O kadar çok istiyorum ki ölmeyi...

ÇAĞATAY

Dost Üyeler
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
473
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
"ADRİYATİK'DEN ÇİN SEDDİNE SAVAŞ NEREDE İSE ORADAY
O kadar çok istiyorum ki ölmeyi...
Sen;

Umutsuz, gayesiz, amaçsız yaşamanın ne demek olduğunu bilir misin?

Ben bilirim, sen bilmezsin. O zaman sus ve dinle!

Böyle değildim önceleri, karanlık düşlerde gezmezdim. Siyah sokaklara düşmezdi yollarım, adımlarım götürmezdi beni uçurumların kenarına. Her şeyim normaldi hatta kalp atışlarım bile seni tanımadan önce, şimdi kalbim mayınlar gibi patlıyor içimde, kulaklarım sağır oluyor kan seslerinden. Parçalarım uzayda geziyor serserice.

Böyle değildi ellerim, bedenim, gözlerim. Renkleri seçerdim senden önce! Kirpiklerimde şimdi el bombaları asılı, pimleri çekilmiş. Akmazdı gözlerimden tuzlu sular. Ben böyle değildim, şimdilerde çok değiştim, kelebeklerin kanatlarındaki motifleri seçerdim, çam ağaçlarındaki reçinelerin kokularını duyardım... Şimdi öyle değilim!

Doğudan doğardı o zamanlar güneş, şimdi hasret kaldım yıldızların ışıltılarına, güneşin doğuşuna! Her yan zifiri zindan şimdilerde, ay ise hiç çıkmıyor zaten. Meltemler eserdi imbatlarla karışık, böyle fırtınalar kopmazdı beynimde! Yağmurları beklerdim ıslanarak yürümek için, sel tufan olmazdı o zamanlar böyle!

Böyle ütüsüz değildi deniz çarşaf gibiydi senden önce. Dalgalar sahile vururdu sessizce beni alıp götürmezdi dibine. Köpek balıkları yüzmezdi yunusların yerine. Sallanmazdı böyle kayıklar, batmazdı da kayalıklarda, fener yanardı, yakamozlar vardı geceleri şimdiki gibi hırçın dalgalar yoktu!

Ağaçlarda yapraklar vardı, narın kırmızı, limonun sarı-beyaz, sümbüllerin mor, bademlerin beyaz çiçekleri açardı; toprak bu kadar mezar rengi değildi o zamanlar. Yapraklar kurudu, çiçekler açmıyor, arılar mahzun kaldı bal yapmıyor! Böyle değildi puslu yamaçlar, bulutlar bu kadar yakın gezmezdi üzerimde, gri de değildi yağmurlar!

Sus; dinle!

Böyle değildim ben, beni dinlerdim, koşmazdım bulutların üzerinde, naralarım yoktu kayalardan akseden, dövüşmezdim öyle herkesle. Kırmazdım, kızmazdım dostlarıma. Lanet olası bu görüntüler yoktu göz bebeklerimde. Geceleri kalkmazdım uykularımdan, karabasanlar yoktu o zamanlar odalarımda. Rüyalarım rengârenkti. Damarlarımdan ılık kanlar akardı pıhtılaşmamıştı daha o zamanlar!

Sevdiklerim vardı senden önce; annemin keman sesleri gezerdi kuşların nağmelerinde. Böyle yakmıyordu o zamanlar güneş, içim kavrulmuyordu cehennem ateşlerinde! Heveslerim vardı, gemiler vardı kamaralarında okyanusları geçerken viskimi yudumladığım. Portofino limanına uğrayacaktı gemiler, batmayacaktı tuzlu sulara. Umutlarım tükendi ilk limanda!

Sen; bilemezsin böyle amaçsızca yaşamayı, bir yaşayabilsen benim gibi her gün ölmeyi!

Sen yoksun ya; o kadar çok istiyorum ki ölmeyi!

(Kendime ait. 17 Mart 08 – Datça)
 
Son düzenleme:

Göktuğ

Halkla İlişkiler
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
1,534
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Anadolu
Yüreğine sağlık abi.
Bilirim ki senin yüreğinden bu denli yaşanmayan duygular yazıya dökülmez.
 

yağmur

New member
Katılım
7 Nis 2008
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Puanları
0
gerçekten çok güzel bir yazı tebirkler...
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Üstadım eline yüreğine sağlık tek kelimeyle harika olmuş.
Betimlemeler fevkalade.

Beni alıp götüren cümleler ise;

" Rüyalarım rengârenkti. Damarlarımdan ılık kanlar akardı pıhtılaşmamıştı daha o zamanlar"

Bu cümleleri hücre hücre yaşayanlar içindir hayat. Yaşananları inkar edenler için değil:)
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Anlatımınız güzel ÇAĞATAY kardeşim.Ancak ölmek değil, yaşamak istenilmeli bence...:)
 

Bige-tuğ Tulken

Halkla İlişkiler
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
890
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Her yer benim vatanım..
Sayın BURLAHATUN; yorumunuz için saygılar. Yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgiden düşen insanlar var.
Yaşam ile ölüm arasında tesadüfi bir çizgi var elbet, ama biliriz ki ölmeği isteyen insanlar esasında yaşamayı istediklerinden ölmeye sarılırlar..

Can Dündar`ın sevdiğim bir cümlesi ile cevap vermek istiyorum bu güzel ve cesur mektuba..

"..Dolunay, efsunlu yıldızlar saçarak uzaklaştı benden. Ne gözümü alabildim, ne göze alabildim.."

-Yarim Haziran-
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Ölümü istemek ve ölüme ulaşma metafiziksel boyutlar.
Bunları yaşayanda zaten könlünün metafiziğinde yüzen kişi olur...
Çeşitli duygular olmasa,ne romanlar yazılabilir nede okunduğunda yüreğinize mıh gibi çakılan şiir dizeleri...

Ölümde güzeldir ölmesini bildikten sonra.
Ölmeye sebep olacak olan ongunun güzelliği de ölüme bir güzellik katacaktır,kanısındayım...
 

ÇAĞATAY

Dost Üyeler
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
473
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
"ADRİYATİK'DEN ÇİN SEDDİNE SAVAŞ NEREDE İSE ORADAY
Yaşam ile ölüm arasında tesadüfi bir çizgi var elbet, ama biliriz ki ölmeği isteyen insanlar esasında yaşamayı istediklerinden ölmeye sarılırlar..

Can Dündar`ın sevdiğim bir cümlesi ile cevap vermek istiyorum bu güzel ve cesur mektuba..

"..Dolunay, efsunlu yıldızlar saçarak uzaklaştı benden. Ne gözümü alabildim, ne göze alabildim.."

-Yarim Haziran-
Sayın Bige-tuğ Tulken; çok güzel yorum yapmışsınız, anlatacak kelime bulamadım. Reankarnasyon gibi bir olay ise anlattığınız ben bunu istiyorum. Bir an önce tekrar gelmeliyim ve verdiğim sözü yerine getirmeliyim.
 

Bige-tuğ Tulken

Halkla İlişkiler
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
890
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Her yer benim vatanım..
Sayın Bige-tuğ Tulken; çok güzel yorum yapmışsınız, anlatacak kelime bulamadım. Reankarnasyon gibi bir olay ise anlattığınız ben bunu istiyorum. Bir an önce tekrar gelmeliyim ve verdiğim sözü yerine getirmeliyim.
Verdiğiniz söz, bu hayatı tekrar yaşamaya değecek kadar önemli bir söz olsa gerek. Çok kez eşikten döneriz yaşamın.. Bazen şaşsak da yolumuzdan, hep başladığımız yere döneriz. Ne kadar batıya kaçarsak kaçalım, coğrafya gibidir hayatımız.. Eninde sonunda yine doğuya düşeriz. Titrek mumlar dibinde saklanırken kimbilir kaç kez yakalanmışızdır kendimize..
 
Üst