Kurtulmak Yok Tek Başına !

Ahmet Ötüken

Onursal Üye
Katılım
17 Nis 2012
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KURTULMAK YOK TEK BAŞINA !

Başta yerel yönetimler olmak üzere çeşitli kurumların mali ve idari yapılarında ciddi bozukluklar vardır.


Bu bozukluklar, ta ki; o kurumda çalışan personelin maaş ödeme sıkıntısı ortaya çıkıncaya kadar kimseciklerin umurunda bile olmuyor.


Mesela Lefkoşa Belediyesinde; bir şekilde yeni borçlanmalarla personel ödenmeye ve yan ödeneklerini almaya devam etseydi, acaba Sayıştay devreye girip bu kurumu denetime alır mıydı?


İlgili iş yerinde örgütlü sendika sokaklara dökülüp günlerce, hatta haftalarca Lefkoşa halkını çöp yığınlarına mahkum edip, salgın hastalıklara davetiye çıkarır mıydı?


Ya da Cemal Bulutoğluları’nın kellesi istenir miydi?


Peki ya muhalefet partileri; kendiliğinden harekete geçip söz konusu sorunları ciddi şekilde gündemine alır mıydı?


Hiç sanmıyorum!


Bizde nedense hayatın her alanında sorunlar illa ki kangren hale gelecek ve işte o zaman; ilgililer o konuya kafa yormaya başlayacaklar!


Mesela; Sayıştay raporunda; sözü edilen bir sürü ve en sonunda yargının karar vereceği bir sürü saptamalar var.


Peki; yargı sürecinin sonuçlarını beklemeden Başkent Belediyesinde alınabilecek önlemler yok mudur? Örneğin; zorunlu tasarruf önlemleri kapsamında hiçbir şey mi yapılamaz? Sayıları binleri aşan araçlardan ihtiyaç fazlası olanların satışı için harekete geçilemez mi?


Personelin; verimli çalıştırılması ve kurum bünyesindeki laçkalıkların, disiplinsizliklerin ve keşmekeşin önüne geçilemez mi?


Veya yasadışı istihdam edildikleri söylenen 487 personel için nasıl bir işleme gidileceği karar altına alınamaz mı?


Bu gibi önlemler, diyelim geçmişte zordu. Ancak şimdi; gerekenin yapılması için ciddi bir halk desteği bulunmaktadır.


Ancak bakıyoruz da; yine kimsecikler kılını bile kıpırdatmıyor.


Sonuçta; Belediyede karar mercii olan Belediye Meclisidir. Bildiğimiz kadarıyla partileri farklı olsa bile çoğu belediye meclis üyeleri gerekli önlemlerin alınmasından yana bir tavır içinde görünüyorlar.


O zaman ellerini tutan nedir anlamak mümkün değil.


Beklentilerinin ne olduğunu da anlamak mümkün değil.


Benim gördüğüm kadarıyla; halkın doğru ve yasal işler yapmak, gerekli kararları gerekli zamanlarda almak üzere seçtiği insanlar, partilerinin politik duruşları içine hapsolup kalmışlardır.


Siyasi hesaplaşma, muhataplarını yıpratma ve bunlar üzerinden oy tabanı oluşturma kaygıları hala her şeyin önünde geliyor.


Yani ülke ne halde; bizlerse küçük siyasi çıkar hesapları içinde habire vuruşup duruyoruz.


Ülke kan kaybediyor, kurumlar batıyor, halk sıkıntı çekiyor, galiba da hala siyasilerin zerre kadar umurunda değil.


Koop-Süt’teki mali ve idari durum Belediyede yaşanan sorunlardan pek farklı değil.


Partizan atamalar; gereksiz istihdamlar, kötü yönetim ve en sonunda iflas bayrağını çekme!


Gördüğüm kadarıyla, istisnalar hariç hangi kurumu alırsanız alın; benzer hastalıklar her kurumda yaşanıyor.


Geçtiğimiz günlerde; Elektrik Kurumu Yönetimine atanan birisi ile rastgele tanışma ve sohbet olanağı buldum; söylediği şu: “ne kadar dayanacağımı bilmiyorum. Kurumun idari ve mali yapısı o kadar bozuk ki; birkaç aya gitmez bizde Lefkoşa Belediyesinde yaşanan durumla karşı karşıya kalacağız. Yeni borçlanma yapamıyoruz. Bankalar artık bize borç vermiyor. Kurumun alacaklarını tahsil edemiyoruz. Başta büyük oteller, kamu kurumları ile bazı büyük işletmeler borçlarını ödemiyorlar. Bazı kurumlar için yargı uygulamayı durdurma kararı aldı..”


Hatırlıyorsunuz bir süre önce buradaki sendikada; maaşlarını alamayınca greve gitti.. Günler süren patırtı, kütürtüden sonra, maaşlar bir şekilde ödenince, sanki kurumda her şey süt limanmış gibi bir hava yaratıldı.


Halbuki aylardır, hükümet; kurumda tahsilat ve iletimin özelleştirileceğini söyleyip durdu. Sendika ise özerkleştirme talebinde bulundu.


Peki ne oldu?


Ne özelleştirmeye gidildi, ne de özerkleştirmeye!


Demek ki ülkede kimse; yapısal sorunlara neşter vurma cesaretini gösteremiyor.


Habire nedense sorunları öteleyip duruyoruz. Yani öteleştirmede üstümüze yok gibi!


Ana muhalefet partisi CTP geçtiğimiz gün bir basın toplantısı düzenledi. Ortaya koyduğu önerilere bu ülkede aklı başında olan, sistemden bir çıkar beklemeyen herkesin altına imza atabileceği cinsten şeyler! Peki CTP eğer bu görüşlerinde samimi ise neden iktidar döneminde bu yakıcı sorunlara al atıp, sistemi terbiye etme yoluna gitmedi!


Diyelim ki; o günler geçmişte kaldı! Peki; şimdi olsun neden diğer siyasi partilerle hatta sendikalarla ortak paydalarda işbirliği yapıp; siyasal iktidar ciddi şekilde yapısal sorunlara el atmaya zorlanmıyor?


Yani muhalefet partileri arasında ne gibi bir paylaşım kavgası veya hesaplaşma var ki; ülkede sisteme yönelik bunca itiraz varken ve kurumlar bu yüzden teker teker batarken işbirliği yapma yoluna gidilmiyor?


Yoksa CTP yönetimi de parti içi muhaliflerin “sorunlar üzerinden muhalefet yapılıyor” görüşlerini akamete uğratmak için mi bazı öneriler alt alta sıralanıp piyasaya sürüldü?


Ha CTP; sorunlar üzerinden muhalefet yapıp tek başına iktidar rüyaları görüyorsa daha çok bekler.


Özkan beye ve yakın çevresine sormak lazım! Nerede kaldı o meşhur slogan “kurtulmak yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”
 
Üst