Osmanlı Donanması

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Osmanlı Donanması

OSMANLI_DENIZCILIK_479.jpg


I. Mehmed’in İstanbul’un fethi maksadıyla Gelibolu’da başlattığı hazırlıklar arasında Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey’in eski gemilerini tamir ve yeni gemileri inşa ettirmesi önemlidir. Osmanlı donanması İstanbul’un fethinde ciddi bir rol üstlenmemekle birlikte caydırıcı etkisi oldu ve şehri abluka altında tuttu. Şehrin kuşatılması sırasında donanmaya ait gemilerden bir kısmının karadan yürütülerek Haliç’e indirilmesi ve bunun 1456’da Belgrad ve 1470’te Eğriboz kuşatmalarında da uygulanması önemli bir taktik olarak tarihe geçmiştir. İstanbul’un fethiyle Osmanlı deniz politikaları açık denizlere doğru çevrildi. Fatih Sultan Mehmed önce Karadeniz’e yöneldi. Sadrazam Mahmud Paşa yönetimindeki Osmanlı donanması, Karadeniz’in Anadolu kıyılarını kendi topraklarına katmak amacıyla 1459’da Amasra’yı Cenevizlilerden, 1461’de Sinop ve civarını Candaroğullarından alı. Aynı yıl karadan ve denizden kuşatılan Trabzon Osmanlı hâkimiyetine girdi.

osmanli_deniz_8.jpg


Diğer taraftan Çanakkale Boğazı’nın iki tarafına Kal’a Sultaniyye ve Kilitbahir istihkamları yaptırıldı. Boğaz’a hakim bir yerde olan ve Ceneviz İdaresinde bulunan İmroz, Taşoz, Limni, Bozcaada ve Semadirek adaları fethedildi. 880’de(1475) Sadrazam Gedik Ahmed Paşa güçlü bir donanma ile hareket ederek Kefe başta olmak üzere Kırım’daki bazı önemli mevkileri Cenevizlilerden aldı ve Kırım Osmanlılar’a bağlandı. On altı yıl süren Osmanlı-Venedik Savaşları (1463-1479) Ege denizinde ve Venedik’e ait sahil şehirlerinde cereyan etti, bu arada Eğriboz fethedildi (875/1470) Arnavutluk sahillerinin önemli bir kısmı Osmanlılar’ın eline gitti. Gedik Ahmed Paşa kumandasında 1480’de İtalya’nın Pulya sahillerine ulaşan Osmanlı donanması Napoli Krallığı’na bağlı Otranto’ya asker çıkartarak bölgeyi ele geçirdi. Fatih Sultan Mehmed’in ölümü ve Gedik Ahmed Paşa’nın geri çağrılması üzerine Otranto yeniden Napolu Krallığı’na bağlandı. 1480’de bir başka Osmanlı donanması Sadrazam Mesih Paşa kumandasında Rodos üzerine gönderildiyse de kuşatma başarılı olmadı. Bütün bu faaliyetler dolayısıyla Fatih Sultan Mehmed “sultan-ı berr ü bahr” unvanını aldı.

Dünyanın Dörtbir Yanında Yardıma Koştular

OSMANLI_DENIZCILIK_170.jpg


II. Beyazid devrinde Karadeniz’in en önemli ticaret limanlarından olan Kili ve Akkirman’ın alınması üzerine güney kuzey ticaretinin bütün çıkış noktaları Osmanlı hâkimiyeti altına girdi(1484). Kısa sürede yeniden Akdeniz’e dönen Osmanlılar Mora’daki İnebahtı, Modon (Methoni). Koron ve Navarin’i fethedip (1499-1500) Orta Akdeniz’e çıktı. XV. Yüzyılda Osmanlı denizciliğine damgasını vuran en önemli özellik denizlerde korsanlığın ön plana çıkmasıdır. İslam’ın cihad ve gaza anlayışının bir gereği olan ve karadik akıncılara karşılık denizlerde faaliyet gösteren korsanlar (leventler ve gönüllü reisler) Osmanlı devlet donanmasına önemli destek oluyordu. Kemal Reis, Barbaros Hayreddin Paya, Turgut ve Kılıç Ali paşalar gibi ünlü denizcilerin aslında birer korsan oldukları ve daha sonra devlet hizmetine girdikleri bilinmektedir. XV. Yüzyılın son çeyreğinde Akdeniz’de Osmanlı Devleti İspanya gibi iki yeni güç ortaya çıkmıştı. Osmanlılar, bir taraftan İspanya’da katliama uğrayan Endülüs Müslümanlarına ve Yahudilere yardım ederken diğer taraftan Hint denizlerine ulaşarak Kızıldeniz sahillerindeki Müslüman beldeleri, özellikle Mekke ve Medine gibi kutsal toprakları tehdit eden Portekizlilere karşı Mısır’daki Memlük Devleti’ne destek için denizlere açıldılar. Akdeniz’de ticaretin merkezi haline gelmiş olan Suriye ve Mısır limanların ele geçiren Osmanlılar (1516-1517) Doğu Akdeniz kıyılarını hakimiyetleri altına aldılar. Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nda görülmeye başlayan Portekiz’e karşı da mücadele ettiler.

Kanuni Sultan Süleyman 1522’de Rodos’u aldı ve 1534’te Cezayir Hakimi Barbaros Hayreddin Paşa’yı deniz beylerbeyi tayin ederek Akdeniz’e yönelik politikalarını yeniden düzenledi. Onun Akdeniz’deki hâkimiyet mücadelesinde en önemli başarısı Osmanlı denizciliği için bir dönüm noktası olan Preveze Deniz Muharebesi oldu. (1538) Venedik, papalık, Ceneviz, İspanya, Portekiz ve Malta gibi Hıristiyan devletler Osmanlılar’a karşı Roma’da bir antlaşma imzalayarak bir müttefik donanması oluşturdular. Osmanlılar’ın Preveze’deki zaferiyle Hıristiyan dünyası Akdeniz’deki hakimiyetini kesin biçimde kaybetti. Osmanlı Donanması 1551’de Trablusgarp seferini gerçekleştirdi. Kanuni’nin Rodos’tan çıkardığı Saint Jean şövalyelerinin İspanya Kralı V. Karlos tarafından Malta’ya yerleştirilmesiyle Akdeniz’de yeni bir savunma hattı oluşturuldu. 1565’te Piyale Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması Malta’ya çıkarma yaptı. Santarma (Saint Elmo) Kalesi fethedildiyse de Birgu ve Senglea alınamadığı için kuşama başarısızlıkla sonuçlandı.

ISTANBUL_005.jpg


Osmanlılar 978-979’da (1570-1571) bir Venedik adası olan Kıbrıs’ı ele geçirince başta papalık olmak üzere Venedik ve ispanya gibi büyük donanmalara sahip devletlerin öncülüğünde Kıbrıs’ı kurtarmak için bir Haçlı ittifakı daha kuruldu. Bu ittifakı engellemek maksadıyla Akdeniz’e açılan Osmanlı donanması altı ay süren uzun bir deniz harekatının ardından yorgun ve mevcudu azalmış olarak giriştiği savaşta İnebahtı’da yenilgiye uğradı. Kaptan-ı derya başta olmak üzere pek çok denizci hayatını kaybetti. (1571) İnebahtı savaşı kalıcı sonuçları olmadığı için Hıristiyan dünyasında geçici bir zafer görüntüsü sergiledi. Bu savaşta donanmasının çok önemli bir kısmını kaybeden Osmanlı Devleti, savaşı takip eden kış mevsimini bütün tersanelerinde gemi inşa faaliyetleriyle geçirmek zorunda kaldı. 1572’de Kaptanıderya Kılıç Ali Paşa yeniden denize açıldıysa da karşısında savaşacak bir donanma yoktu. Osmanlılar Tunus’u yeniden fethetti. (982-1574)

ISTANBUL_006.jpg


Kanuni Sultan Süleyman devrinde Osmanlı deniz gücünün ikinci mücadele bölgesi olan Hint denizlerinde Portekiz’e karşı önemli gelişmeler oldu. Mısır’ın fethiyl Kızıldeniz’e, Bağdat ve Basra’nın fethiyle de Basra körfezine ulaşan Osmanlılar mücadelelerini iki cephede sürdürdü. Yemen ve Habeş eyaletleri Kızıldeniz’in, Basra ve Lahsa eyaletleri Basra körfezinin korunması amacıyla organize edildi. Süveyş ve Basra tersanelerinde hazırlanan donanmalar Hindistan’a ve Uzakdoğu’ya ulaştı. Bir taraftan Hindistan’daki küçük İslam devletlerinin, diğer taraftan Sumatra’daki Açe İslam Sultanlığı’nın Portekizlilere karşı yardım istekleri Osmanlıların Hint denizlerine açılmasına sebep teşkil etti. Kanuni devresinde Hint denizine dört ayrı sefer düzenleyen Osmanlılar Kızıldeniz, Basra körfezi Hint Okyanusu’nda Portekizlilerle mücadele başlattı. İlk Hindistan seferi, Hindistan’daki Gucerat Sultanı Bahadır Şah’ın Kanuni’ye elçi göndererek yardım istemesi üzerine gerçekleşti. Doksan gemlik bir donanma Mısır Beylerbeyi Hadim Süleyman Paşa kumandasında 945’te (1538) Süveyş’ten yolu çıktı; Yemen ve Aden kıyılarını zaptettikten ten sonra Hindistan’ın Gucerat sahillerine ulaştı. İkinci Hint seferi Piri Reis’in Hint Kaptanlığına tayin edilmesiyle başladı. Pri Reis, Maksat’ı ele geçirdi. Ancak Portekizliler’e karşı savaşmayı göze alamadı. Filosunu Basra körfezinde bırakarak birkaç gemiyle mısır’a döndüğü için bu davranışın cezanısını hayatıyla ödedi. Üçüncü Hint seferinde ünlü denizci Seydi Ali Reis 963’de (1554) on beş gemiyle Basra’dan yola çıktı. Uman kıyılarında Portekiz donanmasıyla karşılaştı ve yakalandığı fırtınanın etkisiyle Gucerat sahillerine düştü. Seydi Ali Reis donanmasız kaldığı için kara yoluyla İstanbul’a dönmek zorunda kaldı. Osmanlı Devleti, Uzakdoğu’da Açe İslam Sultanlığı’n da yardım gönderdi. Sultan Alaaddin Şah’ın 974’te (1566) yolladığı elçilik heyeti Kanuni Zigetvar seferinde öldüğünden II. Selim tarafından kabul edildi. Yardım kararı alınmasına rağmen Yemen’de isyan çıkması yüzünden buradan vazgeçildi ve Açe’ye Osmanlı asker ve sanatkârları gönderildi.
 
Üst