ÖZÜR DİLEYEN TARİH ÖZÜRLÜLER
Neymiş efendim “açık toplumculukmuş”.
Açıla saçıla neyimiz kaldı ki?
Büyük felaketten yani soykırımdan özür dilemişler.
Peki kim bu özürcüler?
Bu özürcüler, yani bu açık toplumcular, Emperyalist güçlerin tezlerini ortaya koyan ve savunan gruplardır.
Diyorlar ki: “Burası demokratik bir ülke, gündemden düşürmemek adına bir de vicdanımı rahatlatmak icin özür diliyorum, ne var ki bunda?
Ne mi var? Belli ki “bilinç” yerine bir “hiç” var.
1973’ten-1994’e kadar, Ermeni terör örgütü Asala’nın 4 kıtada şehit ettiği 45 dolayında, tek suçu Türk olup, uluslararası değer ve görevleri olan elçiler, konsoloslar, memurlar v.b gibi daha nice şehitlerin kemikleri sızlasın diye mi özür dilediler?
Dünya’nın her yerinde, “Türk olan her ülkede” silahlı saldırıda bulundular.
20 yıl içerisinde sistematik bir şekilde; Türkiye’nin Viyana elçisi, Fransa elçisi, Paris Turizm müşaviri, Vatikan Büyükelçisi, Mardrit elçisi, Kanada ticaret müşaviri, Boston Fahri konsolosu, Avustralya başkonsolosu ve görevli polisi, Amerika’da 2 diplomat, Atina’da basın ateşesi, Brüksel idari ataşesi, Tahran’daki saldırılar, THY Orly Bürosuna yapılan bombalı saldırıda 5 ölü ve 63 yaralı ile sonuçlanan olaylar; Hepsi de, Ermeni terör örgütü Asala tarafından gerçekleştirilen saldırılardı.
Ne çabuk unutuldu tüm bunlar ve Asala’nın havaalanı baskınları? Orly havaalanını, Ankara’da ve Esenboga havalanına yapılan baskınlar, orada yapılan katliamlar ve bombalama olayları..
Bu özür bunları gerçekleştirenlere bir alkış mı yoksa?
Bu özür mü, Asala’ya ödül mü? Bu özür, zaafiyet mi? İnkar mı ? İntihar mı?
Kim oluyor bu vefa özürlü özürcüler? Kim bu gerçekleri görme özürlüleri? Bu dupedüz, gerçeklerin inkarı ya da vicdansızlık değil mi? Milletimiz adına kimden, niye özür diliyorlar?
Asala cinayetlerinde şehit olanları anma zahmetinde bile bulunmayanlar, hangi hakla millet adına kimden ve niye özür diliyorlar?
Bugün Ermeni’den özür dileyenler, yarın Rum ve Yunan’dan da özür dilemeyecek mi?.
Kıbrıs’ta Rum’ların Türklere karşı gerçekleştirdiği katliamlarını da unuturlar ve kimbilir 1974 için de, “biz hata yaptık, özür diliyoruz ” demezler mi? Atatürk’ün “gaflet” dediği bu değil miydi?
Aslında bunlar hep dürtükleme politikalarıdır. Huzurun sürdürülebilir bir huzur olmasını istemeyenler, Türk ve Ermeni vatandaşlarının iç içe ve düşman olmadan yaşayabilmelerinden de rahatsızlık duyanlar, bu sorunları, sürekli gündemde tutarak, tarafların rahatsızlığını ve huzursuzluğunu alevlendirmek istiyorlar.
Şu bir gerçek ki; Türkiye’de normal yaşamını sürdüren ve Türkiye’de Türklerle yaşamaktan mutlu olan Ermenilerin kafasında hiç bir sorun yoktur... 60 bin dolayında Ermeni var Türkiyede yaşayan...
İşte bu özürle bile yapılmak istenen; etki ve tepki yaratarak, tarafları “yeni bir akıma” sürüklemektir. İçerde olup , direktifleri yurt dışından alan gruplar var ve dolaylı yoldan da bunlara içten de bazı güç noktalarından dolaylı destek veriliyor.
Görünen o ki; Türkiye’de her konuda bir kutuplaştırma harekatı var..
Oynanan oyun içerisinde bir de sanki Tüklerin hepsi, Ermenilere düşmanmış gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Bu konuda Ermeni ve Türk uzmanlar birlikte çalışması en doğrusu .
Ancak, bu amaçla bir araya gelip de gayret gösterenlere, “önce soykırımı kabul edelim” gibi bilim dışı bir dayatma yapılması da kabul edilemez bir durumdur...
Elbette en büyük görev yine tarihçilere yani eğitimcilere düşüyor. Ermeni meselesiyle ilgili bilinçli çalışma yaparak, bu konuda kamuoyunun aydınlatılması gerekir. Arşivlerden dahi faydalanmasını bilmeyen gençlerin, kulaktan dolma, yalan-yanlış bilgilerle donatılması, gelecek nesiller için de oldukça tehlikeli bir durum yaratacaktır.
Kısacası, özür dileyenler, tarihlerini bilmeyen, “tarih özürlülerdir”..
Dünya barışına önem veren ve örnek olan bir milletsek eğer ; bu oyunlara gelmemeliyiz..
Emine Sütcü
03.01.2009