Kurtuluş Savaşı Komutanları

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Mehmet Hulusi Conk


Albay Mehmet Hulusi Conk
(1881 - 1950)

1881 yılında İzmir’de doğmuş, 1902′de Harp Okulu’nu, 1905′te Mümtaz Yüzbaşı olarak Harp Akademisi’ni bitirmiş (kurmaylığı 1911′de onanmış) çeşitli birlik ve kurmay görevlerinde bulunduktan sonra 1917-1919 yılları arasında 60 ncı ve 61 nci Tümen Komutanlıklarına atanmıştır.
1913′te Binbaşı, 1918′de Yarbay olmuş, 1919′da 20 nci Kolordu Kurmay Başkanlığına, 1920′de Milli Savunma Bakanlığı Harbiye Dairesi Başkanlığına, 1921′de 24 ncü Tümen Komutanlığına atanmış, bu tümenle İkinci İnönü ve Kütahya-Eskişehir Muharebelerine katılmıştır.

Mart 1922′de 18 nci Tümen Komutanlığına getirilmiş, bu tümenle de Büyük Taarruz’a katılmıştır. Zaferden sonra Albaylığa yükselmiştir.
3 Ocak 1923′te sağlık durumu nedeniyle isteği ile emekliye ayrılmış, 10 Ocak 1950′de ölmüştür.

Katıldığı Harpler :
1912 — 1913 Balkan Harbinde Gümülcüne Redif Tümeni Kurmay Başkanı iken Bulgarlara esir düşmüş, barıştan sonra esaretten dönmüştür.
1914 — 1918 Birinci Dünya Harbinde, alay komutanlığında ve kolordu kurmay başkanlıklarında,
1919 — 1922 İstiklâl Harbinde tümen komutanlıklarında bulunmuştur,

Nişan ve Madalyaları :
Gümüş Liyakat ve Gümüş Muharebe İmtiyaz Madalyaları, Alman Demir Salip Nişanı İstiklâl Madalyası.​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet


Tümgeneral Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet
(1883 - 1958)

1883′te Kayseri Erkilet Nahiyesinden Gazze Redif Taburu Kumandanı Binbaşı Emiroğlu Halil Bey ile Kafkasyalı Şefika hanımın oğlu olarak Gazze’de dünyaya geldi.
Harbiye Mektebi’ni 1904′te bitirdi. 1901′de Harp Okuluna girip 1904′de 5 ncilikle Teğmen olarak mezun oldu. Akabinde Erkân-ı Harbiye Mektebin girip 1905′de üsteğmenliğe yükseldi. 1907′de Kurmay Yüzbaşı olarak Erkân-ı Harp okulunu bitirdikten sonra kurmay stajiı için 2 nci Ordu emrine verildi. 1908′de 21 nci Fırka Kurmay Başkanlığına atandı. 1909′da Kolağası(Kıdemli Yüzbaşı)lığa yükselerek İstanbul’da Genel Kurmay 2 nci Şubeye atandı. 1910 - 1912 yıllar arasında Almanya’da öğrenim gördü. 6 Eylül 1912′de Şark Ordusu Harekât şubesine, 22 Kasım 1912′de Çatalca Ordusu menzil müfettişliği kurmaylığına atandı. 9 Ekim 1913′de Harp Okulu Tabiye Öğretmenliğine, 2 Aralık 1913′de Genel Kurmay 1ci şubesine, 26 Aralık 1913′de 5 nci Kolordu Kurmay Başkanlığına atandı.

5 nci Kolordu ile 27 Haziran 1915′de Çanakkale Seddülbahir cephesine, 3 temmuz 1915′de 14 ncü Kolordu Kurmay Başkanlığına getirildi. 9 Ekim 1915′de Sırbistan’da bulunan Makenzen Ordular Grubu karargâhına delege olarak gönderildi.
1 Mart 1917′de Yarbaylığa yükselerek 22 Nisan 1917′de 20 nci Kolordu Kurmay Başkanlığına, 1 Temmuz 1917′de Yıldırım Ordular Grubu Kurmay Başkan Yardımcılığına getirildi. 26 Ocak 1918 - 25 Mart 1918 arasında 4 ncü ve 8 nci Orduların Kurmay Başkanlıklarına getirildi. 26 Mart 1918′de 46 ncı Tümen Komutanlığına, 8 Haziran 1918′de 9 ncu Ordu Kurmay Başkanlığına, 2 Ağustos 1919′da 2 nci Ordu Kurmay Başkanlığına atandı.
10 Ocak 1919′da Harp Akademisi Tabiye Öğretmenliği, 23 Haziran 1920′de Genelkurmay 3 ncü Şube Müdürlüğüne getirildi. 3 Ağustos 1921′de İsviçre’ye Bern Ateşemiliterliğine gönderildi. Ancak Ankara’dan Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan çağrı üzerine İstiklâl Savaşında Sakarya Savaşı’na katılmak üzere 7 Eylül 1921′de İnebolu’ya 15 Eylül 1921′de Ankara’ya vardı.
16 Eylül 1921′den 1 Aralık 1921′ye kadar 7. Tümen Kumandanlığı, 1 Aralık 1921′den 24 Ekim 1922′ye kadar da 2. Ordu Kurmay Başkanlığı görevleriyle İstiklâl Savaşı muharebelerine girmiştir.
Büyük Taarruz’da 2. Ordu’nun kurmay başkanıydı. İstiklal Madalyası Sahibidir. 1926′da tuğgeneralliğe, 1928′de tümgeneralliğe terfi etti. 1932′de emekliye ayrıldı. 1958′de Ankara’da vefat etti. Ankara Asri Mezarlığı’na defnedildi.​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Abdurrahman Nafiz Gürman


Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman
(1882 - 1966)
1882 yılında Bodrum’da doğdu. Mehmet Nafiz Bey’in oğludur. 6 Şubat 1966’da vefat etti.
İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gömülüydü. Naaşı 29 Kasım 1988’de Devlet Mezarlığı’na nakledildi.
ÖĞRENİM DURUMU:
13 Ocak 1901’de Harp Okulu’na girdi.
22 Ağustos 1903’te Harp Okulu’nu bitirdi.
26 Eylül 1906’da Harp Akademisi’nden Mümtaz Yüzbaşı olarak mezun oldu.

YÜKSELME TARİHLERİ:
22 Ağustos 1903’te Teğmen,
11 Ocak 1905’te Üsteğmen,
26 Eylül 1906’da Yüzbaşı (Mümtaz),
11 Ocak 1908’de Kıdemli Yüzbaşı (Rütbesi, Tashih Rütep Kanunu gereğince yüzbaşılığa indirildi. 26 Ağustos 1910’da tekrar Kıdemli Yüzbaşı oldu.)
15 Mart 1913’te Binbaşı (12 Haziran 1915’te kurmaylığı onaylandı.)
1 Eylül 1917’de Yarbay,
12 Eylül 1921’de Albay,
30 Ağustos 1926’da Mirliva (Tümgeneral),
30 Ağustos 1930’da Korgeneral,
30 Ağustos 1940’ta Orgeneral.
ASKERİ GÖREVLER:
26 Eylül 1906’da, Kırklareli’ndeki 77 nci Alay, 2 nci Tabur, 2 nci Bölük Komutanı,
11 Aralık 1907’de Bağdat Harp Okulu’nda Öğretmen Yardımcısı,
6 Temmuz 1909’da Edirne Harp Okulu’nda Öğretmen Yardımcısı,
Edirne’de Piyade Numune Alayı 1 nci Avcı Taburu 1 nci Bölük Komutanı,
25 Ağustos 1910’da Bağdat’taki 42 nci Piyade Alayı 2 nci Nişancı Taburu 1 nci Bölük Komutanı,
22 Ağustos 1911’de, 2 nci Kolordu, 15 nci Alay, 2 nci Tabur Komutanlığı’na,
5 Kasım 1911’de, geçici görevle İşkodra Müstahkem Mevki Komutanlığı Kurmay heyeti’nde (Bu arada 24 ncü İşkodra Nizamiye Tümeni Kurmaylığı, Bağımsız İşkododra Kolordusu Kurmay Başkan Vekilliği ve İşkodra Mürettep 1 nci Alay Komutanlığı görevlerini yaptı.) İşkodra’nın tahliyesinden sonra 24 ncü (1 nci) İşkodra Tümeni Kurmay Heyeti’ne,
13 Mart 1913’te, İzmir’de 4 ncü Kolordu, 10 ncu Nişancı Tabur Komutanı,
21 Mayıs 1913’te, 4 ncü Kolordu Küçükzabit (Astsubay) Numune Talim Tabur Komutanı,
14 Mayıs 1914’te, Halep’te 26 ncı Nizamiye Tümeni Kurmay Başkanı,
17 Kasım 1916’da, Trablusgarp Valiliği Askeri Müşaviri, Afrika Grupları Komutanlığı Kurmay Başkanı (Trablusgarp),
1 Eylül 1917’de, Menemen’de 47 nci Tümen, 148 nci Piyade Alay Komutanı,
18 Mart 1918’de, tekrar Afrika Grupları Kurmay Başkanı,
30 Ekim 1918’de, Mondros Ateşkesi’ni takiben dört buçuk ay daha Trablusgarp’te kalarak yerlilerin İtalyanlara karşı teşkilâtlanmasına çalıştı.
Sonra bir kısım subay ve erle birlikte Tunus’a geçti.
Fransızlar, 8 Mart 1919’da, kendilerini İtalyanlara teslim etti ve İtalyanların elinde 8 Ekim 1919’a kadar tutsak kaldı.
15 Ocak 1920’de, Akhisar Mıntıka Komutanı oldu ve Müdafaa-i Hukuk heyeti’nde çalıştı.
20 Ocak 1920’de, 12 nci Kolordu Kurmay Başkanı,
Mart 1920’de İstanbul’a çağrılarak, Genelkurmay Harp Tarihi Şubesi’nde görevlendirildi.
1 Haziran 1920’de, Edirnekapı’daki 1 nci Kolordu Kurmay Başkanlığı’na gönderildi.
Temmuz 1920’de, Trakya’nın Yunan taarruzu sonucu tahliyesi sırasında Kolordu birlikleriyle Bulgaristan’a sığındı.
8 Şubat 1921’de, Kurtuluş Savaşı’na katılmak üzere Antalya’ya geldi.
11 Şubat 1921’de, Adana’da, Güney Cephesi Komutanlığı emrine verildi.
4 Mayıs 1921’de, 1 nci Tümen Komutanı,
18 Ekim 1922’de, Trakya Komutanlığı Kurmay Başkanı,
23 Eylül 1923’te, İstanbul Merkez Komutanı,
8 Kasım 1923’te, 2 nci Ordu Kurmay Başkanı,
16 Nisan 1924’te, 4 ncü Kolordu Komutan Vekili,
16 Ağustos 1924’te, 2 nci Ordu Kurmay Başkanı,
30 Ekim 1927’de, 6 ncı Kolordu Komutanı,
8 Mayıs 1934’te, 9 ncu Kolordu Komutanı,
8 Nisan 1936’da, Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı,
30 Kasım 1936’da, 4 ncü Kolordu Komutanı,
10 Ocak 1940’ta, 2 nci Ordu Müfettişi (30 Ağustos 1940’a kadar vekâleten, sonra asaleten)
29 Ağustos 1945’te, Yüksek Askerî Şûra Üyesi,
19 Haziran 1949’da, Genelkurmay Başkanı olarak hizmete devam etti.
6 Temmuz 1950’de emekli oldu.
SİVİL HAYATTAKİ GÖREVLERİ:
6 Ocak 1961’de, Devlet Başkanı tarafından Kurucu Meclis Üyeliği’ne seçildi.
KATILDIĞI SAVAŞLAR:
1911- 1912 Osmanlı- İtalyan Savaşı,
1912- 1913 Balkan Savaşı,
1914- 1918 Birinci Dünya Savaşı,
1919- 1922 Kurtuluş Savaşı (8 Şubat 1921’de katıldı)
NİŞAN, MADALYA VE TAKDİRNAMELERİ:
Katıldığı savaşlarda Osmanlı, Alman ve Avusturya- Macaristan Devletleri tarafından çeşitli nişan ve madalyalarla, TBMM tarafından da İstiklâl Madalyası ve Takdirname ile ödüllendirilmiştir.
YAZDIĞI ESERLER:
“Piyadenin Muharebesi”,
“Piyade Takımının Muharebesi”,
“Alman ve Fransız Harp Usulleri Arasındaki Fark ve Bizim Bundan Edineceğimiz İstifade”,
“Piyade Neferi ve Mangası Muharebe İçin Nasıl Yetiştirilmeli”,
“1912- 1913 Balkan Savaşı’nda İşkodra Müdafaası”,
“Büyük Harpte Kuzey Afrika’da Türkler”,
“İstiklâl Harbi’nde 1 nci Piyade Tümeni”​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Mustafa Muğlalı


Orgeneral Mustafa Muğlalı
(1882- 1951)
1882 yılında Muğla’da doğdu. İsfendiyaroğulları’ndan Ömer Bey’in oğludur.
11 Aralık 1951’de İstanbul’da vefat etti. İstanbul Edirnekapı Şehitliği’nde gömülüyken, daha sonra Ankara Devlet Mezarlığı’na nakledildi.​

ÖĞRENİM DURUMU:
13 Mart 1898’de Harp Okulu’na girdi.
2 Ocak 1901’de Harp Okulu’nu bitirdi.
2 Şubat 1904’te Harp Akademisi’ni Mümtaz Yüzbaşı olarak bitirdi.
YÜKSELME TARİHLERİ:

2 Ocak 1901’de Teğmen,
9 Ocak 1902’de Üsteğmen,
4 Ocak 1904’te Yüzbaşı (Mümtaz),
3 Kasım 1908’de Kıdemli Yüzbaşı,
1 Mart 1914’te Binbaşı ( kurmaylığı 12 Nisan 1915’te onandı)
14 Eylül 1915’te Yarbay,
1 Mart 1921’de Albay,
30 Ağustos 1927’de Mirliva (Tümgeneral),
30 Ağustos 1931’de Korgeneral,
30 Ağustos 1942’de Orgeneral.
ASKERİ GÖREVLERİ:

4 Ocak 1904’te 3 ncü Ordu emrine verildi.
7 Şubat 1904’te 3 ncü Ordu, 32 nci Tümen Mülhakı,
19 Temmuz 1904’te 29 ncu Redif Tümen Kurmaylığı’nda Mülhak,
26 Haziran 1905’te Manastır Harp Okulu’nda görevli,
3 Kasım 1908’de 3 ncü Ordu, 66 ncı Alay, 1 nci Tabur’da,
19 Kasım 1909’da 2 nci Ordu, 12 nci Alay, 2 nci Tabur’da,
22 Aralık 1911’de 4 ncü Kolordu, 4 ncü Alay, 3 ncü Tabur Komutanı,
25 Mayıs 1912’de 16 ncı Tümen Kurmaylığı’nda,
8 Ocak 1914’te Harbiye Nezareti Zat İşleri (Personel Başkanlığı) Piyade kısmında,
3 Ağustos 1914’te Başkomutanlık Genel Menzil Müfettişliği Kurmaylığı’nda,
28 Eylül 1915’te Adana Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı,
3 Mayıs 1918’de 44 ncü Tümen Komutanı,
11 Kasım 1919’da Askeri Temyiz Azalığı’nda,
20 Eylül 1921’de Anadolu’daki milli kuvvetlere katıldı ve Islahiye’deki Ermeni isyanını bastırdı.
5 Ocak 1922’de 18 nci Tümen Komutanı,
2 Nisan 1922’de 13 ncü Tümen Komutanı,
18 Şubat 1922’de Doğu Cephesi’nde 13 ncü Tümen Komutanı,
18 Eylül 1922’de 10 ncu Tümen Komutanı,
23 Eylül 1923’te 8 nci Tümen Komutanı,
15 Aralık 1924’te 11 nci Tümen Komutanı,
14 Şubat 1926’da 41 nci Tümen Komutanı,
20 Ekim 1927’de 3 ncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanı,
27 Ağustos 1928’de Genelkurmay 2 nci Başkan Yardımcısı,
14 Aralık 1929’da 57 nci Tümen Komutanı (Bu görevde iken, 23 Ekim 1930’da Menemen’de meydana gelen ve Asteğmen Kubilay’ın şehit edildiği irtica hareketi üzerine kurulan askeri mahkemenin başkanlığını yaptı.)
26 Şubat 1931’de 1 nci Kolordu Komutan Vekili,
17 Eylül 1931’de 1 nci Kolordu Komutanı,
28 Ağustos 1939’da İstanbul Komutanı,
14 Mart 1940’da 10 ncu Kolordu Komutanı,
29 Ağustos 1942’de Yüksek Askeri Şûra Üyesi,
15 Şubat 1943’te 3 ncü Ordu Komutanı,
29 Ağustos 1945’te tekrar Askeri Şûra Üyesi ve 14 Temmuz 1947’de yaş haddinden emekli oldu.
SİVİL HAYATTAKİ DURUMU:

Mustafa Muğlalı, 1943 yılında, 3 ncü Ordu Komutanı iken, Van’ın Özalp ilçesinde, 33 köylünün kurşuna dizilme olayına karışmıştı. 1950 yılında, Demokrat Partisi’nin önergesiyle ilgili asker ve sivil yöneticiler hakkında soruşturma açıldı. Bütün sanıkların Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde tutuklu olarak yargılandığı davada kurşuna dizme emrini verdiğini söyleyen Muğlalı, 2 Mart 1950’de ölüm, ardından da hafifletici nedenlerle 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ama Askeri Yargıtay kararı bozdu. Muğlalı yeni yargı başlamadan 11 Aralık 1951’de hapishanede öldü.
KATILDIĞI SAVAŞLAR:
1912- 1913 Balkan Savaşı,
1914- 1918 Birinci Dünya Savaşı,
1919- 1922 Kurtuluş Savaşı (20 Eylül 1921’de katıldı)
NİŞAN, MADALYA VE TAKDİRNAMELERİ:
TBMM tarafından da İstiklâl Madalyası ve Takdirname ile ödüllendirilmiştir.​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Şükrü Naili Gökberk


Korgeneral Şükrü Naili Gökberk
(1876- 1936)
1876 yılında Selanik’te doğdu. Mustafa Bey’in oğludur. 26 Ekim 1936’da Edirne’de vefat etti.
Kabri, İstanbul- Edirnekapı Şehitliği’nde idi. Naaşı, 25 Ekim 1988’de Ankara- Devlet Mezarlığı’na nakledildi.

ÖĞRENİM DURUMU:
13 Mart 1896’da Harp Okulu’na girdi.
13 Ocak 1899’da Harp Okulu’nu bitirdi.
14 Ocak 1902’de Harp Akademisi’nden mezun oldu.
Almanca, Fransızca ve İngilizce biliyordu.
YÜKSELME TARİHLERİ:
13 Ocak 1899’da Teğmen,
13 Ocak 1900’de Üsteğmen,
14 Ocak 1902’de Yüzbaşı (Kurmay),
6 Aralık 1907’de Binbaşı,
25 Nisan 1915’te Yarbay,
1 Eylül 1917’de Albay,
31 Ağustos 1922’de Mirliva (Tümgeneral),
30 Ağustos 1926’da Korgeneral.
ASKERİ GÖREVLERİ:
14 Ocak 1902’de kurmay stajı için 3 ncü Ordu emrinde (Görice- Redif Taburu ve sonra Avonya Taburu’nda) görev aldı.
14 Ekim 1902’de, 13 ncü Topçu Alayı, 2 nci Batarya Komutanı,
18 Temmuz 1903’te, 20 nci Piyade Alayı’nda 2 nci Bölük Komutanı,
18 Mayıs 1904’te, 29 ncu Piriştine Redif Tümeni Kurmayı,
5 Şubat 1906’da, Rumeli’deki eşkıyanın tenkili için teşkil edilen Kuvve-i Takibiye Tugayı’nın Selânik Alayı, 2 nci Avcı Tabur Komutanı,
23 Nisan 1909’da, 20 nci Alay Komutanı,
14 Temmuz 1910’da, 3 ncü Ordu, 10 ncu Köprülü Redif Tümeni Kurmay Başkanı,
14 Mart 1911’de, 5 nci Kolordu, Nizamiye 14 ncü Tümen Kurmay Başkanı,
14 Ocak 1913’te, Redif Fatih Tümeni Kurmay Başkanı,
14 Mart 1914’te, 7 nci Tümen Kurmay Başkanı,
7 Ekim 1915’te, 50 nci Tümen Komutanı,
1 Haziran 1918’de, 49 ncu Tümen Komutanı (Temmuz 1920’de, 49 ncu Tümen ile Kırklareli bölgesinde bulunurken, Yunan ordusuyla savaştı ve durum gereği birliğiyle Bulgaristan’a sığındı.)
Aralık 1920’de, Bulgaristan’dan döndü.
1 Mayıs 1921’de, Anadolu’ya geçti.
1 Mayıs 1921’de, 15 nci Tümen Komutanı,
17 Eylül 1921’de, Ankara Komutanı,
26 Kasım 1921’de, Adana Bölgesi İşgal ve Tesellüm Heyeti Başkanı,
4 Ocak 1922’de, Mersin Bölgesi Komutanı,
29 Temmuz 1922’de, 3 ncü Kolordu Komutanı (Başkomutan Meydan Muharebesi’ne katıldı. 6 Ekim 1923’te, Kolordusu ile İstanbul’a girdi.)
8 Ekim 1934’te, 3 ncü Kolordu Komutanı iken emekli oldu.
SİVİL HAYATTAKİ GÖREVLERİ:
1923’te Kırklareli Milletvekili,
1935’te İstanbul Milletvekili.
KATILDIĞI SAVAŞLAR:
1912- 1913 Balkan Savaşı,
1914- 1918 Birinci Dünya Savaşı,
1919- 1922 Kurtuluş Savaşı.(1 Mayıs 1921’de katıldı)
NİŞAN, MADALYA VE TAKDİRNAMELERİ:
Katıldığı savaşlarda Osmanlı ve Alman Devletleri tarafından çeşitli nişan ve madalyalarla, TBMM tarafından da İstiklâl Madalyası ve Takdirname ile ödüllendirilmiştir​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Mehmet Kenan Dalbaşar

1888 yılında, İstanbul’da doğdu. Osman Nuri Bey’in oğludur. 7 Mart 1935’re vefat etti.
İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gömülüydü. Naaşı 28 Kasım 1988’de, Ankara Devlet Mezarlığı’na nakledildi.
ÖĞRENİM DURUMU:
14 Mart 1900’de, Harp Okulu’na girdi.
6 Aralık 1902’de, Harp Okulu’nu bitirdi.
11 Ekim 1909’de, Harp Akademisi’ne girdi.
19 Ekim 1912’de, Harp Akademisi’nden mezun oldu.
Almanca ve Fransızca biliyordu.

YÜKSELME TARİHLERİ:
6 Aralık 1902’de, Teğmen,
15 Mart 1908’de, Üsteğmen,
19 Ekim 1912’de, Yüzbaşı (Kurmay), (4 Kasım 1913’te Kurmaylığı onandı.)
1 Mart 1914’te, Kıdemli Yüzbaşı,
14 Aralık 1915’te, Binbaşı,
1 Mart 1918’de, Yarbay,
1 Eylül 1922’de, Albay,
30 Ağustos 1926’da, Mirliva (Tümgeneral),
30 Ağustos 1931’de, Korgeneral.
ASKERİ GÖREVLERİ:
6 Aralık 1902’de, 5 nci Kolordu emrinde,
31 Ağustos 1903’te, 28 nci Süvari Alayı’nda, 3 ncü Bölük Komutanı,
10 Ocak 1905’te, 8 nci Süvari Alayı’nda Takım Komutanı,
15 Mayıs 1908’de, 2 nci Ordu Emir Subayı,
14 Kasım 1908’de, 2 nci Ordu, 2 nci Hafif Süvari Alayı’nda, 3ncü Bölük Takım Komutanı,
11 Ekim 1909’da, Harp Akademisi öğreniminde,
4 Kasım 1912’de, Bağımsız Süvari Tugayı Kurmay Başkanı,
14 Ekim 1913’te, Türk- Bulgar Sınır Komisyonu’nda görevli.
15 Aralık 1913’te, Genelkurmay 1 nci ve 3 ncü Şubeleri’nde,
6 Mayıs 1914’te, tekrar Bulgar Sınırı Komisyonu’nda,
8 Temmuz 1914’te, Ordu Dairesi 1 nci Şube’de,
3 Ağustos 1915’te, Mürettep Süvari Tugay Kurmay Başkanı,
20 Şubat 1916’da, 13 ncü Kolordu Kurmay Başkanı,
1918’de, Alman Batı Cephesi’ni görmek üzere Almanya’ya gönderildi.
11 Ağustos 1918’de, 5 nci Tümen Komutanlığı’na atandı.
29 Eylül 1921’de, 41 nci Tümen Komutanı,
25 Nisan 1922’de, Adana Bölgesi Komutanı,
13 Haziran 1922’de, Garp Cephesi emrinde,
29 Eylül 1923’te Harp Akademisi Müdür Vekili ve Tabiye Öğretmeni,
20 Eylül 1925’te, 1 nci Tümen Komutanı,
23 Ocak 1926’da, Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı, sonra Genelkurmay 2 nci Başkanı,
14 Aralık 1929’da, 7 nci Tümen Komutanı,
13 Şubat 1931’de, 7 nci Kolordu Komutanı iken vefat etti.
KATILDIĞI SAVAŞLAR:
1911- 1912 Osmanlı- İtalyan Savaşı (Harp Akademisi 3 ncü sınıf ,öğrencisi iken katıldı)
1912- 1913 Balkan Savaşı,
1914- 1918 Birinci Dünya Savaşı,
1919- 1922 Kurtuluş Savaşı.
NİŞAN, MADALYA VE TAKDİRNAMELERİ:
Katıldığı savaşlarda Osmanlı ve Alman Devletleri tarafından çeşitli nişan ve madalyalarla, TBMM tarafından da İstiklâl madalyası ve Takdirname ile ödüllendirilmiştir.​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Nihat Anılmış

1878 yılında Filibe’de doğdu. İbrahim Ethem Bey’in oğludur. 31 Mayıs 1954’te öldü. İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gömülüydü. Naaşı 29 Kasım 1988’de Devlet Mezarlığı’na nakledildi.
ÖĞRENİM DURUMU:
28 Mayıs 1894’te Harp Okulu’na girdi.
17 Ağustos 1896’da Harp Okulu’nu bitirdi.
17 Ocak 1900’de Harp Akademisi’nden mezun oldu.

YÜKSELME TARİHLERİ:
17 Ağustos 1896’da Teğmen,
1897’de Üsteğmen,
17 Ocak 1900’de Yüzbaşı (Kurmay),
23 Şubat 1901’de Kıdemli Yüzbaşı,
6 Haziran 1907’de Binbaşı,
26 Nisan 1912’de Yarbay,
29 Kasım 1914’te Albay,
14 Aralık 1915’te Mirliva (Tümgeneral),
30 Ağustos 1928’de Korgeneral.
ASKERİ GÖREVLERİ:
17 Ocak 1900’de Genelkurmay 1 nci Şube’de,
18 Mart 1900’de Kurmay stajı için 4 ncü Ordu emrinde,
5 Mayıs 1900’de 4 ncü Ordu, 19 ncu Nişancı Taburu, 5 nci Bölük Komutanı,
2 Şubat 1901’de 21 nci Süvari Alayı, 4 ncü Bölük Komutanı,
9 Eylül 1905’te 3 ncü Ordu Kurmaylığı’nda,
17 Mart 1907’de Manastır Harp Okulu Tabiye Öğretmeni,
6 Haziran 1907’de 2 nci Ordu, 10 ncu Alay, 2 nci Tabur Komutanı,
1 Kasım 1907’de Manastır Harp Okulu Komutanı,
4 Mayıs 1909’da Genelkurmay Merkez Şubesi’nde,
29 Ağustos 1909’da Topçu Okulu Komutanı,
15 Mart 1910’da Genelkurmay 5 nci Şube’de,
28 Mart 1912’de Levazımat-ı Umumiye 5 nci Şubesi’nde,
26 Nisan 1912’de 3 ncü Kolordu Komutanlığı Karargâhı’nda 1 nci Şube Müdürü olarak görev yaptı.
1 Kasım 1913’te Pınarhisar Muharebesi’nde yaralanıp Bulgarlara esir düştü.
7 Ocak 1914’te esaretten İstanbul’a döndü, İstanbul Muhafız Komutan Yardımcılığı’na ve daha sonra Harbiye Nezareti Personel Şube Müdürlüğü’ne atandı.
3 Ağustos 1914’te Başkomutanlık Karargâhı Menzil Genel Müfettişi,
21 Mart 1915’te 2 nci Ordu Kurmay Başkanı,
3 Ekim 1915’te Akdeniz Boğazı Müstahkem Mevki Komutanı,
1917’de Gelibolu Güney Grubu Komutanı ve sonra 2 nci Ordu Komutan Vekili,
8 Kasım 1917’de 7 nci Ordu Komutan Vekili,
6 Aralık 1917’de 2 nci Ordu Komutanı, aynı zamanda Adana Valisi ve Bölge Komutanı (12 Ekim 1918’den itibaren)
26 Haziran 1920’de El cezire Cephesi Komutanı oldu.
7 Eylül 1922’de Askeri Yargıtay Başkanlığı’na atandı.
16 Mayıs 1942’de emekli oldu.
SİVİL HAYATTAKİ GÖREVLERİ:
1942- 1943 Ankara Milletvekili
KATILDIĞI SAVAŞLAR:
1912- 1913 Balkan savaşı,
1914- 1918 Birinci Dünya Savaşı,
1919- 1922 Kurtuluş Savaşı
NİŞAN, MADALYA VE TAKDİRNAMELERİ:
Katıldığı savaşlarda Osmanlı ve Alman Devletleri tarafından çeşitli nişan ve madalyalarla, TBMM tarafında da İstiklâl madalyası ve Takdirname ile ödüllendirilmiştir​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Ali Sait Akbaytugan


Orgeneral Ali Sait Akbaytugan
(1872 - 1950)
Büyük Kafkas sürgününde Anadolu’ya göç ederek Manyas yöresine yerleşen bir Vubıh ailesindendir. 1872 yılında Hacıosman (Hunce Hable) Köyü’nde doğdu.

1877-1778 Osmanlı-Rus Savaşı’na Çerkes Gönüllü Kuvvetleri ile katılmış olan Hunc Kasbolet Bey’in oğludur. Harbokulu’nu 1896′da ve Harp Akademisi’ni 1898′de bitirdi. Osmanlı-İtalyan Savaşı’na 1911 ve Balkan Savaşları’na 1912-13 yıllarında katıldı. Birinci Dünya Savaşı’nda yemen cephesinde İngilizlere karşı gösterdiği üstün başarılar nedeniyle tümgeneralliğe yükseltildi. 1918′de Mondros Silah Bırakışması’nın imzalanması üzerine Osmanlı Hükümeti’nin emriyle, Aden’de kuşatmış olduğu İngiliz birliklerine teslim olmak zorunda kaldı.
Esaretten döndüğünde 25. Kolordu Komutanlığı’na getirildi ve 1919′da İstanbul Muhafızı oldu. Bu görevi sırasında Kuvay-ı Milliye’yi destekledi. 14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa (kayınbiraderidir), Fuat Paşa, Berzeg Zeki Paşa, Ahmet Fevzi Paşa, Karzeg Salih Paşa gibi ileri gelen hemşehrileriyle işbirliği içinde, Anadolu’daki Kafkas göçmenlerinin karşı ihtilal hareketlerine katılmalarını engellemeye çalıştı. İstanbul’daki birçok kişinin Ahmet Anzavur’un güçlerine katılmak üzere Anadolu’ya göçmelerini önledi. Anadolu ihtilalini destekleyen tutumu nedeniyle 16 Mart 1920′de İstanbul’u işgal eden İngilizler tarafından tutuklanarak Malta Adası’na sürgün edildi.
Londra Anlaşması uyarınca serbest bırakıldığında Rauf (Orbay), Hatko İsmail Canbulat, Mürsel Baku (Paşa) gibi arkadaşları ile birlikte Ankara’ya giderek TBMM Ordusu’na katıldı. Komutanlık görevi yanında Elviye-i Selase Soruşturma Kurulu Başkanlığı yaptı. Abhazca, Almanca, İngilizce, Fransızca ve Arapça’yı biliyordu.
“Çester Projesi Hakkında Bazı Tenkidat ve Mütealaat (1923)” adlı bir kitabı da vardır. Çerkeslerin ilk kitap yazarlarından Hayriye Melek Hunc’un ağabeyidir. 20 Mart 1950’de İstanbul’da vefat etti. İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gömülüdür.
ÖĞRENİM DURUMU:

29 Nisan 1893’te Harp Okulu’na girdi.
28 Ocak 1896’da Harp Okulu’nu bitirdi.
25 Aralık 1898’de Harp Akademisi’nden mezun oldu.
YÜKSELME TARİHLERİ:

28 Ocak 1896’da Teğmen,
16 Mart 1897’de Üsteğmen,
25 Aralık 1898’de Yüzbaşı (Kurmay),
4 Şubat 1901’de Kıdemli Yüzbaşı,
22 Ağustos 1907’de Binbaşı,
27 Nisan 1911’de Yarbay,
26 Ocak 1913’te Albay,
14 Aralık 1915’te Mirliva (Tümgeneral),
1 Eylül 1923’te Korgeneral,
30 Ağustos 1927’de Orgeneral.
ASKERİ GÖREVLERİ:

25 Aralık 1898’de Genelkurmay başkanlığı 5 nci Şube’de,
14 Eylül 1899’da 2 nci Ordu Kurmay Heyeti’nde,
7 Ekim 1901’de Genelkurmay’da görev yaptı.
17 Mart 1904’te 24 ncü Redif Tümeni Kurmayı,
22 Ağustos 1907’de 46 ncı Alay 1 nci Tabur Komutanı oldu.
6 Mayıs 1909’da Genelkurmay 3 ncü Şube’de,
7 Ağustos 1909’da Fabrikalar Komisyonu’nda,
16 Ocak 11912’de Anadolu Demiryolları Hat Komiserliği’nde,
28 Ocak 1912’de Anadolu Demiryolları Hat Komiserliği Menzil Genel Müfettişi,
26 Ocak 1913’te 39 ncu Tümen Komutanı,
8 Aralık 1918’de Yemen’de İngilizler’e esir oldu.
9 Eylül 1919’da esaretten İstanbul’a döndü.
6 Ekim 1919’da 25 nci Kolordu Komutanı ve İstanbul Muhafızı,
16 Mart 1920’de İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürgün edildi.
31 Ekim 1921’de Malta’dan dönüşte, İnebolu’ya geldi ve Kurtuluş Savaşı’na katıldı.
20 Aralık 1921’de Evliye-i Selâse Soruşturma Kurulu Başkanı,
10 Ağustos 1922’de Askeri Yargıtay Başkanı,
2 Eylül 1922’de 9 ncu Kolordu Komutanı,
6 Aralık 1922’de Doğu Cephesi Komutan Vekili,
4 Ekim 1924’te 4 ncü Kolordu Komutanı,
13 Kasım 1924’te 1 nci Ordu Müfettişi,
22 Kasım 1933’te 3 ncü Ordu Müfettişi,
24 Ağustos 1935’te Askeri Şuâ Üyesi oldu.
14 Temmuz 1937’de emekliye ayrıldı.
KATILDIĞI SAVAŞLAR:

1911- 1912 Osmanlı- İtalya Savaşı,
1912- 1913 Balkan Savaşı,
1914- 1918 Birinci Dünya Savaşı,
1919- 1922 Kurtuluş Savaşı ( 3 Kasım 1921’de katıldı.)
NİŞAN, MADALYA VE TAKDİRNAMELERİ:
Katıldığı savaşlarda Osmanlı Devleti’nce çeşitli madalyalar, TBMM tarafından da İstiklâl madalyası ile ödüllendirilmiştir.
SİVİL HAYATTAKİ GÖREVLERİ:

Kocaeli Milletvekili ( V ve VI ncı Dönemlerde​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Halit Akmansü


Miralay Halit Akmansü
(1884 - 1953)

1884 yılında Kastamonu’da doğmuştur, 1906′da Mühendishane-i Berri-i Hümayun-u, 1909′da Harp Akademisi’ni bitirmiş ve 5 nci Ordu emrine verilmiştir. 1916′da Binbaşı, 1921′de Yarbay olmuş, çeşitli kurmay görevlerinde bulunduktan sonra, 1921′de 3 ncü Kafkas Tümen Komutanlığına atanmış ve bu tümenle Sakarya Meydan Muharebesi’ne katılmıştır. 1922-1924 yıllarında 5 nci Kafkas Tümen Komutanlığında bulunmuş ve 1922′de Albay olmuştur. Kasım 1924′te Kastamonu Milletvekilliği görevine devam etmek istediğinden ordu kadrosunda ki görevi donduruldu, 16 Ocak 1929′da kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.

Halit Bey, 30 Ekim 1918 de yapılan Mondros Mütarekesinden önce Osmanlı İmparatorluğuna bağlı Arabistan Yarımadası, Suriye, Irak cephesinde 14 Haziran 1915 ile 15 Kasım 1918 yılları arasında İngiliz ve Arap aşiretleri ile yapılan bütün savaşlarda 1. yetkili Türk komutanı olarak görev almıştır. Anıları tarihimize ışık tutacak niteliktedir.
15 Kasım 1918 tarihinde Musulu terk eden en son Türk komutanı olan Halit Beyin Irak cephesinde kaybedilen savaşlardan arta kalan silah ve malzemeleri güvenle Musuldan Diyarbakır’a nakletmiş olması, daha sonra kurtuluş savaşında kullanıldığından önem arz etmektedir.
Doğu Anadoluda’ki Milli Mücadele karşıtı örgütlenmelere karşı verdiği mücadeleler ve İstanbul Hükümetinin emriyle Sivas Kongresinin dağıtılması için çalışan Elazığ Valisi Ali Galib’in hedefine ulaşamamasında büyük gayreti görüldü.
Nisan 1923 te Atatürk ün isteği üzerine siyasete atılan Halit Bey’in seçim bölgesi olan Kastamonuda tespit ettiği listedeki adaylar seçildi. Kendiside 19 temmuz 1923 te mazbatasını alarak mebus oldu. Bu tarihten sonra fiili askerlik hayatı sona erdi. 3 Mart 1924 te Cumhuriyet Halk Fırkası’nın başkanlığında kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasına girdi. 3 Haziran 1925 tarihinde bu fırkanın kapatılması üzerine bağımsız kalan Halit Beyin mebusluğu 1 Kasım 1927 de sona erdi. 14 Şubat 1929 da Miralaylıktan emekli oldu ve İstanbul’a yerleşti.
Misak-ı Milli sınırları içinde müstakil bir Türkiye’nin kurulmasında önemli hizmetleri geçen Halit Bey, 10 şubat 1953 de vefat etti. Karacaahmet mezarlığına defnedildi. Naaşı 27 Eylül 1988 de Ankara’da ki Devlet mezarlığına nakledildi.
Katıldığı Harpler :
1912 — 1913 Balkan Harbinde,
1914 — 1918 Birinci Dünya Harbinde çeşitli kurmay görevlerinde bulunmuştur.
1919 — 1922 İstiklâl Harbinde Tümen Komutanlığı yapmıştır.
Nişan ve Madalyaları :
Harp, Gümüş İftihar, Kılıçlı Gümüş Liyakat, Gümüş İmtiyaz Madalyaları
Alman İkinci Demir Salip Nişanı İstiklâl Madalyası​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Ethem Necdet Karabudak (ÇALLI)

1882 yılında Denizli-Çal’da doğmuş, 1902′de Harp Okulu’nu, 1905′te Mümtaz Yüzbaşı olarak Harp Akademisi’ni bitirmiş, birlik komutanlıklarında ve askeri lise matematik öğretmenliklerinde bulunmuş, 18 Kasım 1919′da Milli Mücadele’ye katılmak üzere İnebolu’ya gelmiş önce Güney sonra Batı Cephesinde görevlendirilmiştir.

1903′te Üsteğmen, 1905′te Yüzbaşı, 1915′te Binbaşı, 1921′de Yarbay olmuş, 1922′de 14 ncü Tümen Komutanı olarak Büyük Taarruz ve Takıp Harekâtına katılmış ve Albaylığa yükselmiştir. Daha sonra, bazı nedenlerle hakkında kanuni kavuşturma yapılarak açığa çıkarılmış, 28 Ocak 1925′te emekli edilmiş ve 13 Temmuz 1946′da Denizli’de vefat etmiştir.
Katıldığı Harpler :
1912 — 1913 Balkan Harbinde, öğretmenlikte,
1914 — 1918 Birinci Dünya Harbinde Bölük, Tabur, Alay Komutanlıklarında,
1919 — 1922 İstiklâl Harbinde Tümen Komutanlığında bulunmuştur.
Nişan ve Madalyaları :
Harp ve Gümüş Liyakat Madalyaları,
İstiklâl Madalyası.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

İbrahim Çolak


Albay İbrahim Çolak
(1881 - 1944)
1881 yılında Bursa’da doğmuş, 1901′de Harp Okulu’nu bitirmiş, çeşitli birlik komutanlıklarında bulunmuştur. Balkan Harbinde sağ elinden yara alarak çolak kalmış ve 1917 yılında isteğiyle emekli olarak, ticaretle uğraşmıştır.
1920′de kendi arzusuyla Milli Mücadele’ye katılmış, 2 nci Kuvva-yi Seyyareadı verilen bir süvari müfrezesi kurarak, bununla Bolu, Düzce ve Yozgat ayaklanmalarının bastırılmasında önemli başarılar kazanmış, 1904′te Üsteğmen, 1908′de Yüzbaşı, 1916′da Binbaşı, 1921′de Yarbay olmuştur.,
1921 başında emrindeki müfreze, 3 ncü Süvari Tümeni adını alarak Batı Cephesi Komutanlığı emrine verildi, kendisi de bu Tümen’in Komutanlığına atanarak birliğiyle 1 nci, 2 nci İnönü ve Sakarya Muharebeleri ile Büyük Taarruz’a katıldı. 1922′de Albay oldu. 14 Aralık 1922′de Tümeninin lağv edilmesi üzerine, tekrar(isteğiyle) emekliye ayrıldı. Üç dönem Bursa Milletvekilliği yapan Albay İbrahim Çolak 1944′te ölmüştür.
Katıldığı Harpler :
1912 — 1913 Balkan Harbinde,
1914 — 1918 Birinci Dünya Harbinde Bölük ve Müfreze Komutanlığı,
1919 — 1922 İstiklal Harbinde Tümen Komutanlığı yapmıştır.
Nişan ve Madalyaları :
Beşinci ve Dördüncü Rütbelerden Mecidi Nişanları, Harp Madalyası, İstiklâl Madalyası
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Osman Nuri Koptagel


Tümgeneral Osman Nuri Koptagel
(1874 - 1942)
1874 yılında Erzincan’da doğmuş, 1895′te Harp Okulu’nu bitirmiş çeşitli birlik komutanlıklarında ve askeri okullarda öğretmenliklerde bulunmuş, Ekim 1916′da 7 nci Tümen Komutanlığına atanmıştır.

1898′de Üsteğmen, 1902′de Yüzbaşı, 1912′de Binbaşı, 1915′de Yarbay olmuş, 3 Haziran 1917′de 43 ncü Tümen Komutanlığına, 12 Ekim 1917′de 27 nci Tümen Komutanlığına atanmış 18 Ekim 1919′da 12 nci Tümen Komutanı olarak Kars’ın Ermenilerden kurtarılmasında büyük rol oynamıştır. 1920′de Albaylığa yükseltilmiş, 1921′de Tümeniyle Batı Cephesi emrine girmiştir. Büyük Taarruzdaki başarıları nedeniyle 1922′de Tümgeneral olmuş 23 Şubat 1923′den itibaren çeşitli askeri mahkemelerde üyelik ve başkanlık yapmıştır. 8 Mayıs 1934′de emekliye ayrılmış Kasım 1942′de Ankara’da ölmüştür.
Harbiye’de Mustafa Kemal’in sevdiği hocalardandı. ‘Sıradan 5 kişi Kop ta gel’ şeklinde emrettiğini iyi hatırlayan Mustafa Kemal tarafından Koptagel soyadı verildi.
Katıldığı Harpler :
1912 — 1913 Balkan Harbinde Tabur Komutanlığı,
1914 — 1918 Birinci Dünya Harbinde Tümen Komutanlığı,
1919 — 1922 İstiklâl Harbinde yine Tümen Komutanlığı yapmıştır.
Nişan ve Madalyaları :
Dördüncü Rütbeden Mecidi Nişanı Gümüş Liyakat ve Gümüş İmtiyaz Madalyaları Alman Demir Salip Nişanı İstiklâl Madalyası
Fransızca bilirdi.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Kazım Sevüktekin


Tümgeneral Kazım Sevüktekin
(1877 - 1949)

1877 yılında İstanbul’da doğmuş, 1895′te Harp Okulu’nu bitirmiş, çeşitli birlik komutanlıklarında bulunduktan sonra 1916′da 13 ncü Tümen Komutanlığına atanmıştır.
1896′da Üsteğmen, 1898′de Yüzbaşı, 1906′da Binbaşı, 1914′de Yarbay, 1918′de Albay olmuş, n nci Tümen Komutanlığı ve 20 nci Kolordu Komutan vekilliklerinde bulunduktan sonra 30 Haziran 1921′de Anadolu’ya geçmiş, Sivrihisar ve Havalisi Komutanlığı yapmıştır. 2 Ağustos 1921′de 8 nci Tümen, 1923′te 5 nci Kafkas Tümen Komutanlıklarına atanmıştır. 1922′de Tümgeneral olan Kâzım Sevüktekin 27 Aralık 1927′de isteği ile emekli olmuş ve 1949 yılında ölmüştür.
Katıldığı Harpler :
1897 Osmanlı-Yunan Harbinde Takım ve Bölük Komutanlığı,
1912 - 1913 Balkan Harbinde Tabur Komutanlığı
1914 - 1918 Birinci Dünya Harbinde Alay ve Tümen Komutanlığı,
1919 - 1922 İstiklâl Harbinde Tümen Komutanlığı yapmıştır.
Nişan ve Madalyaları :
Yunan Muharebe ve Gümüş İmtiyaz Madalyaları Gümüş ve Altın Muharebe Liyakat Madalyaları Kızılay Madalyası
Alman Birinci ve İkinci Demir Salip Nişanları İstiklâl Madalyası ve Takdirname
Diyarbakır ve Mardin Milletvekilliği yapan Tümgeneral Kâzım Sevüktekin Almanca ve Fransızca biliyordu.​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Nazmi Solok


Korgeneral Nazmi Solok
(1876 - 1956)

1876 yılında Balıkesir’de doğmuş, 1899′da Harp Okulu’nu bitirerek çeşitli kıta ve karargahlarda görev yapmıştır. 2 Haziran 1920′de Anadolu’ya geçerek 56 ncı Tümen Komutanlığına atanmış, 1 Temmuz 1920′de 57 nci Tümen Komutanı ve Denizli Mutasarrıfı, 7 Aralık 1920′de 1 nci Süvari Tümen Komutanı ve Konya Vali Vekili olmuştur,
19 Şubat 1921′de atandığı 2 nci Süvari Tümeniyle İkinci İnönü Muharebesi’ne, 15 Haziran 1921′de atandığı 6 ncı Tümen ile Kütahya-Eskişehir, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz’a katılmıştır.
1903′te Üsteğmenliğe, 1907′de Yüzbaşılığa, 1915′te Binbaşılığa, 1916′da Yarbaylığa, 1921′de Albaylığa yükselen Nazmi Solok 1924′te General, 1930′da Korgeneral olmuş 1, 4, 5 ve 7 nci Kolordu Komutanlıklarında bulunmuştur. Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı iken 3 Ekim 1939′da emekli olmuş ve 1956 yılında İstanbul’da ölmüştür.
Katıldığı Harpler :
1912 — 1913 Balkan Harbinde
1914 — 1918 Birinci Dünya Harbinde çeşitli kıta ve karargahlarda bulunmuş,
1919 — 1922 İstiklâl Harbinde Tümen Komutanlığı yapmıştır.
Nişan ve Madalyaları :
Beşinci Rütbeden Mecidi Nişanı
Harp Madalyası
Gümüş Liyakat ve İmtiyaz Madalyaları
Alman Demir Salip Nişanı
Afgan İstiklâl Nişanı
İstiklâl Madalyası ve Takdirname​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Derviş Ahmet Paşa


KORGENERAL AHMET DERVİŞ
(1884 - 1932)

1884 yılında Selanik’te doğmuş, 1906′da Harp Okulu’nu, 1909′da Harp Akademisi’ni Mümtaz Yüzbaşı olarak bitirmiş, kurmaylığı Binbaşı iken onanmıştır. Çeşitli kıta ve kurmay görevlerinde bulunmuş Şubat ig2o’de Anadolu’ya geçmiş, 61 nci Tümen Kurmay Başkanlığı, 1 nci Süvari Grup Komutanlığı yapmış, 8 Ağustos 1921′de atandığı 7 nci Tümenle Sakarya Meydan Muharebesi’ne, 22 Ekim 1921 ve 1 Ağustos 1922′de de atandığı n nci Tümenle (Komutanı olarak) Büyük Taarruz’a katılmıştır.
1914′te Binbaşı, 1921′de Yarbay, 1922′de Albaylığa yükselen Ahmet Derviş, 1926′da General ve 1930′da Korgeneral olmuş, 1 nci Kolordu Komutanlığında ve Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığında bulunmuştur. 7 Ocak 1932′de görevde iken ölmüştür.
Atatürk, Nutuk’ta “Derviş Paşa, geceleri de yürüyerek, Afşar’da özellikle Gediz’de Ethem Kuvvetlerinin gerilerine doğru yönelttiği korkunç vuruşlarla Ethem, Tevfik ve Reşit kardeşleri bocalattı. Kuvvetlerinin toplanmasına zaman bırakmadı” demektedir.
Katıldığı Harpler :
1911 - 1912 Osmanlı-İtalyan Harbinde,
1912 - 1913 Balkan Harbinde
1914 - 1918 Birinci Dünya Harbinde çeşitli kıta ve kurmay görevlerinde bulunmuş,
1919 - 1922 İstiklâl Harbinde Tümen Komutanlığı yapmıştır.
Nişan ve Madalyaları :
Gümüş İftihar Madalyası
Harp Madalyası
Afgan İstiklâl Nişanı
İstiklâl Madalyası ve Takdirname
Almanca ve Fransızca biliyordu.​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Cemil Cahit Toydemir


Orgeneral Cemil Cahit Toydemir
(1883 - 1956)
1883 yılında İstanbul’da doğdu. 1902 yılında Harp Okulundan Teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1909 yılına kadar Beyrut ve Hicaz’da kıt’a görevleri yaptı. 1909-1914 yılları arasında Yüzbaşı rütbesi ile Trablusgarp ve Balkan Harbine katıldı. 1915′te Binbaşılığa terfi ederek Birinci Dünya Harbinde 53′üncü Alay Komutanlığı ve 1916-1918 arasında 33′üncü Tümen Komutan Vekilliği yaptı. Ağustos 1918′de Yarbay oldu, 1′inci Kafkas Tümen Komutanlığına getirildi.


Mayıs 1919′da 5′nci Kafkas Tümen Komutanlığı görevi verildi. 1921′de Albay oldu. 21 Ocak 1922′de 10′ncu Tümen Komutanlığına atandı. 1926′da 11′inci Tümen Komutanlığı görevi verildi. 1927′de Tümgeneral rütbesine yükseldi. 1932′de Milli Savunma Bakanlığı Kara Müsteşarlığına getirildi. 1933′te 5′inci Kolordu Komutanlığı görevi verilerek Korgeneralliğe yükseltildi. 30 Ağustos 1942′de Orgeneralliğe yükselerek Askerî Yargıtay Başkanlığı ve 1′inci Ordu Komutanlığı görevlerinde bulundu. 15 Haziran 1946′da emekliye ayrıldı.
Sivil yaşamında VIII. Dönem İstanbul Milletvekili seçildi. Peker Hükümetinde Milli Savunma Bakanı olarak görev yaptı.
15 Temmuz 1956′da vefat etti.​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Nurettin Baransel

Orgeneral Ahmet Nurettin Baransel

(1897 - 1967)

1897 yılında İstanbul’da doğdu. 1912 yılında Piyade Asteğmen rütbesi ile Harp Okulu’nu bitirdi. 1919 yılına kadar Takım Komutanlığı, Emir Subaylığı ve Bölük Komutanlığı yaptıktan sonra 1919 yılında Harp Akademisi’ne girdi. 1 Mart 1921 tarihinde Harp Akademisi’nde öğrenci iken Anadolu’ya iltihak ederek çeşitli birliklerde görev yaptı. 1923 yılında tekrar girdiği Harp Akademisi’ni 1925 yılında bitirerek Kurmay oldu. 1939 yılına kadar çeşitli karargah ve birliklerde görev yaptı. 1939 yılında Tuğgeneral, 1941 yılında Tümgeneral, 1947 yılında Korgeneral ve 1951 yılında Orgeneralliğe yükseldi.
Tuğgeneral rütbesi ile 1 nci Süvari Tümen Komutan Vekilliği, Tümgeneral rütbesi ile 16 ncı , 5 nci , 22 nci ve 17 nci Tümen Komutanlığı, 1 nci Ordu Kurmay Başkanlığı, Korgeneral rütbesi ile 6 ncı ve 3 ncü Kolordu Komutanlığı ve 3 ncü Ordu Komutan Vekilliği , Orgeneral rütbesi ile 3 ncü ve 1 nci Ordu Komutanlığı görevlerinde bulundu. 6 Nisan 1954 tarhinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevine atandı. 28 Mayıs 1954 tarihinde atandığı Genelkurmay Başkanlığı görevinden 25 Ağustos 1955 tarihinde ayrılarak Yüksek Askeri Şura Üyeliği görevine atandı. Bu görevde iken 14 Temmuz 1960 tarihinde yaş haddinden emekli oldu.
Fransızca bilir. Evli iki çocukludur.
Balkan, 1 nci Dünya ve Kurtuluş Savaşları’na katıldı.
21 Mayıs 1967 tarihinde vefat etti. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.​
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Salih Omurtak


Mehmet Salih Omurtak
(1889 - 1954)
Türk Silahlı Kuvvetlerinin 4′üncü Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Salih OMURTAK, 1889 yılında Selanik’te doğmuş, 1907 yılında Harp Okulundan mezun olmuştur.
Aynı yıl girdiği Harp Akademisini 1910 yılında kurmay subay olarak bitirdikten sonra; Genelkurmay Başkanlığı Karargâhında Karargâh Subaylığı, 1′inci Kolordu, 2′nci Ordu, 4′üncü Kolordu, 5′inci Ordu, Doğu Ordular Grubu ve 3′üncü Or. Karargâh Subaylığı görevlerini yürütmüştür. 22 Ocak 1920′de görevli olarak geldiği Ankara’da kalarak MiIIî Orduya katılmıştır. 1926 yılına kadar Genelkurmay Karargâhında Şube Müdürlüğü, Genelkurmay II’nci Başkan Vekilliği, 61′inci Tümen Komutanlığı, 3′üncü Ordu Kurmay Başkanlığı ve 8′inci Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur.
1926 yılında terfi ettiği Tümgeneral rütbesi ile 8′inci Kolordu Komutanlığı görevini yürüttükten sonra 1930 yılında Korgeneralliğe terfi etmiştir. Korgeneral rütbesi ile 9′uncu Kolordu Komutanlığı ve 3′üncü Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulunmuş, 1940 yılında Orgeneralliğe terfi etmiştir. Orgeneral rütbesi ile Yüksek Askerî Şûra Üyeliği, Genelkurmay II’nci Başkanlığı ve 1′inci Ordu Komutanlığı yapmıştır. 29 Temmuz 1946 tarihinde Genelkurmay Başkanı olarak atanmış, 8 Haziran 1949 tarihine kadar bu göreve devam etmiştir. Birtakım sağlık sorunları nedeniyle bir süre izin kullandıktan sonra 1 Ocak 1950 tarihinde atandığı Yüksek Askerî Şûra Üyeliği görevinden 6 Temmuz 1950 tarihinde kendi isteği ile emekli olmuştur.
1′inci Dünya ve Kurtuluş Savaşı’na katılmıştır.
Orgeneral OMURTAK; Harp Madalyası, İstiklal Madalyası, Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası ile Avusturya 5′inci Rütbe Mecidiye Nişanı, Avusturya-Macaristan 3′üncü Rütbe Liyakat Nişanı ve Alman İmparatoru 3′üncü Demir Nişanı sahibidir.
Almanca ve Fransızca bilen Orgeneral Salih OMURTAK evlenmemiştir.
23 Haziran 1954 tarihinde vefat etmiş, Ankara’da Devlet Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.
(Soyadını Kendisine Mustafa Kemal Atatürk vermiştir,Omurtak Tuna boylarında yaşayan Türklerin Büyük Liderlerine verilen isimdir..)
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Kazım İnanç


Ferik Kazım İnanç Paşa
(1881 – 1938)

Diyarbakır’da dünya’ya geldi. Bugünkü Kara Harp Akademisi’ni bitirerek kurmay yüzbaşı oldu. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’nda çeşitli cephelerde savaştı. Osmanlı Devleti’nde Genelkurmay İkinci Başkanlıgında bulundu. Bu görevdeyken Atatürk’ün Anadolu’ya geçmesine yardımcı oldu. Görevinden alınınca 1920 yılının Haziran’ında Anadolu’ya geçip Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Milli Savunma Bakanlığı’nda Müsteşarlık, 6. ve 9. Kolorduda da komutanlık yaptı. 1922’de Büyük Taarruz’da 6.Kolordu komutanı olarak büyük yararlılıklar gösterdi. Cumhuriyet Dönemin’de 1925 yilnda cikan Şeyh Said İsyanı’nı bastiran 3. Ordu’nun komutanı’dir.
1926-1931 yılları arasında Samsun’da Cumhuriyet Döneminin II.valisi olarak görev yaptı. Valiligi sirasinda 1928’de askerlikten emekli oldu.Ayrica 2 dönem İzmir milletvekili seçildi. Askerlik yaşamı boyunca 17 defa yaralanmıştır.
21 Eylül 1938’de Ankara’da vefat etti.

“Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gidisi ve görev yazisi hakkinda yalan yanlis bir çok yorumlar yapiliyor. Asli sudur: Mustafa Kemal’in görev yazisini yazan hükümet degil, yurtsever Albay Kazim Bey’dir.
Mustafa Kemal’in genis yetkilerle donatilmis olarak Anadolu’ya geçtigi bilinmektedir.
Ancak bu yetkilerin saptanmasinda ve genisletilmesinde, o günlerde Genelkurmay’da görevli olan ve Cevat Çobanli pasa ile Albay Kazim Bey ‘in rolü büyük olmustur. Mustafa Kemal’in görev ve yetki yazisini Genelkurmay 2. Baskani Albay Kazim (Inanç) düzenledi.
Albay Kazim Inanç, yurtsever bir subaydi. Çanakkale Savaslari sirasinda Seddülbahir savaslarina katilmis, Mondros ateskesinden önceki görevi de Yildirim Ordulari kurmay baskanligidir. Bu nedenle Mustafa Kemal’i çok iyi taniyan, seven bir subaydi. Bu görev yazisinin hazirlanmasinda, Mustafa Kemal’in bütün arzularini yerine getirmeyi bir görev bilmistir.
Zaten Kazim Inanç daha sonra Anadolu’ya geçti. Baskomutanlik Meydan Savasi’na 6. Kolordu Komutani olarak katildi. Bu durum gösteriyorki Atatürk’ün Anadolu’ya geçerken görevlendirme yazisi onu seven Genelkurmay 2′ci baskani Albay Kazim Bey tarafindan düzenlenmistir.”
Alev Coşkun
Albay Kazım İnanç Paşa Çanakkale Şavaşında
5. Ordu Komutanı Liman von Sanders, çıkarmanın ilk günlerinde çok yavaş davranıp cepheye gelen her takviye birliğine “Derhal taarruz ediniz, düşmanı hemen denize dökünüz” gibi emirler vererek, sahile iyice yerleşip tahkimatını tamamlamış, güçlü donanma desteğini de arkasına almış düşmana hazırlıksız taarruzlarla birliklerimizin ağır zayiat vermelerine sebep olmuş; ama sonunda savaşın artık mevzi savaşı karakterine dönüştüğünü görmüştü…
İstanbul’daki Genel Karargah’a başından beri gerçekçi olmayan, iyimser raporlar gönderilip, bugün yarın düşmanın denize dökülebilecek bir durumda ve olanaklar içerisinde bulunduğu hissettirilmiş ve biraz da bu havanın etkisiyle Enver Paşa, son bir darbe vurularak düşmanın Arıburnu cephesinden sökülüp atılmasını istemeye başlamıştır. Buna en somut örnek, 4 Mayıs 1915 tarihli 5. Ordu Komutanlığı’na yazdığı telgraf emridir. Onun; “…..Askeri ve siyasi sebeplerle Gelibolu Yarımadası’nda kesin sonucun bir an önce elde edilmesini olağanüstü önemde görüyorum…” gibi cümlelerle Ordu Komutanı’nı sıkıştırdığını görmekteyiz.
Bu telgraf emri 5. Ordu’ya geldikten sonra, 5. Ordu Kurmay Başkanı Albay Kazım (İnanç) Paşa, askeri teamülleri zorlayarak tamamen yurtsever bir duyguyla Enver Paşa’ya şu telgrafı çekmiştir:
“Başkomutan Vekil Enver Paşa Hazretlerine,
Bu gece yine her zamanki gibi Seddülbahir’e bir hücum yapıldı fakat bu bölgenin düşmandan tamamiyle temizlenmesi yine mümkün olamadı. Rica ederim, dokuz günden beri arka arkaya yapılan hücumlara artık bir son verilsin!!! Düşmanın bugün yine filo desteğinde asker çıkaracağı doğaldır. Çünkü filoya karşı koyacak kuvvetimiz yalnız övmeye değer niteliklerine güvendiğimiz askerimizdir ki o da günden güne eriyor; şehit yaralı sayısı 15.000’i aşmıştır… Düşmanın ilk çıkarmada elde ettiği küçük arazi parçalarından şimdiye dek ilerleyememiştir. Mahdut hedefli olarak yaptığı taarruzlar daima büyük zayiatla geriye püskürtülmüştür. Düşman daha çok bizi taarruza zorlayarak zayıf düşürmek istiyor. Biz sürekli hücumlarla onun istediği kadar zayıflayınca, o zaman büyük ve taze kuvvetlerle taarruza başlayacak ve normal olarak karşısında yorgun ve güçsüz bir ordu bulacaktır.

….Ordunun bu aldatılmaya artık kapılmaması zamanı gelmiş ve geçmiştir!!…
….Ordu, mesela muharebe bölgesinde yedi tümenlik kuvvetler birbirine taktik zorunluluklar sonucu öyle karışmıştır ki, böyle soluk almaksızın yapılagelen taarruzlarla, bunların düzenli bir şekle ve birlik haline getirilmeleri olanaksız ölçüye girmiştir.
Hakkındaki yüksek güvenlerine dayanarak, ordunun bir süre için savunmada kalmasını ve bu surette bulacağı fırsatlar içerisinde dinlenmesini ve kendisine çeki düzen vermesini onaylayıp emir buyurmaklığınızın uygun olacağını arz etmek istiyorum. Dileklerim yalnız özel ve kişisel düşüncelerimden ibarettir. Emir ve irade yine efendimizindir…
5. Ordu Kurmay Başkanı
Albay Kazım
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş Savaşı Komutanları

Ali Fuat Cebesoy


Ali Fuat Cebesoy
(1882 - 1968)
Korgeneral Ali Fuat Cebesoy, Atatürk’ün yakın arkadaşlarındandı. Birinci Dünya Harbi’nde Atatürk, 7’nci Ordu Komutanı iken Ali Fuat Paşa da bu ordunun kuruluşundaki 20’nci Kolordu’nun komutanıydı.
Ali Fuat, İstiklal Harbi’nin ilk yıllarında Atatürk’ün Batı’daki dayanağıydı. Memleketin, içinde bulunduğu koşulları dikkate almayan Padişah’ın ve İstanbul Hükümetinin baskılarına boyun eğmeyerek askerlikten ayrılan Mustafa Kemal Paşa’ya bağlılığı sürmüş ve isteklerini emir sayarak bütün gücüyle yerine getirmeye çaba sarfetmiştir. Sonraları bazı konularda anlaşamamışlarsa da Atatürk’e sevgi ve saygısı asla eksilmemiştir.
Barış döneminde, askerlikle, politikacılık arasında kararsız tutumu, özellikle “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” Genel Sekreteri olmasına rağmen gericilerin bu partide yuvalanmasına mâni olamayışı Atatürk’ü çok üzmüştü. Atatürk’e karşı düzenlenen suikast olayına adının karışması da bu üzüntünün artmasına neden olmuştur.
Ali Fuat Paşa’nın ve diğer yakın arkadaşlarının aklanması üzerine, zamanla Atatürk’le eski yakınlıkları tekrar oluşmuş; Milletvekili, Bakan ve Meclis Başkanı olarak hizmet olanağına kavuşmuştur.

A. ALİ FUAT CEBESOY’UN YAŞAMI

1. Doğumu ve Orta Öğrenimi:

Ali Fuat Cebesoy, 1882 (1298) yılı Eylül ayında İstanbul’da doğmuştur. Türkiye Cumhuriyeti ilk Bayındırlık Bakanı E. Korgeneral İsmail Fazıl Cebesoy’un oğludur. Evlenmemiştir. İlk öğrenimini Erzincan’da, orta öğrenimini İstanbul’da Saint Joseph Lisesinde yapmıştır.

2. Ali Fuat Cebesoy’un askerî yaşamı:
1899 (1315) de imtihanla Harp Okulu’na girmiş 9 Ocak 1901’de okulu bitirmiş, Harp Akademisi’nde öğrenimini sürdürerek 11 Ocak 1905’te Kurmay Yüzbaşı olmuş ve 5’nci Orduya atanmıştır. Bu ordu karargahında bir süre çalışmış, Beyrut 3’ncü Nişancı Taburu’nda, Selanik’teki 28’nci Süvari ve 15’nci Topçu Alaylarında stajlarını yaptıktan sonra 1906’da Kolağası olmuş, 1908 yılına kadar Selanik’te 3’ncü Ordu Müfettişliği Karargahı’nda çalışmıştır.
13 Mart 1908, 9 Ocak 1909 tarihleri arasında 3’ncü Süvari Tümeni Kurmay Başkanlığı’nda ve Karaferya Bölgesi Komutanlığı’nda bulunmuş ve eşkiya takibinde gösterdiği başarı nedeniyle dördüncü rütbeden Mecidi Nişanı ile ödüllendirilmiştir.
1909 yılı başında Roma Askerî Ataşeliği’ne atanmış, 1 Ekim 1911 ‘e kadar orada kalmış, 1911’de Binbaşı olmuştur. Trablusgarp Harbi sırasında Adriyatik sahillerinde toplanan kuvvetlere silâh ve cephane göndermek üzere Avrupa’da ek görevler almıştır.
Ali Fuat Bey, Manastır’daki Ordu ve Üsküp’te 3’ncü Kolordu Karargahlarında bulunmuştur. Bu sırada, Tugay Komutanı olarak Arnavutluk ayaklanmasına katılmış, gösterdiği başarılar nedeniyle dördüncü rütbeden Osmanî ve üçüncü rütbeden Mecidi Nişanlarıyla ödüllendirilmiş rütbesi de Binbaşılığa yükseltilmiştir.
1 Ekim 1911’de Garp Ordusu 1’nci Şube Müdürlüğü’ne, 20 Şubat 1912’de 1’nci Kolordu Kurmay Başkanlığına, sonra da 7’nci Kolordu Kurmay Başkanlığı’na atanmıştır. İpek ve Yakova’nın asilerden arındırılması için 7’nci Kolorduca teşkil edilen müfrezenin komutanlığını yapmış, 10 Kasım 1912 - Mart 1913 tarihleri arasında 23’ncü Tümen Komutan Vekili olarak Yanya savunmasına katılmıştır. Bu harekatta üç yerinden yaralanan Binbaşı Ali Fuat Bey Yarbaylığa yükseltilmiştir.
Yanya Kalesi’nin düşmesine rağmen Ali Fuat Bey’in komutasındaki Pizani kahramanları mevzilerini sonuna kadar savunmuşlar, ancak Başkomutanlığın emriyle çekilmişlerdir.
15 Ocak - 19 Eylül 1914 tarihleri arasında Şam’daki 8’nci Kolordu Kurmay Başkanlığı’nda bulunan Yarbay Ali Fuat Bey, Birinci Dünya Harbi’nin başlaması üzerine 19 Eylül 1914’te Şam’daki 25’nci Tümen Komutanlığına atanmış ve tümeniyle Birinci Kanal Harekatı’na katılmıştır. Buradaki başarıları nedeniyle 1915’te Albay olmuş, Harp ve Muharebe Gümüş Liyakat Madalyalarıyla ödüllendirilmiş, Alman Devleti de İkinci Demir Salip Nişanı’nı vermiştir.
Tümeniyle Çanakkale bölgesine intikal eden Albay Fuat Bey, Seddülbahir Muharebelerinin son safhasına katılmış ve Muharebe Gümüş İmtiyaz Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
20 Ocak - 30 Eylül 1916 tarihleri arasında 14’ncü Tümen Komutanı olarak Kafkas Cephesi’ndeki muharebelere katılan Albay Ali Fuat Bey, Çapakçur Muharebelerinde gösterdiği başarı nedeniyle Altın Liyakat Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
30 Eylül 1916’da 5’nci Tümen Komutanlığı’na İkinci Gazze Muharebesi’nden sonra 20’nci Kolordu Komutanlığına atanmıştır. Alman Devleti tarafından kendisine ikinci rütbeden Kılıçlı Askerî Liyakat Nişanı verilmiştir.
12 Ocak - Nisan 1917 tarihleri arasında 2’nci Ordu Kurmay Başkanlığı, Nisan -30 Haziran 1917 tarihleri arasında, Üçüncü Gazze ve Filistin Muharebelerinde Cephe Komutan Yardımcılığı ve Kudüs müdafiliği yapmış Muharebe Altın İmtiyaz Madalyası ile ödüllendirilmiş. 1917’de Mirliva (Tümgeneral) olmuş, Alman Devleti de Birinci Demir Salip Nişanı’nı vermiştir.
30 Haziran 1917 - 9 Eylül 1919 tarihleri arasında tekrar 20’nci Kolordu Komutanlığı yapan Ali Fuat Paşa bir süre 7’nci Ordu Komutanlığı’na da vekâlet etmiştir.
Birinci ve İkinci Salt Muharebelerinde gösterdiği başarı nedeniyle 1918’de Kılıçlı İkinci Mecidi ve Kılıçlı İkinci Osmanî Nişanlarıyla ödüllendirilmiş, Alman Devleti Kırmızı Kartal, Avusturya -Macaristan İmparatorluğu da Demir Taç Nişanı vermişlerdir.
Eylül 1919 - Haziran 1920’de 20’nci Kolordu Komutanlığı görevi saklı kalmak üzere Batı Anadolu Genel Kuva-yı Milliye Komutanı olarak görev yapmış; 26 Haziran - 10 Kasım 1920’de Batı Cephesi Komutanı adı altında görevini sürdürmüş aynı zamanda TBMM üyesi (milletvekili) olmuştur. Buradaki hizmetleri nedeniyle Kırmızı Yeşil Şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
20 Kasım 1920 - Nisan 1922’de TBMM Hükûmeti’nin Moskova Büyükelçiliği görevinde bulunmuş, dönüşünde 21 Ekim 1923’e kadar TBMM İkinci Başkanlığı yapmış Cumhuriyet’in ilanından sonra rütbesi Korgeneralliğe yükseltilerek 2’nci Ordu Müfettişliğine atanmıştır. (Meclis kararıyla, buradaki görevleri saklı kalmak üzere süresiz izinli sayılmıştır.)
31 Ekim 1924’te Ordu Müfettişliği’nden istifa etmiş ve Ankara Milletvekili olarak Meclis’e dönmüştür.
1 Ekim 1927’de, yasama görev süresi sona erdiğinde, ordu açığına alınmış 5 Aralık 1927’de askerlikten emekliye ayrılmıştır.

Sivil Hayattaki Görevleri:
Büyük Millet Meclisi’nin IV, VIII. dönemlerinde Konya Milletvekili, IX. dönem Eskişehir Bağımsız Milletvekili, X. ve XI. dönemlerde Bağımsız İstanbul Milletvekili, 3 Nisan 1939-9 Mart 1943’te Bayındırlık Bakanı, 9 Mart 1943-5 Ağustos 1946’da Ulaştırma Bakanı, 20 Ocak 1948 - 1 Kasım 1948’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı oldu. 10 Ocak 1968’de İstanbul’da öldü. Geyve Ali Fuat Paşa Camiî avlusunda yatıyor.
Fransızca ve Almanca biliyordu.
Ali Fuat Paşa’nın eserleri: Milli Mücadele Hatıraları, Moskova Hatıraları, Birüssebi - Gazze Meydan Muharebesi ve 20’nci Kolordu, Sınıf arkadaşım ATATÜRK, Siyasi Hatıralar, Mustafa Kemal Milli Lider’

B. ALİ FUAT CEBESOY’UN KURMAYLIK VE KOMUTANLIK NİTELİKLERİ:

1. Kurmaylık Nitelikleri:
Ali Fuat Bey, ciddî, çalışkan, dürüst, bilgili, cesur, iki lisan bilen ve eser veren bir kurmay subaydır.
Çeşitli karargahlardaki kurmay görevlerinde başarılı olmuş, kendisini astlarına saydırmış, üstlerine sevdirmiştir.

2. Komutanlık Nitelikleri:
Tümen ve kolordu komutanı olarak birliğini ağır muharebe şartlarında selâmete ulaştırmıştır. Yaşadığı dönemde cereyan eden harplerin ve muharebelerin hemen tümüne katılmış, tecrübeli bir komutandı.
İstiklal Harbi’nin başlangıcında Genel Kuva-yı Milliye Komutanı olarak başarılı olmuş, fakat Batı Cephesi Komutanıyken, Genelkurmay Baş-kanı’nın karşı çıkmasına rağmen Gediz taarruzunu yapması ve birliğinin yenilgiye uğrayarak çekilmesi nedeniyle astlarının güvenini kaybetmiş ve Cephe Komutanlığından alınmıştır. Moskova Büyükelçiliği’nden dönüşünde 1’nci Ordu Komutanlığı’nı kabul etmeyip, sonradan politikadan hoşlanmadığını söyleyerek 2’nci Ordu Komutanlığını istemesi bir yıl geçince Meclis’teki görevine döneceğini söyleyerek ordu komutanlığından istifa etmesiyle eski ve yakın arkadaşı Mustafa Kemal Paşa’nın güvenini kaybetmiştir.
(İstiklal Harbi sırasında ve savaştan sonraki dönemde Mustafa Kemal Atatürk’le aralarında beliren anlaşmazlıkları, ilgili bölümde göreceğiz)2

C. ALİ FUAT CEBESOY’UN KATILDIĞI HARPLER VE MUHAREBELER:

1. Osmanlı - İtalyan Harbi’nde Ali Fuat Cebesoy
1911’de Trablusgarp Muharebesi sırasında Adriyatik sahilinde toplanan kuvvetlerin bağlı olduğu Manastır’daki Ordu ve Üsküp’teki 3’ncü Kolordu Karargahlarında bulundu, sonra Trablusgarb’a silâh ve cephane sağlamak üzere Avrupa’ya gönderildi.
Üsküp’te bulunduğu sırada çeşitli birliklerden kurulan bir tugaya komuta etmiş ve Arnavutluk isyanının ilk safhasının bastırılmasında rol oynamıştır.

2. Balkan Harbi’nde Ali Fuat Cebesoy
Kur. Bnb. Ali Fuat Bey, 1 Ekim 1911’de Garp (Batı) Ordusu Harekât Şube Müdürlüğü’ne atanmış 20 Şubat 1912’de bu görevden ayrılarak çeşitli kurmay görevlerinde bulunmuştur. 29 Eylül - 10 Kasım 1912’de Batı Ordusu kuruluşundaki İşkodra, sonra Yanya Kolordularının Kurmay Başkanlıklarını, 10 Kasım 1912 - Mart 1913’te de Yanya Kolordusu kuruluşundaki 23’ncü Tümenin Komutan Vekilliği’ni yapmıştır. (Yanya Kolordusu Yunan Cephesi’ndeki birliklerdendir.) Batı Ordusu, 16 Ekim 1912’de harekete geçtiğine göre Kur. Bnb. Ali Fuat Bey, Balkan Harbi süresince 23’ncü Tümen’e komuta etmiş sayılır. Bu kuruluşun hemen her kademesinde görev yapmış bir kurmay subay olarak da birliğine ve harekât plânlarına egemendi.
Balkan Harbi, Sırp ve Bulgarların 14 Ekim 1912’de nota vermeleri ve birliklerinin sınırlarımıza tecavüzleri üzerine 16 Ekim 1912’de, Doğu ve Batı Ordularının harekete geçmeleriyle başladı.
Sırplar Türk ordusunun bu beklenmedik taarruzu karşısında, hareketlerini plana göre değil, Türk taarruzunun etkisine göre idare ettiler.
Yunanlıların hedefi Selanik’ti. Bu şehir alındıktan sonra, Sırpların karşısında bulunan Vardar Ordusunun gerisine düşeceklerdi.
Karadağlıların hedefi ise İşkodra’ydı. Sonra Şardağı batı bölgesini işgal edeceklerdi.
Bulgar plânının gerçekleşmesi, Türklerin yığınak yerlerini ileriye almaları ve vaktinden önce taarruz etmeleri nedeniyle kolaylaşmıştı.
İç ve dış siyaset bakımından gerekli hazırlıkları yapmadan ve kuvvetlerinin yarısını bile yığınak yerine toplayamadan, Edirne -Kırklareli genel hattının üzerinde ve bu hattın kuzeyinde Bulgar kuvvetleriyle yapılan muharebelerde Türk Doğu Ordusu, Pınarhisar - Lüleburgaz genel hattına çekilmek zorunda kaldı.
Batı Ordusu da, Komonova’da yapılan muharebeyi kaybetmiş ve Manastır üzerine çekilmişti. Edirne Müstahkem Mevkii, Yanya ve İşkodra’daki Türk birlikleri savunmalarına devam ediyorlardı. 23’ncü Tümenin “Pis-ta” ve “Pizani” deki başarıları övülmeye değer.
Binbaşı Ali Fuat Bey, bu muharebede üç yerinden yaralanmış ve başarıları nedeniyle Yarbaylığa yükseltilmişti. Yanya Kalesi’nin düşmesine rağmen Pizani kahramanları direnmiş ancak Başkomutanlığın emri üzerine çarpışmaya son vermişlerdi.
Başkomutanlığın emirleriyle Çatalca mevzii gerisine çekilen Doğu Ordusu da buradaki birlikleri bu mevzii geçilmez bir müstahkem mevki haline getirerek Bulgar taarruzlarını kırmış, bu başarı siyasî ve askerî bakımdan çok yararlı olmuştu.
26 Kasım 1912’de başlayan mütareke görüşmeleri, 3 Aralık 1912’de taraflarca (Yunanistan hariç) imza edildi. Londra Antlaşması’nı müteakip, 3 Haziran 1913’te Balkan bağlaşıkları arasında İkinci Balkan Harbi başladı ve 29 Eylül 1913 İstanbul Antlaşması’yla Balkan Harbi sona erdi. Ali Fuat Bey de Şam’daki 8’nci Kolordu Kurmay Başkanlığı’na atandı.

3. Birinci Dünya Harbi’nde Ali Fuat Cebesoy
Son yıllarda birbirini izleyen harpler nedeniyle stoklar tükenmiş, kaynaklar kurumuştu.
Avrupa büyük devletlerinin gruplaşmaları ve Osmanlı devleti üstündeki emelleri nedeniyle politik durum çok kritikti. Her iki taraf da hırslarını tatmin amacıyla Osmanlı devletiyle anlaşmaya yanaşmıyordu.
Bu atmosfer içerisinde Avusturya - Macaristan Veliahtı Arşidük Ferdinant ve eşinin Saraybosna’da bir Sırplı öğrenci tarafından öldürülmesi üzerine Birinci Dünya Harbi başladı. Bir süre sonra Almanya da Rusya ile harbe tutuştu. Bunun üzerine Almanya, 2 Ağustos 1914’de Osmanlı hükümeti ile gizli bir anlaşma imzalamaya yanaştı.
Birinci Dünya Harbi 3 Ağustos’tan itibaren bütün Avrupa’yı sarmıştı. Alman taarruzları, Batı Cephesi’nde duraklayınca, 2 Ağustos anlaşmasının uygulanmasını istediler. İşler karıştı ve sonunda Karadeniz Olayı adıyla tarihe geçen trajik oyunla harbe girdik. Önce Ruslar, Kafkas sınırlarımıza taarruz ettiler. Hemen arkasından İngiliz deniz kuvvetleri İzmir körfezi ve Çanakkale boğazındaki hedeflere ateş açtı. 3 Kasım 1914’te Osmanlı Devleti bütün Üçlü Anlaşma Devletleriyle harbe girmiş bulunuyor.
Kur. Yb. Ali Fuat Bey, I. Dünya Harbi’nin başlaması üzerine Şam’daki 25’nci Tümen Komutanlığı’na atanmıştı. Bu tümen ile I. Kanal Harekatı’na katılmış ve bu muharebedeki başarıları nedeniyle rütbesi Albaylığa yükseltilmişti. 1915’te tümeniyle Çanakkale Cephesi’ne gelmiş ve Seddülbahir Muharebelerinin son safhasına katılmıştır,
Çanakkale zaferinin kazanılmasından sonra Kur. Alb. Ali Fuat Bey 14’ncü Tümen Komutanlığı’na atanmış ve tümeniyle Kafkas Cephesi’ne hareket etmiştir. 14’ncü Tümen Çapakçur Muharebelerinde yararlık göstermiş, birliğini liyakatla sevk ve idare eden Tümen Komutanı da Altın Liyakat Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Buradan 5’nci Tümen Komutanlığı’na atanan Ali Fuat Bey, İkinci Gazze Muharebesi’nden sonra 20’nci Kolordu Komutanlığı’na atanmış, Kudüs savunmasıyla sona eren Üçüncü Gazze ve Filistin Muharebelerinde Cephe Komutanlığı yapmış ve Kudüs’ü savunmuştur. Bu muharebelerdeki üstün başarıları nedeniyle Generalliğe yükseltilmiştir.
Ali Fuat Paşa, Mondros Mütarekesi’ne kadar 20’nci Kolordu Komutanlığında kalmış ve bu arada İngilizlerin iki defa Şeria nehri vadisi boyunca yaptıkları yarma hareketine mani olarak Filistin Cephesi’ni felâketten kurtarmıştır.
Harp tarihlerinde Birinci ve İkinci Salt Muharebeleri adıyla geçen bu harekatta, birçok silâh, cephane, malzeme, teçhizat ve hayvan ele geçirilmiş bir hayli esir alınmıştır. Bu muharebelerdeki başarıları, 7’nci Ordu Komutanlığı’nca tebrik ve takdir edilmiştir.
Mütarekeden önceki, İngilizlerin büyük taarruzlarında da Filistin Cephesi’ndeki tüm birlikler imha tehlikesine maruz kalmışken, 20’nci Kolordu çetin artçı muharebeleri vere vere büyük kısmını kurtarmış ve Halep’te yeniden teşkilatlanarak İngilizlerin zırhlı kuvvetlerle takviyeli iki süvari tugayını tümüyle imha etmiştir. Böylece Torosların düşman eline geçmesini de önlemiştir.
Bu tarihlerde Mustafa Kemal Paşa’nın Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı’na atanmış bulunması nedeniyle 7’nci Ordu Komutanlığı’na da vekalet etmekte olan Ali Fuat Paşa, komutanının millî kurtuluş hakkındaki tasavvurlarına içten katılmış ve Batı Anadolu’da başgösteren anarşik hareketleri önlemek ve bunların yerine millî kurtuluşa esas olacak teşkilatı hazırlamak üzere Mustafa Kemal Paşa ve diğer ilgililerle İstanbul’da görüşmüş ve birliğinin başına dönerek kolordusunun önce Konya Ereğlisi’ne sonra Ankara’ya intikalini sağlamıştı.

4. İstiklâl Harbinde:
Mustafa Kemal Paşa’nın çağrısı üzerine Rauf Bey’le birlikte Amasya’ya gelen Ali Fuat Paşa, 21/22 Haziran 1919 gecesi hazırlanan kongreye davet genelgesini (Amasya Tamimi) Rauf ve Rafet Beylerin kararsız tutumları karşısında, en ufak bir duraksama göstermeden imzalamıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın bunun bir tarihî belge olduğu söylemesi üzerine Rauf Bey de imzalamış, Alb. Refet Bey de belli belirsiz bir işaret koymuştu.3
Sivas Kongresi’ni baltalama teşebbüsleri karşısında, Ali Fuat Paşa, kongrenin kendisine güveni ve onayı ile çekingen davranan valilere sert uyarılarda bulunmuş (Özelikle Ankara ve Konya Valilerine) bölgelere yüksek rütbeli subaylardan millî komutanlar göndermişti.4
Ali Fuat Paşa Eylül 1919’da Batı Anadolu Genel Kuva-yı Milliye Komutanı olmuştu. Paşa, Eskişehir ve dolaylarını millî bir bölge kabul edip Komutanlığına Süvari Yarbay Atıf Bey’i, Afyonkarahisar ve dolaylarını da bir millî bölge kabul ederek Komutanlığına 23’ncü Tümen Komutanı Ömer Lütfü Bey’i atamıştı.
O tarihte Eskişehir’de İngiliz birlikleri vardı. Bunlar Yb. Atıf Bey’i tutuklamış ve İstanbul’a göndermişlerdi. Fuat Paşa, toplayabildiği millî kuvvetlerle bizzat Eskişehir’e yakın Çemşit’e gitmiş ve Eskişehir’i uzaktan kuşatmış, bu arada İstanbul’daki temsilcilerine de bir muhtıra verilmişti. Nihayet İngilizler Millî Mücadelemiz’e asla karışmayacakları konusunda söz verdiler ve Merzifon’da bulunan kuvvetlerini de geri çektiler, Yb. Atıf Bey de görevi başına döndü.5
Meclis-i Mebusan’ın toplanacağı yer, Heyet-i Temsiliye’nin ve millî teşkilâtın alacağı şekil ve çalışma yöntemi, Paris Banş Konferansı’nın bizim için olumlu veya olumsuz bir karar alması halinde tutulacak yol hakkında verilen kararda Ali Fuat Paşa’nın da imzası vardı.6
İçişleri Bakanı’nın, Anadolu’ya bir takım öğütçü heyetler göndermesi üzerine Ali Fuat Paşa’nın Ankara’da kolordusunun başında bulunması uygun görülmüş, Salihli ve Aydın Cepheleri Komutanlığı’na Alb. Refet Bey gönderilmişti.7
Ali Fuat Paşa, Damat Ferit Paşa zamanında görevden alınmıştı. 20’nci Kolordu’ya Ankara’da bulunan 24’ncü Tümen Komutanı Yb. Mahmut Bey vekâlet ediyordu. Ali Fuat Paşa hem Kuva-yı Milliye Genel Komutanlığını yapıyor hem de Kolordusu ile ilgileniyordu. Bu nedenle Kolordusuna hakimdi.8
18 Haziran 1920’de Batı Cephesi Komutanlığı’na atandı 20 Haziran’da göreve başladı.9
(24 Ekim 1920’de yapılan Gediz Taarruzu, 25 Ekim’de Yunanlıların karşı taarruza geçerek Yenişehir ve İnegöl’ü almaları, Kuvve-i Seyyare ile ordunun birbirini suçlamaları Ali Fuat Paşa’nın Moskova Büyükelçiliğine gönderilmesi ve sonraki gelişmelere, “D” bölümünde değinilecektir.)

D. ATATÜRK İLE ALİ FUAT PAŞA ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIKLAR:
20’nci Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa, Atatürk’ün okul ve gençlik arkadaşı ve savaşın başında batıdaki dayanağıydı. Aralarındaki anlaşmazlıklar Ali Fuat Paşa’nın Batı Anadolu Genel Kuva-yı Milliye Komutanlığı sırasında, Gnkur. Bşk.lığı Gediz taarruzunun yapılmamasında ısrar ettiği halde bu taarruzu yapması ve yenilgiye uğrayıp astlarının güvenini kaybetmesiyle başladı. Fakat Atatürk bu olayda da büyüklüğünü gösterdi. Eski hizmetlerini dikkate alarak onu Moskova Büyükelçiliği’ne gönderdi. Dönüşünde de 1’nci Ordu Komutanlığı’nı kabul etmemesine rağmen, büyük zaferde görev alan komutanların rütbelerinin yükseltilmelerinden bir süre sonra Ali Fuat Paşa’nın da Korgeneralliğe yükseltilmesini ve 2’nci Ordu Komutanlığı’na atanmasını sağladı.
Bu olayları şöyle açıklayabiliriz:
1. Ali Fuat Paşa da Alb. İsmet Bey’in Genelkurmay Başkanlığı’na karşı çıkanlar arasındaydı. Alb. Refet Bey’le birlikte Anadolu’ya daha önce Mustafa Kemal Paşa ile aynı zamanda çıktıklarını söylüyorlardı.10 Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da bulunduğu sırada dahi İsmet Bey’in kendisiyle fikir birliği halinde olduğunu sonra Ankara’ya izinli gelerek kendisiyle çalıştıklarını Harbiye Nazırı olan Fevzi Paşa (Mareşal Çakmaklın çağırması üzerine İstanbul’a dönmek zorunda kaldığını v.b. söyleyerek onları yatıştırdı.
2. Gediz yenilgisi ve Ali Fuat Paşa’nın Batı Cephesi Komutanlığı’ndan alınması:
Millî teşebbüslere karşı başlayan iç isyanlar, süratle memleketin her tarafına yayılmıştı. Bu isyanlara karşı gönderilen kuvvetler, Çerkez Ethem, Bnb. Nazım Bey, Yb. Arif Bey ve Bnb. (Çolak) İbrahim Bey müfrezeleri olmak üzere dört gruptan ibaretti.
Ali Fuat Paşa, Geyve Boğazı’ndan Adapazan’na kadar uzanan kesime, Alb. Refet Bey de Ankara’dan Beypazarı yoluyla Bolu’ya uzanan kesime komuta ediyordu.
28 Haziran 1920’de Ali Fuat Paşa Batı Cephesi Komutanı oldu. 11
24 Ekim 1920’de Genelkurmay Başkanı’nın karşı koymasına rağmen, n, 61’nci Tümenler ve Kuvve-i Seyyare ile Gediz’deki düşmana taarruz etti. Dalgalı, disiplinsiz, emir ve komutasız bazı hareketlerden sonra Gediz’de yenildik; 25 Ekim 1920’de karşı taarruza geçen Yunanlılar Yenişehir ve İnegöl’ü işgal etti ve birliklerimiz Dumlupınar sırtlarına kadar çekildi.
Çerkez Ethem ve kardeşleri bütün suçu Cephe Komutanı’yla düzenli ordu tümenlerine atarak kendilerinin güç durumda bıraktırıldıkları yolunda propaganda yaptırdılar. Ordu da Kuvve-i Seyyare’nin hiçbir iş yapamadığını söylüyordu.12
Ali Fuat Paşa’nın artık Batı Cephesi’ne komuta edemeyeceğine inanan Mustafa Kemal Paşa, onu Moskova Büyükelçiliği’ne gönderdi.
Çok ciddî ve dikkatli bir çalışma bekleyen bu cephe komutanlığı da zaten genel askerî harekatı yürütmekte olan Genelkurmay Başkanı Alb. İsmet Bey’e ek görev olarak verildi. (Kuzey Kesimi)
Kuvvetli bir süvari teşkilâtına ihtiyaç vardı. Sırf bu teşkilâtı kurabilmek için de İçişleri Bakanı Rafet Bey ek görevle Konya ve dolaylarına gönderildi. (Batı Cephesi Güney Kesimi Komutanı) Genelkurmay Başkan-lığı’na da Millî Savunma Bakanı Fevzi Paşa vekâlet edecekti.13
3. Ali Fuat Paşa, politikadan hoşlanmadığını söylüyor. Fakat Meclis’e dönebilmek için 2’nci Ordu Komutanlığı’ndan istifa ediyor:
Ali Fuat Paşa Moskova Büyükelçiliği’nden dönüşte, (daha önce cephe komutanlığı yapmış olduğu için) 1’nci Ordu Komutanlığı’nı kabul etmemişti. Refet Paşa da bu göreve yanaşmamıştı.14
Zaferden sonra İstiklal Harbi’ne katılan komutanlardan başarı gösterenlerin rütbeleri yükseltilmişti. Meclis İkinci Başkanı Ali Fuat Paşa, Rauf Bey aracılığıyla Başkomutan’dan 2’nci Ordu Komutanlığına atanmasını istemiş politikadan hoşlanmadığını bildirmişti. Halbuki atanmasını istediği orduda kendisinden üst rütbede kolordu komutanları vardı. Refet Paşa için de uygun bir görev verilmesi ve her iki paşanın zafer dolayısıyla terfileri de isteniyordu. Başkomutan önce, askerî harekata katılmaktan kaçınan bu paşaların katılanlarla bir tutulamayacağını söylediyse de yakın arkadaşlarını kıramayarak Ali Fuat Paşa’nın geçmiş hizmetleri gözönünde bulundurularak korgeneralliğe yükseltilmesini ve 2’nci Ordu Müfettişliği’ne atanmasını sağladı.l5
Refet Paşa da İstanbul ve Trakya Fevkalâde Temsilcisi olarak İstanbul’a gönderildi.16
Politikadan hoşlanmadığını söyleyen Ali Fuat Paşa 30 Ekim 1924’te Ankara’ya gelmiş ve Milletvekilliği yasama görevine başlayacağından, 2’nci Ordu Müfettişliği’nden atlını istemiştir.17
Kâzım Karabekir Paşa da 26 Ekim 1924’te i’nci Ordu Müfettişliği’nden istifa ettiğini bildirmişti. Her iki Paşa da, Genelkurmay Başkanlığı’nca, yeni komutanlara görevlerini teslim etmek üzere ordularının başına gönderilmiş, Meclis’e kabul edilmemişlerdi. Atatürk Nutuk’ta Rauf Bey’inde dahil olduğu büyük bir komplonun başarısızlığa uğratıldığından söz etmektedir.
4. Ali Fuat Paşa “Terakkiperver Cumhuriyet Partisi”nin Genel Sekreterliği’ne getiriliyor:
Muhalefetin oluşturduğu “Terakkiperver Cumhuriyet Partisi”nin Başkanlığı’na Kazım Karabekir Paşa, Genel Sekreterliği’ne de Ali Fuat Paşa getirilmiş ve dinî düşünce ve inançlar bayrak olarak kullanılmıştı.18 İstiklal Mahkemeleri kuruldu ve bu parti kapatıldı.19
5. Atatürk’e karşı düzenlenen suikaste Ali Fuat Paşa’nın ve diğer bazı yakın arkadaşlarının da adı karıştırılıyor fakat beraat ediyorlar:
Maalesef, Atatürk’e karşı düzenlenen suikast olayına bu paşaların da adı karıştı ve Afyon Milletvekili Ali Çetinkaya başkanlığındaki İzmir İstiklal Mahkemesi’nde yargılandılar. Ali Fuat Paşa, Kâzım Karabekir Paşa ve Refet Paşa beraat edenler arasındaydı.
Bu üç paşa ile Atatürk bir süre sonra barışmış, hatta 1933 yılında Ali Fuat Paşa Atatürk’ün daveti üzerine yeniden Konya Bağımsız Milletvekili seçilmiştir.
Bu nedenle Parti Başkan vekili İsmet Paşa tarafından beyanname yayınlanmış, ayrıca Parti Genel Sekreteri Recep Bey de Konya Parti Teşkilâtı’na bir tamim göndermiştir.
Yaşamı bölümünde açıklandığı gibi, Konya Bağımsız Milletvekili seçilen Ali Fuat Paşa, daha sonra Bağımsız Eskişehir ve İstanbul Milletvekillikleri de yapmıştır.
6. İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde:
3 Nisan 1939-9 Mart 1943 tarihleri arasında Refik Saydam Kabinesi’nde Bayındırlık Bakanlığı,
9 Mart 1943-5 Ağustos 1946 tarihleri arasında Şükrü Saraçoğlu Kabinesi’nde Ulaştırma Bakanlığı,
20 Ocak 1948-1 Kasım 1948 tarihleri arasında da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yapmıştır.

Sonuç
Atatürk ve Ali Fuat Cebesoy arasındaki anlaşmazlıkları gördük. Sonuç olarak bu konuda şunları söyleyebiliriz:
Mondros Ateşkes Anlaşması’yla vatanın en güzel bölgeleri işgal edilmişti. Bu yerleri düşmandan arındırmak ve millete bağımsızlığını kazandırmak için Atatürk, okul arkadaşı ve ordunun kolordu komutanlarından biri olan Ali Fuat Paşa ile İstanbul’daki son görüşmelerinde 20’nci Kolordu’nun süratle Ankara bölgesine intikalini istemiş, Paşa da bu isteği yerine getirmişti. Bu vatansever paşalar ve yakın arkadaşları, dört yıl canla başla çalıştılar. Doğal olarak bu süre zarfında askerî, idarî ve siyasî alanda görüş ve düşünce ayrılıkları oldu. Ama sonunda zafer kazanılıp barış dönemine geçilince, basit gibi görülen fikir ayrılıkları su yüzeyine çıkmaya başlamıştı. Ali Fuat Paşa Cumhuriyet’in ilk yıllarında muhalefetteki arkadaşları tarafından askerlikten politikaya çekilmiş ve Kazım Karabekir Paşa’nın Başkanlığını yaptığı “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”nın genel sekreterliğine getirilmişti. Bu parti zamanla gericilerin istilâsına uğramış, partinin başındakilerin inançları sömürülerek dinî bağnazlık coşturulmuştur. Sonuçta paşalar, çok takdir ettikleri, yakın arkadaşları Atatürk’e suikast düzenleyenlerle aynı safta, İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmışlar, fakat bu gibi denî faaliyetlerde bulunmadıkları ve tamamen suçsuz oldukları meydana çıkarak beraat etmişlerdir. Zamanla Atatürk’le eski yakınlıkları oluşmuş, 1933’te bizzat Atatürk’ün daveti ve İsmet Paşa’nın desteklemesiyle Ali Fuat Paşa, Bağımsız Konya Milletvekili olmuştur.
İsmet Paşa’nın Cumhurbaşkanlığı zamanında da Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlıklarına getirilmiş ve Meclis Başkanlığı’na seçilmiştir.
10 Ocak 1968’de aramızdan ebediyen ayrılan Korgeneral Ali Fuat Cebesoy’a Tanrı’dan rahmet dileriz.
 
Üst