Mehmet Zihni İMAMZADE (Emekli Öğretmen)

ÇAĞATAY

Dost Üyeler
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
473
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
"ADRİYATİK'DEN ÇİN SEDDİNE SAVAŞ NEREDE İSE ORADAY
2002 yılında çalışmasına başladığım “Osmanlı’da İsyanlar, Ayaklanmalar ve Başkaldırılar” isimli çalışmama kaynak aradığım bir zamanlar Antalya İl Halk Kütüphanesi’nde bulduğum bir kitapta tanımıştım rahmetli M.Zihni İMAMZADE’yi. Değerli KUDAY arkadaşımızın, Kıbrıs Türk Halkının kullanımına sunduğu bu sitenin “Ünlü Kıbrıslılar” bölümüne kitabını ilk okuduğumda etkilendiğim merhum Emekli Öğretmenimizin hatıralarını kısıtlı da olsa yaşatmak amacıyla bu yazıyı hazırlamayı kendime bir borç bildim.
Kıbrıs’taki Cami ve Eski Sibyan Mektebi (Büyükkonut Camii) ile ilgili bir yazı hazırlayan Büyükkonuk Belediyesi’nin araştırmasında İMAMZADE’nin hatıralarından faydalanmıştır. Bu yazıyı buraya koymamdaki sebep İMAMZADE kendi hayatından da bahsetmektedir. Şöyle ki;

“Cami avlusunun kuzeybatısına 1904 yılında tek odadan oluşan dört köşe planlı bir okul binası inşa edilmiştir. 1952 yılında yıkılan bu okula ilişkin bilgiler 1901-1906 yılları arasında tahsildar memuru olan babasıyla birlikte Gomikebir’de kalıp İlkokulu burada tamamlayan Mehmet Zihni İMAMZADE’nin anı defterinden öğrenilmektedir. Anı defterinde okul ile ilgili olarak şu bilgilere yer verilmektedir: “Çocukluğumu Karpaz’da Gomikebir Köyü’nde geçirdim. İlkokula orada başladım. Hatırladığıma göre (Komikebir’de) okul binası yoktu. Ovgorozlu Rifat Efendi okul yapılmadan Sozo Doktorun Kemeraltı olan caddeden gidilince sol tarafta ortası kirişli bir balat isticar edilmişti, Rifat Efendi de bu binada okutuyordu. Ben de okula gitmezden önce oraya giderdim. Bana tuhaf sorular sorar, hikayeler anlatırdı. Yeni bina ise 1904’te inşa edilen cami avlusunda, kuzey batıda dört köşe bir binaydı. Babam beni okula alıştırmak için Hoca Efendiye verdiği paradan günde bir onluk alıyordum. Bu suretle okula alıştım. Gomikebir’de ilkokul tahsilime devam ettiğim yıllarda öğretmenim Galatyalı Mustafa Efendi idi. Alfabeyi ondan öğrenmiştim. İkinci sınıfta ise Gomikebirli Sabit Efendi geldi. Kendisi Mısır’da Camil Eser’de tahsil görmüş bir haznedar oğlu idi. Camil Eser’de tahsil gören öğretmenler başarılı sayılırdı. Sabit Efendi iyi bir öğretmen olarak tanındığı için civar köylerin öğrencileri oraya gelirlerdi. Uygulanan müfredat programı şu idi. Önce Arapça alfabeyi okurduk. Hemen sonra birinci sınıfta okuma kitabı okunurdu. Ondan sonra bir program dahilinde 1. iman, 2.iman ve 3. iman denilen okuma kitapları okunmaya başlardı. Bunların yanında biyoloji hikmet gibi dersler okutulurdu. Bunların içinde Osmanlı Tarihi başta gelirdi. Matematik dersleri için Thomson’un yazdığı Matematik kitapları vardı. Bu kitaplar iki kısımdan ibaretti ve bilhassa birinci kısımda kara cümle dediğimiz toplama, çıkartma, çarpma, okuma ve bazı problemler yapılırdı. 1906 da ilkokulu bitirdim.”

Antalya İl Halk Kütüphanesi’nde incelediğim kitap ise: “Kıbrıs'ın Türkler Tarafından Fethi” “Osmanlı Yönetiminde Kıbrıs” isimli kitabıdır.

“Kıbrıs’ta Öğretmen örgütlenmesi 1924 yılında Haydarpaşa Rüştiyesi Müdürü Salahaddin Bey’in “Öğretmenler Birliği” adı altında ilk, orta ve lise öğretmenlerini bünyesinde toplayan bir örgüt kurmasıyla başladı. Öğretmenin hayat şartları, maaşları ve eğitimle ilgili çalışmalar yapmak için oluşturulan birlik 1935 – 1948 yıllarında Turgut SARICA’nın yönetiminde eğitimin geliştirilmesi için çalışmalar yaptı.

1948 yılında seçimlerle Zihni İMAMZADE ekibi göreve gelerek birliğin siyasi faaliyetlerine hız verdi. Bu dönemde bir Kıbrıslı Türk öğretmen kafilesi yapılan gezi ile Türkiye’ye Kıbrıs Türkleri’nin isteklerini aktardı. Milli duyguların yoğun şekilde yaşandığı bu dönemde Türkiye Kıbrıs’la ilgili politikalar geliştirmeye başladı. İngilizler tarafından ortaya atılıp Türkler tarafından geliştirilen ve Kıbrıs Türküne mal edilip günümüze kadar sürdürülen “Ya taksim, ya ölüm” siyasi anlayışını yerleştirmek için Türkiye’den Kıbrıs’a öğretmenler gönderilmeye başlandı. (Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın yazısından alınmıştır)”

Adı geçen kitaptan alınan bir bölümde İMAMZADE şöyle anlatmaktadır:
“Kıbrıs baş despotu diğer kilise baş despotlarından farklı olarak bağımsızdır. Kıbrıs Rum Cemaatinin geçici prensidir. Padişaha karşı Rum cemaatinin vergisinden ve hareketinden sorumludur. Bazı tafsilatı ve sebepleri ve mesuliyeti bir taraf için her sorumluluk yetkisini Kıbrıs tercümanına yüklemiştir. Bu suretle genel idarenin en yüksek başı o, bilfiil cemaatin başı rütbe ve sıfatına haizdir. Çünkü Türk Vali o hazır olmaksızın, o ve ona danışmaksızın Rum Cemaatına hiçbir şey yapamaz” (Osmanlı Yönetiminde Kıbrıs, Zihni İMAMZADE, Söz Gazetesi, 23 Mart 1984).

“Yeni Kıbrıs” başlıklı bir araştırmada; İMAMZADE’nin kitabından alıntı yapılarak şöyle anlatılmıştır:

“Araştırmacı Ali NESİM’in “Batmayan Eğitim Güneşlerimiz” isimli kitabında hayat hikayesini anlatan emekli öğretmen Mehmet zihni İMAMZADE Ayyanni Köyü halkı için bakınız ne diyor:

“Pek eski kadınlardan birkaçı halis Türkçe konuşur ve Rumca bilmezlerdi. Bunlar pek eskiden yerleştirilmiş göçmen soyundandı. Bir kısım halk Rumca konuşur, Türkçe’yi de Rumca düşünerek Türkçe kelimelerle karıştırıp yarı Türkçe yarı Rumca bir ifade ile konuşurlardı... Köyde Frenk zamanında kalma köle Rumlar da vardı. Bu aileler arasında köye gelen Türk memurlar ve göçmenler evlenmişlerdi. Arnavut ailesi bir Rum cirasını Müslüman etmiş ve Arnavutlar ailesi ondan türemişti. Karamano ailesi ve daha birçok aileler Rum ciralarıyla evlenerek aile kurmuşlardı. İsyan zamanında Rumlardan baki kalanlar göçerek Maratasa’ya gitmişler, böylece köyde sadece Türk aileler kaldı. Fakat lisanları çocukları besleyen anaların telkini ile Rumcalaştı.”

Sayın Prof. Dr. Ata ATUN “Kıbrıs’ın Tarihi” isimli 3 ciltlik kitabında İMAMZADE’nin yazısına da yer vererek şöyle yazar:

"Lefkoşa'nın yağması 8 gün sürdü. Mustafa Paşa iptidai ganimetten maada kendisine yüzlerce genç hanım kızın zühri bekâretini Sultan'a hediye etmek için ihtiyat olarak yanında tuttu. Bunlar Mağusa'ya gönderilerek Mehmet Solakoğlu idaresinde bir kalyonla Karamürsele bindirildi. 3 Ekim 1570 yıl gününde kasten mi kazaen mi bir Kıbrıslı kadın tarafından kalyonun barut deposu ateşlenerek kıymetli yükü ile 3 gemi berhava edildi.(bkz. Venedikli Esire Sokollu'nun Gemisini Havaya Uçurdu.)

Şehir içinde kimseye aman verilmezken Beşparmaklar'daki yerli gerilla alaylarının komutanları olan Petro Paul Sinclitico, John Sinclitico, Scipio, Karaffa Paşa gelip aman diledikleri için af edildiler. Onlara iyi kabul gösterildi. Köy papazları ile köylere halkı itaate davet için gönderildi."

1570'te Lefkoşa'daki Dominik Manastırı'nın Başpapazı olan Angelio Kalepio (Calepio) bu kentin kuşatmasına tanık oldu. Onun anlatımına göre Lefkoşe'nin yağması 3 gün sürdü. "Kentin tamamen ele geçirilmesinin ertesi günü elde edilen ganimeti satmak için Pazaryeri ya da açık artırma yeri" kuruldu. "İlk başta, iyi görünümlü gençlerle güzel kızlar satıldı. Alıcılar, onların asil soylarını dikkate almadan ya da hesaba katmadan sadece yüzlerinin güzelliğine aldılar. Geri kalan erkekler çok düşük fiyatlara" satılırken kadırgalarda çalışabilecekler için daha fazla para verildi.
Kalepio, bu arada ganimetin paylaşımının yapıldığını ve bu arada çok değerli taşların çok az parayla satıldığını gördüğünde şaşırdığını yazmaktadır.” (Bu yazıda çelişkiye düşen okurumuz varsa şayet kendi derlediğim KIBRISLI RUMLARI NASIL KORUDUK? başlıklı yazıma bakabilirler. ÇAĞATAY)

Merhum Emekli Öğretmen Mehmet Zihni İMAMZEDE hakkında derlediklerim şimdilik bu kadar.
 
Son düzenleme:
Üst