Ramazan ayı ve oruç

Katılım
26 Kas 2008
Mesajlar
83
Tepkime puanı
0
Puanları
0

RAMAZAN AYI VE ORUÇ Muharrem Günay Sıddıkoğlu

Kur’an-ı Kerim Ramazan ayı içerisinde Sevgili Peygamberimiz (S.A.V)e indirilmiş, İslam’ın beş temel esasından birisi olan oruç ibadeti, bu ayın günlerine tahsis edilmiş ve bin aydan hayırlı olan Kadir gecesi de, bu ayın içerisinde bulunmaktadır.
Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şöyle dile getirilir:
“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin.” (Bakara/185)

“Muhakkak ki biz Kur’an-ı Kadir Gecesi’nde indirdik. (Resûlüm) bildin mi nedir kadir gecesi? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh ( Cebrail ) O gecede Rablerinin izni ile her bir iş için (saf saf ) inerler. O gece fecrin doğuşuna kadar selamettir.” (Kadir Suresi 1-5)
Müslümanlar, Ramazan ayında dini yaşantılarına daha fazla itina gösterip, ibadet ve hayırlı işlerini fazlalaştırarak, Cenâb-ı Hakkın mağfiretinin bollaştığı bu aydan, azami yararlanmaya çaba gösterirler. On bir ayın sultanı olan Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da ateşten-azaptan kurtuluştur.


Bu ay içerisinde yapılacak her ibadete fazlasıyla mükâfat verilir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) : “Bu ayda bir iyilik yapan, başka zamanlarda bir farz yapmış gibi sevap kazanır. Bu ayda bir farzı yerine getiren kimse de başka aylarda yetmiş farzı yerine getirmiş gibi (mükâfat almış) olur.” ( Mişkatü’l-Mesabih, H, No:1965) buyurmuştur; Kim hastalığı ve bir ruhsat / mazereti olmadan Ramazan ayından bir gün oruç tutmazsa bütün günleri oruç tutsa yine bu orucu yerine getiremez.” ( Ebu Davud, Savm, 38; Tirmizi, Savm, 27.)


Ramazan ayının Türk milletinin hayatında müstesna bir yeri vardır. Müslüman Türk milleti, Ramazan ayını yılda bir defa gelen önemli bir misafir olarak kabul eder. Hazırlık karşılama ve uğurlama buna göre yapılır.

“Savm ve Sıyam “ sözcükleri ise Arapça’da “ Bir şeyden, gösterişten, lüksten, şatafattan uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek “ anlamlarına gelir.
Fıkıh terimi olarak ise, imsak vaktinden iftar vaktine kadar, bir amaç uğruna ve bilinçli olarak, yeme içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak demektir. Kur’an’da Meryem suresi 26. âyette bu anlamda kullanılmıştır.
İmsak, Arapçada kendini tutmak, engellemek anlamına gelir. İmsak vakti tabiri, dilimizde, oruç yasaklarından (yeme içme ve cinsel ilişki) uzak durma vaktinin başlangıcı anlamında kullanılır. İmsak vakti, tan yerinin ağarması vakti olup, bu andan itibaren yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur; bu vakit aynı zamanda sahurun sona erip orucun başladığı vakittir.
İftar ise, oruç yasaklarının sona erdiği vakit anlamında olup, güneşin batma vaktidir. Kur’an-ı Kerim’de orucun başlangıç ve bitişi, mecazi bir anlatımla şöyle belirtilir:” ...Fecrin beyaz ipliği (aydınlığı) siyah ipliğinden (siyahlığından ) ayırt edilecek hale gelinceye kadar yiyip içiniz; akşama kadar orucu tamamlayın...” ( Bakara/ 187.ayet )
Ramazan’da iftar sofralarını israf sofralarına çevirmek, lüks otellerde zenginlere iftar vermek gibi davranışlar orucun ruhuna ters düşer.

RAMAZAN ORUCU

Ramazan Orucu Hicretin ikinci yılında Bedir savaşı öncesinde Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır. Ramazan Orucun farz olduğunu inkâr eden kâfir olur. Peygamberimiz (sas) hayatında dokuz sene Ramazan orucu tutmuştur.
Bakara suresi 183.184. ayette orucun mutlak farz kılındığı bildirilmiş 185. ayette de orucun Ramazan ayında tutulacağı belirtilmiştir:
(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanınapaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin…” (Bakara 185) Peygamberimiz bu hususu “İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh/tanrı olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet/tanıklık etmek; namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve gücü yetenler için Beytullah’ı ziyâret etmektir (hac)” (Buhârî, İman 34, 40, İlim 25; Müslim, İman 8) diyerek bildirmiştir.

İmsak vaktinden iftar vaktine kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmanın bir amacı vardır. Bu amaç Allah (CC) rızasını kazanmaktır ki kısaca “ niyet “ tabiri ile anlatılır. Oruç bu amaç ve bilinçle tutulur. Bu amaç ve bilinç olmadan, söz gelişi rejim yapmak, zayıflamak ve perhiz amacıyla imsak vaktinden iftar vaktine kadar yeme, içme ve cinsi münasebetten uzak durmak oruç olarak değerlendirilemez.
Oruç riyanın yani gösterişin en az karışacağı ibadet olduğu için sevabı en fazla olan ibadetlerden sayılmıştır. Peygamberimizin nakline göre, orucun bu yönüyle ilgili olarak Cenâb-ı Hak, “Es’savmü lî“ “Oruç benim içindir; onun karşılığını ben vereceğim “ (Buhari, “ Savm “ 2, 9; Müslim, “sıyam“, 30), “Her hasene (sevap) on mislinden yedi yüz misline kadar yükselir. Ancak oruç benimdir ve ben onun mükâfatını veririm“ buyurmuştur. (Müslim ve Buhari, Ebu Hureyre’den rivayet etmiştir.)
 
Üst