Mülkiyet-Takas-Egemenlik-KKTC

Kamil Özkaloğlu

Onursal Üye
Katılım
6 Ara 2008
Mesajlar
359
Tepkime puanı
0
Puanları
0
MÜLKİYET-TAKAS-EGEMENLİK-KKTC

AİHM’nin Mike Timvios davasında aldığı karar sonucunda dediklerine göre ilk kez bir takas olayı gerçekleşti…

Olay sonrasında bazı kişiler, partiler ve kurumlar neredeyse zil çalıp oynayacaklar. Adeta bayram yapıyorlar. Buna, mülkiyet yasasını anayasa mahkemesine götüren parti, UBP de dâhil…

Gelin görün ki zil takıp oynayanların bir kısmı herhangi bir başarı sağlandığını zan ederek, diğerleri de KKTC ve Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığı bir yara daha aldı diye bayram yapıyor…

Adamların aklında Takas, Tazminat gibi bazı kelimeler kalmış, dinledikleri bir masaldan kalan kırıntılar gibi. Sonra da, ‘Ben bu kırıntıları temel alarak bir yazı donatayım da halkı yönlendireyim’ dercesine asılmışlar kaleme, karalayıp durmuşlar. Bir kişinin gerçekleştirdiği bir takas, Kıbrıs’ta Mülkiyet Sorununun çözmüş gibi…

Aslında bugüne kadar, benzer davalarda Devletler Hukukunun tek çözüm yolu olarak benimsediği ve kararlarına temel olarak kabul ettiği tek yöntem; “Toplu Takas ve Tazminat” yöntemidir…

Bu yöntemde bireyler muhatap değil sadece ilgili devletler muhataptır…

Yani her iki devlet elindeki malların tümünü ortaya koyacak, mallar değerlendirilecek. Aradaki fark hesap edilecek ve alacaklı taraf nakit olarak tazmin edilecek…

Diğer yandan, yazılanlara bakılınca bazı yazarların AİHM’nin bir AB mahkemesi olmadığının farkında bile olmadıkları anlaşılıyor…

Dolayısıyla AİHM kararı nedeniyle sevinmeleri de anlaşılabilir…

Aslında her şey Loizoudu kararı ile başladı…

Loizoudu davası kararında Türkiye, doğru olmadığı halde işgalci olarak tanımlanıyordu. Bir de, Avrupa Konseyi(AK) ile üyeleri arasında imzalanmış bir anlaşmaya göre ülkeler sadece kendi hudutları dâhilindeki olaylarda sorumlu olurlar. Bunu ortadan kaldırmak için Avrupa’nın akıllı devlet adamları düşünmüşler, taşınmışlar ve şöyle bir çare bulmuşlar: “biz, Kıbrıs’ın Kuzeyinin Türkiye tarafından işgal edildiğini ve Kıbrıs’ın Kuzeyindeki idarenin, Türkiye’nin bir alt yönetimi olduğunu iddia edelim.

Yutarlarsa ne ala?” öyle de oldu ve biz, KKTC’nin tarafları olarak zokayı yuttuk…

Böylece Türkiye milyarlarca dolarlık bir külfet altına girdiği gibi; KKTC ve Kıbrıs Türkleri de derin yara aldı…

Adamlar bir daha düşünmüşler…

Tazminatları Türkiye ödeyecek ama bir gün bu Kıbrıs Türkleri çıkıp da “Biz AK üyesi değiliz, bunun için AİHM Kararlarını ret ediyoruz.”

derlerse halimiz nice olur?

Bunun için gelin dolaylı yollardan veya Türkiye kanalı ile bunlara baskılar yapalım ve meclislerinden bir mülkiyet tazmin, takas ve iade yasası çıkarmalarını sağlayalım, Türkiye’nin ödeyeceği tazminatların da KKTC bütçesi kanalı ile ödenmesini sağlayalım…

Böylece artık KKTC’nin varlığını hukuksal olarak ortadan kaldırmış oluruz. Kimse de bir hak iddia edemez…

KKTC’nin tarafları olarak bir zoka daha yuttuk…

Mal Tazmin Komisyonu Bizim “Yok Oluş Yasası” olarak adlandırdığımız kısaca, mülkiyet tazmin, takas ve iade yasası’nın oluşturduğu bir komisyondur…

Bu yasa ve komisyon KKTC’nin varlığının inkârı olduğu kadar Kıbrıs Türklerinin egemenliğini de yok saymaktadır…

Kıbrıs Türkleri olarak zil çalıp oynamak değil,

Kara kara düşünmemiz gerek…


Birazcık uyanıp gözümüzü açsak göreceğiz ki;
Avrupa, Kuruluş anlaşmalarına ve Anayasasına aykırı olarak işgal edilmiş ve sadece Rumlardan oluşmuş yasadışı Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bir hata sonucu değil, durumu bilerek, planlayarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Avrupa Birliği üyesi yapmış ve Rumlardan oluşan yasadışı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin silah zoru ile gerçekleştirilmiş defakto durumunu yasallaştırmışlardır…

Ey Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uyuyan güzel insanları,
Sizin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiniz AK’nin üyesi değildir. Bu nedenle sizin topraklarınız hakkında kararlar alma yetkisi yoktur.

AB’si ile, AK’si ile tüm emperyalist, sömürgeci Avrupa ülkeleri bir Hıristiyan Kulübüdür. KKTC’nin tasfiyesi ve adanın Tüm Türklerden arındırılması öncelikli hedefleridir. Dolayısıyla sizin en büyük düşmanınızdır…

Gaflet içinde olanlar ne yazık ki AB’ye satılmış, AB işbirlikçisi olmuşlardır.

Sizin her zaman güvenerek ve inanarak iktidar yaptığınız insanların;
Kimi, üç kuruşluk kişisel çıkarları uğruna,
Kimi, koltuk, şan, şeref uğruna,
Kimi, uçuk ideolojilerine olan bağnazca tutkuları uğruna,
Kimi de bir inat uğruna…

Sizin, çocuklarınızın ve torunlarınızın geleceğini acımasızca harcamaktadırlar…

Tanrı hepimizi korusun…

Şu da bir gerçek ki; biz kendimizi korumazsak;
Bizi Tanrı da koruyamaz...


Kamil Özkaloğlu
14 Temmuz, 2012
 
Son düzenleme:
Üst