Mustafa Reşid Paşa kimdir? Sadece Tanzimatçı mı yoksa mason bir din düşmanı mıdır?

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Mustafa Reşid Paşa kimdir? Sadece Tanzimatçı mı yoksa mason bir din düşmanı mıdır?



Mustafa Reşid Paşa, 13 Mart 1800’de İstanbul’da dünyaya geldi. Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. OsmanlıRus harbinde ordu kâtipliği yaparken, II. Mahmûd’un dikkatini çekti. Kavalalı ihtilafı sebebiyle yapılan Kütahya Konferansında Halil Rifat Paşa ile birlikte Osmanlı Devleti’ni temsil etti (1833). 1834’de Paris ve 1836’da Londra büyükelçiliklerine getirildi ve bu vazifeleri münasebetiyle İngiltere ve Fransa’nın ileri gelen devlet adamları ve fikir adamları ile tanışma fırsatı buldu. İngiliz dostluğunun mimarı oldu. Bu arada Almanya ve İtalya’yı da gezdi. Roma’da Papa ile görüştü ve hakkında "Türk Hıristiyan oldu" dedikoduları yayıldı. Onu destekleyenler, "Papa Türk oldu" diye cevap verdiler.
Modern anlamda Türk diplomasisini kuran Mustafa Reşit Paşa, 1837 yılında Hâriciye Nazırlığına getirildi. Toplam 6 yıl kadar bu vazifeyi başarıyla sürdürdü. Daha sonra 1839 yılında Gülhâne Hattı Hümâyûnunu bizzat okudu ve yetiştirdiği Âli ve Fuad Paşalarla Tanzimatçı ekibin hocası oldu. 6 defa sadrazamlığa getirildi ve toplam 6 yıl kadar Osmanlı Başbakanı olarak ülkeyi idare etti. Ocak 1858’de I. Abdülmecid devrinde vefat etti.
Mustafa Reşid Paşa hakkında birbirine zıt iki ayrı fikir bulunmaktadır:
Birincisi, Mustafa Reşid Paşa, bütün Osmanlı Devleti tarihinin en büyük sadrazamı ve en büyük diplomatıdır. Devletin Padişah tarafından değil, yüksek bürokrasi tarafından idare edilmesi fikrini o gerçekleştirmiştir. Dört temel prensip onun hayatının gayesidir; İslâmiyet, Osmanlı Hanedanından bir Padişah, taht şehri olarak İstanbul ve resmî dil olarak Türkçe. Reşid Paşa’ya göre, dünyayı artık silah ve asker değil, diplomasi idare etmektedir. Burada muvaffak olabilmenin şartı da, devletin yetiştirilmiş bir ekip tarafından idare edilmesidir. Bu sebepledir ki, daha sonra Osmanlı Devleti’nin idarî hayatında mühim rol oynayacak olan Âli Paşa, Fuad Paşa, Cevdet Paşa, Ahmed Vefik Paşa, Safvet Paşa ve Şinasi onun kurduğu ekiptendir. Bunlara kısaca Tanzimatçılar demek mümkündür. Mehmed Ali Paşa’nın kılıcını kınına koyan, devleti Abdülmecid döneminde çok büyük tehlikelerden kurtaran ve en önemlisi de Tanzimat diye özetleyeceğimiz ıslâhatı yapan Reşid Paşa’dır.
İkincisi, Avrupalılar ile içli dışlı olması, yeni ve Avrupâî usullere fazlaca taraftarlığı ve en önemlisi de iddialara göre, dinî meselelerde tam istikametli olmaması, Reşid Paşa’yı bazı dindar insanların nazarında makbul bir insan kılmıyordu. Halbuki Cevdet Paşa’ya göre, bu iddialar, bazı mutaassıb insanlar ve onun muhalifleri tarafından ortaya atılmaktadır. Hatta Islâhat Fermanını beğenmemişti. Koyu bir İngiliz politikası taraftarı olduğu kesindir; hatta arkadaşları Âli ve Fuad Paşalarla bu yüzden aralan açılmıştır. Osmanlı topraklarındaki bütün ma’denlerin maktu’ bir bedel karşılığında ecnebilere ihale edilmesindeki dahlinden dolayı sevenleri dahi onu tenkit etmeye başladı. Ahmed Cevdet Paşa’nın ifadesiyle;
"Reşid Paşa, pek büyük şan kazanmış büyük bir zat idi. Ancak rakiplerine karşı rezil bazı adamları tutarak onlarla devleti idare etmek gibi başa çıkmayacak bir yola girmişti. Her sadâretten ayrıldığında bir kabuğu soyularak şanına hayliden hayli noksan geldi. ...Maamafih Reşid Paşa’nın defin keyfiyeti hüsni hatime ile gittiğine delil olabilir".
Reşid Paşa’nın mason olduğu konusunda Masonların 1999 yılında yaptıkları açıklamalar, bütün tartışmaları sona erdirmiştir. Mustafa Reşid Paşa, maalesef masondur. Zaten akıbetinden Cevdet Paşa bile şüphelidir. Yine de masonların oyun yaptığı ve bu beyânda kasıtlı davrandıkları düşünülebilir150.
 
Üst