Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
NE KADAR UCUZA GİDİYORUZ ?
Eğer 134 yıllık onurlu mücadelemiz, bir izolasyonların kaldırılmasına eşdeğer kabul ediliyorsa;
Kıbrıs Türkleri olarak bu endişe ile yüz yüze kalmamız doğal değil midir?
“Meğer ne kadar ucuza gidiyormuşuz”
Eğer adadaki varlığımız ve geleceğimiz, bir Air France havayolu şirketi uçağının Ercan Havaalanı'na inebilmesine endeksli ise,
Biz yanmışız kardeşim…
134 yıllık mücadelemizin 82 yıllık bölümünü İngiliz sömürge yönetimine karşı sürdürmüşüz…
Bir yandan da Rumların enosis ütopyası ile mücadele ederek…
Büyük bir mutabakatın sonucu olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sıkı sıkıya sarılmışız…
Sömürge olmaktan kurtulduğumuz inancıyla…
Yine enosis ütopyası gerekçesiyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silah zoru ile atılmamıza, binlerce devlet çalışanımızın işsiz ve aşsız bırakılmasına karşın, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden ümit kesmemişiz…
Bir gün Rumlar insanlık çizgisine gelir ümidiyle…
Şöyle ki;
İlk oluşturduğumuz geçici yönetim için hazırlanan 19 maddelik prensiplerde:
Madde 1 — Kıbrıs Cumhuriyetinin 16 Ağustos 1960 tarihli Anaya*sasından bütün kuralları uygulanıncaya kadar Türk bölgelerinde yaşayan Türkler geçici Türk yönetimine bağlanmışlardır.
Madde 19 — Türk bölgelerinde uygulanmak üzere kabul edilen bu temel kurallar 16 Ağustos 1960 tarihli anayasanın bütün kuralları uy*gulanıncaya kadar yürürlükte kalır.
Demişiz…
16 Ağustos 1960 tarihli anayasanın bütün kuralları bir gün uygulanabilecek diye…
11 yıl gettolarda açık hava hapisliği,
Yüce değerlere sahip dünyanın gözleri önünde en ağır ambargolarla cebelleşme günleri,
1974’te İkinci kez katliam planlarının uygulanması,
Derken bu günlere geldik…
Bugün, gururumuz ve eğer oynananlar bir satranç oyunu diye algılanıyorsa ŞAH’ımız olan ve asla mat edilmemesi gereken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahibiz…
Sahibiz de koruyucumuz durumunda olanların bize reva gördüklerine bakın…
1967’de başlamış ve bir türlü çözülememiş sorun, bir Air France havayolu şirketi uçağının Ercan Havaalanı'na inebilmesi ile çözülecekmiş…
İstanbul Halkının konukseverliği kanıtlanıp boğazda bir balık ikramından sonra her şey süt-liman olacakmış…
Bütün varlığımız, geleceğimiz, devletimiz, EGEMENliğimiz BAĞIŞ planlarına kurban ediliyor…
Gerekçe: BARIŞ…
Uygulama: BAĞIŞ…
“Meğer çok ucuza gidiyormuşuz be kardeşim”...
Kamil Özkaloğlu
05 Eylül 2012