Kurtuluş

Salim Doğan

Onursal Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KURTULUŞ - 2


Kurtuluş gününü nasıl anlayabilirsiniz? Nasıl tünelin ucunu aydınlatan parlaklığı fark edersiniz? Nasıl gözlerde parıldayan umut ışığını sezinlerseniz? Hastaların doktorun vereceği ilacı beklediği gibi, kuraklıktan çatlamış toprağın suya özlemi gibi, yaşamayı seven her canlının güneşe olan hasreti gibi umudu beklersiniz ya işte öyle gözlersiniz kurtuluş gününü. Bu günü kendiniz için değil çoğu zaman çocuklarınız için, torunlarınız için geleceğiniz için istersiniz. Bütün bu kaygılarınızın, tedirginlilerinizin, kuşkularınızın giderilmesi, sorunlara çözüm bulunması gerekir diyorsunuz. Ancak bütün yolların kapandığını, umutların söndüğünü, hiçbir kapının açılmadığını, fark ettiğinizde kurtuluş için olağanüstü beklenti içerisine girersiniz.


Kurtuluş bireyler için farklı bir anlam taşır. Toplumsal kurtuluşların gereksinimleri süreç içerisinde gelişir ve hemen oluşmaz. Çünkü toplum bu gereksinimi iyice kanıksamalıdır. Farkına varmalıdır. Her türlü bilgi doğru olarak algılanmalıdır. Ancak toplumsal hareket mekanizmasının çalışmadığını anladığında başka bir millette bulunmayan görevdeşlik duygusu kendiliğinden oluşabilmektedir. Bu toplumsal otomasyon önünde tarihte hiçbir güç duramamıştır. Nice diktatörler, krallar, padişahlar yönetemedikleri toplumların ayakları altında ezilmişlerdir. Hiç unutmadığım tarihi bir olay. Romanya parçalanmış
Nikolay Çavuşesku ve ailesiyle helikopterle kaçarlarken havada savaş uçakları inişe zorlamış. Bir saatlik yargılamanın sonunda suçlu bulunmuş ve o saat içinde bir duvar dibinde kurşuna dizilirken askere yalvaran Nikolay Çavuşesku eşi Elena ben sizin annenizim diyordu. Bu çok acı ve dramatik son umarım milletlerin geleceğiyle oynamak isteyenlerin kulaklarına küpe olur.

Bir canlı organizmanın genetiği ile oynarsanız değişime uğrar. Bu değişim sonucunda umulmadık başkalaşımlar organizmayı yok ederek ortadan kaldırabilir. Eğer siz toplumların genetiğiyle oynarsanız toplumlardaki ani değişimlerin önünde kim durabilir. Böyle bir olay karşısında kendisini kurtarmış bir diktatör, kral, padişah var mı? Osmanlının açmazlar nedeni ile üç kıtada otoriter olan padişahları tarihsel süreç içerisinde yaptıkları yanlışlıkların bedelini kos koca bir millete ödetmeye kalkışması kendi sonlarını hazırladı. Mustafa Kemal Atatürk Türk milletinin ve tüm mazlum milletlerin geleceğini belirleyerek takdirini toplamış birisi olarak tarihin altın sayfalarına adını yazdırdı. Emperyalizmin tüm kuşatmasını ve işgal girişimlerini bertaraf ederek işbirlikçileriyle birlikte büyük bir travma yaşamasına neden oldu. Bu travma bu gün bile BOP projesi gibi abuk sabuk bir kısım olasılığı olmayan proje dedikleri saçmalıklarla taraftarlarını tatmin etmeye çalışmaktadır. I900’lü yıllarda aradığını bulamayan İngilizler bu gün Amerika’da siyasal lobilerde CFR gibi NED örgütlerinde İMF, NATO ya da Birleşmiş Milletler gibi emperyalizmin hizmetindeki örgütler aracılığı ile intikam peşinde koşmaktadır. Bu gün dünyanın kanayan yerlerinde CFR örgütünü görebilirsiniz. Tüm dünyada savaşların, işgallerin, demokrasi getiriyorum ya da mazlum milletlere yardım ediyorum diye boyuna kadar kana bulanmış AMERİKA işte bu insanlık dışı uygulama emirlerini CFR denen bu örgütten almaktadır. Bu Yahudi kuruluşu bünyesinde birçok örgütü bulundurmaktadır. Savaşlar bu örgütün aldığı kararlar sonucunda çıkmaktadır.

İnsanlar gerçek gündeminden uzaklaştırılarak yönlendirilmektedir. Bu durum da insanların daha çok sömürülmesine, ezilmesine, ülkelerin işgal edilmesine, kaynakların el değiştirilmesine neden olmaktadır.

Türkiye bu ilkel ortamdan 1920’de kurduğu Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyetiyle son vermişken asıl gündemini terk ettirmek ve Ulusal Kurtuluş Savaşı öncesine döndürülmek istenmektedir. Biz Türkler Cumhuriyetin nimetlerinin farkındayız. O nedenledir ki Cumhuriyet Devrimleri kaldığı yerden devam etmelidir. Bu devingenliği unutmak demek yok olmak demektir. Bu devingenlikten vazgeçmek cumhuriyeti yıkmak la eş değerdedir.
O nedenle her yurttaşın yurduna milletine ve devletine karşı sorumlulukları ve vazgeçilmez görevleri vardır. Bu görevler ertelenemez, devredilemez, değiştirilemez. Kurtuluş günlerinde hiç kimsenin direktifi olmadan kendiliğinden oluşan görevdeşlik duygusu “Seğmen Düzülme” nasıl ki kızılca gülerde olabiliyorsa şimdi neden olmasın.

Kurtuluş Atatürkçü düşünce sistemi içerisinde devrimci disiplini almış çağdaş, uygar, demokrat, yenilikçi, üretken ve yürekli yurtsever kadroların işidir.

Bu kadrolar saman alevi gibi gelip geçici despotlara pabuç bırakmayacaktır. Şuna inanıyorum ki Amerika ve işbirlikçileri boşuna uğraşmaktadır. Kurdukları hayal onları yine bir tarihi travmaya sürüklemektedir. Bu travmaya uğrayanlar ellerine geçirdikleri bin yıllık fırsatı kendi çıkarlarına uydurmaya çalışmaktadır. Bir üfürükle yok olacak yapay güçlerdir bunlar.

Ne Irak’ın kuzeyinde bir yolsuz arsaya ev kurdururlar ne de orta doğunun haritalarını istedikleri gibi şekillendirebilirler. Bunu yapacak alt yapıları yoktur. Bin yıldır bu coğrafyada yaşayan bu ulus siyaset ve terör ağaları istiyor diye bölünemez, halklar karşı karşıya gelemez. Kurtuluş tüm yurttaşlarımızın gericilere etnik ayrımcılara, bölücülere, ırkçılara, soygunculara, talancılara, hırsızlara, Ali Kemallere, sözde aydın ve akil adamlara karşı birlik olmasındadır.

"
Devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir; bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça başlattığımız devrimler bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devrimlerde böyle olacaktır. Bunu kabul edemeyen kafaları tarumar etmek zorunludur. "Mustafa Kemal ATATÜRK"
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kurtuluş

Dağdaki terörün şehre indiği, pkk bayraklarıyla başkente kadar girdiği, bunları destekleyenlere aydın dendiği,Milliyetçi demenin suç Türküm demenin nostalji olduğu günümüzde İnadına Türküm inadına milliyetçiyim diyenlerin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
 
Üst