Obama Ve Ermeni Açılımı

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
OBAMA VE ERMENİ AÇILIMI
“Obama niçin Ermenistan sınır kapısının açılması konusunda bu kadar ısrarcı” sorusunun cevabı gayet basit; Obama tüm seçim dönemi boyunca sözde Ermeni soykırımını tanıyacağına dair beyanlar verdi. Obama’yı destekleyenlerin başında da Ermeni diyasporası vardı. Yani Obama’nın şu durumda sözde soykırımla ilgili Ermenileri rahatlatacak adım atması kaçınılmaz görünüyor. Eğer sözde soykırımı meclisten geçirirse; sadece Ortadoğu’da değil, Türkiye’yi kullanmak istediği diğer politikalarında da sekteye uğraması kaçınılmaz olacaktır. Bu yüzden Amerika; Ermeni politikasını adım adım hayata geçirmeye çalışmaktadır. Bu adımların ilki; Ermenistan sınır kapısının açılması. Amerika’da da diğer tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, devlet politikası iktidar değişimi ile nihayet bulmaz. Gelen iktidar kendinden öncekinin milli çıkarlar doğrultusunda geliştirilen devlet politikasını devam ettirir. İşte Obama, Bush yönetiminin; süpürmeyip bugünler için kullanacakları AKP Hükümetini iktidar koltuğuna oturtmasının karşılığını, -şimdilik- Türkiye’nin Ermenistan sınır kapısını açmasını isteyerek almaktadır.

Son birkaç yıldır “Manda” ile yönetildiğimiz izlenimine kapılmamıza neden olan AKP Hükümetinin ve Başbakan Erdoğan’ın Amerika’nın baskılarına boyun eğip, Ermenilerle ilgili yaptığı açılımlara bakarsak; Obama’nın -sanki kendisine düşmüş gibi- ukala bir şekilde “Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini” dile getirmesine de anlam yükleyebiliriz. Ermenilerin Türkleri katlettiğini ispatlayan çalışmaları yürüten Y. Halaçoğlu görevden alındı. Sözde aydınların sözde özür kampanyasına Cumhurbaşkanı A. Gül; onay verdi. Aynı A. Gül;
Türklerin Ermenileri katlettiğini utanmadan dile getiren O. Pamuk’u Çankaya Köşkünde ağırlandı. Söz konusu şahıs Milli Eğitim Bakanı tarafından lise kitaplarına sokularak; Türk gençlerinin sözde Ermeni soykırımına bakışının yumuşatılmasına çalışıldı. AKP iktidarı kendi döneminde 13 ülkenin sözde soykırımı tanımasının önüne geçemeyerek, bir rekora imza attı. Sözde Ermeni soykırımını tanıyan ve Mehmet Gül ile Doğu Perinçek’i ülkelerindeki “Ermeni soykırımı yoktur” açıklaması nedeniyle mahkum eden, bu nedenle de yansız bir tutum sergileyemeyeceği ilk günden belli olan İsviçre’nin; Ermenistan’la Türkiye arasında arabulucu olmasına izin verildi. Son olarak Türkiye; eğer her şey istedikleri gibi giderse bu ay Ermenistan sınır kapısını açacak.

Bunlar benim Ermeni sorununda sonuna kadar haklı olduğumuz halde, AKP Hükümetinin ilk anda aklıma gelen geri adımları. Peki sözde soykırımı kabul etmeye yönelik bu adımları Başbakan Erdoğan neden atıyor? Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz tarafından keşfedilen ve iktidara getirilen Erdoğan’ın, bu nedenle Amerika’ya göbekten bağlı olduğu düşünülürse; Amerika’nın isteklerine boyun eğmemesinin imkansızlığı görülecektir.

Erdoğan Hükümeti 2011 yılındaki genel seçimlerde de iktidarda olursa bilin ki; 2015 yılında Türkiye, Ermenilere soykırım uyguladığını kabul edecek. Çünkü Ermenistan sözde soykırımın 100. yılı olan 2015 yılını Türkiye’nin özür dilemesi ve sözde soykırımı kabul etmesi için hedef yıl olarak tayin etti. Bu kararın ardından Ermeni meclisinde; Türkiye özür dilediği an ne kadar tazminat talep edileceğine dair çalışmalar yapılmaktadır. Almanya’nın İsrail’e ödediği 100 milyar dolar tazminat ve 1915 ile Türkiye’nin özür dileyeceği tarih arasında geçen süreye uygulanacak faizi de eklediğinizde, rakamın ne büyüklükte olacağını varın siz hesap edin. Üstelik bu rakama Ermeni vatandaşların tek tek açacakları tazminat davaları ve Türkiye’de bıraktıkları taşınmaz mülklerin rayiç değerlerinin de ayrıca ekleneceğini unutmayın.

Bakınız birkaç gün önce AKP’nin Ermeni açılımının Türkiye’ye maliyetini bilmemesi imkansız olan eski Dışişleri Bakanlarından Yaşar Yakış; Türkiye’nin Ermenistan sınırının açılması ile ilgili nasıl bir açıklama yapmış: “Yani Amerika istemese de biz iyi niyetli olarak komşularımızla sorunsuz bir Türkiye için bu sınırı açmalıyız.” Yakış; bu cümlesi ile öncelikle sınır kapısının açılmasını Amerika’nın emrettiğini, Obama’nın Türkiye’yi Ermenistan ile müzakereye zorladığını, AKP Hükümetinin de buna boyun eğdiğini; iktidar partisi mensubu biri olarak itiraf etmektedir. Peki görüşmelerde müzakere edilen konu nedir? "Ermenistan ve Türkiye; bizden istenilecek tazminat rakamında mı, yoksa sözde soykırımı tanıyacağımız tarih konusunda mı anlaşmaya çalışıyor" doğrusu merak ediyorum. Yakış ayrıca bu beyanıyla AKP’nin; ilk günden beri dış politikasını, karşılık beklemeden attığı “İyi niyet” adımlarının oluşturduğunu da itiraf etmiştir. AKP’li Yakış’ın; Ermeniler kendilerince bir takvim belirlemişken, Türkiye’den talep edecekleri tazminat rakamını bile dile getirmeye başlamışlarken, “Türkiye Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünü tanıyoruz” cümlesini toprak taleplerinden “taviz verilmesi” anlamına geleceği için kullanmıyorlarken; hangi iyi niyetten bahsettiğini ise anlamak mümkün değil.

Yakış kendisine sorulan “Azerbaycan’ı küstürmeden nasıl yapacaksınız” sorusuna ise “Bulunur bir çare” diye cevap veriyor. Yani AKP Hükümeti; Amerika’ya ve dolayısıyla Ermenilere “şirin” görünmek için attığı bu adımlara karşılık, Azerbaycan’ı küstürmemek için ne gibi bir politika üretmesi gerektiğini dahi bilememektedir. Türkiye’nin dış politikasındaki bu keskin dönüş, sadece Türk-Azeri ilişkilerini değil; Türkiye ve diğer Türki Cumhuriyetler ile İslam ülkeleri arasındaki ilişkileri de kötü bir şekilde etkileyecektir. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi bu ülkeler; kendilerine model olarak alacakları Türkiye’nin soydaş ve dindaşı olan ve “Tek millet iki devlet” denecek kadar yakın bulunan Azerbaycan’a karşı, kendilerini katliamcı bir ülke olarak tüm dünyaya tanıttığını bile bile Ermenistan’ı tercih ettiğini görüp; Türkiye’ye artık güven duymayacaklardır. İkinci neden ise; Davos çıkışının bir balon olduğunu, Türkiye’nin milli çıkarlarını, Amerika karşısında korumaktan acizken, kendilerinin çıkarlarını emperyalist ülkelere karşı hiçbir şekilde koruyamayacağını görecek olmalarıdır.

Ayrıca tüm bu süre zarfında Amerika; Ermenistan’a BM kararlarını uygulaması gerektiği yönünde en ufak bir telkinde dahi bulunmamış, bu karar çerçevesinde Ermenistan’ın işgal ettiği Azeri topraklarını terk etmesi gerektiğini söylememiştir. Amerika; gerçekten iki komşu ülkenin iyi ilişki kurmasını istediği için sınırın açılması ve ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda ısrar etmiş olsaydı; bize uyguladığı baskıyı Ermenistan’a da uygular ve Dağlık Karabağ’dan çekilmelerini sağlardı.

Obama; Ermenistan’a BM kararını uygulaması yönünde baskı yapmak yerine; seçim dönemindeki vaatlerinden vazgeçmediğini “Görüşlerimde bir değişiklik yok” diyerek dile getirmiş; kendi iç politikasını dengede tutmak ve Ermeni diyasporasına verdiği sözü yerine getirmek için Türkiye’yi kullanacağını açıkça ifade etmiştir. Amerika ile Türkiye’nin; normal şartlarda Ermenistan konusunda politikaları çakışmaktadır. Ne yazık ki; AKP Hükümeti, Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül eli ile Türkiye’nin milli çıkarları hiçe sayılmakta, Ermenistan politikamız; Amerika’nın belirlediği doğrultuda değiştirilmektedir. Bugün Dağlık Karabağ’ın hala işgal altında olduğu, Azerilerin tüm dünyanın gözü önünde Ermenilerce katledildiği gerçeği değişmemesine rağmen açılacak sınır kapısı; Türkiye’nin kendisini, Amerika’nın iç politikaları doğrultusunda kullanmasına izin verdiği anlamına gelir. Bu da N. Erbakan’ın öğrencileri konusunda haklılığını ispatlayacaktır: “Bunlar milli görüş gömleğini çıkartıp emperyalistlerin gömleğini giymiş.” N. Erbakan’ın bu sözüne ben de bir ilavede bulunayım: “Milli çıkarlarını, Atatürkçülüğü, Atatürk ilke ve devrimlerini bir kenara iter, hatta bunlarla kavgalı olursan; emperyalistlerin sana biçtiği gömleği de giymek zorunda kalırsın!”

ŞEBNEM ÖZBEK
08.04.2009
 
Üst