Perşembenin Gelişi!...

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
PERŞEMBENİN GELİŞİ!...

Halkın siyasi iradesi; oylarıyla seçip Meclise gönderdiği milletvekilleri ile ifadesini bulur.

Meclisin asıl görevi ise; halkın daha rahat, daha huzurlu ve daha güvenlikli bir ortamda yaşam sürmesini sağlayacak gerekli yasaları yapmak ve denetim görevini görmektir.

Zaten milletvekillerinin görevi de; seçimden hemen sonra yapılan ilk birleşimde her milletvekilinin ayrı ayrı yaptıkları yeminle belirlenmiştir.

Milletvekillerinin yaptıkları yemine ne kadar sadık kaldıkları hususu her zaman için tartışılan bir konudur.

Eğer siyasete ve siyasetçiye halkın duyduğu güvende bir gerileme, bir erozyon söz konusu ise demek ki; halkın vekilleri; halktan aldıkları oyun ve içtikleri andın gereğini gereği kadar yapmadıkları ortaya çıkar.

Hakikaten; milletvekilleri devletin diğer kurumlarına örnek teşkil edecek bir çalışma sergileyip olması gerektiği kadar verimli bir çalışma temposu sergiliyorlar mı?

Düzenli olarak Meclis toplantılarına katılıyorlar mı?

Üyesi oldukları komitelerin çalışmalarına gerekli zamanı ayırıyorlar mı?

Birbirine karşı kullandıkları dil ve üslupta, hal ve harekette halka ve özellikle gençlerimize ve çocuklarımıza karşı güzel örnekler oluşturuyorlar mı?

İktidarı ve icraatlarını etkin bir şekilde denetleyebiliyorlar mı?

Sayıştay’ın ve Ombutsman’ın Meclise gönderdiği raporları zamanında ele alıp; yargıya havale ediyorlar mı?

Yoksa bu raporlar; tozlu raflarda unutulmaya mı terk ediliyor?

Halkın daha iyi bir yaşama kavuşması ve ülke olanaklarından her yurttaşın hakça yaralanması için gerekli yasaların çıkarılmasında gerekli titizliği gösteriyorlar mı?

Daha ilginci; Komitelerden Meclis Genel Kurulu’na sevk edilen yasa tasarılarını inceleyip, araştırarak mı oy kullanıyorlar, yoksa parti disiplini arkasına saklanıp partilerinin istediği doğrultuda mı oy kullanıyorlar?

Soruları çoğaltmak mümkün

Bu ve buna benzer daha bir sürü soruya bizler ve halk değil, öncelikle vekillerimizin ellerini vicdanlarına koyup yanıt vermeleri gerekir sanırım.

Bir süre önce Meclis Başkanı Sn. Hasan Bozer; parmağının arkasına saklanma gereği duymadan; tatil süresi boyunca ele alınıp Meclis Genel Kurulu’na sevk edilmesi gerekli yasaların üyelerin komite çalışmalarına devamsızlıkları nedeniyle yapılamadığını açıklıkla ifade etmiştir.

Bütün bu sorulara yanıt aslında Sn. Meclis Başkanının yaptığı açıklamada de gerekli yanıtlar vardır.

Dün; Cumhuriyet Meclisinin yeni yasama dönemi ile ilgili, ilk toplantısı yapılmıştır.

Ne yazık ki; bu toplantının ilk oturumunda gerekli nisap sağlanamadığı için; oturuma on dakika ara verilmek zorunda kalınmıştır.

Sn. Başkan oturumu ertelerken; şu ifadeyi kullanmıştır: “işte bizim Meclisimiz budur.”

Kanımca; bu güne kadar savsaklanan ve hala hazır hale getirilmeyen Seçim ve Halk Oylaması Yasası; Siyasi Partiler Yasası ve Anayasa çağın gerekleri gerekleri ile ülkenin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir şekilde artık sağa sola sapmadan ele alınıp sonuçlandırılmalı ve hemen arkasından erken seçime gidilmelidir.

Ayrıca Meclis İç Tüzüğü de savsaklanmadan değiştirilerek; verimli ve düzenli çalışmanın yolu açılmalıdır.

Evet; bu ülkede artık ciddi bir değişime ve her alanda yeniden yapılanma ihtiyaç vardır.

Ancak görünen odur ki; değişimin önündeki en büyük engel siyasi statüko ve siyaseti meslek haline getiren vekillerimizdir.

Halkın iradesini temsil etmesi gereken bir Meclisin daha ilk oturumunda nisap sağlanamıyorsa; böyle bir Meclis yapısından bu halk ne bekleyebilir ki?

Meclis Başkanı Sn. Bozer: “işte bizim Meclisimiz budur” demekle, aslında üzüntüsünü ve hayal kırıklığını beyan ediyor!

Ne diyelim; bundan önceki dönemde Meclisimiz nasıl bir performans sergilediyse; bundan sonraki dönemde de yapacakları farklı olmayacaktır.

Keşke biz ve halk yanılsa!

Ve keşke Sn. Meclis Başkanımızın uyarıları; bütün vekillerin kulağına küpe olsa!

Ancak ne gezer!
 
Üst