'Öteki Taraf' Takilere Selam...

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
'ÖTEKİ TARAF' TAKİLERE SELAM...

Değerli okurlarım. Çok değerli dostumuz, Sn. Rifat Serdaroğlu’ndan gelmiş ve “BEKRİ MUSTAFA İMAM OLMUŞ” başlıklı ibretlik iletisini, sizlerle de paylaşmak istedim…


Bilinçsizlik, acelecilik, burnundan ilerisini görememek… Veya kim bilir, belki de ‘Kıtlıkta keçiye Abdurrahman Çelebi derler’ misali, ‘kıtlıktan’ da olabilir; Bekriyi de, Hacıyatmaz’ı ve Mindo’yu bile imam yapabilirmişiz işte… Ve inanınız ki, bize zarar vermemiş, ancak içkiye müptelalıklarından dolayı hayatta iken mamur bir saatleri bile olmamış… Sadece kendi şahıslarına zararlı, Bekri Mustafa, Mindo ve Hacıyatmaz’a hakaret olmasın; imam da… Ve tabii müstesnalar dışında, çoğu zaman okul müdürü ve Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı gibi ulvi bir göreve başkan da… Bizi temsil etmesi için Vekil de… Ve hatta... Ne ise, bunları bugün burada sıralamayacağım, çünkü buraya sığdırabileceğim sayıdan da çok bizim bu Abdurrahman Çelebiler…


Evet, gelelim bizim Hacıyatmaz ve Mindo’muza. Hacıyatmaz ve Mindo’ya bu isimler halk tarafından yakıştırılmıştı. Ve bunlar bir zamanlar Lefkoşa’nın unutulmaz karakterlerinden sadece ikisiydi… Çünkü çok vardır bizim de böyle yâd edip de, bizi güldüren hikâyelerini anlattığımız ‘cici’ karakterlerimiz. Rahmet istemişler; Tanrı hepsine de gani gani rahmet eylesin… Ama önce size, Sn. Serdaroğlu’nun göndermiş olduğu, ilginç iletisindeki Bekri Mustafa’dan bahsedeyim…


Bekri Mustafa, her cenaze namazını kaldırdıktan sonra, tabutun kapağını aralayıp bir şeyler fısıldıyormuş. Bu, günlerce böyle devam etmiş. Cemaat merak içindeymiş. İçlerinden biri dayanamayıp: “Hocam, cenaze namazından sonra tabutun kapağını aralayıp mevtaya ne söylüyorsun?” diye sormuş. Bekri Mustafa cevap vermiş: “Diyorum ki, öbür taraftakilere selam söyle, bu dünyanın halini merak ederlerse; Bekri Mustafa imam oldu de. Gerisini onlar anlar.”


Şimdi, bizim de bugünkü ve üstelik ‘malum’ nedenlerden dolayı gündemden düşüremediğimiz… Ancak henüz hayatta olmasına rağmen, lanetle andığımız… Bizi güldürmeyen; bilakis zıvanadan çıkaran para ve şahsi rahatlığının, huzurunun ve haram para ile ‘ne oldum delisi’ olmuşluğunun… Yüzsüzlükleri, nankörlüğü ve üstelik özgürlüğümüzü, vatan topraklarımızı, varımızı yoğumuzu gasp edip… Bizi egemen bir halk iken, horlanacak ve OSMOSİS yöntemiyle eritilip tüketmek için bir köşeye atılacak bir azınlık yapmak isteyen düşmanla işbirliği içinde olan… Düşmanımızın ispiyonculuğuna, casusluğuna, uşaklığına soyunmuş… O’nun milli siyasetlerini güden… Ancak ne hikmetse Öğretmenler Sendikalarının başını çeken… Sendikacılık adı altında öğretmenleri ve okulları da… Üyelerini, çalışanlarını, emekçisini hatta okul çocuklarını ve birçok Devlet Kurumlarını da haraca tutmuş… Sendikacılığı da istismar etmiş bir Elcil karakteri türedi ki, illallah! Ve dünya durdukça, gelecek nesillerimiz tarafından; Bekri Mustafa, Mindo ve Hacıyatmaz gibi gülünç hikâyeleri ile ve rahmetle değil; ihanetleriyle ve lanetle anılacaktır. Bundan hiç kuşkusu olmasın…


Şimdi de dedik mesela, bu soysuz; halimizi merak etmiş “Öbür taraftakilere’ selam göndererek: “Elcil’i sendika ağası yaptılar. Gerisini de onlar anlasın artık.” der miydi????
 
Üst