Müttefik dost amerika !!!

Şimşek

Dost Üyeler
Katılım
22 May 2009
Mesajlar
207
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Türkiye
ABD'nin Rolü (1800-1890)

ABD'nin Ermenilere ilgi duymasi, karakteristik olarak daginik bir halde yasayan Ermeniler için yeni bir ufuk açmis ve Ermenilerin Yeni Dünya ile daha siki irtibata geçmesini saglamistir. Amerikan-Ermeni yakinlasmasinin tabii bir sonucu olarak da,
XIX. yüzyildan itibaren Anadolu'dan ABD'ye toplu Ermeni göçleri baslamistir. Bu göçler, XIX. ve XX. yüzyil boyunca devam etmis, böylece ABD'de özellikle Türk-Amerikan iliskilerinde ortaya çikan siyasi bunalimlara sebep olan hatiri sayilir bir Ermeni toplulugu olusmustur.
ABD, Ermeni sorununa ilk olarak kendi iktisadi çikarlari açisindan yaklasmis- tir.1780'lerden itibaren Anadolu ve Ortadogu topraklarinin kaynak zenginligi ve pazar niteligi, Birlesik Devletleri cezbetmistir. Bagimsizligini kazandiktan sonra gerek elde edilen bagimsizligin korunmasinda, gerekse ülkenin(ABD'nin) sahip oldugu zenginliklerin Avrupa'ya sömürge olmamasi gayesiyle "Amerika Amerikalilarindir"
temel ilkesiyle saptanmis olan Monroe Doktrini'ni (1823) benimsemistir. Birlesik Devletler'de çok uluslu bir yapi oldugundan birlestirici unsur olarak "Hiristiyanlik"
olgusu düsünülmüstür. ABD'nin 1823 yilinda uygulama sahasina koydugu Monroe Doktrini, bir anlamda kendi içine kapanmayi, yani ABD'nin eski dünyanin politikasina
uzak durmasini öngörmekteydi. Ancak,dünyanin sömürgeci devletlerce paylasilmasina kayitsiz kalmanin getirecegi zararin bilinciyle, devlet politikasi olarak belirlenmis olan Monroe Doktrini'ni çignememek gibi bir esas çarpisinca, her ikisine de uyumlu olan yöntemin, misyonerlerden yararlanmak oldugu görüsü ortaya çikmistir.
ABD, (1820'lerden itibaren) misyonerleriyle girdigi Osmanli ülkesine, önceleri Ingiliz Büyükelçiliklerinin vasitasiyla, daha sonra 1830'da Osmanli Devletiyle yapmis oldugu anlasmayla, ticari faaliyetleriyle girmistir.
Birlesik Devletler, 7 Mayis 1830 Anlasmasiyla "the most favored nation"(en çok kayirilan ülke) statüsünü almistir. Böylelikle Osmanli Devleti tarafindan kapitülasyon haklari ABD'ye de verilmistir. ABD'nin Osmanli Devleti ile yapmis oldugu 1830 Anlasmasi ve iki ülkenin ticari anlamdaki yakinliklari, daha çok ABD'nin isine yaramistir. Çesitli olanaklari saglayan Osmanli cografyasindaki verimli topraklar, Amerikan çikarlari bakimindan ön planda tutulmustur.
Washington ile Istanbul arasinda yapilan 7 Mayis 1830 Antlasmasindaki bir madde, Osmanli Devleti için ilerleyen yillarda önemli bir sorunun kaynagini olusturmustur. Anlasmada üçüncü madde olarak belirlenen husus ile Amerikan tüccarlari Türkiye'de simsarlar kullanma hakkina sahip olmus ve bu simsarlarin her milletten olmasi kosulu ile de ABD tarafindan Türkiye Ermenileri isin içerisine dahil edilmistir. Kendi ticari plani olarak ABD, Anadolu'da kiyi kesimlerde Rumlardan faydalanma yoluna giderken, iç kesimlerde de Ermeni kitlesinden faydalanmistir. Bunun dogal sonucu olarak da Anadolu'da zengin bir Ermeni burjuvazisi ortaya çikmistir. Bu burjuva grubuna, yine Amerikali misyonerlerin yapmis olduklari etkin çalismalar neticesinde egitimli bir Ermeni kitlesi eklenince, bu yapilanma artik hasta adam olarak XIX. yüzyilda çesitli siyasi bunalimlar yasayan Osmanli Imparatorlugu için önemli sorunlari da beraberinde getirmistir.
Amerikali misyonerler, Türkiye'de o kadar muazzam çalismisti ki, örnegin 1840'larda sadece Suriye'de kutsal kitap basimi ve dagitimi yillik 6.000.000 sayfanin üzerine çikmistir.1893 yilina kadar Türkiye'de 624 okul, 436 ibadethane açmislardir.Bu tarihte Türkiye'de 1317 misyoner görev yapmaktaydi ve 1893 yilina kadar Türkiye'de 3 milyon Incil ve yaklasik 4 milyon da degisik kitap dagitilmisti. "ABCFM"nin 1893'e kadar harcadigi para 7 milyon dolari asmisti. Bunun yaridan fazlasi Amerikan vatandaslarindan toplanmisti.
Amerikan dis misyoner örgütünün sekreteri Judson Smith, yukaridaki rakamlarin bir bölümünü siralidiktan sonra "Bütün bu asil hizmetlerimiz, Ermeni milletini bize karsi sonsuz sevgi ve sükran duygularina gark etti. Ve Ermenileri yüreklerini çelik bir çengelle misyonerlere bagladi. Artik Ermeni milleti ,bu koruyucularinin ve velinimetlerinin ellerinde bir balmumu parçasi gibidir" diyerek Ermenilerin ABD'ye artik bagimli oldugunu aleni bir sekilde ifade etmistir.
1908'e kadar Amerikan Protestan misyonerligi isi çok hizli bir sekilde genisleme göstermistir. Örnegin 1860'larda misyon alani o kadar büyümüstür ki, üç ayri alt bölüme ayrilmistir. Bunlar:Bati Türkiye, Merkezi Türkiye ve Dogu Türkiye'dir. Baslangiçta bu basari önemli ölçüde egitim ve dini hareketler yoluyla gerçeklesmisti.1914'e gelindiginde American Board asagidaki basarilara imza atmisti.17 istasyon ve bu istasyonlara bagli 256 dis istasyon subeleri vardi. Amerikan asilli misyonerlerin sayisi 174'e düserken bunlarin yerini Türkiye'den yetistirdikleri Ermeniler almisti ki, bunlarin sayisi 1200'ün
üzerindeydi. Bunlarin 82 tanesi bas rahip statüsündeydi. Ayrica, 137 kilise ile bu kiliselere bagli 14.000 üye ve 50.000 yandas bulunmaktaydi.
Ana egitim merkezleri,I stanbul(Robert Koleji ve Amerikan Kiz Koleji), Antep(Mer-kezi Türkiye Koleji), Merzifon(Anadolu Koleji), Harput(Harput Koleji), Izmir(Uluslar arasi Kolej), Van(Van Koleji) ve Tarsus (St Paul'un Koleji)'dur.1914'e kadar misyon okullari ve kolejlerin sayisi 426'yi bulmustu. Bunun içerisinde 8 kolej, üç ilahiyat fakültesi, 46 orta dereceli okul ve 371'tane de diger okullar vardir. Bu okullara kayitli (1914 itibariyla) 1700 kolej ögrencisi, 4000 lise ögrencisi ve ilkokullarda ise yaklasik 19.500 kisiden olusan kiz ve erkek ögrenci kayitlidir. Bu okullardaki ögrencilerin tamamina yakinini Ermeni ögrenciler olusturmustur.
XIX. yüzyilda, Osmanli Devleti içerisindeki Ermeniler, Amerikali tüccarlar ve misyonerler vasitasiyla peyderpey ABD'ye göç etmeye baslamislar, daha sonra bu ülkede çöken imparatorluktan tipki 1829 yilinda Yunanlilarin yaptigi ve/veya 1878 yilinda Bulgarlarin yaptigi gibi bagimsizlik ya da Bulgaristan örneginde oldugu gibi muhtariyet istemleriyle Anadolu içerisindeki Ermenileri teskilatlandirmaya hatta isyan eylemlerine yönlendirmeye baslamislar ve Osmanli Devletine yönelik karalama kampanyalarina girismislerdir.
Ilk olarak 1894 yilinda ABD Kongresine tasinan mesele, 3 Aralik 1894 tarihli bir kararla Türkiye'nin haksiz yere suçlanmasina ve kinanmasina sebep olmustur. Daha sonra Ocak 1896'da yine ABD Kongresinde her iki meclisin de gündemine getirilmis ve Türkiye aleyhine bir karar kabul edilmistir.
 
Üst