Nerede kalmiştik, başladiğimiz yer burasimiydi

Levent Akıncı

Onursal Üye
Katılım
12 Eyl 2008
Mesajlar
49
Tepkime puanı
0
Puanları
0
NEREDE KALMIŞTIK, BAŞLADIĞIMIZ YER BURASIMIYDI.
Başlamadan söyleyeyim bu yazı biraz uzun olacak. Uzun ama bu platformda herkesin anlayacağı dilden okunası bir şekilde. Konu, bildiğiniz gibi Kıbrıs sorunu. Hani şu 1974 den beri müzakerelerin başlayıp hiç bitmediği, çözümüne kıl payı kalan ama bir türlü çözülemeyen, bitti denildiği zaman başladığı yere tekrar dönülen, çözümsüzlüğün tek çözüm olduğu Yavru vatanımızın şerefli direnişinin adı ‘’Kıbrıs Sorunu.’’ 1974 ‘de olası çözümün gerçekleştirilip adının ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ olarak konduğu ve Rum tarafınca sorun haline getirilen durum.
Tabii tüm olup bitenlerin arasında bizim duyduklarımız fısıltı gazetesinden nakledilenler olunca görüşmelerin şekli ve programı, başka bir deyişle gündemi hakkında iki yönlü haber alıyoruz. Medya kuruluşlarının çözüm anlayışlarına bağlı olarak bu haberler bazılarımız için ‘iyi’, bazılarımız için ‘kötü’ yönde oluyor. Bazılarından kabul ettiğim ‘Kıbrıs Barış Platformunun’ iyi haberleri; Kıbrıs 74 platformu üyeleri(biz) ve TMT ruhunu taşıyanlar için ne kadar kötü ise, bizim için iyi olan haberler de sözde barışı isteyen ‘Barış Platformu’ üyeleri için kötü haber oluyor. Bu nedenle görüşmelerin dışında bulunan, bu iyi ve kötü haberlerin muhatabı olanlar ‘kör ve sağır’ çözüm arayışları ile karşı karşıya bulunuyor. Bunun tek sorumlusu da medya kanalı ile yüzyılımızın iletişim olanağını gerektiği gibi kullanamayan şimdiki KKTC iktidarıdır. Maalesef görüşmelerin başından beri KKTC halkı ile bir doğru dürüst bir enformasyon ağı kurulmamış, halk bilgilendirilmemiş, görüşme programı veya taslağı üzerinde hiçbir bilgimiz olmamıştır. Sonuç itibariyle çözümün ipuçlarını çıkarabilmiş değiliz. İktidar kadrolarının, seçimlerden önceki söylemlerinden ulaştığı sezgiyle KKTC’nin ne gibi bir açmaza düşeceğini daha ilk günlerde komutanımız Atilla Çilingir örneklemlerle açıkladı, açıklamaya da devam ediyor. Dilerim, izleyenler bunlardan bilgilenir ve yöntemlerine katarlar. Söylemleri Anavatan’ın politikası ile örtüştüğüne göre söylerse iyi söylüyordur, yaptığı da bu.
Bundan iki sene önce Sayın Prof.Dr. Ata Atun’un Gazimağusa ESKAD Derneğindeki ‘Kıbrıs’ konulu konferansına katılmıştım. (İlginçtir hepsi yirmili yaşlarda olan izleyici topluluğunun arasındaki 53 yaşındaki tek genç bendim!) Kıymetli hocam burada çok değerli bilgiler verdi. Neler dediğinden önce şu bilgileri vermek daha doğru olur.
- Hristofyas seçildi, o halde Rumlar çözüm istiyor.
- BM Genel sekreteri Ban Ki-mun Kıbrıs’ta iki liderin çözüm için kapsamlı müzakerelere başlama kararından büyük memnuniyet duyduğunu açıkladı.
- Hristofyas baştan beri AB, ABD ve Putin’in desteğini almıştı.
Kıymetli hocam, konferansında şöyle diyordu; ‘’1960’lar da Hristofyas o zamanki ‘Red Cephesinin’ içindeydi ve şimdi hükümeti kurduğu partiler de bu cepheyi oluşturan partilerdir. Rum tarafının yeni yönetimiyle KKTC arasında oluşacak ilişkilerin eskisinden farklı olacağını sanmıyorum.’’
Tabiri caiz ise ‘’Dalton biraderler’ tekrar iktidardadırlar. Sayın başbakanımızın (RTE) dediği gibi değiştiklerini iddia edip, görüşme masasına oturmak üzere referandumda ‘hayır’ oyu veren Rum halkı Tarafından kapsamlı çözüm için iktidara getiriliyorlardı. 1960’lar da Türkiye’yi ve garantörlüğünü ret edenler ilginç bir şekilde çözümden yana görünüyorlardı. Arkalarındaki uluslar arası destek de güçlü yerlerden ses veriyordu. Şimdiki durumun bulunduğu yer ise Sayın Ata Atun’un haklı çıktığı yerdir. Düşünebiliyor musunuz kıymetli dostlar, bir ülke uluslar arası ilişkilerde kıymetli ve tecrübeli bir bilim adamı yetiştiriyor, bu ülke, hayati bir konuda bu bilim adamından yararlanmak gibi bir düşüncenin dışında bulunuyor. İşte bu uygulamanın mağduru üzülerek belirtmeliyim ki Prof.Dr. Ata Atun’dur.
Şimdi bulunduğumuz yere nasıl geldik, isterseniz çok eskilere gidip öyle gelelim.
- Mora isyanı, arkasında ki destek? Avrupa.
- Girit’in elden çıkışı; arkasındaki destek, Avrupa, uluslararası.
- Anadolu’nun işgali; arkasındaki destek, Avrupa, uluslararası.
- Oniki adanın elden çıkması; arkasındaki destek Avrupa, uluslar arası.
- Kıbrıs; Rumlar yine aynı oyunla elde etmeye çalışıyor.
Yukarıda özellikle oynanan oyunun desteğine dikkatinizi çekmek istedim. İşte aynı destek bu gün geldiğimiz yerde hala duruyor, Avrupa, diğer adıyla Avrupa Birliği. Rum tarafı ise bu birliğin içinde ve aba altından sopa gösteriyor açıkça diyor ki muhatabınız AB’dir. Bu birliğe girmek için benim istediklerimi yapmak zorundasınız. Bununla da kalmıyor desteğini artırmak için uluslararası ikili anlaşmalarla ortak bildiriler ile desteğini artırmaya çalışıyor. Dikkatinizi çekmiştir, son gelinen noktada Rum tarafının başlangıçtaki iyi niyetli yaklaşımı buharlaşmış görünüyor. Neden mi? Olmazsa olmazları kabul ettiremeyeceklerini anladıkları için.
Bu olmazlar:
-Garantörlüğümüz ve
-Kuvvet bulundurma hakkımızdır.
İlk referandumdan kaçış nedenleri de bu yüzdendir. Rum tarafının ret ettiği Annan Planında, KKTC’nin bu hakları saklıydı. İlginç olan, Ada da üsleri bulunan İngiltere’nin de aynı hakları saklı tuttuğu ve bu saklı tutuşu ise AB’ne devretmediğidir, aklınız karışmasın bu durum, yiğidin yoğurt yemesi söyleminde senaryosu yazılan ‘orta oyunu’ olsa gerek.
Çözümü isteyen iki iradeden Türk tarafı ne istiyor.
-Eşit iki halk,
-Siyasi eşitlik,
-İki kurucu devletten oluşacak ortak yapı,
-Garanti ve bu manada ittifak anlaşmaları serbestîsi (Ada’da Türkiye’den asker bulundurma)
Rum tarafı, garanti ve yabancı asker bulundurma olmazsa olmazlarımıza şiddetle karşı koyuyor ama İngiliz üslerinde yabancı asker kaynıyor kimin umurunda. Artık gelinen nokta da şu dayatmaları da Türk tarafına hissettiriyorlar.
-AB’ ne girmek mi istiyorsun o halde dediklerimi kabul edeceksin,
-Ben AB’nin içindeyim ister bağımsız ol isterse bana bağımlı ol ben girmesin (veto) dersem sen giremezsin.
İkileme bakınız Türkiye’ye de aynı şeyi AB yapıyor. Bu şartlarda ikileme maruz kalmış Türkiye ve KKTC için seçeneklere bakınız:
-KKTC; boynu bükük, her denileni sözde refah ve kalkınma için kabul etse, elinden tutan, koruyan bir babadan mahrum bir durumda övey babasına(AB) Rum kardeşi ile beraber giderken ağlasa mı yoksa bazı Kıbrıslılara katılıp göbek mi atsa.
-Türkiye, babasını ret eden bir evladın arkasından AB’ne girmek için bekle denilen yerde ağlasa mı yoksa evladını kaybettiği halde bedelini alamamanın hüznünü mü yaşasa.
Kosova’yı kabul eden AB’nin kucağına 35 yıldır bihakkın verilen mücadeleyi hiçe sayarak gitmek şaşkınlığının gururu kimlere ait olacak. Sözde refah uğruna hürriyetini satanların mı? Misyoner eğitiminden geçip Kıbrıslılaşanların mı?
Öyle ise buna müsaade edilemez. Başlangıçta buna müsaade edecek tarzda sözler sarf eden Sayın Talat’ın tarihin tekerrür eden geçmiş olaylarından ders çıkararak Türkiye’nin arkasında durduğu çözümün yanında yer alması gerekir. Kıbrıs Türk halkının yararına olan da budur.
KKTC halkı ise yıllarca verdiği haklı mücadelenin yorgunluğundan, Rumların AB’ne girişinin üzüntüsünden kaynaklanan bir karmaşık düşünce içerisinde bulunabilir. Bu düşünce, yapılacak anlaşmanın Referandum bölümünde Türkiye’nin olmazları dışında tezahür edebilir. Böyle bir sonuç; Dünyada yapılan referandum sonuçları açısından en olumsuz Referandum sonucu olarak Tarihe geçecektir. Dünya tarihindeki referandumların sonuçlarına bakınız, egemenlik haklarının terk edildiği hiçbir referandum sonucu yoktur.
Sona doğru gelirken naçizane bazı hatırlatmalar yapmak gereğini duyuyorum:
- Birleşik Kıbrıs’ın 35 seneden sonra gerçekleştirilemeyeceğini siyasiler artık anlamalıdır.
- Kosova’yı tanıyan Avrupa’ya ilk karşı çıkışı KKTC’yi örnek göstererek yapan Rusya’dır, Hriftosyas bu karşı çıkışı kırmak ve Rusya’yı Rumların yanına çekmek amacı ile Rusya’yı ziyaret etmiş Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile de bir ortak bildiri yayınlayarak bu işi başarmış görünmektedir. Aslında göründüğü gibi değil.(Bu konu ile görüşümü arıca bilgilerinize sunacağım.)
- Hriftosyas’ın da amacı -son gelişmeler bunu gösteriyor- Enosis’in gerçekleşmesini sağlamaktır.
- İngiltere, Rusya ile anlaşmalar yapmak, Uluslar arası anlaşmaları hiçe sayarak Doğu Akdeniz’de yabancı gemilere petrol arama ruhsatı vermek, Kıbrıs’ın tek hâkimi benim demektir. Bu deyiş ise Enosis’in ta kendisidir.
- Görüşmeler yapılırken Rum tarafının yaptığı bu olumsuzluklar ortaya çıktığına göre yapıldığı sanılan görüşmeler yapılamıyor demektir,Başlandığı yere tekrar dönülürse şaşırmayınız.
- Karşımızda, dünyanın en ünlü yavuz hırsızlarının olduğunu unutmadan, kimse büyük laflar sarf edip ben bu işi çözerim dememelidir.
- Siyasiler birleşik Kıbrıs’ı kurma hayalinin gerçekleşmesinden evvel olmazsa olmazların ne olduğunu ve İngiltere’nin adadaki üslerini neden muhafaza ettiğini bilmesi gerekir.
- Globalleşme kavramındaki anlayış aslında YENİ KÖLELİK düzenidir. Bu konu aydınlarımız tarafından artık anlaşılmalıdır.
Bilen varsa söylesin, kendisi hakkında dedikodu yapan komşuya sevgi gösterilir mi? Bırakın canım, kötülük yapana iyilikle cevap ver diyenleri duyar gibi oluyorum. Ben insanlar arası ilişkilerden söz ediyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımla.









 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Kıbrıs Milli Davamızı savunan cesur kalemler!..

Değerli Meslektaşım Levent Kardeşim,

Nerede Kalmıştık başlıklı yazınla tekrar Kıbrıs Milli Davamızın savunulması adına yazılarına geri döndüğün için seni kutluyorum..Zaten Halkımıza bu konuları anlatan o kadar az kalem kalmıştı ki!..Bu nedenle yazacağın her yazı bilesin ki Kıbrıs Türk Halkının vatan savunmasındaki moral gücünü arttıracak onların yanlızlığını giderecektir...Özellikle cepleri euro' larla şişirilmiş ve BİRLEŞİK KIBRISI pembe hayaller dünyası olarak sunan bu kadar çok kiralık kalem varken!..Bu dönemde bizlere düşen görev halkımıza gerçekleri ve anlatılmayanları yazmaktır.. Ada da yaşayan cesur bir yürek olarak bu gibi hususları hiç çekinmeden yazacağına olan inancım tamdır..Çünkü sen KARTALLAR YUVASINDAN mezun bir kardeşimizsin..Vatanın savunulması için yemin edenler hiç bir baskıya kulak asmaksızın yollarına devam ederler.. Yolun açık olsun kardeşim..Yazacağın yazıları merakla bekleyeceğim..O vatan topraklarında yaşayan kardeşlerimiz bu yazıları okudukça yanlız olmadıklarını ve onların seslerini duyurmak gayretinde olan bir avuçta olsa hala yazan kalemler olduğunu daha iyi anlayacaklardır..Özgürlük ve Egemenliğin, Gönderdeki Bayraklarımız ve Ezan sesimizin, Şehitlerimizi barındıran vatan topraklarımızın ve Güzel Türkçemizin
Kıbrıs Türk Halkının kanatları altında sonsuza kadar yaşaması dileğimle..

Sevgiler sunuyorum..Kalbim ve yazılarım savunduğum doğrularla birlikte hep sizlerle olacaktır..

ATİLLA ÇİLİNGİR..
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
KIBRIS davamızın cesur seslerini okumaktan mutluluk duydum...İnşallah KIBRIS Girit ve 12 A dalar gibi elden çıkmaz ve ENOSİS gerçekleşmez.Tarihe baktığımızda BATI'nın şımarık çocuğu olan Yunanistan daima bize karşı onlardan hep destek almıştır.1821 Mora isyanının başarıya ulaşması ve bir Yunan devletinin kurulması o zamanın İngiltere, Fransa ve Rusya sının desteğiyle olmuştur.Bize karşı savaş açmışlar hatta Avrupa dan gönüllüler gelip TÜRK e karşı savaşmıştır.İçlerinde meşhur, eşcinselliğiyle tanınan İngiliz şair Lord BYRON bile vardır...BATI ya asla güvenilerek yola çıkılmaz.TÜRKİYE herşeyden önce kendi savunması ve AKDENİZ deki etkinliğini korumak için KIBRIS TÜRK DEVLETİ nin varlığına var gücüyle destek vermelidir.KIBRIS TÜRK DEVLETİ mutlaka yaşatılmalıdır...Her ne pahasına olursa...

YAŞASIN KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ!
YAŞASIN RAUF DENKTAŞ'IN KAHRAMANCA DİRENİŞİ!
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KIBRIS davamızın cesur seslerini okumaktan mutluluk duydum...İnşallah KIBRIS Girit ve 12 A dalar gibi elden çıkmaz ve ENOSİS gerçekleşmez.Tarihe baktığımızda BATI'nın şımarık çocuğu olan Yunanistan daima bize karşı onlardan hep destek almıştır.1821 Mora isyanının başarıya ulaşması ve bir Yunan devletinin kurulması o zamanın İngiltere, Fransa ve Rusya sının desteğiyle olmuştur.Bize karşı savaş açmışlar hatta Avrupa dan gönüllüler gelip TÜRK e karşı savaşmıştır.İçlerinde meşhur, eşcinselliğiyle tanınan İngiliz şair Lord BYRON bile vardır...BATI ya asla güvenilerek yola çıkılmaz.TÜRKİYE herşeyden önce kendi savunması ve AKDENİZ deki etkinliğini korumak için KIBRIS TÜRK DEVLETİ nin varlığına var gücüyle destek vermelidir.KIBRIS TÜRK DEVLETİ mutlaka yaşatılmalıdır...Her ne pahasına olursa...

YAŞASIN KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ!
YAŞASIN RAUF DENKTAŞ'IN KAHRAMANCA DİRENİŞİ!



12 adaları, Selanik ile Musul ve Kerkük'ü almak bize Ata vasiyeti, ismet inönünün kim bilir hangi nedenle almadığı/alamadığı 12 adaları almak için çaba sarf etmek ve başarmak zorundayız.

en azından ben bunu görev olarak hissediyor ve kabul ediyorum.

hele bir Kıbrıs konusunu çözelim öncelikle!..

saygı ile,
 
Son düzenleme:

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
12 adaları, Selanik ile Musul ve Kerküğü almak bize Ata vasiyeti, ismet inönünün kim bilir hangi nedenle almadığı/alamadığı 12 adaları almak için çaba sarf etmek ve başarmak zorundayız.

en azından ben bunu görev olarak hissediyor ve kabul ediyorum.

hele bir Kıbrıs konusunu çözelim öncelikle!..

saygı ile,

İnşallah...Harita öyle değil böyle çizilir diyeblimeliyiz.ATATÜRK hayatta olsaydı İnönü devrinde çıkan o fırsatı çok iyi değerlendirirdi.
Ne yazıkki 1947 de Adalar konusunda talepte bile bulunmayıp adeta altın tepside sunulmuştur Yunanistan'a...bu konuda CHP genel sekreterliği yapmış olan KEMAL SATIR bile İNÖNÜ'yü hatalı bulduğunu hatıralarında anlatmıştır.
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
belki de bu ve birkaç nedenle daha eceli ile ölmesine hak tanınmıştır.
 

Levent Akıncı

Onursal Üye
Katılım
12 Eyl 2008
Mesajlar
49
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kutsal davanin hanimefendileri

Saygıdeğer Mürüde Sevicer ve bu platformun güzide hanımefendileri;
Hiçbir milli dava, kadınların ve anaların desteği alınmadan başarıya ulaşamaz. Bu anlamda sizlerin verdiği destek olmadan Kıbrıs milli davamızın da kazanılamayacağını biliyorum. Her zaman, hanımefendilerimizin sezgilerinden doğacak görevlerin ifası için ki bu vatan için ölmek bile olsa bizim için emirdir. Gösterdiğiniz teveccühten dolayı platformumuzun tüm hanımefendilerine sonsuz saygılarımı sunarım.
LEVENT AKINCI
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Saygıdeğer Mürüde Sevicer ve bu platformun güzide hanımefendileri;
Hiçbir milli dava, kadınların ve anaların desteği alınmadan başarıya ulaşamaz. Bu anlamda sizlerin verdiği destek olmadan Kıbrıs milli davamızın da kazanılamayacağını biliyorum. Her zaman, hanımefendilerimizin sezgilerinden doğacak görevlerin ifası için ki bu vatan için ölmek bile olsa bizim için emirdir. Gösterdiğiniz teveccühten dolayı platformumuzun tüm hanımefendilerine sonsuz saygılarımı sunarım.
LEVENT AKINCI

Çok teşekkürler Levent Bey...Biz TÜRK Kadınları her zaman olduğu gibi TÜRK Erkeğinin daima yanında yer almaya ve KIBRIS Davamızı savunmaya devam edeceğiz...Tarihte bunu defalarca en güzel şekilde ispatladık...Hala NENE Hatunların, FATMA SEHER Hanımların ruhlarını taşımaktayız...Gerekirse savaş için de orada olacağız.Bundan emin olabilirsiniz...:)
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Yazınızda bu duruma nasıl geldik sorusunu çok güzel açıklamışsınız. Ama en kısa özeti şudur! "Devletimiz devlet, insanlarımız millet gibi davranmaması"

Geçenlerde Werder Bremen- Anorthosis futbol karşılaşması oldu. Tribünlere dağıtılan, kapalı –KKTC denetimindeki- Maraş’taki 2 bin evi simgeleyen 2 bin adet pankart açarak propaganda yapıldı.
"Famagusta" (Mağusa) yazılı 50 metre uzunluğunda dev bir pano da açıldı.

Bu esnada, içinde "dolaştığım toprak, özlediğim yer" sözlerinin bulunduğu "Famagusta" isimli şarkı da binlerce kişi tarafından söylendi.
Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos da maçtaydı.
Rum Mahi gazetesi, 19 ülkede takip edilen dün akşamki karşılaşmada, statta bulunan 22 bin kişinin, "hayalet şehir Maraş’ı yeniden canlandırdığını" yazdı.

Ne yazıkki ne haberlere nede gazetelere yeterince konu oldu bu olay. Devlet büyüklerimizde zaten sesini çıkaracak nefes yok ama milletimizde her türlü güç var. Komutanımın dediği gibi.... "Tükürüğümüzle boğarız"
 

Levent Akıncı

Onursal Üye
Katılım
12 Eyl 2008
Mesajlar
49
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Devre kardeşimin sezgileri

Evet en hassas nokta; Türk medyasının aymazlığı, sevgideğer kardeşim bu Bilderberg uygulamasıdır. Bilderberg kadrolarında Medya yığışımlarının temsilcileri de vardır. İnanıyorum ki bu temsilciler arasında Türk medya temsilcileri de bulunduğundan bu konusunu ettiğin-futbol maçındaki yaşananlar- olayı yayın organlarında yazmak veya duyurmak işlerine gelmez. Eğer yazılır veya duyurulursa, Milliyetçiliğimiz uyanacak, çıkarlarından birisi olan AB'ne girme hayalleri yok olacaktır. Sizler sağolduktan sonra bu hayallerinin gerçekleşemeyeceğinide adım gibi biliyorum. Sağolunuz varolunuz. Sevgi ve saygılarımla.
 

Depresif Hayalet

New member
Katılım
20 Tem 2008
Mesajlar
232
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ankara
Türk medyasının aymazlığı nereye kadar devam edecek merak ediyorum.Birkaç yıl önce (Yunan ve Türk halkı dost olabilir dendiği günler) televizyonda Yunanistan da yapılan sokak röportajları yayınlanmıştı.Çoğu Yunan "Evet,Türk'lerle dost olabiliriz,aslında olmamamız için önemli bir neden de göremiyoruz" filan diyorlardı.Kardeşimin o kanalda çalışan bir arkadaşı heberin ham kasetini izlemiş,bize de aktardı;"Adamlar bizden nefret ediyor,dost olabiliriz diyen 3-5 kişinin görüntüsünü yayınlamışlar,hepsi bu!"
Kendi dostumuz olabilsek bazı şeyleri düzelteceğiz ama...
 
Üst