Nato-ab

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Geçmişte NATO

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra; yaşadıkları durum nedeniyle Mart 1948’de; İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında “Brüksel Antlaşması” imzalanır. Bu antlaşmanın amacı; olası bir saldırıya, karşı kuvvetlerinin birleştirilmesidir..
Ancak bu beş devlet, ABD olmadan, özellikle de SSCB saldırısına karşı koymalarının mümkün olmadığını düşünmektedirler.

İşte NATO ( North Anlantic Treaty Organization - Kuzey Atlantik Antlaşması) Brüksel Antlaşması’nın sonucu olarak Nisan 1949’da imzalanır.
Türkiye’de bu antlaşmaya ilgi duymaktadır ve zamanın Dış İşleri Bakanı bu ilgiyi şöyle dile getirmektedir:

“...Avrupa’da barış yalnız kıt’a kısmında korunmaz. Bizce Avrupa barışı birdir ve bölünmez. Bu sebepledir ki, biz Atlantik sahillerinin savunma sisteminin Akdeniz’’de de bir anlaşmayla uzatılmasını veya tamamlanmasını tasavvur ediyoruz...”

Fakat Türkiye’nin Mayıs 1950’de NATO’ya girmek için yaptığı başvuru kabul edilmez. Bu kabul edilmemenin arkasında yatan nedenler ise; Danimarka, Norveç ve Belçika’nın Antlaşma alanının genişletilmesi durumunda, kendilerine sınırı olmayan ve kendi çıkarlarının bulunmadığı Akdeniz’de savaşa sürüklenecekleri endişesi ve ABD’den alacakları yardım miktarının düşeceği endişesi yatmaktadır. Yine bu ülkeler tarafından ileri sürülen bir görüşte; NATO Antlaşması; sadece bir savunma ittifakı olmayıp Anlantik uygarlığına sahip devletlerin birleşmesini sağlayacak bir belgedir.

Türkiye’nin NATO’ya alınmaması için yapılan en büyük itiraz ise İngiltere’den gelmiştir. Çünkü; İngiltere, İngiliz Ortadoğu Komutanlığına (MEDO-Middle East Defense Organization) bağlı ayrı bir NATO Komutanlığı kurulup Türkiye’nin de bu komutanlıkta yer almasını istiyordu. Bu komutanlığa ayrıca, bölgedeki İngiliz sömürgeleri (Commonwealth) ile başta Mısır olmak üzere diğer ortadoğu ülkelerinin de katılmasını planlıyordu

Bugün AB

Avrupa Birliği'nin temelini, II. Dünya Savaşı sonrasında sanayi açısından özellikle önemli iki temel hammadde olan kömür ve çelik sektörünü güçlendirmek ve bunları uluslarüstü bir otorite ile kontrol ederek barışı sürdürmek amacıyla 1951'de kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu oluşturmaktadır.

Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, 18 Nisan 1951'de Belçika, Almanya, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya arasında imzalanan Paris Antlaşması ile kurulmuştur.

Türkiye ile Avrupa Birliği'nin ilişkileri 31 Temmuz 1959'da Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yaptığı ortaklık başvurusu ile başlar. AET Bakanlar Konseyi'nin başvuruyu kabul etmesi sonrasında 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Ankara Anlaşması ortaklık yaratan bir anlaşmadır.

Almanya, Türkiye’nin AB’ye tam üye değil “İmtiyazlı Ortak” olmasını Fransa ise, Türkiye’nin AB’ye değil kurulacak olan Akdeniz Birliği’ne üye olmasını istemektedir.

Geçmişte ve günümüzde sözkonusu iki kuruma, Türkiye’nin ortaklığı söz konusu olunca Avrupa’lıların takındıkları tavrın ne kadar örtüştüğünü görebiliyorsunuz değil mi?
Tarih tekerrürden ibarettir dedikleri bu olsa gerek!!!!
 

BİLGE KAĞAN

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
3,774
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Kırmızı Benizli,Alın Teri ile Islanmış Vatanımın K
Elinize sağlık hazaryalı,cok güzel okunası bir yazı;Ab nin bizi almayacağı değişik oyunlarla bizi elinin altında tutmak istediği kesin.Artık türkiyenin silkinip kendine gelmesinin zamanı geldide geciyor bile.Adamlar mezhepleri ayrı dilleri ayrı olan ülkeleri bir araya getirerek bir topluluk kuruyorlar ve bunlar cok değil kuruluslarından 6,7 yıl öncesine kadar birbirlerini boğazlamakla meşgul olan devletler.Bizde Irkımızı bir araya getirerek büyük bir birlik kurmalıyız,şimdilerde Türk bir adında bir oluşum yayılmakta buna herkesin özen göstermesini rica ediyorum zira zaman coktan geçti bile böyle bir birlik için.hemen derhal bişeyler yapılması gerekiyor.Kendi ayaklarımızın üzerinde durmamız gerekiyor artık,zamanında kömür ve demir celik miş önemli olan artık şimdilerde petrol ve doğal gaz dünyanın en önemli ekonomik kaynagı.Türki cumhuriyetlerde bunlardan fazlasıyla var zaten kaldıki bizim ülkemizdede var.Ama bu başımızdaki işbirlikçi hükümetle biraz zor tabi işimiz.BP nin Petrol arama hakları 2007 yılında bitiyordu ama gizlice petrol kanunuyla 50 yıllığına yine peşkeş cekildi.Bu kimin hakkını yemek bizlerin,cocuklarımızın hatta ve hatta cocuklarımızın cocuklarının geleceğiyle oynamaktır.

Notp olayına gelincede Irak harekatında canlı olarak şahit olduk almanyasından hollandasına kadar burdaki nato güçlerini ve techizatlarını hava savunma silahlarını geri cekmedilermi?ee nerde Büyük ''NOTA'' birliği,Unutmayalım kimin nefesi daha coksa o çalar bu düdüğü...
 
Üst