Mısırda Kandırılan Halk Gerçeği Görünce...

Salim Doğan

Onursal Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
MISIRDA KANDIRILAN HALK GERÇEĞİ GÖRÜNCE...

Mısır halkı Gayri Safi Milli Hâsıladan kişi başına düşen payı alamadığını, mevcut hükümetin kendilerini yıllarca aldattığını, iktidarların kendi zenginlerini yarattığını, haksızlığın, hukuksuzluğun, eşitsizliğin had safhaya ulaştığını ancak bıçak kemiğe dayandıktan sonra anlamış ve yeter artık demek için meydanlara inmiştir. Dogmatizmin ve metafizik felsefenin uyuşturduğu Arap toplumlarının mısır patlağı gibi meydanlara dolması pek hayra alamet görünmemektedir. Genelde alt kültür toplulukları olan Ortadoğu ve Afrika toplumlarında mevcut düzene isyan kültür yapılarına ters düştüğü halde açığa çıkması toplum bilimcileri tarafından irdelenmesi gereken bir sosyolojik olgudur elbet.

Üçüncü dünya ülkeleri gelişmiş ülkelerin elinde bir oyuncak gibi oraya buraya savrulup durmaktadır. İşte Afganistan, İran, Irak, Somali, Kore, Tunus, Arnavutluk, Mısır, Yemen, Gürcistan daha bunların arkası gelecek. Amaç çıkacak kargaşadan nasıl pay alınır bunun hesabı yapılmaktadır. İşin en çarpıcı yanı da batı’nın bu alt kültür toplumlarının isyanını kendi istekleri doğrultusunda kullanma hesapları yapmalarıdır. ABD emperyalizmi CFR NED örgütleri George Soros sayesinde üçüncü dünya ülkelerine ve alt kültür toplumlarına tuzak kurmaya devam etmektedir. Amerikan emperyalizmi çökmüş durumda. Obama eğreti başkan olarak formaliteyi yerine getirmeye çalışıyor. Ortadoğu’da batağa saplanan Amerika sürekli manevralar yapıyor. Kendisini bu bataktan kurtaracak gözü kara bir lider bulmak istiyor. Onu pohpohlayarak, yeni görevler yükleyerek ve sürekli aklayarak alternatifsiz olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Mısırda mübarek yönetimi otuz iki yıl mısır halkının kanını emdi. Mısır halkı tarihin akışının gerisinde bırakıldı. Hüsnü Mübarek hak ettiği tepkiyi elbette almalıydı halkından. Ancak bu tür halk hareketleri ne yazık ki halkların görevdeşlik duygularıyla değil de George Soros gibi emperyalizmin en etkili ve tehlikeli silahıyla programlanarak yürütülmektedir. Turuncu devrim dedikleri önceden programlanmış güdümlü ve sadece emperyalizme hizmetle sonuçlanan olaylar sonucunda halklar sömürülmeye devam etmektedir. Kültür düzeyi düşük halklar bu tuzaklara çok çabuk düşmektedir. Mısırda insanların kafasını karıştıran olay aydınlığa kavuşamamıştır. Hüsnü Mübarek kendi halkından gerekli tepkiyi alacaktır bu kaçınılmaz bir durumdur. Ancak mısırı yönetecek yeni güç, hükümet kimlerden oluşacak. Müslüman kardeşler gibi bir terör örgütü yönetimi ele geçirirse İran da olduğu gibi Şahın pençesinden kurtulduğunu sanan halkın mollaların zehirli ağna düştüğü gibi bir olayla sonuçlanırsa ne olacak.

Aslında devletlerin kuruluş felsefelerinde halkın gücü yoksa o ülkelerde huzur da yoktur. Osmanlı Türk milletine yüzlerce yıl bir şey verememiştir. Türk milleti de kendi egemenliğini emperyalizme karşı verdiği Ulusal Kurtuluş Savaşıyla kazanarak Osmanlının sultasından halkın kendi kendisini idare ettiği Cumhuriyet yönetimini seçerek uygarlık yolunda ilerlemek istemiştir. Geçen zaman içerisinde o dünyanın mazlum halklarının gıpta ile baktıkları Türkiye Cumhuriyetine virüs bulaşmıştır. Bu virüs ne yazık ki hard diskin başlangıç sektörüne bulaştığından düzeltilmesi için bir format atmak gerekmektedir. Bu sistem geri yükleme programıyla devletin yönetimi fabrika ayarına döndürülerek yeniden aydınlanma ve cumhuriyet devrim yasaları çalışır duruma getirilmelidir.

Benim garibime giden olay şu. Mısırda meydanlardaki halk hareketlerine destek veren kimileri kendi ülkesindeki masumane protestoları bile hazmedemeyerek olağanüstü tedbirler almaktadır. Meydanlardaki kendi halkına en ağır suçlamalarla, hakaretlerle karşı koymaktadır. Bu durum da halkın kafasını karıştırmaktadır. Şimdi Mısırdaki halk hareketi haklı ise Mübarek suçlu; yok o hareketlerin arkasında Soros varsa sokak haksız. Mübarek’i haksız bulanlar kendi durumlarını nasıl değerlendiriyor. Bu yaman çelişki emperyalistler tarafından özellikle planlanmıştır. BOP projesi durmak yok yola devam sloganıyla sürdürülmektedir. Yirmi altı devletin sınırlarının değiştirilerek yeniden yapmacık devletçiklerin kurulacağı fikri değişmemiş görülmektedir. Aslında Amerika’nın aklı başına geldi de işbirlikçileri hizmette kusur etmemek için yola devam demektedir. Çünkü Amerika Ortadoğu’da gerçekleştirmek istediği değişikliğin sonucunun ne olacağını pekâlâ bilmektedir. Halklara özgürlük vaadiyle Kore’de, Vietnam’da, Kamboçya’da, Afganistan’da, Irak’ta hiç çekinmeden katliamlar yapmıştır. Bir ülke halkına özgürlük getirmek amacıyla o ülkenin bir buçuk milyon insanını öldürmek ne demektir. Hatta ülkelerin halklarının arasına nifak sokarak bir birine düşürmektedir. Bu ayrımcılıktan da nemalanmak istemektedir.

Eğer bir ülkede millet her gün dövüş, kavga, sövgülerle yatıp kalkıyor; sorunlarının çözümü yerine her gün olumsuzluklarla güne uyanıyorsa, yalanla dolanla millet oyalanıyorsa, iktidarda kalmak için her türlü hileye başvuruluyorsa işte o zaman o yetkiyi veren halk eninde sonunda o yüzsüzleri alaşağı etmesini bilecektir. Ülkeleri bu şekilde yöneten devletler ne kadar güçlü olduğunu sanırsa sansın, ne kadar yandaş bulursa bulsun halkın karşısında buz gibi eriyecektir. Çünkü halkın gücü güneşin gücüdür. Yeryüzünde hiçbir kral, diktatör, padişah, başkan ya da başbakan halka rağmen iktidarını sürdürememiştir. Gücümü halktan aldım diyerek aklına gelen her şeyi yapanlar halkı karşısında görünce hangi devletin kendisine kucak açacağı konusunda emperyalizme güvenmemektedir. Emperyalizmin kullandıktan sonra bir paçavra gibi savurup attığı işbirlikçi çöplüğüne iyi bakmak gerekmektedir. O çöplükte nice kabadayılar yatmaktadır. Türk milleti sabırla, vakarla içerde ve dışarıda olayları gözlemlemektedir. Kendisine ihanet edenlere hesaplaşacağı zaman yaklaşmış görünmektedir. Alacakları ders şimdiden mübarek olsun.
 
Üst