkıştıkları,
- Kıbrıs Türk halkının güvenliğini tam olarak korumak, toplumlar arası görüşmelerin temel ilke ve amaçları arasında yer aldığı halde, Kıbrıs Türklüğünün güvenliğini ve varlığını hiçe sayan bir tutum içine girdikleri,
- İki toplumun liderleri arasında BM Genel Sekreterinin huzurunda yapılan doruk toplantılarında varılan anlaşmaları hiçe sayarak, görüşmelerin sonuca ulaşmasını engelleyecek hareketlere giriştikleri,
- İki kesimli Federal bir Cumhuriyet çatısı altında iki ulusal toplumun uzlaşmasını sağlayabilecek iyi niyet girişimlerini engelledikleri,
- 1963'ten beri iki toplumun da temsil edildiği ortak bir Meclise sahip bulunmadığı için Kıbrıs'ın 19 yıldan beri katılmadığı Avrupa Konseyi Parlamento Asamblesine, toplumlararası görüşmeler sürerken, kendi temsilcilerini, bütün Kıbrıs'ın temsilcisi olarak göndermeye cüret ettikleri,
- Silahlı saldırılarla, imha planlarıyla ve insanlık dışı baskılarla Kıbrıs Türk halkına bugüne kadar empoze edemedikleri tahakkümlerini, şimdi, Kıbrıs Türk halkının eşit söz hakkını gasp ederek onun katılmadığı forumlarda tek yönlü kararlar aldırarak empoze etmeye çalıştıkları saptanmıştır.
6) Bunca acıya, alınan bunca derse rağmen, ne Megalo İdea genişlemecilik ve yayılmacılığından, ne boş ENOSİS hayallerinden, ne de tahakküm heveslerinden vazgeçmedikleri görülen Kıbrıs Rum Yöneticileri, siyasi ve ekonomik alanlarda Kıbrıs Türk halkına karşı ayrımcı, temel haklarını reddedici ve düşmanca tutumlarını inatla sürdürmektedirler.
7) Devletin kurucu ortağı, egemenliğin sahibi olan iki ulusal toplumdan birinin, tüm devlet imkanlarından ve haklarından yararlandırılırken, diğerinin ise tüm bu hak ve olanaklardan zorla ve insanlık dışı ayrımcılıkla, yoksun bırakılmasının iki ulusal toplum arasında bir uzlaşmayı veya kalıcı bir çözüme ulaşılmasını güçleştirdiği meydandadır.
8) Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yıkarak 1963'den beri, Kıbrıs Türk halkını yasama, yürütme, yargı organlarına ve kamu yönetimine katılmaktan silah zoru ile men eden, Kıbrıs Türkünün can güvenliğini ortadan kaldıran bütün temel hak ve hürriyetlerini elinden alan, onu devlet hizmetlerinden ve kaynaklarından yararlandırmayan, kendi vatanında vatandaş olmanın doğal sonucu olan her türlü haktan yoksun yaşamaya mahkum etmek isteyenlerin bu tutum ve davranışları karşısında, Kıbrıs Türk halkı, varlığını ve temel haklarını koruyabilmek için, kendi kendini yönetme yolunda, adım adım ilerlemek zorunluluğunu duymuştur. Bu zorunluluğun sonucu olarak kendi Başkanını Yasama Meclisi Üyelerini, Yerel Yöneticilerini hür ve demokratik seçimlerle bizzat seçen, kendi icra organını ve bağımsız mahkemelerini kurmaya mecbur olan, kamu yönetimini ve ekonomik kuruluşlarını düzenleyerek kendi bölgesinde tüm kamu hizmetlerini yürüten,halkın hür iradesi ile vergi toplayıp kendi bütçesini onaylayan ve uygulayan, kendi güvenlik kuvvetleri kurumlarını kurmuş bulunan, hukukun üstünlüğünü gerçekleştiren ve temel insan haklarının işlerliğini tam olarak sağlayan, siyasi erginliğini ve olgunluğunu ispatlayan ve böylece Adanın bir kesiminde, kendi yönetimi altında hürriyet ve güvenlik içinde yaşayabilmeyi başaran Kıbrıs Türk Halkı, bu hürriyet ve güvenliğini korumaya kararlıdır.
Bu gerçeklerin ve tarihi görevinin tam bilinci içinde bulunan ve Kıbrıs Türk Halkının hür iradesini temsil eden Meclisimiz aşağıdaki kararları alır:
1) Kıbrıs'ta iki eşit halktan biri olarak kendi kendini yönetme hakkına sahip bulunan Kıbrıs Türk Halkı, kendi topraklarında hür ve demokratik bir düzen içinde, kendi varlığını, milli ve kültürel kişiliğini, bütün insanların doğuştan eşit şekilde sahip oldukları temel hak ve hürriyetlerini korumaya kararlıdır.
2) Kıbrıs Türk Halkının güvenliğini tam olarak korumaya yetmeyecek, onu eskiden uğradığı saldırılara, teröre, insanlık dışı ayırımlara ve baskılara yeniden uğrama tehlikesine düşürebilecek herhangi bir çözüm şeklini Kıbrıs Türk Halkı reddeder, Kıbrıs sorununa Kıbrıs Türk Halkının hür iradesi dışında hiçbir çözüm bulunamaz.
3) Kıbrıs Türk Halkı tarafından seçilmemiş, Kıbrıs Türk Halkını hiçbir şekilde temsil etmeyen ve Kıbrıs Türk Halkı adına konuşma hakkına hiçbir şekilde sahip olmayan Rum yöneticileri, Kıbrıs Türk Halkının gıyabında, hür iradesi dışında alınmış veya alınabilecek herhangi bir kararı ona empoze edemez.
4) Kıbrıs Türk Halkı kendi kaderini bizzat kendisinin belirlemesi hakkına (self-determinasyon) sahiptir. Bu hak hiçbir şekilde ortadan kaldırılamaz.
5) Yukarıdaki 4. maddedeki hakkımızı kullanmaya zorlandığımız taktirde dahi doğacak sonuç, Denktaş-Makarios ve Denktaş-Kyprianu Doruk Antlaşmalarında belirtilen esaslar çerçevesinde öngörülen ve iki ulusal topluma dayalı, iki kesimli, bağımsız, bağlantısız bir Cumhuriyetin eşit şartlarda görüşmeler yoluyla gerçekleştirilmesine engel teşkil etmez.
KAYNAK:
Çay, Abdulhaluk Mehmet-; Kıbrıs'ta Kanlı Noel-1963, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1989.

DİPNOTLAR:
1) Nedjatigil, Z. M.-; Turkish Republic of Northern Cyprus, In Perspective, Nicosia 1983, s. 5; Alasya, Halil Fikret-; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, s. 69-70.
2) Alasya-; s. 70, 97-114.










 
Üst