Mülkiyet Sorunu Büyük

Emine Sütcü

Onursal Üye
Katılım
15 Kas 2008
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
MÜLKİYET SORUNU BÜYÜK

Hepimizin de bildiği gibi müzakereler 6 ana başlıkta ele alınmaktadır:
1-Yönetim ve Güç Paylaşımı,
2-AB Konuları,
3-Güvenlik ve Garantiler,
4-Toprak,
5-Mülkiyet,
6-Ekonomik konular.

21 Mart 2008’de sağlanan mutabakat sonucu da bu konularda 6 Çalışma Grubu oluşturulmuş ve 21 Nisan 2008’den itibaren faaliyet göstermeye başlamıştır.
Şimdi ise sıra en önemli konu olan “mülkiyete” geldi.
Nedense, “Kıbrıs’ta mülkiyet sorunu” denince, KKTC’de kalan Rum taşınmazları gündeme getiriliyor.
Güneyde kalan Türk mallarının değeri ya da akibeti hakkında kimse konuşmuyor.
Üstelik; Kıbrıs Türk Halkı, bugün öz Türk malı topraklarını kullananlar tarafından (GKRY tarafından), dünyaya bir azınlık olarak lanse edilmekte ve Kıbrıs'ın toprağına ve yönetimine tümüyle sahip çıkmağa çalışanların siyasi ve ekonomik baskısıyla uluslararası platformlardan soyutlanmağa zorlanmaktadır.
1974'ten itibaren Güney’de toplam 401 bin dönüm Kıbrıs Türk malının korunmasından ve kullanımından sorumlu olan GKRY, bu malların özellikle en iyi yerlerde olanlarını, istimlak etmiş ve üzerlerine elektrik santrali, havaalanı, okul, su arıtma tesisleri ve daha birçok tesis kurmuştur.

Sadece Kıbrıs Türk mallarının istimlak edilme bedellerinin bugünkü değerleri üzerinden hesaplayacak olursak yaklaşık bu miktar 1,5 milyar EURO’yu aşmaktadır.
Şu ana kadar istimlak edilmiş, ancak 110-130 milyon Euro civarında tutan tazminatı ödenmeyen Kıbrıs Türk malları ise 15 bin dekara varmaktadır.
401 bin dönüm Kıbrıs Türk malından 360 bin dönümü kullanılmaktadır. Rum İçişleri Bakanlığı bulgularına göre, 3 bin 125 aile Kıbrıs Türk malı arazi üzerine istimlak edilmeden inşa edilmiş devlet konutlarında oturmaktadır.
5 bin 431 aile de Kıbrıs Türk malı arsalar üzerine, istimlak edilmeden kendi evini inşa modeli ile yapılan konutlarda yaşamaktadır.
5 bin aile ise, çeşitli köy ve kentlerdeki Kıbrıs Türk semtlerindeki Kıbrıs Türk evlerinde ikamet etmektedir.
Kıbrıs Yunanistan Uzmanı Sema Sezer’in Şubat 2006’da yayınlanan, “Kıbrıs’ta Mülkiyet Sorunu” makalesinde vurguladığı gibi; GKRY’nin mülkiyet ile ilgili yasal düzenleme ve uygulamaları, pek çok yönden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve AİHM kararlarına aykırıdır.
Örneğin; GKRY, Türklere ait malların yaklaşık yüzde yirmisini Ada’daki olağanüstü hali gerekçe göstererek ve “İhtiyaç Hukukuna” (doctrin of necessity) dayalı olarak kamulaştırmıştır. Kamulaştırılan mülkler daha sonra satılmış, üzerine oteller inşa edilmiş ya da parklar mezarlıklar yapılmıştır. Keza, “Vasilik Yasası” isimli bir yasa ile Güney’deki Türk mallarını Rum İçişleri Bakanlığı’nın vesayetine vererek, Türklerin mülkiyet haklarını çözüm sonrasına ertelemiştir. GKRY’de böyle bir yasa mevcut iken, Rumların çözümden önce AİHM’ye Türkiye aleyhinde mülkiyet davaları açmaya yönelmeleri çifte standart oluşturmakta ve Kıbrıslı Türklerin de uluslararası yargı yoluna başvurmaları kaçınılmaz hale gelmektedir.
Kıbrıs uzmanının bu tespiti, aslında içinde bulunduğumuz durumu en gerçekçi şekilde ortaya koymuştur. Çifte standart uygulayan AB mahkemeleri, Türk mallarıyla, Rum mallarının tazmini konusunda da adaletten yoksun tavırlar içerisinde.

Geçtiğimiz gün, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı’nın da vurguladığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Kıbrıs’ta mülkiyet konusuna ilişkin olarak Ada’daki gerçekleri gözardı ederek kararlar ürettiği gerçeğine vurgu yapması da çok yerinde bir değerlendirme idi.
Bu haksız ve adaletsiz tavırlar, sergilenerek, sürecin başarıyla sürdürülebilmesi aslında imkansızlaştırılmaya çalışılıyor.

Bile bile lades olmaya hazır isek; tabii ki o zaman durum başka...

Oysa “mülkiyet sorununun çözümü” için en doğru yol “Global Takas” olmalıdır. Fakat bir başka acı gerçeğimiz de var ki güneyde mal bırakan birçok vatandaşımızın elinde puanları hala duruyor. Ve karşılığında hiç birşey almamış, hak sahibi çok insan var. KKTC’de göçmen olmayıp, mal sahibi olan onca insan var ki gerçek mal sahiplerinin mağduriyeti de içteki yönetimimizde var olan bir başka haksızlık ve adaletsizlik örneği...
Onlarca vatandaş hala iskan yollarında hak arama mücadelesi vermektedirler. Dolayısıyle de gelmiş geçmiş hükümetlerin yaptığı iskan haksızlıklarının yarattığı birtakım tıkanıklıklar da vatandaşı bezdirmiş ve bireysel çözüm yolları aratmıştır.
Bu nedenle, önce eşdeğerine karşı mal alamamış onca hak sahibinin hakkını vermek lazım.
Bir de bir başka inanılmaz durum gerçekleşmek üzere iken, şimdilik durduruldu. Bir taraftan mülkiyet görüşülüyor, diğer taraftan da görüşülecek araziler satışa sunuluyordu. Nedeni ise ; bugüne kadar eşdeğerine karşılık elinde puanları olanların tazmin edilmesi için yasada yapılacak değişiklikle, puanların rayiç bedel üzerinden ödeneceğinin açıklanması. ''Puanla alabileceği malın karşılığını, bugünkü rayiç bedel üzerinden ödeyeceğiz diyordu İskan Bakanlığı yetkilileri.

Bu nasıl bir çözüm şekli olabilirdi ki bu tamamen büyük bir kontrolsüzlüktür.
Bir taraftan mülkiyet konusunu masada görüşeceksiniz diğer tarafta o görüşmelere konu mülkleri devlet olarak satışa çıkaracaksınız.

Birçok mülkiyet sorununun iç içe yaşandığı bu duruma bakacak olursak, Kıbrıs’ta mülkiyet konusu gerçekten tam bir trajik durumdur.

Keşke içteki haksızlıkları ve adaletsiz mülk dağıtımlarının yarattığı sorunları çözmüş olabilseydik. Elbette öteki türlü tabii ki, iki toplum arasındaki mülk sorunu “Global Takas” ile sonuçlanması en adilane çözüm olacaktır.

KKTC İçişleri Bakanlığının açıklamasına göre, 2 milyarı hiç feragat imzalamayanlara, 2.5 milyarı da feragat vermesine karşın mal alamayanlara ait olmak üzere karşılık bekleyen puan miktarının 4.5 milyar olduğudur.

Elinde puan bulunan vatandaşların bir kısmının hiç mal almadığına, bir kısmının ise mal almalarına karşın ellerinde yine de puan kaldığına dikkat çeken yetkililer, Güney Kıbrıs'ta mal bırakmasına karşın KKTC'de hiç mal almayan aile sayısının 1100 civarı olduğunu söylüyorlar.
Öte yandan, Rum gazetesi Politis’e göre ; Kıbrıs sorununa çözüm göremeyen göçmen Rumlar, yaşadıkları ekonomik sorunların ağırlığı altında, KKTC'deki eski taşınmaz mallarını yine Rumlara satıyor.
Rum’dan Rum’a satışta artış olduğu belirtilen haberde, Rum Tapu Dairesi'nin yaptığı araştırmada, son bir yıl içerisinde KKTC'deki eski Rum taşınmaz mallarının Rumlar arasında alım satımlarında büyük artış olduğu bilgilerine yer verildi.
Buna göre, 2005'ten 2008'e kadar KKTC'deki 668 parça mal Rumdan Ruma satıldı. Bu alım satımlar için 12 milyon 926 bin 751 avronun üzerinde para harcandı. Aynı dönemde üçüncü dereceye kadar kan bağı olmayan kişilere, 1376 parça mal hibe veya devredildi.

Gelelim, Rumların kuzeydeki eski mallarını, malı tutan KKTC vatandaşlarına satması meselesine.

Söz konusu yasa geçtikten sonra, Yanni gelip, mülkünü şu anda elinde tutan Ahmet’e satmak isterse ne olacak?
Ahmet, "ben bu malı devletten aldım, elimde koçanım var, sen de kimsin git işine!.." demeyecek mi?
Ya da malı tutan, malı satın almışsa "ben bu malı başkasından satın aldım, dönüp bir de senden mi satın alayım?" demeyecek mi?
Ortaya nasıl bir durumun çıkacağı hiç düşünüldü mü?
Kısacası el yordamıyla mülkiyet çareleri aranmakta olduğunu görüyoruz.

Adam eşdeğerden ya da tahsisten hak sahibi olmuş, taşınmaz mal almış; sonra da şu ya da bu nedenle başkasına satmış, parasını almış. Rum yeniden gelecek ve malı halen elinde bulunduran bu ikinci kişiye satmak isteyebilecek mi?
Bu durumda Rum Mal Tazmin Komisyonu'na giderse kendisine ne yanıt verilecek?
Bir başka önemli nokta daha var:Güneydeki mallarını ellerinden çıkaranların durumu ne olacak?
Rum'un satmak istediği taşınmazını, eşdeğer puanıyla tutan birisi almaya razı olursa ve ardından güneydeki malını da elden çıkarmaya kalkışırsa ne olacak?
Rumlar AIHM’de Türklerin aleyhine davalar açmaya devam ediyor..
Bu konuda suskunluğumuzu korumaya devam eden taraf olarak ne elde edeceğimizi sanıyoruz ki?


Rumlar uydu ile KKTC'deki malların kaydını yapmaya hazırlanırken, biz ne yapıyoruz? Oluşturduğumuz Mal Tazmin Komisyonu'nda, mülklerinin iadesi, tazmini ya da takası için başvuruda bulunan Rumlarla anlaşmanın yollarını arıyoruz...

Geçen gün basında yer alan haber şuydu : Mülkiyet görüşmeleri başlar başlamaz tazminat hesaplamaları da başladı diye.. Bedel 15 milyar Euro...
ABD, İngiltere gibi zengin ülkelerin ve Türkiye’nin kaynak aktarmasından söz ediliyor..
Kim ödeyecek, kime ödeyecek,neden ödeyecek ve nasıl ödeyecek?

Kısaca şu mal-mülk konusunda işler o kadar karıştı, o kadar içinden çıkılmaz hal aldı ki, Arap saçı diye buna derler işte.

Çöz beni arap saçı.....


Emine Sütcü
30 Ocak 2009
 

Mürüde Sevicer

New member
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
176
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Lefkoşa
Cevap: Mülkiyet Sorunu Büyük

kimi aldattıklarının farkında değiller. Hiçbir sorun da halledilmedi sadece gönül eğlendirirler. Yalansa çıkıp halka madde madde açıklasınlar biz de inanalım. Teşekkürler.
 
Üst