Öyle Bir Ada Düşlüyorum Ki !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
ÖYLE BİR ADA DÜŞLÜYORUM Kİ !

İnsanoğlu şu kısacık yaşam sürecinde niçin hayatı hem kendisine, hem de etrafındakilere zehir etmek için elinden geleni yapıyor bilmiyorum!

Komşular birbirine saygıdan çok hasetlikle yaklaşır! Çiftçiler bazen su yüzünden, bazen tarla sınırları yüzünden kanlı bıçaklı kavgaya düşerler! Anne babalar, seveni sevdiğine vermezler! Karşı geleni de cezalandırırlar! Kardeşler kendinden küçüklerin üzerinde baskı uygulayarak saygıdan önce korkuyu tattırırlar! Kısacası insanoğlu en küçüğünden en büyüğüne dek bir husumet içindedir. Ortada paylaşılamayan bir şeyler mutlaka vardır. İşte bu paylaşılamayanlar yüzünden dünyamızı da paylaşamayıp, kendimize dar ediyoruz.

Kıbrıs sorunu da bunun devletlerarası paylaşımsızlığının bir örneğidir. Türkler ve Rumlar beraber yaşadıkları bu toprağı nedense bir türlü paylaşmaya razı olmuyorlar. Bir taraf paylaşmaya razı olurken diğer taraf tamamı üzerinde hak iddia edince bu kez de dünya iki topluma ya da iki millete dar geliyor.

Evet, Rumlar ve Türkler adil bir anlaşmaya sıcak baksa, oturup anlaşsalar, bu sefer dış güçler buna izin vermeyecektir. Çünkü ada üzerinde onlarında kendilerince ayrı ayrı hesapları vardır.

AB ve ABD Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Ada’ya zaten bir değer biçmişler ve Türklerin bu ada üzerinde devamının sakıncalı olacağını saptamışlardır. Türkler Ada üzerinde kalmak ve toplum olarak cılız bir söz sahibi olmak istiyorlarsa, asimile edilmeyi kabul etmeleri gerekecektir. Asimile edilen Türklerin de Ada üzerinde söz hakkı ancak sosyal konularda olacaktır. O da Rum devletinin izin verdiği nispette olacaktır.

Oysa bu kadar zor olmasa gerek şu güzelim cennet Ada’yı birlikte yönetmek! Hep beraber Ada halkı olarak refahı, mutluluğu paylaşmak!

Güzel olmaz mıydı? Aradaki tüm kin ve nefret kalkmış, sınırlar mayınlarla, silahlarla değil çiçeklerle bezenmiş, halklar birbirine sıcak ve samimi duygularla bağlanmış, Kişisel haklara saygılı olduğu bir Ada’da yaşamak!

Öyle bir ada düşlüyorum ki, Türkler ve Rumlar aynı noktada birleşmiş! Kederde ve sevinçte bir! Acı da ve mutlulukta bir! Ortaklaşa düğünlerde bayramlarda aynı coşkuyla horonlarla, sirtakilerle coşan mutlu insanların bir arada yaşadığı bir ada’da yaşamayı istiyorum!

Oysa hepimiz insanız? Hepimiz aynı Allah’a inanıyoruz! Hepimizin duyguları da aynı! Sevinçlerimiz, acılarımız aynı! Aynı duygularla dolar yüreklerimiz. Bir Türk ölüm karşısında nasıl acı duyarsa Rum’da aynı şekilde acı duymaz mı? Biz acımıza ağlarken Rum güler mi kendi acısına? Bir Türk sevincini büyük bir coşkuyla neşeyle paylaşırken eşiyle dostuyla, Rum bunu üzüntüyle mi karşılar? Sevincini eşinden dostundan saklar mı? Tabii ki hayır! Çünkü insanız Allah hepimizi aynı duygularla donatmıştır. Ne yazık ki insanoğlu bize verilen bu duyguları kinle nefretle besleyip, insan olmanın erdemini katletmiştir.

Sevgiyi unutmuş! Yerine nefreti koymuştur. Paylaşımcılığı ret etmiş! Yerine hakları ihlal etmeyi kural olarak getirmiştir. Bu kural, toplumun en küçük yapı taşı olan aileden başlayıp, toplumun en uç noktası olan devleti meydana getirenlere dek sürüp gitmiştir. Ve bu noktada insanlığın öz değerleri unutulmuştur.

Dökülen kanlar, sönen ocaklar, dul ve yetim kalan kadınlar, çocuklar hep bu insanlığın öz değerlerinin unutulması sonucu toplumların kanayan yarası olmuştur. Bu gün ABD’de bu yüzden Milyonlarca sivil halkı katlederek, Orta Doğuya sözde demokrasi getirmektedir.

Kıbrıs Ada’sında da bu sözde demokrasi, insanlığın öz değerlerinin önüne geçmiştir yıllar boyu. Neticesinde ise düşman iki komşu yaratılmıştır. Bu düşmanlık iki komşudan birinin AB ve ABD tarafından sırtının sıvazlanmasıyla daha da pekişmiş ve aşılması güç bir engel olmuştur Ada halkının önünde.

Rumlar, insanlığı unuturken, Türkler ise unutulan insanlık karşısında hala atalarından kalma erdemle İnsanlığın bir gün galip geleceğine inanarak bu yolda insanlıktan taviz vermeden yürümektedir. Eminim ki bir gün gelecek Rum’da bu kaybettiği insanlığına yeniden kavuşacaktır. Biraz hayalci bir düşünce ama olsun! zaten yazımın bir yerinde de “Öyle bir Ada düşlüyorum ki” demiştim! Bir düş olsa da, hayal etmeye değen bir düş değil mi?


Ayla Berkin
22.06.1950

 
Üst