Orams Davası Karar Sonrasında Basın Açıklaması

Kamil Özkaloğlu

Onursal Üye
Katılım
6 Ara 2008
Mesajlar
359
Tepkime puanı
0
Puanları
0
29 Nisan, 2009


ORAMS DAVASI KARAR SONRASINDA BASIN AÇIKLAMASI

“MİLLİ KONSEY, Yunanlı Yargıç Vassilios Skouris başkanlığındaki “Avrupa Toplulukları Adalet Divanı(ATAD)” tarafından “Orams Davası” konusunda verilen karar karşısında Rum ve Yunanlıların görüşme yoluyla çözüm istemediklerine bakarak ve Kıbrıs Türkü’nün daha fazla zarar görmemesi için sürmekte olan “Görüşmelerden” derhâl çekilmek gerekmektedir. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat tarafından İzlenmekte olan yumuşak politikanın bizleri yıkım noktasına taşıdığını görmek ve halkın oyu ile tek başına iktidara getirdiği Ulusal Birlik Partisi’nden görüşmelerin sürmemesi konusunda karar almasını beklemekteyiz. KKTC’de siyasi otorite “Rum Otoritesinin” KKTC’de geçerliği olmayacağını teyit etmelidir.

Bir yandan iki Halkın Liderleri, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için BM kararları çerçevesinde siyasal görüşme yaparken, diğer yandan Rum Yönetimi, KKTC’yi felç edecek girişimlerini Lüksemburg’daki “Court of Justice of the European Communities’e(Avrupa Toplulukları Adalet Divanına) taşıyarak gerçekleri tahrif eden karar çıkartmıştır. 1963 Rum-Yunan saldırılarını ve 11 yıllık Rum işgal dönemini dikkate almayan ve yine 1974 Barış Harekâtının nedeninin, 15 Temmuz 1974 Yunan darbesi olduğunu bile içermeyen, tek yanlı suçlama getiren bu kararı, KKTC olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Bu, Rum ve Yunan politikasını, Hukuku araç olarak kullanarak bizlere kabul ettirmenin bir başka yolu olmuştur.

İngiliz Mahkemesinin kararından sonra AB Yargısına başvurmayı kabul etmek hata idi. Önceden bu uyarıyı yapmamıza karşın, KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Hukukçuları, İngiliz Hukukçularının uyarılarına da aldırmadan, Rumların isteklerine boyun eğmişler ve bugünkü sonucu davet etmişlerdir. Bunun sorumlusu bizzat KKTC Cumhurbaşkanının kendisidir.

Bir Yunanlı Yargıcın başkanlığında bu kararda yazılanlar değil, Kıbrıs’ta var olan gerçekler egemen olmalı idi. Kıbrıs’ta yaşananları inkâr eden bu Mahkemenin kararı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit ortağı olan Kıbrıs Türk Halkının “Kıbrıs Cumhuriyeti’nden” silâhlı darbe ile uzaklaştırılması ve bir tür jenosit olarak algılanması gereken “Akridas Plânının” açtığı sonuç ve 15 Temmuz 1974’deki Enosis hedefli Yunan askeri darbesinin gerçek kanıtları oluşturması ve adada yaşanan gerçekleri ortaya koyması gerekmekte idi. BM kararlarına ve halen adada “Ateş kes” olmasına bakılmaksızın, AB kulübüne Hukuk dışı olarak üye yapılan “Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin” çıkarına uygun karar üretme gayreti gösterilmiştir.

Davaya taraf olan Rum aile, evinden zorla atılmamış, öteki Rumlar gibi kuzeyden güneye, BM Barış Gücü tarafından ve BM Şemsiyesi altında ve yapılan “Viyana antlaşması” gereği olarak taşınmıştır. Aynı şekilde 65 bin Türk güneyden kuzeye taşınmış, tüm taşınır ve taşınmaz Türk malları güneyde terk edilmiştir.

Bir Türk ve Rum Ortaklığı olarak kurulan “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” Devlet Başkanı Makarios ve Meclis Başkanı Kleridis’in de içinde bulunduğu bir Cunta tarafından hazırlanıp, 21 Aralık 1963’de uygulamaya konan “Akridas Planı” gereği adada kan akmış, BM Uzmanı Ortega tarafından saptandığı gibi evleri, işyerleri, okul ve camileri yakılan Türkler, 103 yerleşim birimini terk etmek zorunda kalmışlar, yüzlerce Şehit vermişlerdir. Türkler silâh gücü ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nden atılmış olmalarına karşın, Avrupa Birliği, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasa ve antlaşmalarına bakmaksızın, Hukuk dışına çıkarak, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgali altında tutan Rumları AB’ye üye yapmıştır.

Bu hukuk dışı uygulamadan sonra, şimdi de yersiz yurtsuz kalan Türklerin haklarını teslim edeceklerine, böyle bir kararla yeni bir Rum işgalini, Hukuk yoluyla açmaktadırlar. Bu Avrupa Birliği’nin gerçek yüzü demektir.

İngiltere bu Hukuk dışılığa taraf olduğuna, 1960 rejimine rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni sadece Rum Halkının temsil ettiğini kabullendiğine göre,1960 antlaşmalarının topyekûn geçerliği ortadan kaldırılmıştır. Bu safhada bu antlaşmalar gereği var olan “İngiliz Üslerinin” de artık adada kalması Hukuk dışı olmaktadır. Bir an önce Üslerin tasfiyesi ve Dikelya Üssünün KKTC’ye teslimi gerekmektedir.
AB, bizim için artık bir HRİSTİYAN KULÜBÜDÜR. Bugüne kadar da Kıbrıs Türk Halkı hakkında olumlu karar vermiş değildir. Silahlı darbeye maruz kalıp kayıp veren bizler olduğumuz hâlde şimdi de “Görüşmeler sürerken” kabul edilen bu Yargı kararı, Türk Halkına yeni bir darbe oluşturmuştur. Bu durumda AB kendi yargı yoluyla ”Kıbrıs Görüşmelerini” öldürmüştür. Kıbrıs Türk Halkına ambargoların kaldırılma sözünü veren AB, bu kez en geniş ambargo ile öldürücü darbeyi indirmiştir.

Kıbrıs Türk Halkı, son seçimlerde kendi devletine, egemenliğine, özgürlük ve bağımsızlığına sahip çıkmıştır. Kıbrıs Türk Halkı için artık KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ vardır. Kimse ile de görüşmesi ve ara yol bulması gerekmez. Bunu bu köprüleri Rum’un emrine girerek yıkan Avrupalılar düşünsünler... Bizler 21 Aralık 1963’de yani 46 yıl önce kendimizi bir kum torbasının arkasına atarak özgürlük ve bağımsızlığımızı ve topraklarımızı kurtardık. AB Yargısı yoluyla da kimseye kul köle olmayacağımızı yeniden duyururuz.

Merkez Yürütme Kurulu adına
Kâmil Özkaloğlu
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Orams Davası Karar Sonrasında Basın Açıklaması

ENOSİS'e ön kapıdan savaşarak ulaşamadıklarını gören rumlar, şimdi Orams davası gibi örneklerle arka kapıdan ayak oyunlarıyla girmeye çalışıyorlar... Sayın Talat'ın yumuşakca poltikası sayesinde de buna imkan buluyorlar...
Uyanın artık sayın Talat...Uyanın....
 
Üst