Özgürlük Mü? tutsaklık Mı?...

Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
ÖZGÜRLÜK MÜ?
TUTSAKLIK MI?..

‘’ Ya tutsaklığı seçersin vatanın olmaz yaşarsın Rum’la iç, içe!..
Ya da bu vatan benim dersin yaşarsın sonsuza kadar özgürce..’’


Kıbrıs’ta ikili görüşmelerin başlaması ile birlikte Kıbrıs Türk Halkının her yönü ile ve her zeminde çepeçevre kuşatılması da başladı!.. Aynen Annan planı döneminde olduğu gibi..Kimi kuruluşlar, temsilciler bizzat adaya gelerek çözüme yönelik ve görüşmecileri cesaretlendirecek mesajlar veriyorlar iki toplumu yeniden birleştirmek için!..Kimileri de bulundukları ülkeden ahkam kesiyor bu son şanstır çözüm için her türlü katkıyı yapmaya hazırız diyerek!..
Bütün bu kuşatmanın ve söylemlerin ortak bir paydası var!..Paranın gücü..Yine o bilinen vakıflar ve para babaları dolar ve euro keselerinin ağızlarını sonuna kadar açtılar..Amaç bu gücü kullanarak K.K.T.C’nin içerisinde kendi siyasi emellerine hizmet edecek işbirlikçileri saptamak ve onlarla birlikte Rum’ların da katılacakları toplantılar, etkinlikler düzenleyerek Kıbrıs’ta yaşayan insanların dostça ve iç, içe yaşayabilecekleri görüntüsünü dünya kamuoyuna göstermek ve iç kamuoyuna da aynı mesajı vererek bu yaşam biçimine direnen kesimleri etki altına almak..Soğuk savaştan sonra günümüzde uygulamaya konulan psikolojik savaşın gerçek yüzü işte budur..Cephanesi ise para ve ihanet!..
Bu gücün ne kadar yol alabileceğini önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz.Ancak bu uygulamalarda gözden kaçmaması gereken en önemli husus bu aymazlıklardan toplumun haberdar olabilmesini sağlamaktır!.. K.K.T.C’de mevcut olan yazılı ve görsel basın paranın gücü ile yapılan, ya da yaptırılan bu tür toplantıları Kıbrıs Türk Halkına mutlaka aktarmalı ve bu kahraman halkın kendi geleceği ile ilgili olarak yapılan bu teslimiyetçi faaliyetlerden haberdar olmasını sağlamalıdır.. Bu onlar için milli bir görevdir..Ancak aynen Türkiye’de olduğu gibi basının büyük bir bölümü maalesef bu güçlerin etkisi altındadır!..Milli değerlerimizi ve Kıbrıs Türk Halkının adada ki kazanılmış haklarını savunan bir-iki gazete ve TV kuruluşu dışında bu teslimiyetleri yazmamakta ve göstermemektedir!..Bu ve benzeri etkinlikleri kamuoyuna anlatan ve gösterenler de iktidarın baskısına ve maddi yokluklarına rağmen yılmadan direnmeye devam etmektedirler.Çünkü vatan topraklarının bütünlüğünü savunan bu kuruluşlarda ki gazetecilerin ve köşe yazarlarının kalemlerini satın alacak bir para birimi henüz basılmamıştır ve onların fikirlerini satın almayı hiçbir işbirlikçi başaramamıştır..
Müzakerelerin başlaması ile birlikte öne çıkan bu faaliyetlerden en önemlilerini kısaca bir sıralayalım:
-BM Kalkınma programı-gelecek için ortaklık programı ( UNDP-FF ) 2009’un sonbaharına kadar K.K.T.C’de pek çok köyün yollarını tamir edecek, okullara katkıda bulunacak sağlık ocakları ile kütüphaneler yapacaktır!...
-ABD Uluslar arası Kalkınma Ajansı’nın ( USAID ) parası ile Kıbrıs Türk Fransız Kültür Derneği tamir edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı özel temsilcisi Özdil Nami derneğin açılışında yaptığı konuşmada ‘’ Bütünleşmek için bu tür faaliyetlere ve desteğe ihtiyaçları olduğunu ‘’ söylemiştir!..
-AKEL, EDON, POGO ve bazı Türk!.’’ Sivil toplum kuruluşlarının ‘’ geçen Cuma günü Baf’ta düzenledikleri iki toplumlu etkinlikte konuşan Rum yönetimi sözcüsü lideri Hristofyas’a övgüler yağdırmış ( pek tabiidir ki o toplantıya katılan Türk sivil toplum kuruluşları temsilcileri de bu övgüleri ayakta alkışlamışlardır!..) ve ‘’vatanımızı yeniden birleştirmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacak ve iki toplumlu etkinlikleri mali açıdan desteklemeye devam edeceğiz ‘’ demiştir..
-Bu arada London School Economıcs ( LSE ) tarafından Londra da düzenlenen seminerde konuşan ‘’ Kıbrıs’ta Toplumlararası Barış Projesi ‘’ koordinatörü Sypros Christoui hedeflerinin ‘’ iki toplumu birleştirmek ‘’ olduğunu söylerken, aynı seminerde konuşan AB derneği başkanı Ali Erel ise ‘’ K.K.T.C’de çözüm karşıtları olduğunu ‘’ ileri sürmüş ve bunu aşmak için lobi faaliyetlerine önem verilmesini istemiştir.
Yukarıda aktarmış olduğum etkinlikler paranın gücünün gittikçe yol aldığının göstergeleridir..Bu teslimiyetçi toplantılara ve icraatlara bir de mevcut iktidar da ki hükümetlerin vermiş olduğu desteği ilave edecek olursak tehlikenin büyüklüğü kendiliğinden ortaya çıkmaktadır!..
Bu görüntüde esas olan Kıbrıs Türk Halkının durduğu nokta ve yapacağı tercihtir.
Bu Mücahit Halk Kıbrıs’ta ki var oluş mücadelesinde ata yadigarı topraklarına sahip çıkarken, bu uğurda evlatlarını gözü kırpmadan feda ederken, Ana Vatanı’nı beklerken asla paraya itibar etmemiş ve Makarios’un o dönemde adayı terk etmeleri kaydı ile önlerine koyduğu binlerce sterlin’i ellerinin tersi ile iterek vatan topraklarını terk etmemişlerdir..
Bugün de değişen bir şey yoktur Kıbrıs Türk Halkının ezici bir çoğunluğu paranın gücünü değil vatanın bütünlüğünü tercih etmektedir. Rum işbirlikçileri ile ortak hareket eden ihanet şebekeleri bunu bildikleri için türlü etkinlikleri kamufle ederek halkın önüne koymakta ‘’ Birleşik Kıbrıs’a ‘’ taraftar toplamak, sempati sağlamak adına girmedikleri kılık kalmamaktadır!..İşte bu bukalemunlara güç veren en önemli şey paradır!..
Kıbrıs Milli Davamız da Kıbrıs Türk Halkının büyük bir çoğunluğu K.K.T.C vatandaşı olarak yaşamak ister ve vatan belledikleri topraklara sahip çıkarken bu sahiplenmeyi göz ardı ederek müzakereleri sürdüren Sn Talat ve özel danışmanlarının vermiş oldukları mesajlar, Rum’ların en kritik konularda ki dayatmalarına dahi sessiz kalınmasının nedeni, artık en sade vatandaşa kadar her kesimce bilinmektedir!..Ancak halkın büyük bir çoğunluğunun desteğini kaybetmiş olan bu iktidarın tek adamlık uygulamaları ile’’ Rum’larla birleşmeye’’ ulaşabilmesi artık imkansızdır..Onlar da bunun bilincinde olarak bir an önce sonuca ulaşabilmek için; hiç kimseye sormadan, görüş almadan, halkına aldırmadan ve kapalı kapılar ardında ben yaptım oldu mantığı ile hareket etmeye devam etmektedirler!..
Türkiye’de ki mevcut iktidarın tam desteği ile hareket eden CTP-ÖRP iktidarının uygulamış olduğu bu ver-kurtul politikalarından kurtulabilmenin tek yolu muhalefetteki partilerin bir an önce erken seçim için alternatif üretmeleri ve gerekiyorsa top yekun istifa ederek erken genel seçimin yolunu açmalarıdır. Bu tercihte en önemli görev UBP’ye düşmektedir. Bu sonbahar da partilerinin genel kongrelerini yapacak olan bu ana muhalefet partisinin başına kim seçilirse seçilsin, derhal DP ile işbirliğine giderek iktidarı erken seçime zorlamalıdır.
Bunun dışında ülkesinin varlığını ve bütünlüğünü savunan sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarımıza da önemli görevler düşmektedir..Dayanılması gittikçe zorlaşan ekonomik koşullara rağmen, bilinen para odaklarına yüz vermeden devletin yaşatılabilmesi için ellerinden gelebilecek olan her şeyi yapmak onlara bu vatanı miras bırakanların vasiyetidir..Hiç bir neden uğruna özgürlükten ve egemenlikten vazgeçilmemelidir..Kan ve can bedeli ödenerek göndere çekilen Ay Yıldızlı Bayraklarımız gönderden indirilmemelidir.
Kahraman Kıbrıs Türk Halkı hiçbir gücün etkisinde kalmadan kendi tercihini yine kendisi yapacaktır..Yakın tarihimizde kendisine oynanan her türlü oyunun farkında olan bu mücahit halk, 2009 sonbaharında yeni bir referandum ile karşı, karşıya kalacak olursa ve ‘’ Birleşik Kıbrıs ‘’ için görüş ve tercihine başvurulduğunda; kendisini hiç kale almadan yola çıkan bu yol bilmezlere en güzel cevabı o zaman verecektir..
Bu cevap: ‘’ Paranın gücü ile gelen tutsaklıktır!..Ben kan ve can bedelim ile kazandığım özgürlüğümü istiyorum ‘’ olacaktır.. Kıbrıs adasında Türk Oğlu Türk kalabilmenin yegane gerçeği de budur..

Atilla ÇİLİNGİR.
 

yusuf3161

Dost Üyeler
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
47
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Temenni ederimki birgün rumla birleşme referandumu gibi bağımsızlık veya türkiyeyle birleşme referandumu yapılsın.Daha önemlisi insanlarımızın pisikolojisinin buna uyumlu hale gelsin.Artık avrupa ekonomik olarak durmuştur Türkiye ise hızla ilerlemektedir.Zaten üçüncü dünya ülkelerinin ilerlemesi, sömürge zihniyetli avrupanın ilerlemesini krizden krize sokacaktır. Bizim paragözlerin işi zor.
Başka bir konu ise ülkenin nüfus sorunu.Bir ülkenin alınabilmesi için önce taciz edilir ,nüfus seyrekleştirilir(eski türk akınlarında olduğu gibi)sonra ya (barışa)teslime zorlanır,yada farklı yöntemlerle ilhak edilir.nüfus seyrekleştirmesini düşmana gerek kalmadan çok şükür!!!!!!! biz bize hallettik sayılır.Bunda önceki iktidarlarında maalasef(bilinçsiz)katkılarının olduğunu söylemek yanlış olmayacak. sistemli açılım lazım.
Bir konuda birini suçlarken daha iyisini göstermek zorundayız.Yoksa konu husumete gider,buda fazla iyi değil.herkese saygılarımı sunarım.
 

DOĞUKAN

New member
Katılım
18 Eki 2008
Mesajlar
2,057
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C.
Atilla Beyin paylaştığı yazısı için teşekkür ediyorum.
Bunun yanında kahve köşelerinde kulak misafiri olduğum, yusuf3161 kardeşimizinde değindiği nüfus seyrekleştirilmesi ile ilgili utanç verici bir takım yaşanan olayları dinliyorum ve inanın çok üzülüyorum.
Maalesef adada 1974'den ders alamamış ve Türk'ün Türk'den başka dostu olamayacağını hala anlayamamış insanlarımız mevcut...!!!

-----------------------------

image.php
Türk Evladı!

onlar uyumuyor sizde UYUMAYIN!

Irkına, Vatanına, Tarihine ihanet etmiş "efrad ve akvamın" hiç birisini unutma! unutma ve affetme!.
ataimzamx3.gif
 

osman batur

Dost Üyeler
Katılım
24 Şub 2008
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Almanya
K.K.T.C de cözüm karsiti dedikleri topluluk Kibris ve halkinin 1974 öncesinde yasadigi acilari tekrar bu halkin yasamamasi icin caba ve emek gösteren ve bu yönde hükümeti ve yetkilileri uyaran bir topluluk degilmidir.Bunlarin bu gibi söylemlerden kasitlari rumlarla birlik olup ic ice yasamak arzularindanmi geciyor,eger geciyorsa ne cabuk unuttular acilarini ki Amerikanin ve Avrupa birliginin oyununa gelip agzi acilan Dolar ve Euro cuvallarina kaniyorlar.Asil cözümsüzlügü kibris halkini tekrar bu kargasanin icine cekerek hristofyasla isbirligi icinde olanlar ve ayakta alkislayanlar önermektedirler
 
Üst